Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.
Quoted from ""pusula""
emekli yaşlı insanların tuhaf yorumlarını fazla kaale almaya gerek yokdur sanırım... ordunun şerefi Risale-i Nur ile taahhüt altındadır. ama ilginç olan şu ki, büyük mikdarda şehit verildikten sonraki durumu Kastamonu lahikasında :
"Eski Said'in ıttihad-ı Terakki Komitesine şiddet-i muhalefetiyle beraber, onların hükûmetine ve bilhassa orduya karşı tarafgirâne yüksek takdiratı ve iltizamları ise, bir hiss-i kablelvukuyla, yağı içinde bulunan o cemaat-i askeriyede ve o cemiyet-i milliyede bir milyona yakın ve evliya mertebesinde olan şühedayı altı yedi sene sonra tezahür edeceğini hissetmiş, ihtiyarsız olarak, meşrebine muhalif, onlara dört sene tarafgir bulunmuş. Sabık Harb-i Umumî çalkalamasıyla o mübarek yağı alındı, yağı alınmış bir ayrana döndü. Yeni Said dahi Eski Said'e muhalefet edip yine mücahedesine döndü."
bu yaşlı ekşimiş ayranın tatsız ifadelerine yeterli cevap olur sanırım...
şimdi hatırladım, 1925'te aynı hödük zihniyet, bakanlar kuruluna kanun tasarısı sunarak, Türk kimliği dışında kimlikler için çalışmanın vatana ihanet olarak kabulünü, islami bir kimlik için Allahı sultan tanıyan ve onun ahiret ülkesine çalışanın da vatana ihanetle cezalanmasını teklif etmişti...
bu tuhaf sinsi saldırı da 10. sözle başlayan Nur destanının Barla Semalarından doğmasıyla son buldu...