You are not logged in.

Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.

1

Monday, May 14th 2007, 7:30pm

Türkiye´ye şeriatı getiren laikler

Ali, Veli, üç de ondan evveli, anan darbe mi gördü?

Galatasaraylı Erdoğan ağabeyim meseleyi özetledi, noktayı da koydu, lafı bitirdi. YÖK başkanı Profesör Erdoğan Teziç canım...

Geçen gün dedi ki, “sadece iktidarı değil, devlet iktidarını ele geçirmek istiyorlar”...

Haklıdır, çünkü bizde iki iktidar vardır. Bir, bildiğiniz hükümet... ıki, bilmediğiniz hükümet, yani devlet.

ışte böylece, bu ülkede dışişleri bakanının eşinin başı bağlı olabilir, başbakanın eşinin başı bağlı olabilir, meclis başkanının eşinin başı bağlı olabilir, fakat cumhurbaşkanının eşinin başı bağlı olamaz. Bu tuhaflık Türkiye’ye özgüdür.

Bu iki iktidar tek elde toplanırsa, Zülfü Livaneli’nin dediği gibi, antidemokratik bir durum ortaya çıkar... Pardon... Bayar ile Menderes, ya da Gül ile Erdoğan ikilisi cumhurbaşkanlığını ve başbakanlığı paylaşırsa öyle olur da, Atatürk ile ınönü aynı şeyi yaparlarsa bu son derece demokratiktir... Neden öyledir? Çünkü öyledir.

Bildiğiniz hükümet, ekonomi, sağlık, ulaştırma falan gibi çarçur işlere bakar, devlet de laiklik, PKK falan gibi önemli işlere. Bu, yalnızca Türkiye’ye özgü bir modeldir.

Böyle bir modele Avrupa’da yer yoktur, dolayısıyla Türkiye Avrupa Birliği’ne girmeyecektir, giremeyecektir. Bitti. Punto. Ulusalcıların paniğe kapılmalarına hiç gerek yok.

Fakat onlar yalnız “ya Avrupa’ya girersek” diye korkmuyorlar, “ya halk iktidara gelirse” diye de korkuyorlar. “ıkinci” iktidara yani...

Bu nedenle her türlü soytarılığı göze aldılar, önce erken seçim istiyorlar sonra kaçmaya bakıyorlar ve cumhurbaşkanını halkın seçmesine asla taraftar değiller. Bunu, adı “halk partisi” olan partinin başkanı da açık açık söylemekten utanmıyor.

Çünkü demokrasi, halka bırakılamayacak kadar önemli bir meseledir!

Fakat “ulema arasında ihtilaf” da burada başlıyor: Acaba halk, cahil ve aptal olduğu için mi hep karşıdevrimcilere oy vermektedir?

Çünkü Atatürk “Türk milleti çalışkandır, zekidir” demiştir ve bir Atatürkçü buna ters düşerse çarpılır, ağzı bir yana burnu bir yana gider.

Öyleyse, aslında çalışkan ve zeki olan bu halk, kandırılmaktadır!

Eğitim şarttır... Kaçak mısır cipsi üretenlere de, halka da... Halk bir eğitilse uyanacak, oylarını bürokrasiye yağdıracaktır. Kendi temsilcilerine oy verecek kadar şaşkın kalmayacaktır.Köy Enstitüleri, Halkevleri falan hep bu amaçla kurulmuştur ama halk bunların kıymetini bilememiştir... Köyünde kalması istenen enstitü mezunu ilk fırsatta kapağı büyük şehire atmış, Ecevit’in büyük fedakârlıklarla kurduğu örnek Köykent’ten Ecevit’e bir tek oy çıkmamıştır!

Demek ki mektepler olmasa maarif, seçimler olmasa demokrasi ne güzel idare edilecektir!...

Profesör Erdoğan Teziç, “milli mücadeleden beri gelen sistem cumhurbaşkanının tarafsızlığına dayanır” diyor. “Partili cumhurbaşkanı” olmazmış, olmamalıymış. Gerçekten de, Atatürk olsun, ınönü olsun, Bayar olsun, Özal olsun, Demirel olsun, çok tarafsız kişilerdi. O kadar tarafsız kişilerdi ki, hiçbiri bir partinin genel başkanı falan değildi!

Cumhurbaşkanı dediğin Gürsel gibi, Sunay gibi, Korutürk gibi, Sezer gibi memur olursa bu iş tadından yenmezdi... Ama halk saçmalıyor, halkın temsilcileri memur olmayan birini cumhurbaşkanı yapmaya kalkıyorlardı, bu ne cüretti? Cumhurbaşkanını ne halk kendisi doğrudan seçebilirdi, ne de onun temsilcileri dolaylı olarak...

Teziç, “başkanı halka seçtiren Latin Amerika ülkelerinin askeri darbelerden başlarını kaldıramadıklarını” da hatırlatıyor. Oysa Türkiye, asla halkın seçmediği devlet başkanlarıyla 1620, 1730, 1807, 1876, 1908, 1913, 1960, 1971, 1980, 1997 ve 2007 yıllarında başını pekâlâ da kaldırmıştır! Biz görmedik, bilmeyiz öyle darbe marbe canım, tevatür bunlar... Burası muz cumhuriyeti mi?

Ben de onu bunu bilmem ama sevgili Erdoğan ağabey, Ankaralı arkadaşlarına benden selam söyle, elektronik muhtıra verildi adamların oyu yüzde 40’a fırladı... ıki müdahale daha gelirse yüzde 60’ı bulacak, hele bir de darbe olursa ondan sonra yapılacak ilk seçimde tulum çıkaracaklar!

Böylece “Türkiye’ye şeriatı getiren laikler” olarak siyasi tarihe geçeceksiniz, okullarda sizi ders diye okutacaklar. ıbret-i âlem niyetine..



Engin Ardıç
[url=http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=77309,10,2]AKşAM 14.05.2007[/url]
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Alkan

Master

Posts: 1,694

Hobbies: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Send private message

2

Monday, May 14th 2007, 9:18pm

güzel bir yazı, son paragrafa katılmıyorum ama diğer kısımlara imzamı basarım...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Seyda

Trainee

Posts: 136

Location: ıstanbul

Occupation: Öğrenci

Hobbies: Tarih, Politika vs.

  • Send private message

3

Thursday, May 17th 2007, 9:31pm

çok güzel bit yazı. son olan olayları çok güzel yorumlamış. başka söz gerekmez...
"Nefrete sevgiden daha fazla güvenirim" dedi şeytan,

"çünkü nefretin sahtesi olmaz"

wcf.user.socialbookmarks.titel

Rate this thread