Giriş yapmadınız.

Arama sonuçları

.

23.04.2010, 04:08

Yazar: mehdi-yi muntazır

Bunun üzerine Hazret-i Bedîüzzaman “Hayır Husrev! Hakk böyle ister! Melekü’l-Mevt beni alacak, sen hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet edeceksin!” demiş ve kendi ömründen sekiz seneyi Husrev Efendi’ye verdiğini ifâde etmiş ve kendisine hizmet eden

Bunun üzerine Hazret-i Bedîüzzaman “Hayır Husrev! Hakk böyle ister! Melekü’l-Mevt beni alacak, sen hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet edeceksin!” demiş ve kendi ömründen sekiz seneyi Husrev Efendi’ye verdiğini ifâde etmiş ve kendisine hizmet eden sâir Nûr Talebelerini de “Bana hizmet ettiğiniz gibi Husrev’e de hizmet edeceksiniz!” diyerek her birisinden söz almıştı. kendisine hizmet eden sâir Nûr Talebelerini de “Bana hizmet ettiğiniz gibi Husrev’e de hizmet edeceksiniz!” diyerek her bi...

23.04.2010, 04:05

Yazar: mehdi-yi muntazır

CEVAP: Bunun üzerine Hazret-i Bedîüzzaman “Hayır Husrev! Hakk böyle ister! Melekü’l-Mevt beni alacak, sen hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet edeceksin!”

Alıntı sahibi "mehdi-yi muntazır" Bir gün Bedîüzzaman Hazretleri Husrev Efendiye hitaben: “Husrev! Melekü’l-Mevt Azrâil Aleyhisselâm gelse ‘Seni mi alayım, Husrevi mi alayım?’ dese ben ‘Beni al, Husrev hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet eder’ derim” deyince Husrev Efendi, “Hayır Üstâdım! Ben zâten hastayım! Azrâil Aleyhisselâm beni alsın, ben sizi âhirette istikbâl ederim” diye mukabele etmişti. Bunun üzerine Hazret-i Bedîüzzaman “Hayır Husrev! Hakk böyle ister! Melekü’l-Mevt beni alac...

23.04.2010, 04:03

Yazar: mehdi-yi muntazır

Medreset-üz Zehra erkânları, benim şahsımın da hakikî vekilimdirler. Hâfız Ali‘nin hakikaten müstesna bir mahviyet ve tevazuu içinde ihlası ve fena fi-l ihvan düsturunu muhafaza etmesi; ve Hüsrev‘in hakikaten tedbirce bana ihtiyaç bırakmayacak bir dereced

Medreset-üz Zehra erkânları, benim şahsımın da hakikî vekilimdirler. (Emirdağ – 2 – 21) Evet, kardeşlerim! Sizler, ihlas sırrını tam muhafaza ediyorsunuz. Bu kadar esbab-ı tefrika içinde vahdetinizi muhafaza, hakikaten bir hârikadır. Hâfız Ali‘nin hakikaten müstesna bir mahviyet ve tevazuu içinde ihlası ve fena fi-l ihvan düsturunu muhafaza etmesi; ve Hüsrev‘in hakikaten tedbirce bana ihtiyaç bırakmayacak bir derecede tedbir ve dirayeti ve Hâfız Ali gibi yüksek ihlası ve mahviyeti; Hâfız Mustafa...

23.04.2010, 04:01

Yazar: mehdi-yi muntazır

Bunun üzerine Hazret-i Bedîüzzaman “Hayır Husrev! Hakk böyle ister! Melekü’l-Mevt beni alacak, sen hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet edeceksin!”

Bir gün Bedîüzzaman Hazretleri Husrev Efendiye hitaben: “Husrev! Melekü’l-Mevt Azrâil Aleyhisselâm gelse ‘Seni mi alayım, Husrevi mi alayım?’ dese ben ‘Beni al, Husrev hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet eder’ derim” deyince Husrev Efendi, “Hayır Üstâdım! Ben zâten hastayım! Azrâil Aleyhisselâm beni alsın, ben sizi âhirette istikbâl ederim” diye mukabele etmişti. Bunun üzerine Hazret-i Bedîüzzaman “Hayır Husrev! Hakk böyle ister! Melekü’l-Mevt beni alacak, sen hem benim yerime hem de ken...

23.04.2010, 03:59

Yazar: mehdi-yi muntazır

Bir gün Bedîüzzaman Hazretleri Husrev Efendiye hitaben: “Husrev! Melekü’l-Mevt Azrâil Aleyhisselâm gelse ‘Seni mi alayım, Husrevi mi alayım?’ dese ben ‘Beni al, Husrev hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet eder’ derim” deyince Husrev Efendi, “Hayır

Bir gün Bedîüzzaman Hazretleri Husrev Efendiye hitaben: “Husrev! Melekü’l-Mevt Azrâil Aleyhisselâm gelse ‘Seni mi alayım, Husrevi mi alayım?’ dese ben ‘Beni al, Husrev hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet eder’ derim” deyince Husrev Efendi, “Hayır Üstâdım! Ben zâten hastayım! Azrâil Aleyhisselâm beni alsın, ben sizi âhirette istikbâl ederim” diye mukabele etmişti. Bunun üzerine Hazret-i Bedîüzzaman “Hayır Husrev! Hakk böyle ister! Melekü’l-Mevt beni alacak, sen hem benim yerime hem de ken...

23.04.2010, 03:55

Yazar: mehdi-yi muntazır

Kur’an hizmetini dünyevî ve maddî menfaate sarahaten tercih eden, Hüsrev namındaki kardeşimi tebrik ederim. Cenab-ı Hak, böyle Hüsrev’lerin adedini çoğaltsın ve daim arttırsın. Âmîn!

Kur’an hizmetini dünyevî ve maddî menfaate sarahaten tercih eden, Hüsrev namındaki kardeşimi tebrik ederim. Cenab-ı Hak, böyle Hüsrev’lerin adedini çoğaltsın ve daim arttırsın. Âmîn!

23.04.2010, 03:54

Yazar: mehdi-yi muntazır

“Sana ihanet eden ehemmiyetsiz adamlara karşı, Gül ve Nur fabrikasının kahramanlarının hârikulâde hürmet ve ihtiramları varken böyle bir-iki vicdansızın hakaretine değil, milyonlarca düşmanların ihanetlerine karşı gelebilir ve hükümden iskat edebilir” diy

Senin bayramın ikinci gününde elime geçen mektubun bir güvercin haber veriyor gibi geldiği aynı günde beni çok müteessir eden hâdise-i taarruziyeden neş’et eden elemlerime, kederlerime bir merhem, bir ilâç hükmüne geçti; bu manayı hatıra getirdi: “Sana ihanet eden ehemmiyetsiz adamlara karşı, Gül ve Nur fabrikasının kahramanlarının hârikulâde hürmet ve ihtiramları varken böyle bir-iki vicdansızın hakaretine değil, milyonlarca düşmanların ihanetlerine karşı gelebilir ve hükümden iskat edebilir” d...

23.04.2010, 03:53

Yazar: mehdi-yi muntazır

Şimdi anladım ki; onlar hakikî vazifelerini yapıyorlar, malayani şeylerle iştigal etmediklerinden ve kaza ve kaderin vazifelerine karışmadıklarından ve enaniyetten gelen hodfüruşluk ve tenkid ve telaş etmediklerinden, temkinleriyle ve metanet ve itminan-ı

Bazı esbaba binaen, ben en ziyade Hüsrev‘i ve Hâfız Ali, Tahirî‘yi sıkıntıda tahmin ettiğim halde, en ziyade temkin ve teslim ve rahat-ı kalb, onlarda ve beraberlerinde bulunanlarda görüyordum. “Acaba neden?” der idim. Şimdi anladım ki; onlar hakikî vazifelerini yapıyorlar, malayani şeylerle iştigal etmediklerinden ve kaza ve kaderin vazifelerine karışmadıklarından ve enaniyetten gelen hodfüruşluk ve tenkid ve telaş etmediklerinden, temkinleriyle ve metanet ve itminan-ı kalbleriyle Risale-i Nur ...

23.04.2010, 03:52

Yazar: mehdi-yi muntazır

“Bu fakir ile aziz kardeşim Hüsrev gibi yüksek, ciddî, hâlis kardeş ve talebelerimi, âhir-i ömrümüze kadar hizmet-i Kur’an’da daim eylesin.”

Sevgili Üstadımın geçenki iltifatnamelerinin bir fıkrasında buyuruluyor ki: “Bu fakir ile aziz kardeşim Hüsrev gibi yüksek, ciddî, hâlis kardeş ve talebelerimi, âhir-i ömrümüze kadar hizmet-i Kur’an’da daim eylesin.” (Barla Lahikası – 115) Hüsrev kardeşimiz kendi kalemiyle yazılan “Mu’cizatlı Kur’an”ı fotoğrafla tab’ına tarafdar olmaması ve demir harflerle müsaade oluncaya kadar beklemeye tarafdar olması, onun fevkalâde ihlasına ve nefsin huzuzatından teberrisine kat’î delildir. Çünki fotoğrafla...

23.04.2010, 03:49

Yazar: mehdi-yi muntazır

Hâfız Ali ile Hüsrev‘in birbirleriyle ciddî bir mahviyet içinde kardeşlik irtibatları, Risale-i İhlas’ın tam sırrına mazhar olduğunuzu bana ihsas etti, ümidlerimi fevkalâde kuvvetlendirdi.

Hâfız Ali ile Hüsrev‘in birbirleriyle ciddî bir mahviyet içinde kardeşlik irtibatları, Risale-i İhlas’ın tam sırrına mazhar olduğunuzu bana ihsas etti, ümidlerimi fevkalâde kuvvetlendirdi. (Kastamonu Lahikası – 6)

23.04.2010, 03:48

Yazar: mehdi-yi muntazır

Hüsrev, yazdığı Kur’an’ı fotoğrafla tab’ını kabul etmeyerek binler cazibedar Kur’anlar kendi hattı ile Âlem-i İslâm’da intişarıyla, kutbiyet derecesinde bir mertebe-i ulviyeyi ve yüksek bir şeref-i imtiyazı bırakıp, Risale-i Nur dairesindeki sırr-ı ihlası

Hüsrev, yazdığı Kur’an’ı fotoğrafla tab’ını kabul etmeyerek binler cazibedar Kur’anlar kendi hattı ile Âlem-i İslâm’da intişarıyla, kutbiyet derecesinde bir mertebe-i ulviyeyi ve yüksek bir şeref-i imtiyazı bırakıp, Risale-i Nur dairesindeki sırr-ı ihlası muhafaza ve hazz-ı nefisten teberri etmiştir. (Kastamonu Lahikası – 261)

23.04.2010, 03:46

Yazar: mehdi-yi muntazır

Hazret-i Üstad onun için seneler önce “Türk milletinin mânevî büyük bir kahramanı ve bu vatanın bir halâskârıdır ve Türk milleti onun ile iftihar edecek bir hâlis fedakârıdır.” demiştir.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin vefâtından sonra Hazet-i Üstâd’ın ve Risâle-i Nûr’un çizgisinden hiç şaşmadan, Üstâdının manevî mirasını tahrip ve tahrif etmeden hizmetine devam etmiş ve hem kendi yerine hem de Hazret-i Üstâdın yerine muvaffâkiyetli hizmetler îfâ etmiştir. Böylelikle Risâle-i Nûr’un neşriyle Anadolu’ya sökülüp atılmayacak bir sûrette yerleşmesini te’mîn etmiş, aynı zamanda, Hazret-i Üstad’dan tevârüs ettiği nûrânî hizmetini hiç bir manevî kire bulaştırmadan, siyâsî fitnelere âl...

23.04.2010, 03:43

Yazar: mehdi-yi muntazır

Bana: ‘Husrev’e gittin mi?’ diye sordular. Evvela, Husrev Ağabeyi ziyaret ettiğimi söyledim. İyi yaptın, Husrev’e kırk canım olsa, fedâ olsun’ dediler.”

merhum Cerrahoğlu’nun Bedîüzzaman Hazretleri ve Husrev Efendi ile tanışması rüya ile olmuş. Ardından önce Husrev Efendi’yi, sonra Bedîüzzaman Hazretleri’ni ziyaret etmiş; hatırasını kendi dilinden okuyalım: “Önce Isparta’ya gittim. Husrev Ağabeyle tanıştım. Onu, önündeki rahlede yazı yazarken buldum. Bitmez, tükenmez azimle çalışıyordu. Rengi bembeyaz olmuş zayıf bir bünyesi vardı. Fakat o haliyle bir iman kalesi olduğunu her hali ve konuşması ile belli oluyordu. Aradan kısa bir zaman sonra Emir...

23.04.2010, 03:41

Yazar: mehdi-yi muntazır

“Bilhassa Medreset-üz Zehra erkânlarının, hususan Husrev’in bu vatan ve millet ve âlem-i İslâm’a hizmet-i imaniyeleri ve tahribçi dinsizlerin desiselerine sed çekmeleri o kadar büyük bir hasenedir ki, farz-ı muhal binler seyyie olsa afvettirir. Öyle ise,

Kezâ Hazret-i Üstad, Husrev Efendi’nin mümessili olduğu Medresetü’z-Zehrâ erkânlarını hiçbir sûrette tenkid etmemek gerektiğini şöyle ifâde etmiştir: “Bilhassa Medreset-üz Zehra erkânlarının, hususan Husrev’in bu vatan ve millet ve âlem-i İslâm’a hizmet-i imaniyeleri ve tahribçi dinsizlerin desiselerine sed çekmeleri o kadar büyük bir hasenedir ki, farz-ı muhal binler seyyie olsa afvettirir. Öyle ise, başta Husrev olarak o erkânların hiçbir hareketini tenkid etmemek ve kemal-i ihlas ve samimiyet...

23.04.2010, 03:39

Yazar: mehdi-yi muntazır

Ey kardeşlerim! Cenâb-ı Hakk’ın bana da sizlere de ettiği nimet beraber gelmiş, iki nimetin illeti de Rahmet-i İlâhiyyedir.

“Eğer Üstâdımız buraya gelmeseydi, biz bu dersi alamazdık. Öyle ise onun ifadesi, istifademize illettir.” diyen talebelerine şöyle cevap vermiştir: “Ey kardeşlerim! Cenâb-ı Hakk’ın bana da sizlere de ettiği nimet beraber gelmiş, iki nimetin illeti de Rahmet-i İlâhiyyedir. Ben de sizin gibi iktirânı illetle iltibâs ederek, bir vakit Risâle-i Nûr’un sizler gibi elmas kalemli yüzer şakirdlerine çok minnetdarlık hissediyordum. Ve diyordum ki: Bunlar olmasaydı, benim gibi yarım ümmî bir bîçâre nasıl ...

23.04.2010, 03:37

Yazar: mehdi-yi muntazır

Ben de derim: Te’lîf zamanı değil, şimdi neşir zamanıdır. Senin yazın, benim yazımdan ne derece ziyade ve neşre faideli ise, hayatın dahi hizmet-i Nûriyede benim bu azablı hayatımdan o derece faidelidir.

“Risâle-i Nûr’un kahramanı Husrev, benim bedelime ölmek ve benim yerimde hasta olmak samimî ve ciddî istiyor. Ben de derim: Te’lîf zamanı değil, şimdi neşir zamanıdır. Senin yazın, benim yazımdan ne derece ziyade ve neşre faideli ise, hayatın dahi hizmet-i Nûriyede benim bu azablı hayatımdan o derece faidelidir. Eğer benim elimden gelseydi, hayatımdan ve sıhhatimden size memnûniyetle verirdim.”

23.04.2010, 03:36

Yazar: mehdi-yi muntazır

Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım.

Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünki şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir. Bediüzzaman Said Nursî (Şualar - 517)

23.04.2010, 03:08

Yazar: mehdi-yi muntazır

bedizzaman Said Nursi yani Della-lı Kur'an diyorki: Husrev’e Kırk Canım Olsa, Fedâ Olsun!

“Husrev’i tashihte ve tevzi’de ve tedbirde ve muhâberede ve Nûrların neşir ve yetiştirmesinde tebrik ve muvaffakıyetine dua ederiz. Bu ehemmiyetli vazifelerle beraber; yine o şirin ve parlak kaleminin yazılarını çok nüshalarda görüyoruz; hem müstakil nüshaları da yazıyor, mektubundan anlıyorum.”

21.04.2010, 04:26

Yazar: mehdi-yi muntazır

BEDİÜZZAMAN ÜSTADIMIZ HALİS KÜRT TÜR. ŞÜBHE YOK. VE KADER ÖYLE İSTEMİŞTİR. İSTİKBALDEKİ KÜRDÜ TÜRKE KARDEŞ ETMEK İÇİN.

BEDİÜZZAMAN ÜSTADIMIZ KEİNLİKLE KÜRT TÜR. VE BU CENAB-I HAKK2IN BİR İNAYETİDİR. ÇÜNKÜ SÜFYAN VE DİNSİZLERİN KÜRDÜ TÜRKTEN AYIRMAK VE BU VESİLE İLE FİTNE ÇIKARMAK VE ALEM-İ İSLAMI PAÇALAMAK NİYETİNİ BOZMAK VE BER TARAF ETMEK İÇİN KADER ONU KÜRT OLARAK GÖNDERMİŞTİR. ELHAMDÜLİLLAH. TÜRK KÜRT TÜR. TÜRK DE KÜRT TÜR. TÜRKLER KÜRTLERİN CESARET, SADAKAT VE DİYANETİNİ ALIYOR. TÜRK KÜRT ARAB ERMENİ RUM ÇERKEZ İNGİLİZ FRANSIZ AFRİKALI YUNAN HEPSİ BİRDİR. CENAB-I HAK HER KAVMİ FARKLI FITRATTA YARATMIŞTIR. H...

20.04.2010, 07:42

Yazar: mehdi-yi muntazır

Bismihi Sübhanehü. Kardeşlerim AHİRZAMANIN BÜYÜK MEHDİSİ HEM KÜRT HEM TÜRK HEM DE SEYYİDDİR.

ÜSTADIMIZ BİR YERDE KÜRTLERİN CESARETİ TÜRKLERİN AKLI BİRLEŞİP İYİ BİR İNSAN OLMALIYIZ DİYOR. SİZE KESİN OLARAK BEYAN EDİYORUM Kİ BÜYÜK MEHDİ KÜRT OLACAK. O RİSALE-İ NUR TALEBESİ VE SAİD-İ KÜRDİ MANASINI TAŞIYAN BİR SEYYİDİR. KÜRT OLMAK TÜRK OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR. TÜRK PLMAK DA KÜRT OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR. İNSAN MELEZ OLAMAZ MI? ÜSTADIMIZ BU TOPRAKLARDA YAŞAYAN DİĞER MİLLETLERE DE TÜRKLEŞMİŞ DİYOR. BU TOPRAKLAR HER MİLLETDEN İNSANI KENDİNE ÇEKMİŞ KARIŞMIŞ SAF TÜRK BULMAK İÇİN ANCAK LEVH-İ MAHFUZA...