Sanemperstliği şiddetle, Kur'ân, men ettiği gibi; sanemperestliğin bir nevi taklidi olan sûretperestliği de men eder. Medeniyet ise, sûretleri kendi mehâsininden sayıp, Kur'ân'a muâraza etmek istemiş. Halbuki gölgeli, gölgesiz sûretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riyâ-i mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki; beşeri zulme ve riyâya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik eder. Hem Kur'ân, merhameten, kadınların hürmetini muhâfaza için, hayâ perdesini takmasını emreder; tâ hevesât-ı rezîlenin ayağı altında o şefkat mâdenleri zillet çekmesinler, âlet-i hevesât, ehemmiyetsiz bir metâ hükmüne geçmesinler.
MEHÂSıN : Güzellikler, iyilikler, iyi ahlâklar, insana verilen hüsün ve cemâl.
MUÂRAZA : Biri ile yarışmak, birbirine karşı gelmek, sözle karşılıklı mücâdele.
MÜTEHACCıR : Taşlaşmış, kayalık gibi olmuş.
MÜTECESSıD : Cesed giymiş. Cesed hâline gelmiş.
MÜTECESSıM : şekillenen, cisimlenerek görünen, gözle görünen.
Sözler | Yirmi Beşinci Söz | 374