bildigim kadariyla, "gilman" Cennet cocugu degil, delikanli hizmetkarlar... yanlismi biliyorum??? :roll: bu konu hakkinda bilgisi olan varmi???
Hollanda’dan Hayriye TAS: “Cennette gılman denilen erkek hizmetçilerin olduğunu duydum. Bunlar ne yapıyorlar? Görevleri nelerdir?
Manisa’dan Hasan Hüseyin Bey: “Cennetten haber veren âyetlerde erkekler kadınlardan daha ön planda gözüküyor. Biz mi yanlış anlıyoruz? Yoksa bunun bir îzâhı mı var?” Cennet nîmetleri Cennet’e giren herkes için umûmîdir. Cennet’te ayrılık gayrılık yoktur; Cenâb-ı Hakk’ın ikrâm ve ihsanları insanlara kadın veya erkek olmalarına göre değil; amellerine ve aldıkları mânevî derecelere göre tahsis edilir. Cennette kadınlar aleyhine neden bir düzenleme olsun? Ne Kur’ân’da, ne hadislerde böyle bir vehme haklılık verecek hiçbir delil yoktur. Allah’ın âlemlerin Rabbi sıfatıyla ve “Rahman ve Rahîm” isimleriyle bütün âlemleri bir kuşattığından şüphe etmek hiçbir vehmin haddi değildir!
Cennette gılman Cennet hizmetkârlarıdırlar. Kur’ân şöyle buyurur: “Onlara canlarının çektiği meyveleri ve etleri bol bol ikrâm edeceğiz. Orada neşe ile birbirlerinden kadeh alıp verirler ki, onu içenler ne bir söz söyler, ne de günaha girer. Etraflarında, sedeflerinde saklı inciler gibi ter temiz gılman (hizmetkârlar) dolaşır.”1 Dünya kadınları istedikleri anda hizmet noktasında gılmanlardan elbette yararlanabilirler. Hûrîleri de, gılmanları da Cennet ehline hizmet için tahsis eden Cenâb-ı Hak, her iki sınıfı da “sedeflerinde saklı inciler gibi ter temiz” olarak vasıflandırır.2
Cenâb-ı Hak, kadın-erkek ayırt etmeksizin, top yekûn Cennet ehli için şöyle buyurur: “Allah: ‘Ey kullarım! Bu gün size korku yoktur! Artık siz üzülmeyeceksiniz de!’ der. Bunlar, âyetlerimize îman etmiş ve kendilerini Bize vermişlerdir. şöyle denir: ‘Siz de, eşleriniz de sevinç ve ikrâma boğulmuş olarak Cennet’e girin!’ Onlar için altın kadehler ve tepsiler dolaştırılır. Orada, canlarının her istediği şey, gözlerinin her hoşlandığı şey vardır! Siz orada ebedî kalacaksınız! ışte Cennet budur! Amellerinize karşılık size mîras bırakılmıştır! Orada sizin için bol yemiş vardır. Onlardan yersiniz!”3
Bir diğer âyette Cenâb-ı Allah (cc) Cennet’i şöyle anlatır: “Bu gün Cennet ehli eğlenceyle meşguldürler! Onlar ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerine yaslanmışlardır. Orada meyveler ve her istedikleri onlarındır! Rabb-i Rahîm’den onlara bir de selâm vardır!”4
Enes (ra) rivâyet etmiştir: Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: “Cennette pazar yeri gibi halkın toplandığı bir yer vardır. Ehl-i Cennet her Cuma günü oraya varırlar. Orada öyle bir şimâl rüzgârı eser ki, yüzlerine ve elbiselerine güzel koku siner, güzellikleri ve cemâlleri artar. Öyle ki, eşlerinin yanına güzellikleri artmış olarak dönerler. Eşleri kendilerine: ‘Allah’a and olsun ki, güzelliğiniz artmış!’ derler. Onlar da eşlerine: ‘Allah’a yemin olsun ki, biz gittikten sonra sizin de güzelliğiniz ve cemâliniz artmış!’ derler.5
Bedîüzzaman Hazretleri, dünyada eşlerin birbirlerini sırf Allah rızâsı için sevmelerinin, birbirlerini günahlardan alı koymalarının ve ibâdetlere teşvik etmelerinin âhiretteki karşılığının, ebedî Cennet hayatında, ebedî ve tükenmeyen bir sevgi, sevimlilik ve güzellik içinde, ebedî berâberlik olduğunu kaydeder. Öyle bir mutlu berâberliktir ki, dünyada zorluklara rağmen sabrına, güzel ameline ve şefkat kahramanlığına karşılık dünya kadını, Cennet’te hûrilerden daha güzel, daha zînetli, daha alımlı ve daha câzibedâr bir güzellik ve cemâl içinde; ebedî saadet yurdunda, eşine ebedî bir eş olacaktır. Öyle ki, eşler sırf mutluluk ve saadet için, dünyada kalmış olan eski mâcerâlarını birbirlerine lezzet duyarak nakledeceklerdir. Birbirlerini ebedî, enîs, dostâne, latîf, nezih, güzel ve çok samîmî birer eş ve sevgili olarak kabul edeceklerdir. Cenâb-ı Hakk’ın vaadinden bu saadetin kadın ve erkeğe bir geleceği anlaşılmaktadır.6
Önemli olan Allah’ın rızâsını kazanmaktır. Önemli olan Allah’ın makbulü derecesinde salih bir kul olmaktır! Önemli olan ihsan, ikrâm, kerem, rahmet ve sâir sıfatları ile Allah’ı doğru bir şekilde tanımaktır! Önemli olan Allah’tan ümidini kesmemek ve Allah’a teslim olmaktır! Allah cümlemize makbul îmân nasip etsin!
DUÂ
Allah’ım! Sen; zâtında, sıfatlarında, fiillerinde ve şuunâtında her türlü kusur ve noksandan münezzehsin! Her türlü hamd ve şükür Sana mahsustur! Senden başka hiçbir ilah yoktur! Sen her kemâl sıfatta en büyüksün! Sen bizi umduğumuza nâil, korktuğumuzdan emîn edecek güç ve kudrete, rahmet ve inâyete, merhamet ve mağfirete sahipsin! Güç ve kuvvet, ancak Sendedir ve Sendendir! Allah’ım! Bizi râzı olduğun kulların arasına al! Bizi sâlih kullarından eyle! Bize makbul saydığın îmân ve davranış ihsan eyle! Bizi ıslâm ile yaşat, îmân-ı kâmil ile öldür! Bizim kusurlarımızı ört, bize mağfiret buyur! Bize Sevgili Resûlünün (asm) şefaatini müyesser kıl! Bize Cennetini ihsan buyur! Bizi Cehenneminden âzâd eyle!
Âmîn... Âmîn... Âmîn...
Dipnotlar:
1- Tûr Sûresi: 22-24
2- Tûr Sûresi: 24; Vâkıa Sûresi: 23
3- Zuhruf Sûresi, 43/68-73
4- Yâsin Sûresi, 36/55-58
5- R. Sâlihîn, 1886
6- Sözler, s. 591
Kaynak: www.fikih.info