You are not logged in.

Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.

1

Sunday, August 3rd 2008, 6:46pm

Müzakere ile münazara ve de münakaşa arasındaki fark?

.

Müzakere ile münazara ve de münakaşa arasındaki fark?

Uzunca bir zamandır, bilhassa doğruların ifade edildiği hallerde, insanların hakkı söylerken uyması gereken kurallar nedir diye merak etmekteyiz..

Bu üç ayrı halin tefsiri lazım..

Birbirine benzeyen, fakat hiç de aynı olmayan mefhumlardaki incelik nedir?

Hani bazen olur ki, biz hakkı ifade ederken müzakere niyet ve kasdıyla deriz, lakin karşımızdaki kendini münakaşaya veya münazaraya endekslediği için, dediğimiz hak zayi de olabilir..

Ve daha da kötüsü, hak karşısında hıncını alamayan muhatabın, değişik zamanlarda hiç de hak yol olmayan usullerle kendini haklı ilan etmeye çalıştığına şahid oluruz..

Peki bu hisse sebep nedir?

Bir hak karşısında mağlub olma acısı niçin bu kadar tatlıdır ki, karşı taraf hücuma maruz kalır?

2

Sunday, August 3rd 2008, 9:30pm

Evvelâ: Bu çeşit mesâili

münakaşa etmenin birinci şartı, insafla, hakkı bulmak niyetiyle, inatsız bir surette, ehil olanların mabeyninde,

sû-i telâkkiye sebep olmadan müzakeresi caiz olabilir.

O müzakere hak için olduğuna delil şudur ki:

Eğer hak, muarızın elinde zâhir olsa, müteessir olmasın, belki memnun olsun.

Çünkü bilmediği şeyi öğrendi.

Eğer kendi elinde zâhir olsa, fazla bir şey öğrenmedi; belki gurura düşmek ihtimali var.


Burada münakaşanın bir düsturuymuş gibi görünmüş müzakere?

3

Sunday, August 3rd 2008, 9:32pm

Belki Üstadımızın aşağıya alacağım ölçülerine uygun davranamamaktan çıkıyor problemler.

"Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikati rendeçler. Eğer gurur istihdam etse, tahrip eder, parçalar." (Hutbe-i şâmiye)

Demekki tenkidin de bir ölçüsü varmış.Tenkidi insaf işletecekmiş.Üstadımız bir yerde de "ınsafsız nazarın hakem olamaz." der.ınsafın işleteceği tenkit Allah adına ve hak adına olmalıdır.Yoksa insafsız bir tenkitte nefsin hissesi vardır.

Birde dikkat edilmesi gereken bir husus daha vardır.Kişiyi tenkit etmek ile işi tenkit etmek aynı değildir.Bu ayırım çok ömenlidir.Çok iyi bir zatın çok kötü olan işini tenkit etmek hakkın hatırıdır ve ali tutulmalıdır.O işin hakkını muhafaza etmek hakka hizmettir.

O halde müzakerelerde,müşaverelerde bu ölçülere azami dikkat etmemiz gerekmektedir.Müzakere,münazara hak ve hakikate hizmet ederken münakaşa ifsad eder.Çünkü münakaşada nefisler ve insafsız nazarlar öncelenmiş olur.

4

Sunday, August 3rd 2008, 9:40pm

Quoted from ""Abdulbaki""



Birde dikkat edilmesi gereken bir husus daha vardır.Kişiyi tenkit etmek ile işi tenkit etmek aynı değildir.Bu ayırım çok ömenlidir.

Çok iyibir zatın çok kötü olan işini tenkit etmek hakkın hatırıdır ve ali tutulmalıdır.O işin hakkını muhafaza etmek hakka hizmettir.

O halde müzakerelerde,müşaverelerde bu ölçülere azami dikkat etmemiz gerekmektedir.Müzakere,minazara hak ve hakikate hizmet ederken münakaşa ifsad eder.

Çünkü münakaşada nefisler ve insafsız nazarlar öncelenmiş olur.


ışte tam da bunu demek istemiştik Abimiz..

Çok yenide yaşadığımız bir hadisede, Allah'ın kesin emri hakkında yapılmış olan bir savunma, kişiye saldırı gibi anlaşılarak, bu hakkın hatırını ali tutma niyeti su-i telakkiye uğradı..

Ve bundan, çok da şen'i günahlara yol açıldı!

Bu farkı muhatabımıza nasıl farkettireceğiz?

Yani o kişi savunduğu kişiyi kör bir nazar ile kusursuz görüyorsa, biz bu hakkın hatırını nasıl yücelteceğiz?

5

Sunday, August 3rd 2008, 9:45pm

Bir kaç düstur daha ekleyelim Üüstadımızdan.

S -Tenkidi nasıl görüyorsun? Hususan umur-u diniyede.

C - Tenkidin sâiki (sevkedeni,), ya nefretin teşeffisidir(şifa bulmasıdır,rahatlamasıdır), veya şefkatin tatminidir. (Dostun veya düşmanın ayıbını görmek gibi.)

Sıhhat ve fesada muhtemel bir şeyde kabule temayül ve tercih şefkatten; redde temayül ve tercih-vesvese olmazsa-nefretten geldiğine ayardır.( Rıza gözü, ayıplara karşı kördür. Kem göz ise kusurları araştırır.")

Sâik-i tenkit (tenkide sevkedici), aşk-ı hak ve arzu-yu tenzih-i hakikat olmalı. Selef-i Salihînin tenkitleri gibi.( ışârât)

Zehracan

Super Moderator

Posts: 8,190

Hobbies: Risale-i Nur, DUA...

  • Send private message

6

Wednesday, August 6th 2008, 12:25pm


bide inat var.. onu kirmak ta pek güc oluyor cogu kez..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

hy120

Professional

  • "hy120" is male

Posts: 654

Location: usak

Occupation: esnaf

  • Send private message

7

Wednesday, August 20th 2008, 4:02pm

Quoted from ""Zehracan""


bide inat var.. onu kirmak ta pek güc oluyor cogu kez..


mesleğimize göre bu inatı tartısma yoluyla kırmaya çalışmak ilmin izzetine zarar verdiği ve işe yaramadığı için yanlıştır diyor üstad

wcf.user.socialbookmarks.titel

Rate this thread