Saniye Çolakgil, seksen küsûr yaşında Zübeyir Gündüzalp’in tâbiriyle “sadırdan değil, satırdan konuşan” bir hanım. Hal ve tavırlarını görüp de “Âhirzamanda ihtiyâre hanımların dinine tâbî olunuz” hadisini hatırlamamak mümkün değil. Erenköy’de misafireten geldiği evde görüşürken hoş bir tevâfuk “Bediüzzaman’ı Gören Hanımlar” adlı araştırma eserinin sahibi Nuriye Çeleğen de oradaydı. Bizden bir süre önce özel bir TV kanalı gelip görüşmüştü. Üste üste programlardan yorgun düşmüş olacağını düşünürke...
siz bunları yazınca hatır-ızarıma şu olay geldi birden ; " 1946 senesi idi. Bir gün kırlarda gezerken, Üstad Ceylan'a "param olsaydı küçük bir fayton alır medreseleri gezerdim" demiş. Üstadın bu sözünü Ceylan, Hüsrev Ağabey'e söylemiş. Hüsrev Ağabey'de "bu bir emirdir, derhal taksi alınsın" demiş... Tahiri Mutlu Ağabeyin de olduğu bir heyet halinde ıstanbul'a gittik. Taksim'den Austin marka bir taksiyi aldık. Acenteye para yatırdık. Araba olmadığı için Bursa acentesinden alacaktık... Bende büyük...
Kur’an-ı Kerim’de adı geçen birçok bitki bulunmaktadır. Hekimler ve bilimadamları yıllardır, bu bitkilerin bazılarının şifalı yönleri üzerine araştırma yapmaktadır. Arapça"da nebat-ât, bitki-ler anlamında bir kelimedir. ınsan da bir yönüyle nebati bir varlıktır. Zira; hastalığı sebebiyle komaya girmiş bir insana “artık bitkisel hayat yaşıyor” denilmesi bunu tescil etmektedir. Bitkiler, solunum yapan toprağa bağlı sabit bir hayvandır. Her bitkinin kendine mahsus bir özelliği vardır. Kainatın, her...
Bir ameli, Allah emrettiği için yapmak ihlas, em¬re¬dil¬diği gibi yapmak ise sadakattır. Sadakatın biri ma¬nevî, di¬ğeri fiilî olarak iki ciheti vardır. Kişinin bağ¬landığı davaya ciddi ve kalbî samimi¬yeti, sa¬dakatın manevî ci¬he¬tidir. Bu manevî bağlılığın fiilî te¬za¬hürü ise; bağlandığı şeyin icablarını harfiyyen ve ta¬sarruf et¬me¬den yerine ge¬tirmek ve fi¬ilen sadakatını isbat etmeye çalışmak¬tır.» Evet bu fiilî sadakata bakan ve sadece kalb temiz¬liğine gü¬venenleri ikaz eden şu beyan, ...
Din, iman esaslarıyla ve imanın elzem kıldığı davranışlar cümlesiyle bir bütündür. Fakat insan inandığı üzere hayatını kurmazsa, yaptığı yanlış işlerin olabilirliğine inanmaya, ilginç mazeretler ileri sürerek en bariz hataları, belki apaçık günahı şirin görmeye başlıyor. Ve bu noktada nefs-i emmâreden beslenen bir takım illetler öne çıkıyor. ıslam’ın emirlerinden herhangi birini tutmamaya ya da yasaklarından sakınmamaya mazeret bulma adına kalıplaşmış cümlelerden medet umuyor: “şunu şöyle yapıyo...
Haram nazar; namahreme bakmak. Kendisiyle evlenmesi haram olanlardan başka olan kız ve kadınlara bakmayı dinimiz erkekler için haram kılmıştır. Minhac-ı Talibîn kitabının 361. sahifesinde zikredildiği gibi şafiî Mezhebinin bazı imamları, Kur’an (Nur Suresi 24:31) âyetinde de temas edildiği gibi, kadınların da yabancı erkeklere bakmalarını men’ ederler. Ezcümle Ömer Nasuhi Efendi, Büyük ılmihalinde şöyle diyor: «Kadınların birbirine veya kendi kocaları olmayan erkeklere bakmaları da er...
Risale-i Nur’da, azgın münkirlere karşı kâinatın kızdığını, zecir makamında zikredilen bazı kısımlar da şöyledir: “Ehl-i dalaletin şerrinden kâinatın kızdıklarını ve anasır-ı külliyenin hiddet ettiklerini ve umum mevcudatın galeyana geldiklerini, Kur'an-ı Hakîm mu'cizane ifade ediyor. Yani: Kavm-i Nuh'un başına gelen tufan ile semavat ve arzın hücumunu ve Kavm-i Semud ve Âd'in inkârından hava unsurunun hiddetini ve Kavm-i Firavun'a karşı su unsurunun ve denizin galeyanını ve Karun'a karşı toprak...
şu kâinatın Sahip ve Mutasarrıfı, elbette bilerek yapıyor ve hikmetle tasarruf ediyor ve her tarafı görerek tedvir ediyor ve herşeyi bilerek, görerek terbiye ediyor ve herşeyde görünen hikmetleri, gayeleri, faideleri irade ederek tedvir ediyor. (Demek oluyor ki bizim karşımıza gelen her hadise Allah’ın tasarrufunda.Öyleyse neden böyle böyle oldu sorusunu sorarsak Allah’ın hikmetine itiraz etmiş oluruz ki; Üstad hazretleri "Rahmetini ittiham etme,hikmetine itimad et..."diyor."Rahmeti ittiham eden...
Onüçüncü Sözün ıkinci Makamı Câzibedar bir fitne içinde bulunan ve daha aklını kaybetmeyen bâzı gençlerle bir muhâveredir. Bir kısım gençler tarafından, şimdiki aldatıcı ve câzibedar lehviyât ve hevesâtın hücumları karşısında, "Âhiretimizi ne sûretle kurtaracağız?" diye Risale-i Nur’dan meded istediler. Ben de Risâle-i Nur’un şahs-ı mânevîsi nâmına onlara dedim ki: Kabir var; hiç kimse inkâr edemez. Herkes, ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de, üç tarzda, üç yoldan başka yol yok....
Bediüzzaman, bütün ömrü boyunca tatbik ettiği tebliğ ve irşat prensiplerinin bir hülâsası mahiyetinde olan son mektubuna şu cümlelerle başlar: “Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı ılâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır: Vazife-i ılâhiyeye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafa zayı netice veren, müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.” (Emirdağ Lâhikası) Bu cümlelerde müsbet ve menfî hareke tlerin en önemlileri na...
Üstad Bediüzzaman devlet ricaline; Avrupa’ya teveccühten daha çok, ıttihad-i ıslam’a ehemmiyet vermeleri gerektiğini tavsiye eden yazısında diyor ki: « Madem bu ittifaksızlıktan gelen za'fiyet ve kuvvetsizlik sebebiyle ecnebinin politikasına ve ehemmiyetsiz muvakkat yardımlarına karşı bu acib manevî rüşvetler veriliyor. Dörtyüz milyon kardeşin uhuvvetine, milyarlar ecdadın mesleğine ehemmiyet verilmiyor gibi bir mana hükmediyor. Ve asayiş ve siyasete zarar gelmemek için bu kadar israfat ile bol ...
Ezcümle: Emevîler bir parça fikr-i milliyeti siyasetlerine karıştırdıkları için, hem âlem-i ıslâmı küstürdüler, hem kendileri de çok felâketler çektiler. Hem Avrupa milletleri, şu asırda unsuriyet fikrini çok ileri sürdükleri için, Fransız ve Alman'ın çok şeametli ebedî adavetlerinden başka; Harb-i Umumî'deki hâdisat-ı müdhişe dahi, menfî milliyetin nev'-i beşere ne kadar zararlı olduğunu gösterdi. Hem bizde ibtida-i Hürriyet'te, -Babil kal'asının harabiyeti zamanında "tebelbül-ü akvam" tabir ed...
Modern dünyanın hayata getirdiği farklılıklar belli ölçüde günlük hayatın işleyişini kolaylaştırırken, insan kavramında da ciddî bir bozulmaya yol açtı. Son zamanlarda hayatın niçin yaşandığından çok nasıl yaşandığına odaklanan bir hayat anlayışı hâkim olmaya başladı. Bu hal hayatı şekillendiren pek çok kavramın muhtevasını boşalttığı gibi dinî muhtevalı kavramların da anlam olarak iyice bozulduğunu gözlüyoruz. Bu hal varlığın Rabbimizi tanımamızın önünde bir perde oluşunu daha da belirginleştir...
SADAKAT’IN TAM OLABıLMESı ıÇıN ÂZAMÎ FEDAKÂRLIK GEREKıR Din yolunda ve dine hizmet için azamî fedakârlık göstermek sadakatin şartlarındandır. Yani lüzumunda din için mal, aile ve hayat gibi meşru haklardan vazgeçip feda etmektir. Aynı zamanda dava arkadaşları arasında şahsî hukukta anlaşmazlık çıkarsa, hizmetin selâmeti için kendi hakkından vazgeçmek, keza din yolunda mahrumiyet ve maddî imkânsızlıklara veya din düşmanlarının zulümlerine maruz kalınmasına rağmen sabr u sebat etmek, ...
Bir ameli, Allah emrettiği için yapmak ihlas, emredildiği gibi yapmak ise sadakattır. Sadakatın biri manevî, diğeri fiilî olarak iki ciheti vardır. Kişinin bağlandığı davaya ciddi ve kalbî samimiyeti, sadakatın manevî cihetidir. Bu manevî bağlılığın fiilî tezahürü ise; bağlandığı şeyin icablarını harfiyyen ve tasarruf etmeden yerine getirmek ve fiilen sadakatını isbat etmeye çalışmaktır.» Evet bu fiilî sadakata bakan ve sadece kalb temizliğine güvenenleri ikaz eden şu beyan, ...
hy120 kardeşm zamanla dili anlaşılır hale gelyr merak etmeynz ayrıca ilk çıktığı sayılara bir bakınız ne kadar ağır bir üslubu var gittikçe hafifleşiyr yahut hafifletiyorlar insan okuya okuya aşinalık kazanıyr ...
esselamüalykumverahmetullahiberakatuh ... can kardeşlerim ben enstitüden aciz bir kardşnz seminer konum hakkında sizden de bilgiler almak istyrdm acep bana yardım edeblr misinz ?? 1.said dönemini araştırıyrm ... o dönemlerde neler oldu neler bitti hepsini en ince ayrıntısına kadar bulabileceğim bir site yahut dosya yollarsanz çok bahtiyar olacağım ... lem'alara baktım bu arada oraya bak demeyiniz BEN EMıNıM Kı SıZ BANA YARDIM EDECEKSNZ selametle inşllh ...