You are not logged in.

Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.

emir mithat

Intermediate

  • "emir mithat" started this thread

Posts: 470

Location: ankara

  • Send private message

1

Wednesday, July 6th 2005, 5:00pm

3 dönem

Hayatını üç döneme ayırmıştır: Doğumundan Risale-i Nur'u telif etmeye başlama tarihi olan 1926 yılına kadarki hayatını Eski Said, bu tarihten 1950'ye kadar olan kısmını Yeni Said, 1950'den sonraki hayatını da Üçüncü Said diye adlandırmıştır. Ancak bu ayırım fikrî bir değişiklikten ziyade bir metod ve tarz değişikliğidir. Her üç dönemde de dine ve imana hizmet yönünde zamanın ve zeminin durumuna göre değişik metodlar uygulamıştır
yazının tamamını almadım arkadaşlar,bu cümleyide bediuzzaman.net ten
yazdımda bu cümlede 3 dönem derken nasıl yani.üstad tarz ve metod deği
şikliği yapmış nasıl değişiklikler bunlar merak ettim?mesela eski Said
yeni Said derken??bilgilendiriseniz bi sevinirim

2

Wednesday, July 6th 2005, 5:11pm

1926'ya kadar sünühat (kalbe gelen manalar) gibi hacmen küçük kitapları varken, 1926'dan sonra ilhamen yazmaya, (katiplere) yazdırmaya başlamıştır. Bu tarihten önce daha çok kuvve-i ilmiye ile yazdığını, bu tarihten sonra Risale-i Nur'un ilhamen geldiğini, kendisinin eskiden yaptığı gibi kuvve-i ilmiye ile yazmaya çalışsa bu derece güzel yapamayacağını beyan etmiştir.

Ayrıca, 1926'ya kadar olan dönem içinde, ıslam'a siyasetle hizmet edebileceğini düşünmüştür. Sonra Ankara'da malum* zatı gördükten, müşahede ve keşif ettikten sonra "Bununla siyaset ile baş edilmez." diyerek siyasetten tamamen çekilmiş, bütün himmetini sadece iman hakikatlerinin anlatılmasına harcamıştır.

Üçüncü dönem ise bu ikisinin karışımıdır, ilhamen fark olmasa da, siyaseten izlenen metod hakkında diye biliyorum.


* Malum zatın ıstılahtaki adı Süfyandır.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

emir mithat

Intermediate

  • "emir mithat" started this thread

Posts: 470

Location: ankara

  • Send private message

3

Wednesday, July 6th 2005, 5:26pm

sağolasın kardeşim Allah razı olsun ilk defa bi okumada anladım yazdığını:)

emir mithat

Intermediate

  • "emir mithat" started this thread

Posts: 470

Location: ankara

  • Send private message

4

Wednesday, July 6th 2005, 5:28pm

peki ıslama siyasetle hizmet edeceğini neden düşünmüş acaba üstad??

5

Wednesday, July 6th 2005, 5:28pm

amin ecmain.

Kardeşim bu seferlik sayılmaz :) , risaleden veya risaleyle ilgili bir konudan bahsetmedik :D
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

6

Wednesday, July 6th 2005, 5:30pm

Siyasetle hizmet demek, kitleleri yönlendirerek hizmet demek. Sonra hem o şahsı görüyor, hem iman zaafını. Hem diyor "Eyvaah, bu ejdarha (dinsizlik akımı) îmanları yutacak." ondan sonra ikinci dönem başlıyor. Yoksa şimdi siyasetten anlanan, yalan, dolan ve saire değil.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

emir mithat

Intermediate

  • "emir mithat" started this thread

Posts: 470

Location: ankara

  • Send private message

7

Wednesday, July 6th 2005, 5:33pm

bu forumda risale dersleri yapsak keşke.mesela anlamyanlar cümleler halinde yazsa kısa kısa,anlayan kardeşlerimiz yardımcı olsa bizee??nasıl oluur

8

Wednesday, July 6th 2005, 5:51pm

Olabilir. Siyasetle hizmetle ilgili hatırıma şu geldi. Üstad'ın eski dönemine bakarsanız, halifenin yanında, bir o yerde, bir bu yerde, hep olaylara düğüm noktasından çözümler direk getirmeye çalışan bir aktivitede.

Ama ikinci döneminde kendi başına, sürekli tefekkür, ibadet ve neşirle meşgul. Bununla ilgili şöyle bir örnek veriyor ıslam Yaşar (Yeni Asya'dan çıkan) Bediüzzaman beşlemesinde (ikinci kitaptan aklımda kaldığı ve anladığım kadarıyla) :

Quoted

Ya elinde nur, her yeri dolaşacak, tek tek aydınlatmaya çalışacaktı. Bu güçtü, her yere yetişemezdi, hem gittiği yere nuru götürdüğünden arkasından karanlıkta kalmak vardı. Ya da nur tohumlarını ekerek ruy-i zemînin (yeryüzünün) bir kandil hâline gelmesine çalışacaktı.


O ikinciyi tercih etti. Birincisi hem güçtü, hem 1400 önceden geleceği bildirilen musibet, Süfyan onun bu cephede karşısında olacaktı. ıkincisi daha kalıcı oldu. Eğer birincide kalsa, Medresetü'z-Zehra açılmış olsa, sadece kendi istediği gibi alimler yetiştirecekti, bunların sayısı az olacaktı, üstelik sadece medresenin olduğu yer nurlu bir medrese olacaktı. "Vicdanın ziyası ulum-u diniye (dînî ilimler) , aklın nuru ulum-u fenniyedir". dediği gibi din ve fen ilimlerini birlikte anlatacaktı, ama bundan istifade az olacaktı. (Allahu a'lem bissavab). Çünkü muhatabı alim adayları olacaktı.

Ama ikincide ise, ruy-i zemin bir dershane-i nuriye, bir medresetü'z-zehra oldu. Elhamdülillah, belki 50 dilde risale tercümeleri var. Belki Üstad o düğüm noktalarına direk müdahale edemedi, etkisi indirek yani dolaylı oldu. Bu cemaat zamanında, bir şahs-ı manevinin başındaydı, o vefat etti, şahs-ı manevî kaldı, mücahede hala sürüyor, biz de ümitvarız.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

Wednesday, July 6th 2005, 5:58pm

Yunus suresi 5. ayette, ziya ile nur arasındaki fark şöyledir.

5. Güneşi ışık kaynağı, ayı parlak ve yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için ona menzil menzil miktarlar belirleyen O'dur. Allah, bunu ancak hak hikmetle yarattı. Anlayacak bir kavim için ayetleri ayrıntılı olarak açıklıyor.

5. هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ مَا خَلَقَ اللَّهُ ذَلِكَ إِلَّا بِالْحَقِّ يُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

Güneş için ضِيَاءً dıya (ziya, dad harfi biraz vızıltıl okunduğundan, Türkçede biz latince olarak ziya diye yazarız, söyleriz) , ay için ise نُورًا nur kelimesi geçmiş.


Ayın ışığı kendisinden değildir, güneşten aldığını yansıtır, demek Üstad da vecizesinde bir farka değinmek istiyor.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

emir mithat

Intermediate

  • "emir mithat" started this thread

Posts: 470

Location: ankara

  • Send private message

10

Wednesday, July 6th 2005, 6:01pm

hay Allah razı olsun kardeş bu konuya devam edelim acayip hoşuma gitti.
diğer arkadaşlar sizde katılın.en başa dönelim risalleri yazması nasıl başladı?
yanii rüya Efendimizi görüyo rüyasında?ben bi burasını biliyorum efendimiz rüyasına girdikten sonra????
eğer kardeşim bunlar uzun konular diyosan ben hayatınıda okuyabilirim ?

11

Wednesday, July 6th 2005, 6:08pm

Beşlemeyi okuyabilirsin, ama seni o kadar bekletmeyelim. Risalelerin yazılması rüyadan hemen sonra olmuyor, yılllaaar sonra oluyor.

ılk yazılan risale haşir risalesidir. Hikayesi de şöyledir:

Bir komite toplanır ve haşri çürütmek üzere planlar yapar. Üstad bunu duyunca yerinde duramaz. Sabaha kadar odada dolanır sürekli, belki yüzlerce defa Rum suresi 50. ayeti "Allah'ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. şüphe yok ki, o ölüleri de elbette diriltecektir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir." okur. Bir müddet sonra kalbe gelen ilham üzere kâtibe seslenir.

"Yaz!!! Haşir risalesi! Birâder, haşir ve âhiretin basit ve avâm lisâniyle ve vâzıh bir tarzda beyânını istersen; öyle ise şu temsilî hikâyeciğe nefsimle beraber bak, dinle:
Bir zaman, iki adam..."


Bu risale çoğaltılıp, bilhassa bu komite üyelerinin posta kutularına bırakılır. O kerih komitenin yeni fikri artık şudur: "Bundan sonra imkânı yok haşri çürütemeyiz."
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

emir mithat

Intermediate

  • "emir mithat" started this thread

Posts: 470

Location: ankara

  • Send private message

12

Thursday, July 7th 2005, 7:56pm

sonra,haşir risalesinden sonra?bide niye risallerin yazılımı rüyadan yıllar sonra oluyo?
NOT:ya benim iş yerimden internetimi çektiler dua edinde geri bağlasınlar
yoksa forumlara bakamıcam öğrenemicem:(:(
bakamıyorum her an
Abdulkadir kardeş sen cvpla ben girdiğim zaman cvpları okur sorularıma devam ederim
ben bu haytı merak ediyorum?

13

Thursday, July 7th 2005, 8:29pm

O rüya daha küçük yaşlardayken, ya da gençliğinin ilk başlarında görülmüş. Sonradan ışaratü'l-ıcaz adlı Kur'an'ın mu'cizeliğinin işaretleri üzerine olan eserini telif etmiştir. O yıllar boyunca üstad boş durmadı, düşünce, mana, ruh alemi sürekli değişti, gelişti. Ne zaman kader-i ılahinin cilveleriyle göreve hazır hale geldi (1876 doğum yılıysa, 1926 yazım yılı olsa, 40 yaşındayken, olgunluk yaşındayken, Hz.Peygamber a.s.m. de nübüvvete 40 yaşından sonra başlamıştır, bu döneme kadar onun olgunlaşmasına vesile bir çok olay olmuştur, küçükken ailesinin vefatı, büyürken yaşadığı ortam, hira mağarasına çekilip kendi başına tefekkürü ve nice şeyler...) , risaleler ondan sonra başladı, Allahu a'lem bissavab.

Haşir risalesinden (10.Söz) sonra hangi risalenin yazıldığını bilmiyorum, ama aynı yılda şunlar telif edilmiş

1926 Birinci söz Türkçe
1926 ıkinci Söz Türkçe
1926 Üçüncü Söz Türkçe
1926 Dördüncü Söz Türkçe
1926 Beşinci Söz Türkçe
1926 Altıncı Söz Türkçe
1926 Yedinci Söz Türkçe
1926 Sekizinci Söz Türkçe
1926 Dokuzuncu Söz Türkçe
1926 Onuncu Söz Türkçe
1926 Yirminci Söz Türkçe
1926 Yirmibirinci Söz Türkçe
1926 Yirmiikinci Söz Türkçe

Telif Kronolojisi
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

14

Thursday, July 7th 2005, 8:35pm

Quoted from ""emir mitat""

NOT:ya benim iş yerimden internetimi çektiler dua edinde geri bağlasınlar
yoksa forumlara bakamıcam öğrenemicem:(:(


Evinizde adsl yoksa pek sorun olmaz sanırım, ama 56K modem ise, size pahalıya patlar, en azından 3GB limitli ADSL almanız daha ucuza gelir, tabi ayda 30 saatten az internete girerim diyorsanız o başka. Bu arada, kesme nedenleri girdiğiniz siteler mi?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Alkan

Master

Posts: 1,694

Hobbies: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Send private message

15

Friday, July 8th 2005, 12:00am

selamın aleykum

Quoted

Üçüncü dönem ise bu ikisinin karışımıdır, ilhamen fark olmasa da, siyaseten izlenen metod hakkında diye biliyorum


kardeş buna bir ornek verebilir misin? ben bunu abilere de sordum.. 3.Said tamamen tarık-ı dünya dediler.hatta risaleden de okudular.... bence 3. said i boyle gostermek yanlış...

selametle
tamam buldum alperdini kardeşin hazırladığı programla saolsun

Quoted

Aziz, sıddık kardeşlerim,
ıki üç defadır ehemmiyetli bir hâlet-i ruhiye bana ârız oluyor. Aynı otuz sene evvel ıstanbul’da beni Yûşâ Dağına çıkarıp ıstanbul’un, Dârü’l-Hikmetin cazibedar hayat-ı içtimaiyesini bıraktırıp, hattâ ıstanbul’da bulunan Nurun birinci şakirdi ve kahramanı olan merhum Abdurrahman’ı dahi zarurî hizmetimi görmek için de yanıma almaya müsaade etmeyen ve Yeni Said mahiyetini gösteren acîp inkılâbât-ı ruhînin bir misli, şimdi mukaddematı bende başlamış. Üçüncü bir Said ve bütün bütün târik-i dünya olarak zuhuruna bir işaret tahmin ediyorum. Demek Nurlar ve kahraman şakirtleri benim vazifelerimi yapacaklar; daha bana hiç ihtiyaç kalmamış. Zaten Nurun herbir câmi cüz’ü ve sarsılmayan hâlis şakirtlerinin herbirisi, benden daha mükemmel ders verir.
Said Nursî-şualar-453
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

16

Friday, July 8th 2005, 2:18am

ve aleykümüsselam,
bilen abiler daha derin aydınlatabilirler bizi,

3.Said döneminde Menderes ile ilişkiler var mesela. O da gerçi ehven-i şer olarak. 1.Said - daha siyasi (bugünkü anlamda değil) 2.Said - tamamen tecrid olmuş 3.Said tamamen tecrid değil, siyasetin içinde de değil, ehven olarak bakıyor.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

emir mithat

Intermediate

  • "emir mithat" started this thread

Posts: 470

Location: ankara

  • Send private message

17

Friday, July 8th 2005, 7:49pm

hay Allah razı olsun.

Sedat

Intermediate

  • "Sedat" is male

Posts: 167

Location: Frankfurt

Occupation: Sürücü kursu ögretmeni

  • Send private message

18

Saturday, July 9th 2005, 3:17am

sa. arkadaslar allah razi olsun hepinizden, siyaset konusu biraz hassas ve yanlis anlamalara yöl acabiliyor. acizane yanlis anlamadi isem insaallah bir seyler de biz ekleyelim.
ne 1.dönemde nede 3. dönemde Üstad siyasetin icinde degildi, ve fikirleri hich degismedi,1. döneminde mesrutiyet adiyla savundugu "ahrarlari" ve ser i hürriyeti, 44 lerden sonra demokrasi olarak savundu ve dinin siyasete alet edilemeyecegini tersine siyasetin dine alet olarak hizmet edecegini belirtti, yani fikirlerinde bir degisim olmadi 2. döneminde siyasi konularla ilgilenmemesi zaten bir fikir beyani icin ortamin müsait olmamasi istibdadin cok agir olmasi ve sonucta bu konularda aktif olmanin o günkü konjönktürde dine ve imanlara yarardan cok zarar verecegi idi. Ki zaten o zaman iktidarda olan gücün siyaseti gücünü imansizlik yolunda kulllanma idi, üstadinda Reaksiyonu ve amaci bir bakima bu imansizlik siyasetine karsi iman kurtarma ve güclendirme siyaseti olmustur, 44 lerden sonra hürriyet yolunun tekrar acildigini gören üstad bütün gücü ile tekrar demokratlari ( ahrarlari) desteklemistir. Bilmem karisik kafamdakileri anlasilir anlatabildimmi?? Üstadin hayatindaki bu dönemleri sanki fikirlerinde ve savunduklarinda degisim olmus gibi anlamak cok yanlis olur
selam ve dua ile Sedat

19

Saturday, July 9th 2005, 9:56am

ve aleykümüsselam.

Evet, Üstadın bağlandığı hakikatleri değişmedi. Ama zaman ve zemine uygun farklı hareket etti. Bunlar daha ağır konular, fazla da konuşamıyorum.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Sedat

Intermediate

  • "Sedat" is male

Posts: 167

Location: Frankfurt

Occupation: Sürücü kursu ögretmeni

  • Send private message

20

Sunday, July 10th 2005, 4:32am

ehveni ser?

ehveni ser kötülerin icerisinde iyisini secmek herhalde, ama acaba üstadin Islam kahramani olarak niteledigi Menderes kötülerin arasindanmi iyiydi??yoksa iyilerin icinde az iyi olanmi idi(dindarlik manasinda)

wcf.user.socialbookmarks.titel

Rate this thread