NURLARI OKUMADA ASIL BAşARI
Nasıl ve ne kadar okumalıyız?
-ılgili olduğu için bu başlığa da ekliyorum-
Merhabalar Düşünceli Arkadaşlar..
Bizler çoğu zaman, eserleri az okuduğumuzdan dert yanıyoruz. Anlayamamaktan şikayetçiyiz. Bu önemli konuyu halletmek için.. şöyle düşünmemiz gerekmez mi: Arabesk takılmak değil; kendimizi sorgulamak lazım.
Kendim için müellifin yaptığı gibi araştırma ve ikna yolunu deneyeyim. Umarım size de faydası olur bu notların.. Ve umarım bilindik gelmez.
Ketmeden Engellerden Çıkış
Sanırım bizim okumamıza ket vuran en az şu engeller var:
1. ıhtiyacı hissetmiyoruz; çünkü ya dünya cazibesi unutturuyor; veya olduk, piştik zannediyoruz. ışte aç olsak bu mutfağa koşardık.
2. Eserlerin gücünü farketmemişiz; çünkü ya anlamamışız ne anlatıyorlar; veya tanık olmamışız nasıl muzaffer oluyorlar. ışte biz kaynaklarımızın gücünden yana hayli gafiliz. Elimiz altında elmaslar hazinesi var.
3. Veya tam dava edinmemişiz; çünkü ya davayı idrak etmemişiz; veya nefis boğazımıza basıyor, başımıza vuruyor. ışte içinde evladımız yanan konağa koşmamak nasıl mümkün değilse, öyle de dava edindiği halde aksi davranmak mümkün olmazdı. Buna da dikkat..
Bunlarda birbirini doğuran döngü var bir bakıma: ıhtiyacı hissetmek okumayı sağlıyor, okumak ihtiyaç hissini tahrik ediyor. Okudukça eserlerin gücünü farkediyoruz; farkettikçe mütalaaya devam ediyoruz. Davayı benimsedikçe sarılıyoruz kitaplara; sarıldıkça da dava netleşiyor zihnimizde..
Bu eserler ki Kur'an'dan nebean etmişler. Bu eserler ki tecdid yapıyor. Bu eserler ki Said Nursi gibi bir şahsiyet bunlara kapak olmuş.. Bu eserler ki -tahminim- yeryüzünde en az 4 milyon seveni ve yüzbinlerce okuyanı var. Ve sayısız şahsiyetlere imanda hizmet ve vesile olmuşlar.
Bu asır ki sağ salim içinde ömür noktalamak için Nurlar kadar bilmek gerekiyor. Bu çağ ki Risale kadar sebat ve marifet istiyor. Ben madem oturup yeniden Nurları yazamam. Madem hazır yazılmışlar; madem bu hakikatlar olmadan devrileceğim; bu köklerden beslenmem hayati bir mesele...
Yirminci mektuptaki kişi, nasıl istatistikli bir nevi coğrafya yazmak için: ya beş paralık tel ile telefon makinesini Sultanın telefon ve telgraf merkezine bağlar, her yerle görüşür, bilgi alır. Veyahut tüm yerleri gezmek veya yeni bir telefon-telgraf santralini her yere çekip Sultan kadar masraf etmek gerekecek.
Aynen onun gibi bütün bu hakikatları anlamak için, ya beş paralık akıl telimi Nurlar merkezine bağlayacağım; veya tüm bu hakikatları keşfeden ikinci bir Bediüzzaman olacağım. ıkinci şık pek şık gelmiyor bana ve çok zor olduğu için mantıken makul olan birinci yolda ilerlemeliyim.. Okumalıyım. Bana bundan başka yol yok.
Risale-i Nur Ne Kazandırır
60 yaşlarında muhterem bir büyüğüm hayalen Nurlardan sormuş.. Nurlar ne kazandırdığını hakikat lisanıyla söylemiş. Söylenirken not ettim, Risale-i Nur ne kazandırır:
1. Huzur-u Daimî
2. Sağlam bir tahkikî îmân
3. ıyi bir uhuvvet
4. Muhkem bir ihlâs
5. Eneye tokat
6. ısrafsız iktisat
7. Maişette bereket
8. Derin bir şefkat
9. ıkna gücü
10. Geniş tefekkür
11. Devamlı faaliyet
12. Örnek bir edeb
13. şuurlu itaat
14. Metotlu hayat
15. Toplumda güven
Daha ne olsun, Allah aşkına?
Ne Kadar Okumalı
Bir arkadaşım var, Serkan. Risaleleri 5 defa tekrarlamış. Bazılarını duydum 27 kere Sözleri bitirmiş. Bazı kişiler tüm külliyatı 80 defa, hatta 120 defa bitirmiş. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin en az 600 kere(bana biraz abartı gibi geldi neyse) bitirmiş olduğunu duydum. Belki tahdis-i nimet olarak kendisi söylemiştir. Zaten günde 200 sayfa okumakla en az 40 yıl tutar. Demek ki okundukça okunuyor. Cezbe incizaba inkılab ediyor. Bir de meselenin ömürlük olduğu anlaşılıyor.
Her zaman duyduğumuz bu klasik istatistiki bilgiden sonra, şunu sorgulayayım: Neden önce perdeli, sonradan inkişaf ediyor bu eserler; neden armut piş ağzıma düş değil?
şöyle: Bugün yirminci mektup denilen şaheser bahçesinden elim yetiştiği meyveleri koparmaya çalışıyordum. "Ve huve ala kulli şey'in Kadir ve ileyhil masir" sırlarını okuyordum.
ışte ordan aklıma geldiğine göre.. Nasıl ki her bir asker bütün ordu gücünü ardına alır ve alabilir. Her bir parça risale de bütün Risale-i Nur ordusunu ardına alıyor. Bu yüzden bütün Risaleleri (külliyatı) bütüncül bilmek ve fakat iyi bilmek gerekiyor ki derin anlamak mümkün olsun.
ışte bu birlik ve bütüncüllük içinde okumadığımız için perdeli gidiyor, anlamayınca kaçmak geliyor. Perdenin aralanması yine okumakla ve mütalaa ile olur.
Asıl mesele: Süreklilik
Yukarıda bahsettiğim arkadaşım Serkan hayli ilginçtir. Diyelim sabah uyandı, daha eserleri okuyamadan bir işi çıktı. Dışarı çıkmadan önce mutlaka şunu yapar: ılla eline eseri alır, yarım sayfa dahi olsa okur. Okumadan gitmez. Çünkü marifet çok okumakta değil, süreklilik sırrına mazhar olmakta, anlamış.
ışte bu süreklilik sırrını yakalamak için her gün -miktar çok önemli değil, ne kadar olsa kârdır- elden geldiğince okumak gerektiği kanısındayım. Her gün biraz okumak.. Bir iki paragraf bile olsa.. Yeter ki sayfa ipi her defasında yeni yeri işaret etsin. Mesele süreklilik sırrına mazhariyet.. Süreklilik sırrı.. Süreklilik..
Zaten kemmiyetten ziyade, keyfiyet önemli değil miydi? Teknik ve miktardan ziyade, ihlâs önce gelmeli değil miydi? Süreklilikten daha güzel ihlâs mı olur?
Yahu ey tenbel nefsim! ımtihan dünyasındasın; bırak arabesk takılmayı.. ınsaf et.. Herşeyin de pişip ağzına düşmesini bekleme! Bırak bu inadı.. Kolay gelsin.
ALINTIDIR