You are not logged in.

Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.

Bîçare S.V.

Professional

  • "Bîçare S.V." is male
  • "Bîçare S.V." started this thread

Posts: 712

Location: İstanbul/ Çamlıca

Occupation: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobbies: Kitap okuma (Sesli)

  • Send private message

1

Saturday, December 11th 2010, 9:13am

İsrail’i dizginlemek Kazım GÜLEÇYÜZ

Kazım GÜLEÇYÜZ



İsrail’i dizginlemek
















Arap ülkelerinin, 1948’deki kuruluşundan bu yana İsrail’e
karşı verdikleri mücadelenin başarısızlığı, gelinen noktada karşı
karşıya olunan tabloda açık şekilde görülüyor.

Bu zaman zarfında İsrail’e karşı açılan her savaş ne yazık ki
mağlûbiyetle ve siyonist işgal alanının biraz daha genişlemesiyle
neticelenmiş.

Bugün Kudüs başta olmak üzere Filistin topraklarının çok büyük
bir kısmı ve ayrıca Suriye’ye ait Golan tepeleri İsrail hakimiyeti
altında.

İsrail’in Filistinlilere “lütfettiği” Batı Şeria ve Gazze ise,
geniş Filistin coğrafyasında birbirinden kopuk küçücük birer “adacık”
durumunda.

Dahası, Gazze amansız bir ambargo kuşatması altında tutulurken,
Kudüs’ü tamamen Yahudileştirme ve Batı Şeria’da yeni Yahudi yerleşimleri
inşa etme çalışmaları tamgaz devam ediyor.

İsrail bu inşaatlarda o kadar inatçı ve ısrarlı ki, Obama
yönetiminin işbaşı yaptıktan sonra, mâlûm sebeplerle yine tıkanan barış
görüşmelerini tekrar başlatmak için bunların dondurulması ve ertelenmesi
yönündeki taleplerini de reddetti.

Ve ABD, kulakardı edilen bu taleplerinden vazgeçmek mecburiyetinde kaldığını açıkladı.

Oysa bu yerleşimler, var olan işgalin daha da genişletilmesinin ötesinde bir anlam taşımıyor.

Bir taraftan Filistin tarafı ve Arap âlemi her fırsatta İsrail’in
1967 savaşı öncesindeki sınırlara çekilmesi gerektiğini tekrarlarken,
diğer taraftan güya Filistinlilere bırakılan bölgelerde de Yahudi
yerleşimlerinin ara vermeden, hızla devam ettirilmesini başka türlü izah
etmek mümkün mü?

İşgalin Kudüs boyutu ayrı bir vahamette.

Mescid-i Aksa ve Kubbetüssahra başta olmak üzere İslâmın ve Doğuş
Kilisesi başta olmak üzere Hıristiyanlığın mukaddes mekânlarının
bulunduğu Doğu Kudüs’ü de Yahudileştimek için geliştirilen projeler
bütün hızıyla sürdürülüyor.

Mescid-i Aksa’nın hemen yanı başına, onu gölgede bırakacak
cesamette bir Yahudi mabedi dikilirken, Aksa’yı ve Haremüşşerif olarak
ifade edilen avlusunu çökme riskiyle karşı karşı bırakan kazı ve tünel
çalışmaları da devam ediyor.

Dahası, İsrail bunlarla yetinmeyip, güya Filistinlilere
devrettiği Batı Şeria’daki birçok tarihî binayı “ulusal miras” kapsamına
alarak, “topyekûn Yahudileştirme” projesini oraya da taşıyor.

Devreye giren UNESCO’nun itirazına rağmen.

İsrail’in genel tavır ve politikaları bu minval üzere devam
ederken hangi normalleşmeden söz edilebilir? Bu tavırla barış müzakeresi
olur mu?

Elbette Benî İsrail Peygamberleri adına mabedler inşa edilebilir.
Onlar, Kur’ân’da da adları geçen ve İslâmın da kabul ettiği ilâhî
elçilerdir.

Ama onların adını taşıyan gösterişli mabedler inşa ederek
Kudüs’teki İslâm ve Hıristiyanlık eserlerini gölgelemeye, hattâ tedrîcen
tahribe çalışmak, hiçbir şekilde kabul ve tasvip edilemez.

Kudüs ve Filistin Müslümanların hakimiyetinde iken böyle şeyler
hiç olmamış; tam tersine Hz. Ömer (r.a.) Kudüs’ün fethi sonrasında
ziyaret ettiği kilisede namaz kılması teklifini geri çevirmiş; sonraki
asırlarda da üç semavî dinin sembolleri hassasiyetle korunurken,
mensupları barış ve huzur içinde bir arada yaşayabilmişti.

Moşe Dayan gibi fanatik siyonistlerin dahi itiraf ettiği gibi,
Osmanlı döneminde de aynı hassasiyet sürdürülmüş ve bu sayede Kudüs
Müslümanların elinde “beledül-emin” olarak anılmıştı.

Eğer İsrail, Filistin topraklarında Müslümanların bu âdil ve
müşfik tavrını örnek alıp uygulayabilseydi, kendisini de kurulduğundan
bu yana diken üstünde tutan “Filistin sorunu” doğmazdı.

Aynı şekilde Filistinliler ve diğer Araplar da sosyalist Arap
milliyetçiliğine dayalı kör ve neticesiz savaş yöntemleri yerine, akılcı
ve gerçekçi stratejilerle hareket etselerdi, bugün Filistin’de çok daha
farklı ve olumlu bir tablo yaşanabilirdi.

Bakalım, Türkiye’nin farklı bir yaklaşımla devreye girmesi bu
tabloyu değiştirebilecek; İsrail’i dizginleyebilecek ve Filistin’i
rahatlatabilecek mi?

Çok zor, ama “Keşke öyle olsa!” diyoruz...


11.12.2010

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Hasan_Sinan

Moderator

  • "Hasan_Sinan" is male

Posts: 2,136

Location: Almanya

Occupation: Uzman Pazarlamaci

Hobbies: Okumak Okumak Okumak

  • Send private message

2

Saturday, December 11th 2010, 12:23pm

Israildeki orman yangini bu yahudi bölgesinin daha genis dairede insa edilmesine seebeb olabilir.

Türkiyenin ormanlari söndürmesi icin o bölgeye gitmesi güzel, cünki onlarda bizim yasamamiz icin önemli bir faktör.

Yalniz bedelsiz bir yardim olduysa bunu kiniyorum.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

3

Sunday, December 12th 2010, 12:14am

Orman yangınını söndürmeye güçleri yokken İran'a saldırmaktan bahsediyorlar. Bütün güçleri gösteriş, gerisi fıs. Benim tahminim yaptıkları şeylerle daha da haksız durumlara düşecekler ve ardından patlak veren olaylar neticesinde tekrar sürgün yiyecekler. Aynı azgınlıkla, aynı yola devam ediyorlar. Tarihte örneği çok, Yahudilerin gücü ele geçirip, zulmedip, daha sonra toplu kırıma uğrayıp sürgün edildikleri... Bu kadar kanın ve zulmün laneti yeter onlara....
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Hasan_Sinan

Moderator

  • "Hasan_Sinan" is male

Posts: 2,136

Location: Almanya

Occupation: Uzman Pazarlamaci

Hobbies: Okumak Okumak Okumak

  • Send private message

4

Sunday, December 12th 2010, 12:23am

Elbette büyük suclarin cezalari da büyük olur ama daha hala o ceza gelmediyse bunda Cenab-i Hakkin bir cok hikmeti vardir..
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Similar threads

wcf.user.socialbookmarks.titel

Rate this thread