Giriş yapmadınız.

1

29.05.2006, 15:05

vefa

bazı güzelliklerin devamı için ortam gerekli. ama bu şekilde olmadı benim yaşantımda. birşeyler anlatıldı bağımlılık yapıldı bir anda yok olundu. vefa denildi aradım, sordum. ben üzerime düşen vefayı gösterdim ama görmedim, şimdi hiçbirşey eskisi gibi değil. artık dünyam için yaşarken gördüm kendimi. vefaydı en çok öğrendiğim nerde görmüyorum.... szce bu kader mi yoksa sınav mı ya da vefasızlık mı

2

29.05.2006, 17:22

yaşadıklarının hepsi birer kaderdir fakat vefadan uzak değil ama gerçekten de uzak değil. Herşey değişmeye mahkum, bilirsin ki değişmeyen tek şey değişmezliktir demişlerdir. Sınav ise bunların hepsidir.

anlattıklarından bunu çıakrdım kardeşim..

dua ile..

3

29.05.2006, 20:12

Değerli Angel Kardeşim; haddimin üzerinde olarak size cevap veremeye çalışayım.Medetim Kur'an'ın bu asırdaki en ala tefsiri Risale-i Nur'dan olacak.
Kusurlar bana ,doğrular ona aittir.

Tevekkülsüz,gafletle, kendi güç ve irademize dayanıp derdimize derman aradığımızda şeytan ve Nefsimiz bize şöyle oyunlar oynar;
Gaflet nazarıyla -sağımızdaki- geçmiş zamandan teselli alamak istersek bize; sevdiklerimizin mezarı olarak görünür. Acıları kalmış güzel günler hayalimize gelir.Teselli yerine vahşet verir.Yaşanan güzellikleri yitirdiğimizi zannederiz. Vefasızlıklardan dert yanan insanlar etrafı istila etmiştir. Sevdiklerimizden ayrılmış ve bir daha göremiyeceğizi düşünürüz.
ıman dürbünü,o vahşetli -sevdiklerimize ait- mezarları Nurlu,sevdiklerimizin toplanma yeri olan bir meclis olarak gösterir.Güzel günlerimizi,sonsuz saadet ülkesinde devamı gelecek bir numune olarak gösterir.Onlardan ayrılık düşüncesinden doğan,geçmiş zamanın acılarının izleri,yerini mutlu gülmelere bırakır. Güzel günlerin bir perde arkasına saklandığını ve zamanı gelince bize tekrar verileceğini bildirir. Geçmişte yaşanmış zulüm ve vefasızlığın bu dünyada sadece ufak bir tecellisi görünen tam bir Adalet yeri olan Mahkeme-i Kübra'da neticeleneceğini öğretir. Zira; o Mahkeme-i Kübra zalimi izzetinde mazlumu zilletinde bırakmaz. Yaşanan kötü haller Sanatkar bir terzi olan Malik-i Mülk'ün üzerimize diktiği elbiseyi güzelleştirmek için daimi bir bahçede tekrar daha güzel giyebilmemiz için, Merhametkarane bizi eğip-kaldırması uzaltıp-kısaltması gibi bir prova bir imtihan olarak gösterir. (Temsili akla sen yaklaştır).
Yaşanan her hüsranda kendi kusurumuzu ve Kaderin cilvesini ararız.

Solda ki gelecek günlere; gaflet nazarıyla, felsefe dürbünüyle bakarsak, derman bulamayız. Yarını kendi cenazemizin içinde olduğu ve tüm sevdiklerimizle sonsuza kadar vedalaşmamızı gerektiren bir mezar olarak gösterir. Dostluk ,umut değil ,belki vahşet verir.Dehşete kapılırız. Ruhumuzun tacizi bize bu dünyayı cehenneme çevirir. Henüz gelmemiş günler bize umutsuzluk verir.Sonunda ışık olmayan bir karanlık gözükür. Hislerimizi iptal edip, düşünmemeye zevk ve safahetle oyun ve eğlence ile vakit geçirmek isteriz.
Birden iman yetişir. ıman o dehşetli ,tüm sevdiklerimizi yutan mezarı sevimli,süslü bir cennet bahçesi, merhemetli Allah’ın tüm korkularımızdan sıyrılacağımız ,sonsuz saadeti tadacağımız bir saraya davet olarak gösterir. O mezarı ebedi saadet için bir bekleme salonu olarak biliriz.
Hazır zamana yani şimdiki zamana gafletle baktığımızda;güya şu gün bir tabuttur. ıçine konulmamız için bekliyor. Kendimizi can çekişirken görürüz. Her an yok olama ihtimali olan güzellikler bize acı verir. Üstelik geçmişin acısı, geleceğin endişesi de yüreğimize oturmuştur.
ıman dürbünü, o tabutu ebedi hayatta verilmesi vaad edilen saadetin ticaretgahı ve Rabbimin kendi güzelliğini görmek ve göstermek için kurduğu bir misafirhane olarak gösterir.

Ben sorunu nasıl anladım öyle cevapladım. Hata etimse af ola.
17. Söz Kalbe Farasi Olarak Tahattur Eden Bir Münacat'ı okursan daha iyi anlarsın.Kitab mevcut değilse,
www.risaleara.com dan okuyabilirsin.
Selam ve dua ile
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Mesajlar: 19

Konum: hatay

Meslek: ögrenci

  • Özel mesaj gönder

4

29.05.2006, 20:50

''vefa hasların,nisyan hamların vasfıdır.''
herşey kader ile takdir edilmişitr.kısmetine razı ol ki rahat edesin.
kadere tesli ,kazaya rıza....kardeş evet vefasızlık edenler dertlenmemeize vesile olabiliyorlar.varsın öle olsun.herşeye ragmen vefasızlara karşı insan bildigi dogruları yaşamakdan alıkoymamlıdır kendini.herşeye imtihan sırrıyla bakmak lazım!Allah yardımcınız olsun.
''Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuycak kitap ararken,Risalei Nuru okudugum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladıgını hissettim....'' Zübeyir GÜNDÜZALP

5

30.05.2006, 00:15

yorumsuz
bence herkesin başına gelen musibetlerden sıkıntılardan kurtulması herşeyin ya bizzat güzel yada neticesi itibariyle güzel olduğunu hakkal yakin anladığında mümkün olur okuyacagın veya dinleyecegin nasihatler ilmel yakin mertebesinden öteye gitmeli
imtihan dünyasında olduğumuzu unutmamalı vefa göreceğimiz kapıdan ayrılmamalıyız(ilahi kapı)
bir hak dortu 'beni bir kedi irşad etti 'der ve açıklar bir gün bir kedi fareyi kovalarken bir deliğe girmesi üzerine kedi o deliğin başında günlerce bekledi ve sonunda avını yakaladı
başka bir hak dostu
müridleri var ve onlar çok güxel hakikatler öğretiyor ve sonunda hepsinin gözü açılıyor göğe baktıklarında herşeyi ayan beyan görüyorlar ama kendilerini irşad eden şeyhlerini şaki(cehennemlik 9 görünce birer birer ayrılıyorlar fakat bir vefa timsali 'madem benim gözümü o açtı madem benim irşadıma vesile oldu onun kapısından ayrılamam 'diyerek ayrılmıyor tabi hak dostu soruyor 'evladım niye arkadaşların ayrıldılar ' mirid söylemek istemiyor ısrar edince 'efendim sizin isminiz gökte şakiler listesinde gördüler ve ayrıldılar'
vve şeyh acı bir tebessümle:
a evladım ben o yazıyı 40 senedir görüyorum ama gidecek başka kapı varmı ki gideyim'

belki mesele başkaydı ama ben bakışları buraya çekmek istedim hiç kimseye hiçbir zaman vefasızlık yapmayacagına iman ettğimiz ZAT a yönelelim ve inanın O da hızır misal kullarını bizim yardımımıza gönderecektir.dualarımız sizinle angel kardeşimiz

6

30.05.2006, 12:22

TEşEKKÜR

fikirleriniz için teşekkür ederim. galiba yeis tüm çevremi sarmış ama yalnızlık çok zor inanın. büyük bir kalabalıktan bomboş kuyuya düşmüş gibiyim....umarım eski gücümü bulurumm.

7

30.05.2006, 16:06

Yalnızlık somut gözüksede soyut bir kavramdır. Kalbimiz sevgiyle dolu olduktan sonra mesafeler ,küskünlükler, vefasızlıklar önemsizdir. Sevgiyle çarpan kalp sevgi seliyle boğulur.
Sevgi almadan vermektir. Bekletmeden beklemektir. Aşk ise çıkarcıdır. Birşeyler birşeyler bekler. Ulaşamama duygusudur, mutluluk anını kaybetmek korkusudur. Aşk mesafelere düşmandır. Vefasızlığa tutulmaya mahkumdur. Aşk bazen isyankardır. Yanılgıdır. Keşkeler dünyasıdır. Üşenmeye bile üşenmektir. Ümitsizlikle aşkını koruma arzusuyla tembelliktir.
Yanlış anlama;burda sadece karşı cinse duyulan aşktan bahsedilmiyor. Tüm insanlara,balıklara, belkide Allah'a...
Bilsin sevmeyi kalbin. Bölsün insanlara, kuşlara ve güllere. Almadan vermelisin. Bilmesin isterse insan, kuş, gül sevgini ve bilmesin senin verdiğin gibi almayı.
..ve hiç yorulmazsın severken.
Sevgiyle kal..
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

8

06.08.2007, 23:08

Vefa nedir?

Necati Akten: “Vefa nedir? Kimlere vefalı olmamız gerekiyor? Vefasız olmanın bedeli ve günahı var mıdır?”

Vefa, sözlükte sözünde durmak, sözünü yerine getirmek, sözünü tutmak, borcu ödemek, dostluk ve sevginin gerektirdiği davranışlarda devamlı olmak mânâlarına gelir. Müslüman’ın ahlâk güzelliğidir, erdemidir, faziletidir, doğruluğudur, dürüstlüğüdür.

Kur’ân’da birçok âyet insan sıfatıyla bizleri, muhatabımız düşmanımız da olsa vefalı olmaya çağırıyor. Müslüman zararına da olsa verdiği sözü tutan, yaptığı sözleşmelere uyan, imza koyarak taraf olduğu antlaşmalara sadık kalandır.

Kur’ân buyuruyor ki:

“Yüzlerinizi doğudan ve batıdan yana çevirmeniz birr ve takva (Allah katında makbul olan iyilik) değildir. Asıl birr ve takva; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; ona olan sevgisine rağmen, malı yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda direnip sabredenlerin bu tutum ve davranışıdır. ışte bunlar, doğru olanlardır ve müttakî olanlar da bunlardır.1

“Ey iman edenler! Yaptığınız sözleşmeleri titizlikle yerine getirin.”2

“Ahidleştiğiniz zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah’ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.3

“Verdiğiniz sözleşmeyi tutunuz. Çünkü verdiğiniz sözlerden sorguya çekileceksiniz.”4

“Kim Allah’a karşı verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.”5

Peygamber Efendimiz (asm) Müslümanlar arası vefanın nasıl yaşanacağı konusunda buyuruyor ki: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona hıyanet etmez. Ona yalan söylemez. Ona yardımı terk etmez. Her Müslüman’ın ırzı, malı ve kanı diğer Müslüman’a haramdır.”6

Öyleyse başta Hâlık’ımız, Razık’ımız, Fâtır’ımız olan Cenâb-ı Allah’a vefalı olmamız vazifemizdir, farzdır. Onun Resûlüne (asm) getirdikleri konusunda vefalı olmamız da vazifemizdir ve bu değişik hükümler içerse de farzdan sünnete kadar derecelerle üzerimizdeki yükümlülüklerdir.

Yakınlarımıza, akrabalarımıza, anne ve babamıza, kardeşlerimize, ailemize, eşimize, arkadaşlarımıza da vefalı olmamız gerekir. Ahlâk-ı hamîdemiz bize bunu da emreder. Her bir muhataba karşı vefa konusu değişir şüphesiz. Meselâ tehlike anında, elimizde bir imkân varsa, Müslüman kardeşimizi tehlikeyle baş başa bırakıp gidilmez. Ona yardım etmemiz gerekir. Vefa budur. Akrabalarımızı arayıp sormak, gerekirse yardımcı olmak, dertleriyle ilgilenmek onlara olan vefamızın gereğidir. Kur’ân buna sıla-i rahim diyor ve önemli bir görev olarak üzerimize yüklüyor.

Arkadaşlar arası verdiğimiz sözlere sadık olmamız ve vefalı davranmamız gerekir. Eğer yapılmayacak bir söz ise, söz verip sadakat göstermemek yerine, başlangıçta söz vermememiz daha doğru olur. Atalarımızın “Söz namustur” ifadesini unutmamak, verdiğimiz sözü namus saymak vefalı davranışın gereğidir.

Vefasız olmanın bedeli elbette vardır ve vefa konusuna göre değişir. Allah’ın emirlerine vefalı olmamak bize iki dünyada da kaybettirir. Sünnet-i seniyyeye vefalı olmamak bizi hüsrana uğratır. Arkadaşlarımıza doğru konularda ve dinî hizmetlerde vefalı olmamak bizi şahs-ı manevî havuzundan ve birlik ve beraberlik sevabından alı koyar, en hafif ifadeyle bizi dostsuz bırakır, arkadaşsız bırakır. ıhlâsımızı ve sadakatimizi zedeleyebilir. Hizmet şevkimizi kaçırabilir.

Oysa vefalı olmakta konusuna göre büyük sevaplar, feyizler ve dereceler vardır. Her şey bir yana, rahmet vefalı olana gelir, inayet vefalı olana gelir, şefkat vefalı olana gelir. Allah’ın rızası vefalı olandan yanadır.


Dipnotlar:

1- Bakara Suresi: 177.
2- Maide Suresi: 1.
3- Nahl Suresi: 91.
4- ısra Suresi: 34.
5- Fetih Suresi: 10.
6- Riyazu’s-Salihin, 234.

Kaynak: Fikih info
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

şahan

Orta Düzey

  • "şahan" bir erkek

Mesajlar: 300

Konum: izmir-tire

Meslek: üniversite öğrencisi(erzurum)

Hobiler: müzik(ney), tarih, fotoğrafcılık

  • Özel mesaj gönder

9

07.08.2007, 10:59

dünyadan vefa beklemek suya yazı yazmak gibi.. aynı derdi bende fazlasıyla yaşıyorum ve o yanlızlık hissi nasıl birşey biliyorum.. değer verip, emek verdiğim göz yaşı akıttığım, alın teri döktüğüm, benim dediğim varlıkların teek tek uzaklaştığını ve elimde kalanın sadece harcadığım zamanın boşluğu olduğunu düşünmüştüm.. fakat kendimce hep şöyle düşünüyorum, birilerinden vefa bekliyorsam demekki yaptığım işlerde rıza-i ılahiyi tam olarak gözetmemişim ki azda olsa karşılık bekliyorum, aslında gerçekte benim olmayan birşeyi benim gibi düşünerek baki olmasını beklemek büyük yalnışımmış.. gerçek vefa O nun katında, gerçek sevgi O nun katında.. önümüze çıkan piyonlara kral diyerek sarılmak ve umduğumuzu bulamamanın verdiği üzüntü ve acı, yanlızlık hissi asıl kralı görmemizi sağlar inşallah.. gerçek vefalıyı bulmak kolay ama O nunla içimizi ısıtmaya çalışmak meşakkatli ve zor, fakat vefasını ve sevgisini istediğimiz zaat da Allah.. ciğer yanmadan kebap olmuyor.. insanlara değer vermeye devam edilmeli ama her zaman gerçek sahibten medet umulmalı, yoksa acı çekiyoruz.. selametle inşallah.. saçma konuştuysam haklarınızı helal edin..
Yum gözünü, kalbine heran yokluğa üfür!
'Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür'

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir