ben dün akşam ilmihalden okudum bu konuyu.kesinlikle hanefi alimleri bu yönteme karşı.yani siz kılıyorsunuz da.buna ne diyeceksiniz peki?
yeni islam ilmihali - ismail mutlu
selamlar
Dinde harec yoktur. لاَ حَرَجَ فِى الدِّينِ Mâdem dört mezheb haktır. Mâdem istiğfara müncer olan derk-i kusur ise, gurura müncer olan hüsn-ü amelin rü'yetine -böyle vesveseli adama- müreccahtır. Yâni böyle vesveseli adam, amelini güzel görüp gurura düşmektense, amelini kusurlu görse, istiğfar etse, daha evlâdır. Mâdem böyledir, sen vesveseyi at. şeytana de ki: şu hal, bir harecdir. Hakikat-ı hale muttali olmak güçtür. Dindeki yüsre münafîdir. اَلدِّينُ يُسْرٌ لاَ حَرَجَ فِى الدِّينِ esâsına muhaliftir. Elbette böyle amelim bir mezheb-i hakka muvafık gelir. O bana kâfidir. Hem lâakal ben aczimi itiraf ederek ibâdeti lâyık-ı veçhile edâ edemediğimden istiğfar ve tazarru' ile merhamet-i ılahiyyeye dehâlet edip, kusurum affolunmak, kusurlu amelim kabûl olunmak için mütezellilane bir niyaza vesiledir. (21.Söz)
Amelin bir mezheb-i hakka uygun gelmesi kafidir. Hususen böyle ihtiyaç durumlarında diğer mezheplerin taklid edilmesinde bir mahsur yoktur. (Kaldı ki biz şafiler gibi sünneti terk etmiyoruz. Sünneti yine kılmış oluyoruz.) Toplumda "Umum-ul belva" denilen yaygın sorunlar durumunda , kolaylaştırmak için bazı şeylere fetva verilebiliyor. Üstad bile azimeti esas aldığı halde "diş kaplamasına" fetva vermiştir. ılgili Mektuptan bir parça yazıyorum;
Mektubun tamamı için aşağıdaki linke bakınız.
.
http://www.risaleinurenstitusu.com/index…hikasi&Page=157
ımam-ı Âzam ile ımam-ı Muhammed (radıyallahü anhümâ) gümüş ve altından dişlerin yapılmasına fetvaları, sabit kaplama hakkında olmamak gerektir. Halbuki bu diş meselesi umûmü’l-belvâ suretinde o derece intişarı var ki, ref’i kabil değil. Ümmeti bu belvâ-yı azîmeden kurtarmak çaresini düşündüm; birden kalbime bu nokta geldi. Haddim ve hakkım değil ki, ehl-i içtihadın vazifesine karışayım. Fakat bu umûmü’l-belvâ zaruretine karşı, fetvalara taraftar olmadığım halde diyorum ki:
Eğer mütedeyyin bir hekîm-i hâzıkın gösterdiği ihtiyaca binaen kaplama sureti olsa, altındaki diş ağzın zahirîsinden çıkar, bâtın hükmüne geçer. Gusülde yıkanmaması, guslü iptal etmez. Çünkü üstündeki kaplama yıkanıyor, onun yerine geçiyor. Evet, cerihaların üstündeki sargıların zarar için kaldırılmadığından ceriha yerine yıkanması, şer’an o yaranın gasli yerine geçtiği gibi, böyle ihtiyaca binaen sabit kaplamanın yıkanması dahi dişin yıkanması yerine geçer, guslü iptal etmez.(Barla Lahikası)
Kaldıkı bizim meselemiz burdaki gibi farz bir mesele hakkında değil. Sünnet hakkında..
Hanefi ulemasının bu uygulamaya karşı çıkmasının asıl sebebi "sünneti terk" etmekden dolayı olsa gerek. Biz
," Kaza borcumuz var. Onun için sünnetlerle uğraşmayalım . mesela Öğlenin sadece farzını kılıp diğer vaktimizi kazaya ayıralım" demiyoruz. Böyle dese idik sünneti terk etmiş olurduk. Hanefi alimleri bu noktadan karşı gelmişlerdir. Çünkü karşı görüş, yani şafilerin görüşü Sünneti kılmayı uygun görmüyor. yani terk ediyor.
En yukarıda anlattığım şekilde kazaları kılınca sünneti terk etmiş olmuyoruz. Bilakis Sünnet vazifesini de yerine getirmiş oluyoruz. Ameller niyetlere göredir. Eğer Hanefi alimler bu uygulamaya da karşı geliyorlarsa, Kuran ve Hadise dayanarak bu itirazlarının mantıklı bir açıklamasını yapmak zorundalar. Ayrıca Toplumdaki bu hastalığı da çözmek zorundalar. Çünkü böyle fazla kaza borcu olanların çoğunluğu kazalarını kılamıyorlar. Fakat beş vakit namazlarını sünnetleriyle kılıyorlar. Anlattığımız tarzda ıslama hiç zıt düşmeyen bir uygulama , kolaylık olarak karşımızda dururken, ve kolaylık dinimizde mühim bir esas tutulmuşken Alimler bu uygulamaya niçin karşı gelirler şahsen anlayamıyorum.ısmail Mutlu da bu farka dikkat etmemiş herhalde.
#onur kardeş gönlün ferah olsun. Bu uygulamada hiçbir mahzur yok..