Mektubat'ın başlarında Üstad, hapishane ile ilgili şeylerden bahsediyor. Kendisine hapishanede çok eziyet ediliyor, hatta Üstad diyor "Kafir Rus'un bana 2 yılda çektirmediğini bunlar 1 ayda çektirdi." (meâlen, yaklaşık olarak.)
Diyor: "Hem bu dostlarım arasında çok münafıklar var."
Üstad'ın gördüğünün biraz azını biz görsek eziyet olarak, sebebi de din olsa, Üstad'dan önce bu "münafık" kelâmını ağzımıza alabilirdik. Demek Üstad münafıklıkla ithamı pek benimsemiyor. Belki daha onlara "Gelin, dönün bu yoldan." diyerek lütuf ile ıslaha çalışıyor.
Bunda, Asr-ı Saadetten izler görüyorum. Hz.Peygamber (a.s.m.) , münafıkları Allah'ın bildirmesiyle tek tek bilebileceği halde, gidip yüzlerine "Sen münafıksın" demezdi, hatta münafıkların reisi ıbn-i Ubeyy [ bin Selul galiba, hem bu şahıs Hz.Aişe (r.a.) validemize iftira attı, çölde, Hz.Aişe (r.a.) validemiz arkada kalmıştı, sonradan kâfileyi arkadan takip eden birisi getirmiş onu yetiştirmiş. -Haşa- zina iftirası attı bunu fırsat bilerek. Sonradan da ortaya çıktı ki, zaten onun (Hz.Aişe r.a. validemizi kafileye yetiştiren kafiledeki arka gözcü) erkekliği yokmuş, daha detayını anlatamam.] bazen azınlığı o kadar ileri götürdü ki, ıbn-i Ubeyy'in kendi oğlu, sahabe olan oğlu, gidip de babasını öldürmek istedi.
Hz. Peygamber (a.s.m.) iyi davranan taraftı.
Geçen camide vaaz dinliyordum, vaiz ise "Büyük bir ıslam alimi şöyle demiş..." diyerek Risale-i Nur'dan alıntılar yapıyordu. "Bir insana sürekli 'Sen fenasın! Sen fenasın!' derseniz, fena birisi olur." dedi. Bizim halkımız arasında da bir söz vardır "Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş." diye. Demek edeceğimiz kelâmlar ıslah noktasında çok önemli.
Üstad da bu konulara bu yüzden eğilmemiş olabilir.
alkan_unal kardeşin sorduğu sorunun cevabı belki bunlar değildir, ben tam anlamadım dayanak noktalarını.