Giriş yapmadınız.

1

19.08.2011, 14:45

Dünya için ağlanırmı?

Evvelâ yaşanmış iki hadiseyi anlatayım.

Birisi; Van’ın bir ilçesinde zamanın birinde çok zengin ve yaşlı bir adam bulunuyormuş. Adam sekerata düşmüş, ağır hasta …. Bütün aile efradı etrafında toplanmış ağlıyorlar.

Adam bir ara gözlerini açmış, büyük oğluna şöyle demiş: “Git o bir teneke altını al buraya getir.”

Büyük oğlan koşmuş, evin bir tarafına sakladıkları bir teneke altını hemencecik çıkarıp babasının yatağının yanına getirmiş. Herkes pür dikkat kesilmiş, acaba baba ne yapacak diye…

Adam şöyle ters ters göz ucuyla altın dolu tenekeye bakmış, başlamış tenekeyle konuşmaya…

“Tüh Sana … Tüh Bana… Tüh Sana … Tüh Bana…” Bir tenekeye tükürmüş bir de kendisine …

Babamız daha ölmeden altınları bize pay edecek diye bekliyen evlatlar şaşkın şaşkın: “Ey baba ne yapıyorsun, niye böyle yapıyorsun” diye itiraza başlayınca, adam hırıltılı bir sesle cevap vermiş. “ Bana karışmayın… Aha şu teneke altın var ya, onu kazanayım diye ahretimi verdim, şimdi de altınları bırakıp gidiyorum. Tüh Sana.. Tüh Bana..” deyip son bir kez hem tenekeye hem de kendisine tükürdükten sonra vefat etmiş…

İkinci hadiseye gelince; bizzat şahit olandan dinledim.
Van’ın merkezinde dev bir işhanı bulunan bir kişi ağır hastalanmış, herhalde artık gidici olduğunu anlamış, çocuklarını yanına çağırmış: “Yavrularım arabayı getirin son bir kez çarşıdaki binamı görmek istiyorum” demiş…

Çocukları koşmuş, babalarının son isteğini hemen yerine getirmişler. İtina ile babalarını arabaya bindirmişler, bana anlatan arkadaş yerinide gösterdi, tam binanın önüne gelince araba durmuş, adam taksinin camını indirmiş, kafasını şöyle çıkarıp binaya bakmış ve “Tüh…” diye okkalı bir tükrük savurmuş, “tamamdır beni eve götürün” demiş…

İki gün sonrada vefat etmiştir…

Bu adamı da sakın yadırgamayın… Binayı yapan o…
Kimbilir ne kadar faize girmiş, kaç namazını o yüzden kılamamış, kaç gece bu binayı tamamlıyacağım diye uykusuz kalmış, evdeki huzuru kaçmış, belki de yüz defa yalan konuşmuş….
Tükürdüğüne göre bir bildiği vardır…
Sakın ha… Bizi bir lokma bir hırka edebiyatı yaptığımızı zannetmeyin bir…
Zenginliğin ve zenginin düşmanı sanmayın iki…
Çalışmaya karşı olduğumuz hiç aklınıza gelmesin üç…
Bizim sözümüz; ahreti verip dünyayı kazananlaradır...
En hasis bir menfaat için, ahiretini pazarlayıp o küçük dünya menfaati ile değiştirenleredir…Ve dahası dünyayı kazandığı halde, iki gözü iki çeşme ağlayanlaradır.

Bakın! Sevdiğimiz nice yakınlarımız tek tek ayrılıp ahiret alemine gitmediler mi?

Yani saat 10:40 da burda iken 10:41 de kabrin arka tarafına gitmediler mi?
Peki her an bu dünyadan ayrılmak mümkün iken, bu dünyaya ağlanır mı?

Bunun için ahiret bir kenara itilip, unutulur mu?

Dünya için ağlıyanlara hep acımışımdır…

Ben, sabah namazını kaçırdı diye ağlayan Sahabeye hayranım…
Ben, yerde bulduğu hurmayı yiyip, sonra işin farkına varıp, acaba bu hurma bir yetimin düşürdüğü hurma olmasın diye kırk gün gözyaşı döken evliyaya aşığım…


Sabah kocasını işe yolcu eden Osmanlı hanımının: “Aman efendi... Ver Allah’ın hatırına… Kuru ekmek getirmene razıyım... Ama sakın ola ki, bana ve çocuklarıma haram bir lokma getirmeyesin” diyen o cennetlik ruha talibim…
Bu yazının hacmi çok büyük... Fakat kısa kesmek istiyorum.
Son olarak; yolumun üstüne dikip her zaman okuduğum Risale-i Nur’dan bazı levhaları isterseniz gelin hep beraber okuyalım…

''Dünya öyle bir meta değil ki,bir nizaa değsin''

“Dünya bir üzüm tanesi yedirse, on tokat vurur."

“Dünya’yı bütün lezzetleriyle beraber ağır bir yük gördüm”

“Dünya işleri cam şişesi, ahiret işleri elmasdır.”


“Bahtiyar odur ki, dünya umurundan kazandığına sevinmez, kaybettiğine üzülmez.”

“Dünya ahirete nisbeten bir zindan hükmündedir.”

“Eğer dünyanın Allah’ın yanında sinek kanadı kadar bir ehemmiyeti olsaydı, kafirler ondan bir yudum su bile içemeyeceklerdi.”

“Dünya kazuratından temizlenmek için bir gusül abdesti almak lazım.”

Levhalar uzayıp gidiyor…
Sizi bilmem, ama ben kararımı verdim…
Artık günahlarıma ağlayacağım…
Kaçırdığım sabah namazlarıma, yediğim oruçlarıma ağlayacağım…
Dünya mı?

Onu, onun için ağlıyanlara bırakıyorum…

Ta ki, bir gün sekerata düştüğüm zaman, kendime ve malıma “Tüh Sana … Tüh Bana…” diye tükürmemek için…




(alıntı)
İzzet Oflas


“Der tarîk-ı acz-mendi lâzım amed çâr çiz.Fakr-ı mutlak acz-i mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak ey aziz.”

Bu konuyu değerlendir