Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.
Zitat von »"talhagenc"«
Abi soruma cevap vermemişsin. Risale-i Nur'dan vesvese bahsi, desise-i şeytaniye vb. bir çok kısım var. Ben akla kapı açmak için sorular soruyorum. Çünkü bütün kötülüklerin ve şerlerin başı şeytandır. O yüzden önce şeytanı sonra da nefs-i emmareyi birlikte irdelemek niyetindeydim. VAZGEÇTıM :cry:
Zitat von »"ahmetsaid"«
Sual :"Hakikat-i nisbiye ne demektir?"
Cevap: Bri hakikat-i daime ve sabitenin içine zıtlığın girmesi ile zıtlıklar aynasında meydana gelen hakikatlere hakikat-i nisbiye, nisbi hakikatler veya bağıl veya izafi hakikatler denir.
Cenab-ı Hak güzellik denilen bir hakikat-i sabite yaratmış. bu sabit hakikati de çirkinlik denilen izafi bir zıtlık aynasında milyonlarca kez çoğaltmıştır. işin aslında çirkinliğin vücud-u haricisi yoktur. hangi şey pür çirkindir? Allah'ın yarattığı şeyler ya bizzat veya dolayısyla güzeldir. Ancak Cenab-ı Hak güzelliği tam olarak bize bildirmek ve güzelliği güzeller sayısınca çoğaltmak için çirkinlik denen izafi ve itibari bir kavram yaratmıştır. biz çirkinlik aynasında milyonlarca güzelliği görürüz.
şöyle ki: Bir insanı ele alalım. o insan kendinden daha düşük bir mertebede gördüğü bir kişiye göre kendini güzel görebilir. her insanda bu duygu vardır. ve her insan izafi olarak kendini güzel olarak addedebilir. demek ki güzellik her insan sayısınca tecelli eder. işte güzellik bir tek hakikat iken çirkinlik aynasında insan sayısı kadar çoğalır. Bu durumda güzelliğin nisbi hakikatleri açığa çıkmış olur.
işte bu iki misal gibi bir çok hakikat zıtlık aynasında yüzlerce hakikate inkilap eder.
Zitat von »"talhagenc"«
Tamam abi. Ben konuyu yanlış anlamışım demekki. O zaman şunu sorayım;
Allah neden insanı kötülüklerle imtihan etmeye ihtiyaç duymuş?
Zitat von »"talhagenc"«
Tamam abi. Ben konuyu yanlış anlamışım demekki. O zaman şunu sorayım;
Allah neden insanı kötülüklerle imtihan etmeye ihtiyaç duymuş?
Zitat von »"talhagenc"«
1- Yapılan teklif ve bela denilmesi neden unutturulmuş, bu insana yapılan bir kötülük değil midir?
2- Alay-ı ılliyyine çıkmak da var esfel-i safiline inmek de var. Melekler gibi tek bir seviyede durmak ve risk almamak daha güzel olmaz mıydı?
3- "Risale-i Nur'da Kötülük ve şer Meselesi" denilmesine rağmen verilen cevapların hiç birisi Risale-i Nur'dan değil. Hepsi de kişisel bilgilendirmeler. Neden Risale-i Nur'un satırlarıyla cevap verilmiyor?
Zitat von »"ayna"«
Zitat von »"ahmetsaid"«
Sual :"Hakikat-i nisbiye ne demektir?"
Cevap: Bri hakikat-i daime ve sabitenin içine zıtlığın girmesi ile zıtlıklar aynasında meydana gelen hakikatlere hakikat-i nisbiye, nisbi hakikatler veya bağıl veya izafi hakikatler denir.
Cenab-ı Hak güzellik denilen bir hakikat-i sabite yaratmış. bu sabit hakikati de çirkinlik denilen izafi bir zıtlık aynasında milyonlarca kez çoğaltmıştır. işin aslında çirkinliğin vücud-u haricisi yoktur. hangi şey pür çirkindir? Allah'ın yarattığı şeyler ya bizzat veya dolayısyla güzeldir. Ancak Cenab-ı Hak güzelliği tam olarak bize bildirmek ve güzelliği güzeller sayısınca çoğaltmak için çirkinlik denen izafi ve itibari bir kavram yaratmıştır. biz çirkinlik aynasında milyonlarca güzelliği görürüz.
şöyle ki: Bir insanı ele alalım. o insan kendinden daha düşük bir mertebede gördüğü bir kişiye göre kendini güzel görebilir. her insanda bu duygu vardır. ve her insan izafi olarak kendini güzel olarak addedebilir. demek ki güzellik her insan sayısınca tecelli eder. işte güzellik bir tek hakikat iken çirkinlik aynasında insan sayısı kadar çoğalır. Bu durumda güzelliğin nisbi hakikatleri açığa çıkmış olur.
işte bu iki misal gibi bir çok hakikat zıtlık aynasında yüzlerce hakikate inkilap eder.
kötülüğün yanında iyilik mi zıt olur; iyiliğin yanında kötülük mü zıttır...
Cenab-ı Hak güzelliği tam olarak bize bildirmek ve güzelliği güzeller sayısınca çoğaltmak için çirkinlik denen izafi ve itibari bir kavram yaratmıştır.
iyiliği bize bildirmek için mi kötülük denen izafi kavramı yarattı?
Zitat von »"talhagenc"«
Ahmet Said ağabeyim, bu konu mühim ve ciddi bir konu olduğu için ve de Risale-i Nur Kuran'ın bu asra bakan yönü olduğu cihetle Risale-i Nur'un satırlarıyla meseleleri aydınlatmanın isabet olacağına inanıyorum. Maksadım sizi veya hiç kimseyi eleştirmek değildi.
1- Benim "bela" cevabı verildiğinin unutturulmasından kastım farklıydı. Yanlış ifade etmişim. Bize deniliyor ki, emanet teklif edildi ve kabul ettiniz. O zaman neden bilmiyoruz böyle bir teklifi? Neden bize unutturuldu? Unutturulmasındaki hayır ve hikmetler neler olabilir? Ayrıca kast edilen emanetin ne olduğunu detaylı olarak izah eder misiniz?
2- ıyinin iyi olabilmesi için illa da kötünün de yanında gelmesi mi gereklidir? Neden?
Zitat von »"ahmetsaid"«
Sual:
peki bunlar doğru, kabul ettik ve inandık. Ancak Allah'ın kudreti dahlinde değil mi, bizi zorluk ve şer ve musibetlere uğratmadan mükemmelliği öğretiverse. Aynı tarzda zorluğa girmeden biz doktor yapıverse, olmaz mı?
Zitat von »"ahmetsaid"«
esasen iyi ve kötünün muhatabı biziz. bu hadiseyi yaşayan biziz. Allah Cennette Adem babamız ve Havva anamız için yasak koydu. Evet şeytan vesvese vererek onları aldattı ve Onlar da, Allah'ın emrini unutarak bir ölçüde yasak çiğnediler. ancak burada muhatap insandır. insanda ise iki yöne meyil vardır. yani iyi ve kötüye. zaten irade bunu gerektirir. bu nedenle yaptığımız yanlşılığı şeytanın üstüne atarak bizler kendimizi kurtaramayız. şeytanın durumdan çıkardığı vazife bu. Biz ise Allah'a itaat yolunu seçerek asli vazifemizi yapmalıyız.
Zitat von »"ayna"«
Zitat von »"ahmetsaid"«
esasen iyi ve kötünün muhatabı biziz. bu hadiseyi yaşayan biziz. Allah Cennette Adem babamız ve Havva anamız için yasak koydu. Evet şeytan vesvese vererek onları aldattı ve Onlar da, Allah'ın emrini unutarak bir ölçüde yasak çiğnediler. ancak burada muhatap insandır. insanda ise iki yöne meyil vardır. yani iyi ve kötüye. zaten irade bunu gerektirir. bu nedenle yaptığımız yanlşılığı şeytanın üstüne atarak bizler kendimizi kurtaramayız. şeytanın durumdan çıkardığı vazife bu. Biz ise Allah'a itaat yolunu seçerek asli vazifemizi yapmalıyız.
şeytan kötülüğe meylettiriyor..peki nefis neden bunu kabul ediyor...
şeytanın vesveselerinden sonra neden nefisle mücadele araya giriyor...
şeytanın vesvesesinden sonra üstüne nefsimizle böyle mücadele etmek zorunda kalıyoruz...
Zitat
Birinci Sualiniz: Hazret-i Âdem'in (a.s.) Cennetten ihracı ve bir kısım benîâdem'in Cehenneme ithali ne hikmete mebnidir?
ıkinci Sualiniz: şeytanların halkı ve icadı ne içindir? Cenâb-ı Hak şeytanı ve şerleri halk etmiş; hikmeti nedir? şerrin halkı şerdir, kabîhin halkı kabîhtir.
Eğer sual etseniz ki: Bi'set-i enbiya ile beraber şeytanların vücudundan ekser insanlar kâfir oluyor, küfre gidiyor, zarar görüyor. "El-hükmü li'l-ekser" kaidesince, ekser ondan şer görse, o vakit halk-ı şer şerdir; hattâ bi'set-i enbiya dahi rahmet değil denilebilir.
Üçüncü Sualiniz: Cenâb-ı Hak musibetleri veriyor, belâları musallat ediyor. Hususan masumlara, hattâ hayvanlara bu zulüm değil mi?
Mektubat | On ıkinci Mektup