Search results
Search results 1-20 of 93.
FRANSA ASKERİ LİDERİ VE İMPARATORU NAPOLYON BONAPART İLE BİRLİKTEYİM Bir zamandır Napolyon ile koordinatlarımızın kesiştiği bir zamanda buluşmak istiyordum ve sonunda buluştuk. Napolyon Bonapart, Fransa imparatoru olmuş, dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmak istemiş ve bunu başarmış. Tarih 9-5-2024. Ben Napolyon Bonapart yazıyorum bilgisayarıma ve siteler, forumlar çıkıyor. Hayat hikayesi, fethettiği yerler, hayatları sonlandırılan insanlar. Ben Fransa imparatoru olsam, Fransa'yı yücelt...
NASREDDİN HOCA KORSANLARA KARŞI Nasreddin Hoca, Mısır'daki dayısından haber almış. Dayısı, acele gelmesini istemiş. Hoca, Akşehir'den İzmir'e eşeğiyle altı ayda gitmiş. Bir gemiye binip Mısır'a doğru yola çıkmış. Yolda gemiye Rodos korsanları saldırmış. Hoca, yüzükoyun yere yatmış. Sayısı çok fazla olan korsanlar, gemiyi ele geçirmiş. Gemidekileri esir alıp götürmüş. Sadece Hoca kurtulmuş. Korsanlar gidince Hoca ayağa kalkmış. Sizi melunlar, ayağım takılıp düşmeseydim bilirdim yapacağımı, diye s...
KAVUKLU İLE PİŞEKAR: FAKİRLİK BAŞA BELA Pişekar: Gel bakalım Kavuklu, azıcık laflayalım. Kavuklu: Çıktım söğüt dalına, atladım aşağıya. Pişekar: Amma yaptın ha! Madem aşağıya inecektin, söğüt dalına niye çıktın? Kavuklu: Canım istedi. Hayatta istediğimi keşke yapabilseydim. Pişekar: Canının isteyip de yapamadığın neler var? Kavuklu: Neler yok ki? Fakir doğdum, fakir gidiyorum. Otuz dört yaşındayım. Bir kesere sap olamadım. Pişekar: Derdimi deştin Kavuklu. Seninki de bir şey mi? Bak ben elli yedi...
Orta Asya'da kurulu Türk-Uygur Devleti sitesinde benim yazdığım Anne Güvercin isimli hikaye çıktı. Yazılar, Uygur Arapça'sıdır. Ekranı yukarı doğru kaydırırsanız işte Türkçe ve Anne Güvercin. İyi okumalar dilerim. https://www.uyghur-archive.com/lopnuri/i…gtLnmt8_isXx7sw ------------------------------------------------------- Romanya Demokrat Türk Birliği Yayın Organı Hakses Dergisi'nde benim yazdığım Baba Koç ile Kızıl Kurt isimli masal çıkmıştır. 26-27. sayfadadır. Masalın altında adım yazmakta...
Pakistan Punjab Üniversitesi'nde Okutulan Ders Kitabında Hikayelerim Çıktı KIRLANGIÇ İLE SERÇE SARAYIN SÜTÇÜSÜ ( AYŞECİK İLE YASEMİN SULTAN ) GÜLHANE PARKI ( BÜCÜR ZÜRAFA ) GEZGİN ŞEHMUZ ( GEZGİN ŞEHMUZ İLE FAKİR PADİŞAH ) GÜZEL BİR YAZ GÜNÜ ( ANNE GÜVERCİN ) Yazdığım bu hikayeler Pakistan'ın Lahore şehrinde bulunan Punjab Üniversitesi'nden öğretim görevlisi Dr.Abdul Majid Nadeem tarafından hazırlanan TÜRKÇE DİLBİLGİSİ kitabının TÜRKÇE METİNLER bölümünde çıktı. Hikayeler 106 - 115 sayfaları aras...
ROBOT KARTAL Yazan ve Okuyan: Serdar Yıldırım https://www.facebook.com/share/v/hPhQCFcFMg7HhBvP/
HURDACININ AŞKI Yazan: Serdar Yıldırım Seslendiren: Venhar Sağıroğlu ( Radyo 7 ) https://youtu.be/3jRKNUG-3ks?si=4EktCk-IZaf_RoPE
SIRTLAN ZOBO Sırtlan gruplarının dışladığı, aralarında barındırmadığı Zobo adındaki sırtlan bir şehrin çok yakınlarına gelmişti. Çayırın ortasında toparlak bir şey dikkatini çekti. Bu neydi? Zobo, onu kokladı. Burnuyla ittirdi. Yuvarlanıyordu. Biraz daha, biraz daha derken, o yuvarlandıkça, Zobo zevk aldıkça, oyun sürdü. Daha sonra oyunu bıraktı. Yorulmuştu. Çimenlere yattı. Uyuyakaldı. Zobo gürültüye uyandı. Tatlı tatlı gerindi. Anında gerinmeyi bırakıp büzüştü. Vitesi geri taktı. Geri geri git...
KARAGÖZ İLE HACİVAT: KARAGÖZ BİLMECE SORUYOR Karagöz: Hacivat bir bilmecem var. Hacivat: Sor Karagözüm, sor da bileyim. Karagöz: Bir elin sesi var, iki elin nesi var. Hacivat: Bilmeceyi yanlış sordun. Bir elin nesi var, iki elin sesi var diyecektin. Karagöz: Laf kalabalığını bırak Hacivat. Sen benim sorduğuma cevap ver. Hacivat: Bir elin sesi olmaz ki. Karagöz: Olmaz mı? Bak orta parmak baş parmak nasıl da şıklıyor. Hacivat: Ama bu atasözü, değişmez ki. Karagöz: Değişti işte. Atasözüydü oldu şim...
KARAGÖZ İLE HACİVAT: İKİ ELİN NESİ VAR Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşır. Hacivat: Dur Karagözüm, nereye böyle? Karagöz: Oh, sen miydin Hacivat. Ben de seni arıyordum. Hacivat: Beni mi arıyordun? Karagöz: Evet, sizin eve gidiyordum. Hacivat: Bizim eve mi? Ama bizim ev o tarafta değil ki. Karagöz: Ya ne tarafta? Hacivat: Bu tarafta. Ters yöne gidiyorsun. Karagöz: Ters yöne mi? Hacivat: Belki de az önce bizim evin önünden geçtin. Karagöz: O zaman beni neden uyarmadın? Hacivat: Aman Karagözüm, e...
KARAGÖZ İLE HACİVAT: HARAMİ Hacivat pencereye çıkar ve karşı mahalledeki evinin bahçesinde bulunan Karagöz'ün üstüne atlar. İkisi birlikte yere yuvarlanır. Aralarında boğuşma başlar. Daha sonra Hacivat ayağa kalkar. Karagöz yerdedir ve gözleri kapalı durumdadır. Buna karşın, sağa sola yumruklar, tekmeler savurmaktadır. Hacivat, Karagöz'ün omzuna, koluna dokunarak uyarmak ister ama durmadan bağırıp çağıran Karagöz'dür. -- Beş değil on olsanız hakkınızdan gelirim. Haramiler sizi. Adama evinin bahç...
DENİZ KIZI MARY Bundan yıllar önce, denize kıyısı olan ülkelerden birinde, oldukça mutlu, gelecekten umutlu, Mary adında küçük bir kız ve ailesi yaşıyordu. Balıkçılık yaparak ailesinin geçimini sağlayan baba, aniden ölünce, küçük kız ile annesi yalnız ve aç kaldılar. Anne, mecbur kaldığı için, komşu kasabadan bir adamla evlendi. Zalim adam, bir süre sonra anne ve kızına türlü eziyetler yapmaya başladı. Kafasının iyice daraldığı bir gün küçük kızın bacaklarını birbirine yapıştırarak denize attı. ...
ADAM VE KURT KÖPEĞİ Ahmet Sevilgen otuz iki yaşındaydı. Gençliğinde atletizmle uğraşmış ve katıldığı yarışmalarda daima son sıralarda yer almıştı. İki yıldır yarışmalara katılmıyordu ama atletizmi bırakmamıştı. Yine kendi çapında antrenmanlarını sürdürüyordu. Eşofmanlarını giydiği gibi şehrin cadde kenarındaki kaldırımlarda altı kilometrelik koşulara çıkıyor ve her çıktığı koşuda yaptığı dereceyi defterine yazıyordu. Eski bir arabası vardı. İkinci elden alınan bu araba birkaç gündür arıza proble...
KELOĞLAN VE PİNOKYO Bir varmış, iki varmış. Üç varmış, beş varmış. Dört yokmuş. Dört kere dört yirmi dört eder desem burnum uzar mı? Yalan söyledim diye okuyucu bana kızar mı? Keloğlan bir gün Pinokyo ile karşılaşmış. Pinokyo çok hareketliymiş, hemen atılmış. Keloğlan'ın elini sıkmış: " Vay Keloğlan, nasılsın? " diye sormuş. Keloğlan: " İyiyim, sağ ol arkadaş. " demiş. " Beni nasıl tanıdın, adımı nereden biliyorsun? " Bunun üzerine Pinokyo: " Seni tanımayan, adını bilmeyen mi var? Avrupa'yı gezd...
KELOĞLAN VE DAĞCILAR Anadolu'da bir Keloğlan varmış. Hayatı ortadan ikiye yarmış. Bir yarısını Marmara'ya atmış. Diğer yarısını dağa fırlatmış. Deniz Marmara'ymış, dağ Uludağ'mış. Kış günü Uludağ kar-buz kaplıymış. Dağdaki aç kurtlar köylere inmiş. Keloğlan korkudan evine sinmiş. * * * * Bir gün kar dinmiş, kurtlar hemen gitmiş. Keloğlan evden çıkmış, bir oh çekmiş. Kolay değil, bir hafta evde yatmış. Bir hafta bin hafta yerine geçmiş. * * * * Ertesi gün köye dağcılar gelmiş. Köylüler, Keloğlan'...
CÜCE KADININ ÖLÜM KORKUSU Tek katlı, ahşap köy evindeki hareket birden duruldu. Sevincin yerini üzüntü aldı. Ayşe Hanım doğum yapmış, kız çocuğu dünyaya getirmişti. Ufacık-tefecik, küçücük bir kız çocuğu. Aradan on yıl geçti, on beş yıl geçti, yirmi yıl geçti, ama onun boyu 95 cm. idi, yani 1 metre bile değil. Daha sonra da boyu hiç uzamadı zaten, hep 95 cm. kaldı. Siyah saçlı, kahverengi gözlü ve güzel yüzlüydü. İyi kalpli, düşüncesi berrak, iradesi güçlüydü. Fakat zaman zaman elinde olmadan in...
YAVRU BALİNA İLE KÖPEKBALIKLARI Annesi balina avcıları tarafından öldürülen yavru balina Atlas Okyanusu’nda yüzerken etrafını yirmi kadar köpekbalığı sardı. Başkan köpekbalığı yavru balinanın yanına gelerek: “ Seni tanıyorum ve durumunu çok iyi anlıyorum yavru balina. Ama üzülmekle eline bir şey geçmez. Anneni insanlar öldürdü. Sen bunu onların yanına bırakmamalısın. Annenin intikamını almalısın. Biz senin dostunuz. Sana öldürmeyi öğretip, insanların üstüne salacağız. Çok yakında insanlar yavru ...
SİMİTÇİ ÇOCUK 1970 yılının mayıs ayının bir öğleye doğru vaktinde herkes kendi alemindedir. Büyük soğukların hüküm sürdüğü, kar yağışının manzarayı beyaza boyadığı, tipinin, fırtınanın bol olduğu bir kış mevsimi etkisini kaybetmiştir. Yaz gelmiştir. Ağaçlar dallanmış, kovanlar ballanmıştır. Yemyeşil çimenler bitmiştir. Tomurcuklar ilk nefeslerini derin derin içlerine çekmektedirler. Kırlar, parklar, bahçeler, insanla dolmuştur. Kışın sokaklarında hayaletlerin, cinlerin kartopu oynadıkları, karda...
EŞKENAR ÜÇGEN UZAYDA Uzunlukları birbirine eşit üç doğru bir araya gelip bir eşkenar üçgen oluşturdu. Ben bu eşkenar üçgenin içine iki göz ile bir burun ve bir ağız çizdikten sonra kulaklarını ekledim. Meydana gelen şekil bir insan başına benzedi. Şekle en basitinden gövdeyle, kollar ve bacaklar da çizerek insan modelimi ortaya çıkardım. Beyaz bir kartona çizdiğim insan modelimi makasla kenarlarından keserek aldım ve ayakları üstünde duracak şekilde bıraktım. Haydi, eşkenar üçgen, yolun açık ols...
SAZ ÇALAN KAZIM Köyün birinde köylünün birinin kaz sürüsü vardı. Zaten adamda kaz çobanıydı ve adı Kazım’dı. Koyun güder gibi kaz güdüyordu. Kaz çobanı önüne katmış kazları giderken durup türkü söylemeye başlayınca kazlar etrafına toplanıyor ve onu dinliyorlardı. Böyle sazsız, cazsız, müziksiz türkü söylemek Kazım’ı mutsuz ediyordu. Kazım bir gün arkadaşlarından izin alarak köyden ayrıldı ve şehre saz almaya gitti. Kazım şehirde aradı, taradı ve sonunda saz satan bir dükkan buldu. Saz dükkanın ö...