Sie sind nicht angemeldet.

1

Mittwoch, 18. Mai 2005, 08:04

Velî ve kerâmet

Velî ve kerâmet

Velâyet, velîlik; ibadet, zikir, tefekkür yoluyla ruhu olgunlaştırıp tekamül ettirerek manen yükselmektir. Risaletin (peygamberliğin) tebliğ ettiği iman hakikatlerini, bir nevî kalb gözüyle görme ve ruhanî zevkle görür gibi tasdik etmektir.1 Velî; Allah’ın rızasını kazanmak için ibadet ve itaate dört el ile sarılan kimsedir. Keramet ve velâyeti maddeleştirirsek:

* Kerâmet; ılâhî bir ikram ve Peygamberî miras itibarıyla zuhûr ettiğinden insan gücünün üstünde, mucizevârî bir şekil alabilir. Rûh hisseder, görür. ırade ve gücümüz ona yetişemiyor. Yâni, irade, istek ve arzu dışında cereyan eder; sırrı, tam bilinemiyor, anlaşılamıyor. Çünkü, ruhumuz bir kısım halleri, şuuruna varmadan yaşar.

* Kerâmet, insan fiili değil; mu’cize gibi Cenâb-ı Hakkın fiili, hediyesi, ihsanı, ikramıdır. Fakat, çalışmayla ona liyakat kazanılabilir.

* Keramet, ekseriya evliyalarda görülür. Ancak; evliyalıkta keramet göstermek şart olmadığı gibi; açıklanması da hoş karşılanmaz. Önemli olan “keramet” değil, “istikamet”tir. En büyük keramet, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”2 hakikatince iman ile dengeli bir hayat sürmektir.

* Velî, görüldüğünde (kerâmet değil) Allah hatıra gelen kimsedir.3

* Hâlis niyet, ihlâs ve samimiyetin de kerameti (fevkalâde, hârika hâli) vardır.4

* Hârika olaylar Müslümanlarda görülür, Allah’ın eseri olarak algılanır, meşrû ve müsbet bir şekilde kullanılırsa “kerâmet;” inançsız, ateist kişide zuhur eder, kişiye, sebeplere dayandırılır, menfî ve gayr-i meşrû yolda kullanılırsa “istidrac” olur. Yoksa mahiyet itibariyle aralarında pek bir fark bulunmamaktadır.

* Kerâmet sahibi, acz, fakrıyla beraber kerâmetin Allah’tan olduğunu bilir. Böylece güveni ve imânı kuvvetlenir. Bâzen Allah’ın izniyle kerâmetlerine şuûru olur, bâzen olmaz.

* Velî kerâmet elde etmek için değil; Allah rızasını kazanmak için çalışır.


Dipnotlar: 1-Mektûbât, s. 429; 2-Hûd Sûresi, 112; 3-ıbn-i Mâce, Zühd, 4. 4-Mektûbât, s. 360

18.05.2005


Kaynak
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Alkan

Meister

Beiträge: 1 694

Hobbys: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Nachricht senden

2

Mittwoch, 18. Mai 2005, 12:42

selamın aleykum

Peki benim anlamadığım

Zitat

Velâyet, velîlik; ibadet, zikir, tefekkür yoluyla ruhu olgunlaştırıp tekamül ettirerek manen yükselmektir. Risaletin (peygamberliğin) tebliğ ettiği iman hakikatlerini, bir nevî kalb gözüyle görme ve ruhanî zevkle görür gibi tasdik etmektir.1 Velî; Allah’ın rızasını kazanmak için ibadet ve itaate dört el ile sarılan kimsedir. Keramet ve velâyeti maddeleştirirsek:


madem velayet boyleyse neden risale-i nur şakirtleri velayet sahibi olmamıyor...vy ya olan var mıdır?

Bir yerde geçmiyor mu ustadın bir talebesi Velayet i elde edebilecekken nur dairesinde kaldı diye...? selametle
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

3

Mittwoch, 18. Mai 2005, 12:47

Re: selamın aleykum

Kardeş karışmasın, velayet için tarikata girecekti girmedi, Nur talebesi oldu diyor. Üstad, Tahiri Mutlu, Hasan Feyzi gibi abileri evliya-i azimeden olarak zikrediyor. Veli olan Nurcular varsa da bunları biz bilmiyor olabiliriz, 40 yıllık veli Hamid ed-din-i Aksarayi anca ne zaman anlaşıldı? Somuncu babaydı halkın gözünde... Gerisini bilirsin zaten Bursalısın.

Bizim cemaatte amaç ne maddi, ne manevi makam, amaç hizmet. Ama bal tutan parmağını yalar hesabı, karı da büyük yani.

Buradaki Hasan şen abi anlattı, Ahmed Feyzi Kul abinin yetiştirdiği bir abi kendisi bildiğim kadarıyla... ışte kerametle ilgili bahis açılmış, kalbin "Allah, Allah" diye atması... Ahmed abi demiş, bizim kalbimiz "Allah, Allah" diye atmaz... Millet şok...

"Peki ne diye atar?" diye sormuşlar,

El-cevap: "Hizmet, hizmet, hizmet..."

Hasan şen abi, "Çok güzel ders aldık orada." dedi.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

4

Mittwoch, 18. Mai 2005, 16:32

Re: selamın aleykum

Zitat von »"alkan_unal"«

Peki benim anlamadığım

Zitat

Velâyet, velîlik; ibadet, zikir, tefekkür yoluyla ruhu olgunlaştırıp tekamül ettirerek manen yükselmektir. Risaletin (peygamberliğin) tebliğ ettiği iman hakikatlerini, bir nevî kalb gözüyle görme ve ruhanî zevkle görür gibi tasdik etmektir.1 Velî; Allah’ın rızasını kazanmak için ibadet ve itaate dört el ile sarılan kimsedir. Keramet ve velâyeti maddeleştirirsek:


madem velayet boyleyse neden risale-i nur şakirtleri velayet sahibi olmamıyor...vy ya olan var mıdır?

Bir yerde geçmiyor mu ustadın bir talebesi Velayet i elde edebilecekken nur dairesinde kaldı diye...? selametle


Cevabıda burada verilmiş.
* Velî kerâmet elde etmek için değil; Allah rızasını kazanmak için çalışır.
* Keramet, ekseriya evliyalarda görülür. Ancak; evliyalıkta keramet göstermek şart olmadığı gibi; açıklanması da hoş karşılanmaz. Önemli olan “keramet” değil, “istikamet”tir. En büyük keramet, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”2 hakikatince iman ile dengeli bir hayat sürmektir.

Beiträge: 100

Wohnort: Almanya

Beruf: talebe

Hobbys: okumak

  • Nachricht senden

5

Montag, 23. Mai 2005, 19:59

Re: selamın aleykum

Zitat von »"Abdulkadir Said"«


....40 yıllık veli Hamid ed-din-i Aksarayi anca ne zaman anlaşıldı? Somuncu babaydı halkın gözünde... Gerisini bilirsin zaten Bursalısın.

Bizim cemaatte amaç ne maddi, ne manevi makam, amaç hizmet. Ama bal tutan parmağını yalar hesabı, karı da büyük yani.

Buradaki Hasan şen abi anlattı, Ahmed Feyzi Kul abinin yetiştirdiği bir abi kendisi bildiğim kadarıyla... ışte kerametle ilgili bahis açılmış, kalbin "Allah, Allah" diye atması... Ahmed abi demiş, bizim kalbimiz "Allah, Allah" diye atmaz... Millet şok...

"Peki ne diye atar?" diye sormuşlar,

El-cevap: "Hizmet, hizmet, hizmet..."

Hasan şen abi, "Çok güzel ders aldık orada." dedi.


Abi bilirsin Samuncu Baba tarikat erbabindan yani silsilede gecer sanirim Bayrami tarikati yani bu gibi bilinmeyen cook allah dostu var tasavvuf yolunda... Sanirim velayet mertebesine seyrü sülük ile ulasilir ama risale-i Nur bu acidan bilmiyorum ama Iman hakikatleri dedigin an adami alim yapar arif veya asfiya sanmiyorum bilmiyorum misali yok...

Neyse galiba cakmadan yine tarikat konusuna girdik Nur bahcesinde...

Ama sunu da unutmayalim bir dervis seyhinden himmet ister "Efendim bu acize Himmet edin," diye Mübarek Mürsid ihvanina "Oglum hizmet hizmet" diye cevap verir.. Kisaca Dervisin kalbi hizmet hizmet diye atmadikca sanmiyorum allah allah diye atsin... Yani Her kapida yolda hizmet vardir ama böyle ama söyle.. Bu bir ayri üstünlük olmamali...

Zitat von »"Abdulkadir Said"«

Bu abi bile pir-i fanî durumda yani. Annesi yakın tarihte vefat etti, zaten babası daha önceden vefat etmişti sanırım, Allah rahmet eylesin.

Hem Abdulkadiri Geylanî, hem Bediüzzaman... Bu abi, o abi olabilir... Cumartesi sohbette sorabilirim belki.


Kardesim sanirim bir meseleyi soracaktin ilk firsatta acep ne oldu diye, merak ettim yukarida ismi ile andigin icin aklima geldi...

baki selamlar
Aşksız derviş olmaz, olsa da o kimse derviş sayılmaz. Derviş'in sermayesi Aşk'tır, ilmi Aşk'tır, görgüsü Aşk'tır. Arzu ve istekleri de Aşk'tır. Derviş'in canı Aşk'tır, cananı Aşk'tır, bizzat kendisi Aşik'tır.. Ves-selam!...

6

Montag, 23. Mai 2005, 20:05

Umredeydi (Allah kabul etsin), döndü, ben de unuttum sormayı, hatırlattın iyi oldu, fırsat bulunca sorabilirim.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Lesezeichen:

Thema bewerten