Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Mittwoch, 4. August 2010, 15:55

Okumak; yine okumak, yine okumak!


Okumak; yine okumak, yine okumak!

Vasiyetim şudur: Okumak; yine okumak, yine okumak! Sonra, birbirinizin
elini sıkı tutmak, ittihat etmek, ittifak âleminde yaşamak!


İttifakta kuvvet, ittihatta hayat, uhuvvette saadet, hükûmette
selâmet var. İttihadın habl-i metînini, muhabbetin dayanıklı halatını
sıkı tutun ki, sizi belâlardan kurtarsın. Güzelce kulak veriniz,
dinleyiniz.

Size bir şey söyleyeyim: Biliniz ki; üç, evet üç cevherimiz vardır ki, muhafazasını bizden istiyorlar.

Birincisi: İslâmiyet ki, milyonlarla şühedamızın kanını ona paha vermişiz.

İkincisi: Cevher-i insaniyet ki, bizi heyet-i içtimaiye nazarında insan gösterecek odur.

Üçüncüsü: Milliyet ki, pişevalarımızın, seleflerimizin ruhlarını
mezarda şâd ettirecek bir tuhfemiz ve onlarla rabıta-i ezeliye ve
ebediyemiz olacaktır.

Şu üç cevhere mukabil bir de üç düşmanımız vardır ki, bizi mahvediyor:

Birincisi: Fakr ki, İstanbul’daki kırk bin hamalın vücudu o düşmanımızın numune-i tasallutudur.

İkincisi: Cehil ki, birinci düşmanımızın istilâsına büyük bir
yardımcıdır. Zebun-i fakr olan o kırk bin hamalın içinde binde biri bir
gazeteyi okuyamıyor ki, bir tarik-ı necat bulsun.

Üçüncüsü: İhtilâf ve muadat-ı cahilânemizdir ki, biz
birbirimizle boğuştukça bir terbiyeye bihakkın kesb-i istihkak
ediyorduk. Hükûmet dahi terbiye-i vifakiye yerine tezyid-i nifaka
çalışıyor, hakkımızda her nev’î zulüm ve itisaf icrasına bizi lâyık
görerek insafsızlık ediyordu.

Şimdi bilmeli ve anlamalıyız ki, şu üç düşmanımızı kahretmek ve
o üç cevherimizi onların ellerinden kurtarmak için de elmastan masnu üç
seyf-i sâtı-ı celâdet bize lâzımdır:

Birinci kılıcımız maarif, ikinci ittifak ve muhabbet-i millî,
üçüncü de teşebbüs-i şahsî ve sa’y-i nefsîdir. Herkes nefsine itimat
etmelidir ki, haricin muavenet imtinanından, tezellülden, iftikardan
istiğna hâsıl etsin, mezellet yükleri altında eğilmekten, her dest-i
kahr-ı itisafa boyun eğmekten azade kalsın.

Son vasiyetim şudur: Okumak, yine okumak, yine okumak! Sonra,
birbirinizin elini sıkı tutmak, ittihat etmek, ittifak âleminde
yaşamak!


Eski Said Dönemi Eserleri, Makâlât, s. 24.

03.08.2010
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


Thema bewerten