Giriş yapmadınız.

1

10.09.2009, 11:00

Helvayı Kim Yer

Helvayı Kim Yer

Bir Müslüman, bir Yahudi ve bir Hıristiyan yoldaş olmuştu. Bu nasıl olur deme! Doğan da karga ve baykuşla aynı kafese düşebilir. Ama kafes kalkınca her biri kendi yoluna gider. Hasılı bu üç yoldaş yolda dinlenmek için durduklarında biri onlara biraz helva getirdi.

Müslüman oruçtu, diğerlerininse karnı toktu. Akşam olunca Müslüman, arkadaşlarına helvayı yemeyi teklif etti, ama berikiler; "Bu gece tokuz, yarın yeriz." dediler.

Müslüman ısrar edince:

"Galiba sen bu helvayı tek başına yemek istiyorsun!" ithamında bulundular. O da:

"Öyle düşünüyorsanız, bari paylaşalım da herkes kendi hissesini yesin." dedi.
Ama diğer ikisinin amacı Müslümanı aç yatırmak olduğu için paylaşmaya da razı olmadılar. Dediler ki:

"Bu gece uykuya yatalım, herkes uyanınca gördüğü rüyayı anlatsın. Rüyadaki işarete göre kim hak ediyorsa helvayı o yesin." Böylece Yahudi ve Hıristiyan yatıp uyudu. Müslüman ise onların uyumasını bekledi ve oturup bütün helvayı tek başına yedi. Sabah olunca önce Musevi anlatmaya başladı:

"Ben rüyamda kendimi Hz. Musa'nın yanında gördüm. O ve ben birlikte Tur dağına yöneldik ve orada büyük bir nur bizi yuttu. O öyle bir nurdu ki şiddetinden dağ parçalandı ve biz de bayılıp yere düştük. Sonra diğer peygamberler de toplu halde geldiler ve Hakk'ı görmek için niyaza başladılar. Ancak onlardan hiçbiri bu devlete nail olamadı. Allah ile konuşan tek peygamber Hz. Musa olduğuna ve ben de onun ümmeti olduğuma göre bu helvayı yemek bana düşer."

Yahudiden sonra Hıristiyan söz aldı:

"Ben de rüyamda kendimi göğün 4. katında Hz. İsa'nın yanında buldum. Gök elbette yerden üstündür. O halde bu helvayı benim yemem münasiptir."

Sonra her ikisi ne anlatacak diye Müslümana baktılar. O da dedi ki:

"Ben de rüyamda efendimizi gördüm o bana: "Yoldaşlarından biri Tur dağına diğeri ise 4. kat göğe gitti, böylece her biri kendi muradına erdi. Haydi sen de bari kalk da şu helvayı yiyiver. " dedi.

Müslüman bunu anlatınca diğer ikisi telaşla:

"A aç gözlü, yoksa helvayı yedin mi?" dediler. O da dedi ki:

"Kendi peygamberleriniz size emretseydi siz yemez miydiniz? Elbette bana da bu emri tutmak yakışırdı. Bunun üzerine her ikisi:

"El-hak, senin rüyan da meğer uyanıklıkmış ve senin gördüğün bizimkinden hayırlıymış. Helvayı hak ettin, afiyet olsun." dediler.
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

2

01.10.2009, 08:28

Çok güzel bir kıssa....Allah rzı olsun.

3

01.10.2009, 10:56

Konu ile alakasız belki ama helva kelimesini okuyunca aklıma bir soru geldi ,

Soru:insanlar öldükten sonra neden helvaları yapılır ?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


4

01.10.2009, 15:10

Konu ile alakasız belki ama helva kelimesini okuyunca aklıma bir soru geldi ,

Soru:insanlar öldükten sonra neden helvaları yapılır ?
Değerli Kardeşimiz;

Bâzı âdetler islâm’ın emri olarak hayatımıza girmiştir. Bâzıları da islâm öncesi kültürlerin âdeti olarak sokulmuşlardır. İkisini ayırmak ise, hiçbir zaman zor değildir. Zira islâm’ın emirleri akla, mantığa uygundur.

İslâmî olmayanlar ise bunun tam aksinedir. Daha ilk bakışta aklî ve mantıkî olmadığı belli olur, akıl reddeder, mantık mâkul bulmaz.

Bir evden cenaze çıkması, o evin hem fiilen, hem de fikren meşgul olması demektir. O hâne halkının artık ne yemek yapmaya, ne de başka ikramla meşgul olmaya takat ve istekleri vardır,

Ama İslâm dışı kültürlerden alınma âdete bakın ki, cenaze helvası diye bir tatlı âdetini cenaze evine yerleştirmişler. Bunca acı ve kederi yetmiyormuş gibi taziye için gelenlere, yahut okumak için gelmiş olanlara helva yapacak, mutlaka helva tatlısı ikram edecekler, göz yaşlarına baka baka helva yenecek.

Niçin? Din böyle istiyor da onun için mi? Hayır.

İslâm’ın emri böyle değildir.

İslâm, böyle zamanlarda kederli aileye yük üstüne yük yükleme yerine, onların yüklerini üzerlerinden almayı ister; hattâ onların ikram etmeleri yerine, onlara ikram etmeyi emreder; ellerinin, ayaklarının tutmaz olduğu bir zamanda onlara yardımcı olunmasını ister.

Meşhur sahabî Hazret-i Ca’fer’in şehadet haberi gelmesi üzerine bir ara merhumun evine giden Resûlüllah:

– Ca’fer’in evine yemek getirin; onların yemek yapıp, çocuklarını doyuracak vakitleri yoktur; buyurmuşlardır.

Tefsir sahibi Kurtubî der ki:


Cenazeyi defnettikten sonra eve gelip de sesli ağlamaya devam etmek, sonra da yemek ve tatlı yedirmek cahiliyye adetlerindendir. Müslümana ise, cahiliyye âdetlerine tâbi olmak yakışmaz.

İslâm’ın emri, cenaze çıkan eve komşu evlerin bir müddet dışarıdan yemek getirmeleri, komşularının üzüntü ve elemlerine ortak olup, duydukları ıstırabı hafifletmeleridir.

Nitekim aziz Anadolu’muzda bu güzel îslârnî âdet el’an pek güzel örnekleriyle devam etmektedir. Cenaze çıkan eve en yakınından başlayarak komşuları yemekler getirirler. Onların tutmayan ellerini, bir lokma yemeye muktedir olmayan iştihalarını teselli ile harekete getirir, kara gün dostu olurlar.

Bu güzel âdet, ailenin duyduğu teessürün şiddetine göre uzayabilir. Bir, iki, üç gün... Hattâ hafta boyu bile vefalı komşuları onlara yemek getirir, dertlerine ortak olmaya devam ederler. Bu müddet içinde merhumun sadece iyiliklerinden bahsederler, bu bahsi uzatmazlar, tekrar tekrar akla getirip de zihni meşgul etmeye devam etmezler. Mümkünse unutulur, unutturacak başka mevzulara geçilir.

Zaten taziyenin müddeti üç gündür. Üç günden sonra tekrar aynı mevzuya girilip de başsağlığı dilemek, kederi yeniden ihyadan başka bîr netice vermez.

Ahmed ŞAHİN
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

5

01.10.2009, 15:20

Evet yemek mevzusunu biliiyorum dışardan yemek getiriliyor ama helva meselesi nedir diye sorduğumda hep adetten dediler ölenin arkasından sanırım üçüncü gününde helva yapıyorlar , garip islam da böyle bişey olmamasına rağmen örfü adeti tercih etmek şaştım vesselam

Ablacım Allah razı olsun çok faydalı oldu :çiçek:
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


6

01.10.2009, 15:33

Ecmain olsun.. :)
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

7

01.10.2009, 16:12

Nasil ki biz dogdugumuzda bir bayram havasi eser aynen öyle de ölürken de bu havanin esmesi gerekmektedir. Tatli yensin diye atalarimiz düsünmüs olabilir...
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

8

01.10.2009, 20:52

Hz Mevlana benim öldüğüm gün en mutlu günüm demiş ya,insan ölüm günü düğün günü gibidir ,en mutlu günü olmasıdır,gerçek hakikate kavuşuyor ebedi olan hayata gidiyor arkasından helva yapılması belki mantıksız gelebilir ama o helvayı yenilirken bile her lokmada insanoğlu ölene Allah mekanını cennet eylesin,günahlarını affeylesin diyebilir.Pek mantıksız bağladım galiba. :)

9

02.10.2009, 14:49

helvayı kim yer

Şahide kardeş güzel bir kıssa olmuş , Allah razı olsun. Karadeniz fıkralarınıda anımsattı bana. Ahmad Şahin Hoca'nın yazısıylada müstefid olduk. Bizim bu yörede de ölünün helvası yapılır ama yas süresi dışında yapılır helva. Hatta komşulara da dağıtılır ve mevlid veya Kur'an tilavetiyle yapılır bu toplantı. Ve neticede fatiha okunur ölünün ruhuna. Mutlaka bu tür yemekli adetler, Ahmed Şahin Hoca'nın belirttiği tarzda, İslam'ın özünde yoktur, ama netice itibarıyla ölünün ahiretine ait bir işlev görmektedir. Bu Millet müslümanlğı kabul ederken, İslam'a zıt olmayan adetlerini de Müslümanlaştırmışlardır. Adet ve örflerinide İslamlaştırmışlardır. İslam'a uyarlamışlardır. Nasıl edeyimde ölümün ruhuna bir fatiha daha fazla göndereyim mülahazasının eseridir bu. Allah ü Azimüşşan bu vesileyle tüm geçmişlerimize rahmetle muamele eylesin İnşallah.

10

07.10.2009, 15:40

Allah namına olunca…



Hz. Ömer (ra) zamanında etkili, sözleriyle insanları âdetâ
büyüleyen Cendî isimli güçlü bir şair varmış. Hem çalar, hem söylermiş.
Söz sultanlarının yarıştığı o dönemde bayağı teveccüh kazanmış, çok da
talebe yetiştirmiş. Gün gelmiş, 75 yaşına merdiven dayamış, tabiîki
eski sevgi ve ilgiyi göremez olmuş.

Bir gün bir meclise girdiğinde hiçbir ilgi göremeyişi çok ağır gelmiş
Cendî’ye. Yıkılmış, mahvolmuş. Bir türlü hazmedememiş. Üzüntüyle çekip
gitmiş. Mezarlığa gitmeyi kurtuluş olarak görmüş Cendî. Bir mezar
taşının dibine yığılıp sızlana sızlana “Ben ki senelerdir insanlara
çaldım, söyledim. Önce alkış tutanlar şimdi görmezden geliyorlar. Ben
de Allah için çalar, söylerim” diyerek içten yakarışlarla söylemeye
başlamış. Öyle içli söylüyormuş ki Hz. Ömer’in (ra) kalbine ilham
gelmiş: “Benim bir sevgili kulum var mezarlıkta. Ne istiyorsa, yerine
getir.” Hemen mezarlığa gitmiş Hz. Ömer. Onu karşısında görür görmez
korkmuş Cendî. Hz. Ömer: “Ben senin hal ve hatırını sormaya geldim.
Allah bana ilham etti” deyince de rahatlamış.

Cendi’nin intibaha gelmesine yetmiş bu sözler. Sazını kırıp, “Ben
senelerdir halka çalıp söyledim. Kıymetim bilinmedi. Allah’a beş dakika
söyledim beni sevdiği kullar defterine yazdı” diye sevinç çığlıkları
atmış.

Ne mutlu Allah için yaşayabilen, Onun rızası istikametinde hareket edebilenlere!

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

11

26.04.2010, 15:39

bende allah için söyleyeyim diyorum ama arkadaşlar allah rızası için söyleme diyorlar iyisimi bende helvayı yiyenlerden olayı söyleme işini ehli yapsın:)
hy120 nickim değişti

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir