ıbare açık daha gizeldir diyebiliriz...
ben de bu paragrafı kastetmiştim abi Allah razı olsun
Güzel benim mesleğimdir meselesini anlamakta düğümleniyor bence mesele
Güzel benim mesleğimdir demek çünkü aynı zamanda güzel yalnız benim mesleğimdir demek yani diğerlerini çirkin ve kabih görmek. O yüzden benim mesleğim daha güzeldir diyebiliriz çünkü daha güzel güzeller arasında bir karşılaştırmanın sonucudur. ılk paragrafta ise daha önce yazdığım gibi biraz daha mükemmelliyetöişik eleştiriliyor ve bence şunu diyor Üstad : Bazen insanlar ahseni ararken veya ahseninin kendilerininki olduğunu iddia ederken haseni göremiyor veya çirkin görebiliyor...
"3. Ve haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise, "Mesleğim haktır," yahut "daha güzeldir" diyebilir. Yoksa, başkasının mesleğinin haksızlığını veya çirkinliğini ima eden "Hak yalnız benim mesleğimdir" veyahut "Güzel benim meşrebimdir" diyemez olan insaf düsturunu rehber etmek," Sanki daha güzeldir diyebiliriz gibi geliyor bize ki Üstad da zaten mesleğimizin mesela tarikat mesleğinden daha güzel olduğunu söylemiyor mu?
Abi ben o Risaleye tekrar baktım devamında da icraat*ı rabbaniye hakkında malumat veriyor Üstad. Zaten biz Cenab-ı allahın bu "dünyadaki" asarını bildiğimiz için şimdilik onu tesbihimiz de O'nun bu dünyadaki kusurlardan münezzehliğini görmemizle sınırlı. O yüzden hele u dağdağa arasında "Bakalım Mevlam neyler neylerse güzel eyler" bakış açısını yakalamak Subhaneke ile onu takdis etmeye muvafık düşüyor bence
benim mesleğim daha güzeldir diyebilir ama zaten öyle düşünmese o meslekte ne işi var di mi
"ışte, Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın birinci vaziyetinden yüz derece daha müthiş bir vaziyetteyiz. Gecemiz istikbaldir. ıstikbalimiz, nazar-ı gafletle, onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir. Denizimiz, şu sergerdan küre-i zeminimizdir. Bu denizin her mevcinde binler cenaze bulunuyor; onun denizinden bin derece daha korkuludur. Bizim hevâ-yı nefsimiz, hûtumuzdur; hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvına çalışıyor. Bu hut, onun hûtundan bin derece daha muzırdır. Çünkü onun hûtu yüz sene...
Kardeşim ben de bu meseleyi her okuduğumda ürperdiğimi hissediyorum. Herhalde tam bir "huzur" halidir o nimeti şükür için istemek veya mesela Eyüp a.s gibi sıhhati yalnız ibadetimize mani olacağını anlayınca istemek...Ama şöyle teselli buluyorum biraz: Risale vasıtasıyla içinde bulunduğumuz tefekkür tariki belki bizim için bu daimi huzur ve imani bakışı kazandırabilir.ımam-ı Rabbaninin belirttiği gibi bütün tarikatlarin maksadı madem hakaik-ı imaniyenin inkişafıdır. Ve madem o Hz Gavsın talebesi...
Ehakk galiba biraz daha azimet meselelerine temas ediyor ki bunda efrad adedince farklar dereceler var. Bazen insan "daha hak" olanın kendisininki olduğunu iddia ederken esasında diğer müminlerle paylaştığı "hak olanı" unutuyor. Hatta tarihte ve günümüzde bu yüzden birbirlerini tekfir eden insanlar var. Halbuki herkes kendi meslek ve meşrebinin muhabbeti ile hareket etse ve o azimet meselelerini illa da başkalarına teşmil etmeye çalışmasa ittifak noktası bulmak daha kolay. Bununla beraber sanki ...
senden de razı osun kardeş internetten de arattır illa ki e*book şeklinde ya da farklı formatta vardır.
Allah bazen ferasetini bağlıyor işte insanın böyle
Bütün esma-i ılahiyenin üstünde tecelli etmesi ve insanın Cenab-ı Allah'ın icraat ve faaliyetlerine zişuur bir santral olması...Tahiyyat, tahmid, takdis ve tekbir ile ubudiyette bulunarak ahsen-i takvime münasip bir hal almaya çalışması
Evet zanla hareket edilecek bir konu değil. Çünkü hergün her an karşı karşıya kalıyoruz bu durumla.
Öğrencinin durumu ve indirdiği veya kullandığı bilginin hükmüne göre değişeblir diye düşünmüştüm. Zira bazen bilmem kaç dolarlık bir kitabı e-book olarak indirebiliyoruz.
Yaşadığınız yeri bilmiyorum ama eğer Türkiye'de yaşıyorsanız kolaylıkla bir tesbihat elde edebilirsiniz ve en küçük ebatta olanlarında bile nasıl yapılacağı hakkında bir sıra ve usul mevcut
Bence de öğrenciye hüküm biraz farklı olmalı sanki :?
Bir de elinize geçer mi bilmiyorum nadir bulunan bir kitap var Hüseyin Demirel'in Bediüzzaman ve Mehdiyet adında. O kitapta da bu hadis hakkında uzunca bir açıklama var. Elinize geçerse bir bakmanızı tavsiye ederim.
Mesaj alınmıştır Ceka Allah razı olsun... :wink:
Evet, bir imam, imamet vazifesinde tesbihatları izhar eder, ismâ eder; hiçbir cihette riya olamaz. Fakat vazife haricinde o tesbihatları âşikâre halklara işittirmeye riya girebildiği için, gizlisi daha sevaplıdır. Bu paragrafa dikkatli bakarsak mesele çözülecektir...