Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Sonntag, 22. März 2009, 09:15

Hac yolunda

MAğRıB’DE BıR şehrin ilim ve faziletçe en meşhur alimlerinden biri, her gün olduğu gibi, o gün de öğrencilerine ders vermekle meşguldü. Ancak, alimle acilen görüşmek isteyen bir kişi yüzünden, derse birkaç dakika ara vermek zorunda kaldı.

Gelen kişi, şehrin en zenginlerinden biri değilse bile, hatırı sayılır tüccarları arasındaydı. Adam, alime:

“Size bir maruzatım var” dedi. “Ben hacca gitmek istiyorum. Bunun için, sene boyu kenarda üçyüz altın biriktirdim. Acaba bu para rahatlıkla gidip gelmem için yeterli olur mu?”

Alimin cevabı şuydu:

“Bu para rahatlıkla gidip gelmen için yeterli olmayabilir.”

Bunun üzerine, adam:

“Peki öyleyse,” dedi. “Biraz daha biriktirir, seneye giderim.”

Adamın medreseden ayrılmasının üstünden fazla bir zaman geçmeden, bu kez, ayağında çarık, elinde küçük bir bohça ile sade halli bir derviş alimin ziyaretine geldi.

“Fazla durmayacağım” dedi derviş. “Allah nasip ederse, hac için yola düştüm. Diyeceğin, istediğin birşey var mı?”

Alim:

“Yolun açık olsun. Oralara bizden de selam götür; dua et bizim için” dedi, sonra da kucaklaşıp vedalaştılar.

Öğrenciler, yarım saat içinde gördükleri bu iki manzara karşısında şaşkına dönmüşlerdi. ıçlerinden en cesaretlisi:

“Hocam” dedi, “Tüccar geldiğinde, ‘Hac için üçyüz altın yetmeyebilir’ dediniz. Bu adamın ise belki bir altını bile yok. Ama ona yolun açık olsun dediniz.”

Alim şu cevabı verdi:

“Çünkü tüccar, parasına güveniyordu. Üçyüz altının başına ne geleceğini, yetip yetmeyeceğini ben garanti edemem. Ama derviş, ‘Allah nasip ederse’ diyerek yola koyulmuş. ınanıyorum ki, güvendiği Allah onu yolda bırakmayacaktır.”







(ımam şâtıbî)

Thema bewerten