Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.
Quoted
Gıybet, mahsus birkaç maddede caiz olabilir:
Birisi: şekvâ suretinde bir vazifedar adama der, tâ yardım edip o münkeri, o kabahati ondan izale etsin ve hakkını ondan alsın.
Quoted
Birisi de: Bir adam onunla teşrik-i mesai etmek ister, seninle meşveret eder. Sen de, sırf maslahat için, garazsız olarak, meşveretin hakkını edâ etmek için desen: "Onunla teşrik-i mesai etme. Çünkü zarar göreceksin."
Quoted
Birisi de: Maksadı tahkir ve teşhir değil, belki maksadı tarif ve tanıttırmak için dese: "O topal ve serseri adam filân yere gitti."
Quoted
Birisi de: O gıybet edilen adam fâsık-ı mütecahirdir. Yani fenalıktan sıkılmıyor, belki işlediği seyyiatla iftihar ediyor, zulmüyle telezzüz ediyor, sıkılmayarak âşikâre bir surette işliyor.
Quoted
ışte bu mahsus maddelerde, garazsız ve sırf hak ve maslahat için gıybet caiz olabilir.
Quoted from ""Abdulkadir Said""
O adam fasık-ı mütecahirdir, yani hem açıkca günah işliyor, hem de işlediği günahını kendisi etrafa anlatıyor, hatta bir de iftihar ediyor, ya geçen meyhaneye gittik, kafaları çektik, şöyle ettik, böyle ettik, ne güzel de oldu vs, bu adamın bu günahı hakkında gıyaben (yani o yokken arkasından) konuşmak, gıybete girmez. Zaten kendi kendini teşhir ediyor, bundan da zevk alıyor. Fıskını anlatıyor...