You are not logged in.

Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.

1

Tuesday, September 27th 2016, 9:26am

İki Dinazor Kardeş

Zamanımızdan bir milyon yıl önce yeryüzündeki dinazorlar çağında iki dinazor kardeş
yaşıyordu. Bu iki dinazor kardeş ot yiyerek besleniyordu. Her zaman birlikte
gezerler, birlikte dolaşırlardı. Günleri çok sakin ve olaysız geçiyordu.

Günlerden bir gün iki dinazor kardeş gezerken, gökyüzünde yuvarlak ve ışık saçan bir
cisim gördüler. İlk anda bunu bir yıldız veya dünyaya düşen bir göktaşı
sandılar. Yıldızlar gündüz görünmezlerdi ve bu bir göktaşı olsa dünyaya düşmesi
gerekirdi. Hiçbir göktaşı sağa sola hareket etmezdi. Oysa bu, bazen gökyüzünde
olduğu yerde hareketsiz kalıyor, bazen akıl almaz hızla sağa sola gidip geliyor
ve rengarenk ışıklar saçıyordu. İki dinazor kardeş önce çok şaşırdılar sonra
korktular. Hayatlarında ilk defa böyle bir şey görüyorlardı. Birlikte koşarak
barınak olarak kullandıkları büyükçe bir mağaraya saklandılar.

Daha sonraki günlerde zaman zaman bu olay tekrarlandı. Bir gün bu ışık saçan cismin saçtığı
ışınlar öylesine yoğundu ki dayanılmaz sıcaklıktaki bu ışınlardan korunmak
için, yakındaki bir göle girdiler. Günden güne daha çok tedirgin olmaya
başladılar ve doğup büyüdükleri yerleri terk ederek uzak diyarlara göç ettiler.

Aradan uzun yıllar geçti. Bir akşamüstü konuşurken doğup büyüdükleri yerler akıllarına
geldi. Canları oraları yeniden gezip görmek istedi. Hemen o anda sabah erkenden
yola çıkmak için, söz verdiler. Eskiden barınak olarak kullandıkları mağaranın
yakınlarına geldiklerinde şaşırıp kaldılar. Bunlar da neydi böyle?! İki
ayakları üstünde yürüyen, iki kolları, elleri olan, başları, kaşları, gözleri,
uzun saçları...Nereden gelmişler, neden buraya yerleşmişler, nasıl ve hangi
amaçla yaratılmışlar? Bunları düşünmeye zaman bulamadılar. Çevredeki otlar
arasından bu iki ayaklı yaratıkların yavrularından dört tanesi önlerine
çıkıverdi ve korkmadan yanına geldiler.

İki dinazor kardeş oturdukları yerde kalakaldılar. Geriye dönüp kaçamıyorlardı çünkü
çevrede başka yavru yaratık bulunabilirdi. Koskoca gövdeleriyle onları ezip
geçmek, onlara bir zarar vermek istemezlerdi. Bu iyi kalpli, temiz yürekli
dinazor kardeşler, çaresiz beklemeye başladılar. Biraz sonra çevreleri büyüklü,
küçüklü yaratıklarla dolmuştu. Yaratıklar, dinazor kardeşlerin çevresinde elele
tutuşup dönmeye başladılar. Sevinçlerini bağırışarak belli ediyorlardı.
Yaratıkların kendilerine bir zararı dokunmayacağını anlayan dinazor kardeşler
gözlerini kapatıp başlarını otların üstüne bıraktılar. Bu durum yaratıkların
dost olmak isteklerine verdikleri anlamlı bir cevaptı.

İki dinazor kardeş ilk insanları çok sevdiler, ilk insanlar da onları. Dünyadaki ilk insan
nesliyle uzun yıllar sevgi, barış ve kardeşlik içinde yaşadılar.

SON


Serdar Yıldırım

Rate this thread