Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri.
Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert.
Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können.
Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang.
Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.
Denizli mazlumları
Denizli Hapishanesinde Nur kafilesinde bir adam var. Vucutca alil, sakat bir insan. O şiddetli kışta ayağına giyecek bir ayakkabısı bile yok. Takunya ile yürümeye mahkum.
Bu fakir fakat izzetli, mazlum fakat celadetli insan, hapishaneye götürülürken eli Hz. Üstad'la kelepçeleniyor. Bu mübarek insan bu lutuftan, bu ihsandan, bu ikramdan fevkalade mesrur ve memnun… Hapishaneye giderken ellerini havaya kaldırır olanca gücü ile bağırır; " şahid ol Ya Rab, şahid ol. Bu dünya hapishanesine beni Bediüzzaman'la götürüyorsun, huzuruna da böyle isterim."
Ve neticede hapishaneye vasıl oluyorlar. Hapishane savcısı kafiledeki sanli mahkumları birer birer gözden geçiriyor. Biran gözü bu alil, fakir ve sakat adama ilişiyor ve onu hemen karşısına alıp diyor ki; " Haydi bu adamlar kuvvetleri yerinde, el ve ayakları tutuyor, belki birşeyler yaparız düşüncesi ile işin içine girmişler. Peki sen neyin peşindesin söyle bakalım?"
O zatın bu suale; "Risale-i Nur'un gönüllerde manevi atom bombası tesiri yaptığını" ifade ederek cevap vermesi üzerine savcı hiddete geliyor. Ve sobasız bir koğuşta tecrid edilmesi emrini veriyor. "Sabahleyin ölüsünü belediyeye teslim edersiniz" sözünü de ihmal etmiyor.
Sobasız koğuşta donmamak için sabaha kadar ayakta hareket halinde bulunan o mübarek insan, sabahleyin gardiyanların garip bakışları altında tekrar umumi koğuşa getiriliyor...
hüzün içinde mutlu bir hadise. risale-i nur şevkatli oluşunu ve zalimler karşısındaki gücün bir ufak örneği
Zalimler için yasasin cehennem
O Savcı neyi elde etti.
şimdi biravuç toprak oldu belki, Dünyaya kazık çaktı sanki eş.........k
Zalimler için yasasin cehennem
Meyva dalinda güzeldir. Bu cümlenin heryerde sakiz gibi kullanilmasi, bir müslüman olarak beni rahatsiz ediyor. Icimden bir sen böyle sakiz yapanlarin kendilerinin de zalim olduklarini fisildiyor
Sevgi Çiçekleri
Sultan;
böyle bir şey demene gerek yoktu, sakız olduğunu,bu yüzden manasını ve tesirini kaybetmemesi için yerinde kullanılması gerektiğini söylemen kafiydi,
bundan dolayı bir kavga bir husumet çıksa bu kelimenin manasız kullanılmasından daha anlamsız olmaz mı?
"Mevye dalında güzeldir"
O zaman meyveyi nasıl yiyeceksin,yoksa haşarata mı yem edeceksin?
Meyve değil gül olsa gerek,
şimdi seni ağaçlardaki meyveleri toplamaktan men edip kendi toplayan mı görelim?