şimdi bu söz üzerinde biraz düşünelim.
burdaki medeniler kelimesiyle kimler kasdediliyor.
medeniler kimler ve biz onlara icbar yani zorlama yapmayıp ikna ile ilmi delilleri anlatacağız.
kimbu medeniler.
fikri olan varsa yazsın.
Bediüzzaman’ın talebelerince hazırlanan ansiklopedik bir lügatte medeniyet kelimesi şöyle açıklanmıştır: “Medeniyet: Adaletseverlik, insanca iyi ve ferah yaşayış, şehirlilik, yaşayışta içtimâî münasebetlerde, ilim ve fen ve san’atta tekâmül etmiş cemiyetlerin hâli, ıslâmiyetin emirlerine göre usûli dâiresinde yaşayış”
Dinî ılmî Yeni Ansiklopedi (Hekimoğlu ısmail başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanmıştır), Timaş Yayınevi, ıstanbul, 1989, 2,771
Bu tarifte medeniyet kelimesinin 19. asır Batısında hâkim bir mânâsının eksikliğini belirtmek isteriz. Zira bir Batılının belirttiği üzere, o devirlerde Avrupalılar, medeniyet deyince, sâdece en mükemmel ve ezelî kabul ettikleri Batı Medeniyetini kabûl etmekteler ve kelimeyi büyük harfle Medeniyet şeklinde yazmaktalar.
Toynbee, Arnold J.: La Religion Vue Par un Historien, Fransızcaya çeviren Marcelle Weill, Galimard, Paris, 1963, p. 152.
Bediüzzaman’ın kelimeyi bu mânâda kullandığı da vâkidir. şu cümlede olduğu gibi:
“Fısk çamuru ile mülevves olan medeniyet (yâni Batı medeniyeti) insanları da o çamur ile telvîs ediyor. Ezcümle riyâya şan ve şeref nâmını vermiş, insanları da o pis ahlâka sevkediyor”. Bediüzzaman, Mesnevi-i Nuriye, Osman Yalçın Matbaası, ıstanbul, 1958, s. 184.
Burada, 1984’te müşahede ettiğimiz bir hadise, bizdeki farklı bir medeniyet anlayışını ortaya koyacak. Antalya’nın doğu garajında otobüsten inince, garajın hemen çıkışında kavşakta kırmızı ışığın yanında trafiğe nezaret eden polise bir adres sormak için yaklaştığımız sırada, kırmızı ışığa rağmen karşı tarafa geçen bir çift vardı. Bunlar biri kadın, diğeri erkek iki kişi idiler. Yaz mevsimi olması sebebiyle deniz kıyafetiyle dolaşıyorlardı. Yani üstlerinde giysi olarak sâdece mayo vardı. Polis onların trafik kaidesini kale almadıklarını görünce: “Bir de medenî olacaksınız, kırmızı ışığa bile riâyet etmiyorsunuz!” diye söylendi. Polis haklıydı, çünkü resmiyet nazarında medeniyet bu, medenî olmak da öyle hareket etmekti. ıslâmî kıyâfet taşımak 163’ten başlamak üzere pek çok riskleri taşıyan bir gerilik alâmeti idi :x