Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Samstag, 23. August 2003, 06:45

Denizli mazlumları

Denizli Hapishanesinde Nur kafilesinde bir adam var. Vucutca alil, sakat bir insan. O şiddetli kışta ayağına giyecek bir ayakkabısı bile yok. Takunya ile yürümeye mahkum.

Bu fakir fakat izzetli, mazlum fakat celadetli insan, hapishaneye götürülürken eli Hz. Üstad'la kelepçeleniyor. Bu mübarek insan bu lutuftan, bu ihsandan, bu ikramdan fevkalade mesrur ve memnun… Hapishaneye giderken ellerini havaya kaldırır olanca gücü ile bağırır; " şahid ol Ya Rab, şahid ol. Bu dünya hapishanesine beni Bediüzzaman'la götürüyorsun, huzuruna da böyle isterim."

Ve neticede hapishaneye vasıl oluyorlar. Hapishane savcısı kafiledeki sanli mahkumları birer birer gözden geçiriyor. Biran gözü bu alil, fakir ve sakat adama ilişiyor ve onu hemen karşısına alıp diyor ki; " Haydi bu adamlar kuvvetleri yerinde, el ve ayakları tutuyor, belki birşeyler yaparız düşüncesi ile işin içine girmişler. Peki sen neyin peşindesin söyle bakalım?"

O zatın bu suale; "Risale-i Nur'un gönüllerde manevi atom bombası tesiri yaptığını" ifade ederek cevap vermesi üzerine savcı hiddete geliyor. Ve sobasız bir koğuşta tecrid edilmesi emrini veriyor. "Sabahleyin ölüsünü belediyeye teslim edersiniz" sözünü de ihmal etmiyor.

Sobasız koğuşta donmamak için sabaha kadar ayakta hareket halinde bulunan o mübarek insan, sabahleyin gardiyanların garip bakışları altında tekrar umumi koğuşa getiriliyor...

yesghost

Schüler

Beiträge: 154

Wohnort: istanbul zeytinburnu

Beruf: derici

Hobbys: risale-i nur

  • Nachricht senden

2

Freitag, 29. August 2003, 03:59

hüzün içinde mutlu bir hadise. risale-i nur şevkatli oluşunu ve zalimler karşısındaki gücün bir ufak örneği

3

Samstag, 26. Juni 2004, 22:17

Zalimler için yasasin cehennem

4

Sonntag, 27. Juni 2004, 12:31

O Savcı neyi elde etti.

şimdi biravuç toprak oldu belki, Dünyaya kazık çaktı sanki eş.........k

Sultan

Schüler

Beiträge: 99

Wohnort: Kütahya

Beruf: Dağcı

Hobbys: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Nachricht senden

5

Montag, 28. Juni 2004, 17:33

Zitat von »"Prizma"«

Zalimler için yasasin cehennem


Meyva dalinda güzeldir. Bu cümlenin heryerde sakiz gibi kullanilmasi, bir müslüman olarak beni rahatsiz ediyor. Icimden bir sen böyle sakiz yapanlarin kendilerinin de zalim olduklarini fisildiyor :!:
Sevgi Çiçekleri

6

Montag, 28. Juni 2004, 23:49

Sultan;
böyle bir şey demene gerek yoktu, sakız olduğunu,bu yüzden manasını ve tesirini kaybetmemesi için yerinde kullanılması gerektiğini söylemen kafiydi,
bundan dolayı bir kavga bir husumet çıksa bu kelimenin manasız kullanılmasından daha anlamsız olmaz mı?

"Mevye dalında güzeldir"
O zaman meyveyi nasıl yiyeceksin,yoksa haşarata mı yem edeceksin?
Meyve değil gül olsa gerek,

şimdi seni ağaçlardaki meyveleri toplamaktan men edip kendi toplayan mı görelim?

Thema bewerten