Giriş yapmadınız.

1

06.09.2006, 10:18

''Yarattım veya yarattık'' ifadelerini kullanmak doğrumudur?

ınsan, yaptığı işlerinde “yarattım veya yarattık” ifadelerini kullanması doğru mudur?

ınsan, dünyadan malzeme alır ve yeni bir eser inşa eder. Her ne kadar ona “benim eserim” derse de, bu sahiplenme bir mecazdan öteye gidemez. Kainat galerisindeki güzel eserlere bir yenisi eklenmiştir ve onun da hakiki sanatkarı yine Allah’tır.

Toprağın bitkiyi, ağacın meyveyi, arının da balı yaratamayacağını anlamak zor değil. Çünkü bunlar bilgisiz, şuursuz ve iradesiz varlıklar. ınsan ise, üstün kabiliyetleri olan bir varlık. Onun şuurlu eliyle ortaya çıkıveren eserlere bakarak Allah’ı hatırlamak her zaman mümkün olmayabiliyor.

Oysa, dikkatle düşününce, insanın da bir vasıta olduğunu anlamakta gecikmiyoruz. Çünkü insan, eserini bir düzen dahilinde kurarken hiçbir malzemeyi yoktan var etmez, ancak yaratılanı terkip ve tertip eder. Bunu yaparken, kendisine ihsan edilen cihazları ve duyguları kullanır. Akıl, kalp, hafıza, göz, kulak ve eli veren Allah’tır. Onun mülkünde, Onun verdiği aletler ve Onun yarattığı malzemelerle çalışan sanatçı, eserinin hakiki sahibi ve yaratıcısı olamaz.

ınsanın rolü “dilemek”tir, iradesini hayır için kullanmaktır. Ağaç vasıtasıyla meyveyi yaratan Allah, insan eliyle de beşeri sanat eserlerini halk etmektedir. şu halde insan, “şu eseri ben yarattım.” diyemez, ancak, “Bu eser benim vasıtamla yaratıldı.” diye düşünerek “Bu eseri ben yaptım” diyebilir.

Bilim adamları ve sanatkârlar, kainattaki ılâhî kanunları keşfederken, çeşitli alet ve makineler yaparken Rablerinin kendilerine bahşettiği kabiliyetleri kullanırlar. “Bu kanunu ben buldum, şu makineyi ben yaptım” demeleri, onların bir kanun koyucu ve bir yaratıcı olmalarını gerektirmez.

Kalbimiz çalışır, kanımız temizlenir, hücrelerimiz yenilenir, vücudumuzda milyarlarca olay cereyan eder, fakat bunların çoğundan bizim haberimiz bile olmaz. Organlarının nerede olduğunu, ne iş yaptığını ve nasıl çalıştığını bilen kaç kişi var? Saçlarımız dökülür, yüzümüz kırışır, belimiz bükülür, dişlerimiz dökülür, nihayet üstüne titrediğimiz hayatımız elimizden alınır, fakat biz, olup bitenlere seyirci kalmaktan başka bir şey yapamayız.

Organlarının ve duygularının bile gerçek sahibi olmayan insan, nasıl kendi eliyle yaratılan eserlerin hakiki sahibi olur ve onları ben yarattım diyebilir!?..



Okunma Sayısı : 511

Zafer Dergisi

2

06.09.2006, 11:23

Evet insan bir vasıta..Aslında yukardaki konuyu ekleme sebebimde şu oldu:

nurları tanımadığım zaman da kız kulesini görmüştüm ve aynen şöyle demiştim ''ayy ne kadar güzel''.. asıl Yaratıcısını düşünmek bir tarafa vasıta olanı Allahu tealanın verdiği ilmi kullanarak Onun mülkünde , Onun verdiği aletler ve Onun Yarattığı malzemelerle çalışan sanatçıyı dahi hatırlayamamıştım :oops: (ne kadar utanç verici)

şükür Allaha ki Rabbim nurları tanımak nasip etti ve Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mânâ-i harfiyle sev, mânâ-i ismiyle sevme; "Ne kadar güzel yapılmış" de, "Ne kadar güzeldir" deme Sözünü karşıma çıkardı..

Günlük hayatımızda ne hatalar yapıyoruz bu şekil..ınşallah nurları okuyarak bu davranışlardan muhafaza olunacağını düşünüyorum.

Halbuki Her şey Onun eseri! insan dahi bir vasıta..


Diyelim bir ev hanımı kek yapıyor yapıyor malzemelere bakar mısınız= yumurta,un,şeker…vs..malzemeleri karıştırıyor ve kek yapıyor ben yarattım diyebilirmi! O sadece vasıta..malzemelerde Allahu tealanın eserleri..

Mesela bir tane daha örnek verecek olursam: biri çıksa dese ki ''şu uçağı ben yarattım'' Nekadar yanlış yapmış olur..O na o aklı,ilmi veren her an nefes almasını sağlayan Allah’u teala Ve Rabbimin verdiği güçle yapıyor nasıl ortaya çıkıp ben yarattım diyebilir!!! Uçağın malzemelerine bakıldığında yine Allahu tealnın verdiği ilimle yapıldıklarını görürüz..Yani yine Onun eseri oluyor.

Bir keresinde dedersanede bir hocam vardı matamatik sorusu sormuştum o da içimde kaldı onuda anlatayım :) Hoca soruyu çözerken sayıları yazıyor ya ‘1 yarattık, 2 yarattık,3 yarattık’ :roll: ozaman nurları tanımıyordum tanısaydım inanın dayanamazdım. Sen neyi yaratıyorsun yahu!! Olan şey bir daha yaratılır mı! O kadar basitleşmiş ‘onu yaratıyorum bunu yaratıyorum’ Düşünün artık insanlar sayıları yarattıklarını söylerlerse başka neyi söylemezler.. :x Allah muhafaza..

Neyse ben çok konuştum yine :D
Muhabbetle kardeşlerim

3

06.09.2006, 18:11

Tevhid açısından kelimelerimiz

Muhammed Ünverdi:

“1- Risâle-i Nur’da icat yaratma mânâsında kullanılmış. ıcat kelimesini insanlar veya başka varlıklar için kullanmak doğru olur mu? Meselâ ‘Ben yeni bir makine icat ettim’ demek doğru olur mu? Bilindiği gibi, yaratma kelimesi Cenâb-ı Hak’tan başka hiçbir varlığa isnat edilmez. Risâle-i Nur’a göre Allah’ın icad edişini biraz açar mısınız?

Allah’ın icad edişini araştırmaya dün kaldığımız yerden devam edelim:
Demek Allah’ın hem ibdâ’ ile yani yoktan var etmek sûretiyle, hem de inşâ ile, yani daha önce yoktan var ettiği mevcut unsurlardan sanatla bir araya getirmek sûretiyle icadı vardır. Varı yok etmek ve yoğu var etmek, en kolay ve hem de Allah’ın sürekli yapa geldiği umumî kanunudur. Bir baharda üç yüz binden fazla canlı çeşidinin şeklinden sıfatlarına, hatta ana zerrelerinden başka bütün hallerine kadar hiçten var eden Allah’ın kudretine karşı “Yoğu var edemez!” denemez.1

Bize gelince; biz ‘ıcat ettim’ fiilini kullanırken; kendi çapımızda bir buluş gerçekleştirdiğimizi, bu buluşun Allah’ın icat edişi çapında bir icat olmadığını kastetmemiz yeterlidir. Çünkü bizimkisi buluştur, keşiftir; var olan nesneleri ve maddeleri bir araya getirerek, ana vasfını değiştirmeden yeni bir ürün meydana getirmekten ibarettir. Zaten yaratılmış olan yağı, şekeri, unu bir araya getirip helva yapmaktan ibarettir. Bunu biliyor ve itiraf ediyorsak icat fiilini bu mânâda kullanmamızda sakınca olmaz.

Yani “Ben yeni bir makine icat ettim” demek, tabiî ki—hâşâ—”Onu yoktan yarattım” demek değildir. Eğer bu mânâda kullanırsak şüphesiz şirk olur. Burada kullandığımız icat etmek, “buluş ve keşif”ten başka bir şey değildir. Bunu bilerek bu anlamda kullanmamızda bir şirk tehlikesi olmaz.

Görmek ve işitmek fiillerinde olduğu gibi. Gördüm derken, kendi çapımızda bir görmek ile gördüğümüzü, görüşümüzün Allah’ın görüşü çapında bir görüş olmadığını, bir kul nasıl ve ne kadar görüyorsa bizim de o sınırlar içinde görebildiğimizi kastetmemiz, görmek fiilini bize kullanma izni verir. Yoksa “Gördüm” demekle, Allah’ın gördüğü gibi bir görüşü kastedersek hem yalan söylemiş, hem de şirke düşmüş oluruz.

Çünkü Allah’ın görmesinde vasıta yoktur, aracı yoktur, madde yoktur, uzaklık yakınlık kavramı yoktur, büyüklük küçüklük mefhumu yoktur. Göze, ışığa ihtiyaç duyma problemi yoktur. Bakıp görmeme problemi yoktur. Gözden (dikkatten) kaçma problemi yoktur. Yani Allah’ın görüşü bizim görüşümüzden çok farklı bir görüştür. Sonsuz ve sınırsız bir görüştür. Görmek fiilini kullanırken de şirke düşmemek için Allah’a ait olan bu ayrıcalıkları kast etmememiz gereklidir.

Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 195
E-Posta: fikihgunlugu@yeniasya.com.tr

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir