Hem anlarsın ki, insan, ipi boğazına sarılıp, istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır. Belki, bütün amellerinin sûretleri alınıp yazılır ve bütün fiillerinin neticeleri muhasebe için zaptedilir
amenna ve saddakna...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?
Bazen öyle günahlar işlenir ki, gökteki melekleri ağlatır.
Bazen öyle günahkârlar gelip geçer ki, sırf onlara olan kininiz yüzünden Cehennemde Zebanî olsaydım dersiniz.
nasıl bir caniyi affetmek bin masuma katmerli bir zülümdür...öyle de kafirleri ve ehl-i dalaleti cehenneme atmamakta öyle gadirli bir merhametsizliktir...
çok işler var ki yaşasın cehennem der....
zaman gösterdi ki cennet ucuz değil,cehennem lüzümsüz değil...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?
Ölmüş yeri ihya edip yüzbinler ölmüş taifeleri ihya eden kimdir?
Hak'dan başka ve bütün kainatın Halıkından başka şu işi kim yapabilir?
Elbette O yapar, O ihya eder ..
Madem Hak'dır, hukuku zayi etmeyecektir..
Sizi bir mahkeme-i Kübra ya gönderecektir..
Yeri ihya ettiği gibi sizi de ihya edecektir..
Evet Rabbimiz nimetleriyle donatmış bu dünyayı..Heryerde onun eseri var hiç bir şekilde paha biçilemez ve kimsenin yapmaya gücü,kudreti,ilimi yetemeyeceği şeyler...Rabbimiz bu kadar nimeti israf edermi hiç..Elbette dünya hayatından sonra ebedi bir alem var..
Yunusum abinin dediği gibi güneşi ayı bize hizmetçi eden Rabbimiz..
Çamurdan ,bir parça topraktan sebze ,meyve çıkaran Rabbimiz bukadar değer verdiği insanların yok olmasını istemez...
Sözler'de geçiyordu diyorki; ''ısti'dat ve ihtiyacı fıtrı lisanıyla , insan ne istemişse bütün verilmiş.ınsana olan nimeti ilahiye,tadat ile bitmez,tükenmez.Evet , insanın madem bir sofra-i nimeti, semavat ve arz ise ve o sofradaki nimetlerden bir kısmı şems,Kamer,gece,gündüz gibi şeyler ise elbette insana müteveccih olan nimetler haddi hesaba gelmez''
O halde Bukadar nimeti veren Rabbimiz bize değer veriyor elbette yok olmamızı istemez!
misafire ikram edilir değilmi.
ve bu misafire ev sahibi devamlı mükemmel ikramda bulunsa derizki
evsahibi bu misafiri çok seviyor.sevdiğinden ona çok ikram ediyor.
ve bu evsahibi hiç mükemmel ikram ettiği misafiri kovarmı,hiçliğe atarmı,dışarıya atarmı.haşa.
onun bütün ihtiyaclarını karşılamaya devam eder.
aynen öylede hiç Allah devamlı ikramında bulunduğu kullarını hiçliğe atarmı.
yokluğa gönderirmi.
demek mahkemei kübra var.böyle ikram gören insanlar idam edilmezler.
çünkü ikram eden ,ikram ettiği kişilerin devamını isterki devamlı ikram etsin.
buda ahirette olurki devamlı ikram eder.
eğer Allah bizi besleyip nimetlerden faydalandırıp kendini sevdirdikten sonra bizi idam ederse Sevgi adavete döner.. tattırdı yedirmeden bizi idam etti gibi abes bir durum söz konusu olur ki..Allah'ın bütün isimlerine zıt...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?
•Acaba, mu'ciznümâ bir kâtip bulunsa, hurufları, ya bozulmuş veya mahvolmuş üç yüz bin kitâbı tek bir sayfada karıştırmaksızın, galatsız, sehivsiz, noksansız, hepsini beraber, gayet güzel bir sûrette bir saatte yazarsa; birisi sana dese, "şu kâtip, kendi telif ettiği, senin suya düşmüş olan kitâbını yeniden, bir dakika zarfında hâfızasından yazacak"; sen diyebilir misin ki, "Yapamaz ve inanmam"?
•Veyahut, bir sultan-ı mu'cizekâr, kendi iktidarını göstermek için veya ibret ve tenezzüh için bir işaretle dağları kaldırır, memleketleri tebdil eder, denizi karaya çevirdiğini gördüğün halde, sonra görsen ki, büyük bir taş dereye yuvarlanmış, o zâtın kendi ziyâfetine dâvet ettiği misafirlerin yolunu kesmiş, geçemiyorlar. Biri sana dese, "O zât, bir işaretle, o taşı, ne kadar büyük olursa olsun, kaldıracak veya dağıtacak; misafirlerini yolda bırakmayacak." Sen desen ki, "Kaldırmaz veya kaldıramaz."
• Veyahut, bir zât, bir günde yeniden büyük bir orduyu teşkil ettiği halde biri dese, "O zât bir boru sesiyle, efrâdı istirahat için dağılmış olan taburları toplar; taburlar, nizâmı altına girerler." Sen desen ki, "ınanmam"; ne kadar divânece hareket ettiğini anlarsın.
Muhabbet Fedâileri »
İSLAMİYET »
Kuran-ı Kerim, İman hakikatleri, Namaz, Oruç, Hac, Zekat ve Fıkıh »
Alıntı sahibi ""alkan_unal"" 
bir kaç saat önce aynı yere okumuştum 10. sözde... Allah razı olsun... 
