Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Montag, 24. Oktober 2005, 11:13

dedikodu ?

Başkasının hakkında duyucağı zaman hoşlanmayacağı şeyleri söylemeye dedikodu denir.

Dedikodu yapmak dinimizde büyük bir günah.

Dedikodu yapmadan gerçekleri nasıl söyleyebiliriz...

örneğin...ahmet diye biri hırsız.
arkadaşını uyarmak için ahmetin hırsızlık yaptığını söyledin.bu dedikoduya mı giriyor...

Bazen gerçekleri söylemek gerekiyor .Dedikodu olmadan gerçekleri nasıl anlatabiliriz.

2

Montag, 24. Oktober 2005, 13:13

Malatya’dan Hüseyin ORAN: “Meşhurların gıybetleri yapılır mı?”

ınsan bir çok kişice tanınıyor olabilir. ınsanın yaptığı iş de bir çok kişiyi ilgilendiriyor olabilir. Fakat o insan da diğerleri gibi Allah’ın kuludur. Burada ölçü tanınmak veya tanınmamak değil; ölçü o kişinin amelinin şer’an gıybeti yapılabilen ameller içinde olup olmadığıdır.

Eğer söz konusu amel, gıybetinin yapılmasında sakınca olmayan ameller cinsinden ise, tanınmış olup olmamasına bakmadan, gıybeti yapılabilir. Ölçü herkes için geçerlidir.

Ölçülerimizi hatırlayalım:

Gıybetin câiz olduğu hususları Bedîüzzaman Hazretleri şöyle özetliyor:

1- Bir vazifeli adama, onun memurunun rahatsız olduğu bir davranışı şikâyet edilebilir.

2- Bir iş sahibi iş yapmak istediği birisi hakkında, sana, garazsız olarak, adamın iş güvenliği hakkında bilgi sorsa, ‘Ona yaklaşma. Zarar görürsün’ diyebilirsin.

3- Maksadın hakaret ve teşhircilik olmadan, sırf tarif etmek ve tanıtmak için, adını veya başka sıfatını bilmediğin birisi için –sadece topallık sıfatını bilmek, başka sıfatını bilmemek şartıyla- ‘topal olan adam’ gibi bir tanımlama yapmak gıybet sayılmaz.

4- Fâsık-ı mütecâhir olan, yani açıktan günah işleyen, günahtan utanmayan, sıkılmayan, işlediği günahla iftihar eden, övünerek günah işleyen birisini bu davranışı sebebiyle kınamak ve eleştirmek gıybet sayılmaz.1

Meşhur birisi de olsa insanın ancak bu şartlar çerçevesinde gıybeti yapılabilir. Meselâ meşhur bir devlet yöneticisinin şahsî kusurları gıybet edilemez. Toplumu ve umûmu ilgilendiren hatâları tartışılırken de insaflı olmak ve iyice bilmediğin konularda konuşmamak zorunluluğu vardır.

şüpheli durumlarda susmak, konuşmaktan daha fazîletlidir.

Dipnotlar:
1- Mektûbât, s. 267, 268

Kaynak: fikih.info
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

3

Montag, 24. Oktober 2005, 14:47

Allah razı olsun.

4

Freitag, 28. Oktober 2005, 21:00

Allah(c.c) razi olsun..
dedikodu yapmadan durana ne mutlu...
sabir en buyuk erdemdir..

barish

Fortgeschrittener

Beiträge: 387

Wohnort: USA

Beruf: PHD ogrencisi

Hobbys: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Nachricht senden

5

Mittwoch, 2. November 2005, 17:37

bu futbol dunyasindaki insanlarin icinde dindar olanlar varya. Bu adamlar ahirette huzura cikinca bakacaklarki gunahlari falan korktuklari kadar degil. Cunku ne zaman mac izleyenlerle otursam duyuyorum bol bol giybet edenleri...

Hatta bir defasinda oyle bir seye sahit oldum ki beni bayagi soguttu bu ayak topu olayindan....

hurmetler
barish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

6

Donnerstag, 3. November 2005, 12:37

Adamlar 90 dakika sana 50-60 bin kişi benim burada anmaktan içtinab ettiğim kelimeleri yüksek sesle haykırırsa, kul hakkı olarak onlardan bayağı bir tahsil edeceğin olur herhalde. Gıybetten daha kötüsü başlarına geliyor onların...
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

7

Donnerstag, 6. Dezember 2007, 12:06

Günlerden bir gün, bir adam, Hasan-i Basri hazretlerine gelir.
'Biliyor musunuz der, filanca sizin hakkinizda olmayacak seyler soyluyor?
- Nerden biliyorsun?
- Kulaklarımla duydum.
- Nerede?
- Fitnecinin evinde
- Orada ne arıyordun?
- Ziyafete gitmiştim.
- Peki neler ikram etti?
- Çorba, börek, pilav, tatlı, dolmalar, köfteler, meyveler, şerbetler... Bir sürü şeyler işte.

- Bütün bunları içinde tutuyorsun da o üç beş kelimeyi niye tutamıyorsun?

şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

8

Donnerstag, 6. Dezember 2007, 19:25

Allah razı olsun kardeşim.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

Donnerstag, 6. Dezember 2007, 22:09

bir yörede de derler ki,
"biri ekmeğini, biri lorunu koymuştur"
yani laf taşıyan da bu kötülemeye ortaktır.. ona güvenmese bunları demez di..

Thema bewerten