Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

  • »Bîçare S.V.« ist männlich
  • »Bîçare S.V.« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 712

Wohnort: İstanbul/ Çamlıca

Beruf: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobbys: Kitap okuma (Sesli)

  • Nachricht senden

1

Donnerstag, 18. November 2010, 09:23

Kurban, sahibine Sırat’ta burak olacak


Hadis-i Şerif Meâli

Allah, Ramazan ve Kurban Bayramı günlerinde yeryüzünde rahmetiyle
tecellî eder. Öyle ise namaz ve ziyaret için evlerden dışarıya çıkın
ki, rahmet size dokunsun.

Câmiü's-Sağîr, No: 1095





17.11.2010










Kurban, sahibine Sırat’ta burak olacak


Rahmân’ın nihayetsiz rahmetinden uzak değil ki, kurban olarak kesilen
bir koyuna, âhirette cismanî bir vücud-u bâkî vererek Sırat üstünde,
sahibine burak gibi bir bineklik mertebesini vermekle mükâfatlandırıyor.

Hâlık-ı Rahîm ve Rezzâk-ı Kerîm ve Sâni-i Hakîm şu dünyayı,
âlem-i ervah ve rûhâniyat için bir bayram, bir şehrâyin sûretinde yapıp,
bütün esmâsının garâib-i nukuşuyla süslendirip, küçük büyük, ulvî süflî
herbir ruha, ona münasip ve o bayramdaki ayrı ayrı hesapsız mehâsin ve
in’âmattan istifade etmeye muvâfık ve havas ile mücehhez bir ceset
giydirir, bir vücud-u cismanî verir, bir defa o temâşâgâha gönderir.

Hem zaman ve mekân cihetiyle pek geniş olan o bayramı asırlara,
senelere, mevsimlere, hattâ günlere, kıt’alara taksim ederek herbir
asrı, herbir seneyi, herbir mevsimi, hattâ bir cihette herbir günü,
herbir kıt’ayı, birer taife ruhlu mahlûkatına ve nebatî masnuatına birer
resm-i geçit tarzında bir ulvî bayram yapmıştır. Ve bilhassa rû-yi
zemin, hususan bahar ve yaz zamanında, masnûât-ı sağîrenin taifelerine
öyle şâşaalı ve birbiri arkasında bayramlardır ki, tabakât-ı âliyede
olan rûhâniyâtı ve melâikeleri ve sekene-i semâvâtı seyre celb edecek
bir câzibedarlık görünüyor. Ve ehl-i tefekkür için öyle şirin bir
mütâlâagâh oluyor ki, akıl tarifinden âcizdir.

Fakat bu ziyâfet-i İlâhiye ve bayram-ı Rabbâniyedeki ism-i Rahmân
ve Muhyî’nin tecellîlerine mukabil, ism-i Kahhar ve Mümît, firak ve
mevtle karşılarına çıkıyorlar. Şu ise, “Rahmetim herşeyi kaplamıştır”
(A’râf Sûresi, 7:156.) rahmetinin vüs’at-i şümûlüne zahiren muvâfık
düşmüyor. Fakat hakikatte birkaç cihet-i muvâfakati vardır. Bir ciheti
şudur ki:

Sâni-i Kerîm, Fâtır-ı Rahîm, herbir tâifenin resm-i geçit nöbeti
bittikten ve o resm-i geçitten maksut olan neticeler alındıktan sonra,
ekseriyet îtibarıyla, dünyadan merhametkârâne bir tarzla tenfîr edip
usandırıyor, istirahate bir meyil ve başka bir âleme göçmeye bir şevk
ihsan ediyor; ve vazife-i hayattan terhis edildikleri zaman, vatan-ı
aslîlerine bir meyelân-ı şevkengîz, ruhlarında uyandırıyor.

Hem o Rahmân’ın nihayetsiz rahmetinden uzak değil ki, nasıl
vazife uğrunda, mücahede işinde telef olan bir nefere şehâdet rütbesini
veriyor ve kurban olarak kesilen bir koyuna, âhirette cismanî bir
vücud-u bâkî vererek Sırat üstünde, sahibine burak gibi bir bineklik
mertebesini vermekle mükâfatlandırıyor. Öyle de, sair zîruh ve
hayvanatın dahi, kendilerine mahsus vazife-i fıtriye-i Rabbâniyelerinde
ve evâmir-i Sübhâniyenin itaatlerinde telef olan ve şiddetli meşakkat
çeken zîruhların, onlara göre bir çeşit mükâfat-ı rûhâniye ve onların
istidatlarına göre bir nevî ücret-i mâneviye, o tükenmez hazine-i
rahmetinde baîd değil ki bulunmasın; dünyadan gitmelerinden pek çok
incinmesinler, belki memnun olsunlar. Lâ ya’lemu’l-ğaybe illâllah.

Lâkin, zîruhların en eşrefi ve şu bayramlarda kemiyet ve keyfiyet
cihetiyle en ziyâde istifade eden insan, dünyaya pek çok meftun ve
mübtelâ olduğu halde, dünyadan nefret ve âlem-i bekàya geçmek için,
eser-i rahmet olarak, iştiyâkengîz bir hâlet verir. Kendi insaniyeti
dalâlette boğulmayan insan, o hâletten istifade eder, rahat-ı kalb ile
gider.

Sözler, 17. Söz, s. 328
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

2

Donnerstag, 25. November 2010, 21:55

inşaallah
hy120 nickim değişti

Thema bewerten