Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Dienstag, 23. Oktober 2007, 21:15

Hüsrev Efendi'nin bir rüyası...

Hüsrev Efendi'nin bir rüyası...
Bediüzzaman Hazretleri'nin "Husrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım" dediği Hüsrev Efendi çocukluk yıllarında şöyle bir rüya görür.

“Büyük bir deniz ortasında bir ağaç vardır. Deniz çekilir ve ağaç kurur. Bir zat gelir, o ağacın dallarını budar. Sonra denizin ortasında büyükçe bir yol açılır ve kendileri o yoldan yürümeye başlarlar”.

Bu rüyasını şeyhine anlattığında, şeyhinin tabiri şöyle olmuştur.

“O deniz şeriattir. Ağaç ve dalları ise, ondan feyiz alan tarikattir. Benden sonra Isparta’ya ıslam’a hizmet edecek bir Zât gelecek ve sen ona ittiba edeceksin”
Bilahire 1926 yılında Bediüzzaman Hazretleri sürgün olarak Barla’ya gelmiştir. Büyük bir Zâtın Isparta’ya nefiy olarak gönderildiğini işiten Hüsrev Efendi’nin fıkıhla alakalı üç suâlini muhtevi mektubuna Bediüzzaman Hazretlerinin cevabı câlib-i dikkattir:

“Hüsrev Bey kardeşim! senin sorduğun meselelerin cevapları fıkıh kitaplarında mevcuttur. Bu bilgilere ulaşmak da kolaydır. Ben bir talebe arıyorum o sen olsan gerek! ıslam alemi bu gün, büyük bir sarsıntı geçiriyor. ıman kalesi tehlikededir. Gel, beraber Kurana ve bu aziz milletin ımanına hizmet edelim!”
Daha hiç görüşmemiş olduğu Üstadının mektubuna bir mektupla değil, kendisi bizzat huzuruna gitmek hassasiyetiyle ve “ehli kemâlin huzuruna yürüyerek gidilir” deyip kırk kilometre uzaklıkta bulunan Barla’ya yaya olarak Üstadın huzuruna gitmiştir.

Üstad Hazretleri, kendilerini –iltifaten- Barla dışındaki Karaca Ahmed Türbesinde karşılamışlardır. Hüsrev Efendi bu buluşmadan sonra Onun hem talebesi, hem hizmet arkadaşı, hem de ıman ve Kur’an hizmetinde en büyük rükün olarak yerini almıştır.
"Ateşe dayanabildiğin kadar günah işle" (Hadis-i şerif)
**<Ölüm> okadar kat'i ve zahirdirki ,bu günün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi <Ölüm> başımıza gelecek (Gençlik Rehberi)

recep1

Fortgeschrittener

  • »recep1« ist männlich

Beiträge: 390

Wohnort: BORNOVA/ıZMıR

Beruf: Emekli

Hobbys: Kitap okumak,

  • Nachricht senden

2

Mittwoch, 24. Oktober 2007, 07:38

Güzel bir paylaşım.

Allah razı olsun kardeşim.
İmandan sonra en yüksek hakîkat Namazdır.

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ

3

Donnerstag, 25. Oktober 2007, 07:39


Rica: Aynı konular hakkında ayrı başlıklar açmayalım. Allah razı olsun.
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

Thema bewerten