"Hayat-ı beşeriye bir yolculuktur. şu zamanda, Kur’ân’ın nuruyla gördüm ki, o yol bir bataklığa girdi. Mülevves ve ufûnetli bir çamur içinde, kafile-i beşer düşe kalka gidiyor. Bir kısmı selâmetli bir yolda gider. Bir kısmı mümkün olduğu kadar çamurdan, bataklıktan kurtulmak için bazı vasıtaları bulmuş. Bir kısm-ı ekseri, o ufûnetli, pis, çamurlu bataklık içinde, karanlıkta gidiyor. Yüzde yirmisi, sarhoşluk sebebiyle, o pis çamuru misk ü amber zannederek yüzüne gözüne bulaştırıyor; düşerek, kalk...
1930larda enstitü denen şeylerin kuruluş amacı, tamamen dinden uzak, daccalizm yanlısı nesiller yetiştirmek.. Oradan mezun olanların pekçoğu şimdi elinde baston, başında fötür şapkayla dolaşır... halk evleri de aynı amaca hizmet ediyordu... dinsiz komitelerin en büyük amaçlarından biri de zaten 30 yıl sonra gelecek neslin ıslamı, Kur'an'ı inkar etmesini sağlamaktı.. Çok şükür ki, Müceddit yetişti imdada...
Ey beni herkes unuttuğunda anan Rabbim! Yüzümü, elimi, gözümü, bakışımı, dokunuşumu veren Rabbim! Beni Seni unutanlar arasından çıkar al! Beni bensiz bıraksan da, Sensiz bırakma! N’olur Rabbim! şu biricik ânımı ebedin rüzgârlarına kat ve beni Sana daim yakın eyle! Yalnız Seninle kalmakla kalabalıklaştır beni! Bir secdede biriktir varlığımı! Beni Sana açılan ellerimde çoğalt! Beni Sana karşı fakir olmakla zenginleştir! Kendimi Sende unutayım ve öylece kapansın gözlerim ve öylece çözülsün ellerim....
tek kelimeyle "bravo" diyorum sadece ve içine dua serpiştirilmiş üç küçük nokta ...
Selam ile; Bir mektup var. Asa-yı Musa'nın sonlarına derc edilmiş mektuplardan. Ankara Üniversitesi Nur Talebelerinin yazmış olduğu bir mektup bu.. Dikkat buyuracağınız bölümü şöyle alayım: "Risale-i Nur bize öğretiyor ve ispat ediyor ki, bu dünya bir misafirhanedir. Ebedî hayatı isteyenler, misafirhanedeki vazifelerine dikkat gösterdikleri nisbette memnun edilirler. Demek ki, şimdi en esaslı vazifemiz bataklıktan kurtulmak isteyen ehl-i dinin, karanlıktan usanmış, gıdasız kalmış kalplerin yardı...
Hakikaten çok ama çok hassas bir konu!.. Ve ince.... Kimileri işine geldiği gibi algılasa da bu konuyu, işte herşey ortada... Keyfî muamele yok... ıslamın hükümlerini öne sürüp 'keyfî yaptırım' da yok.. 'Dövmek' nasıl bir 'hak' ola ki!?!! Dua ile...
Selam ile... ımam-ı Gazali Hazretlerinden: "Peygamber efendimiz, 'ıki yüz yılından sonra, sizin en iyiniz hafifülhaz olandır' buyurdu. 'Hafifülhaz nedir?' dediklerinde, 'Hanımı ve çocuğu olmayandır' buyurdu." (Ebu Ya'la) Kastedilen zaman ve 'hafifülhaz' hakkında düşünülenleri bilmek isterim..
Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün... Söylemediğin zaman mes'ul olacaksan, söyle... Aksi halde sus! ımam-ı Gazali
Serkan bey, Risale-i Nur hakkında konuşabilmek için forum yöneticisi mi olmak gerekir? Yönetici hüviyetinde konuşmuyorum, dava bilinci içerisinde konuşuyorum buna dikkat ediniz. Siz sanığa gidip oy kullanmıyor musunuz? Eşinizin , dostunuzun kullandığı oy hakkında onlarla fikir alış-verişinde bulunmuyor musunuz? Risale-i Nur , tüm hayatî meseleleri bünyesinde bulundurur. Ve Asrın tüm sorunların çareler bulur. Türkiye ve tüm dünyadaki siyasi tercihin de demokrasi ve demokratlar yönünde olması gere...
1- Bazı Nur Talebeleri , Bediüzzaman Hazretlerinin hayatındaki eski Said ve 3. Said dönemlerini göremeyecek kadar imani hakikatlere dalıp, sofumeşrep bir hal almışlar. Ancak mesleğimiz sofuluk değil değerli kardeşim. 2- ıstek ve eleştirilerimizi emr-i vaki bir üslupla belirtirken, bu site ve bu forumun , bir cemaatin meşveret heyeti kararları doğrultusunda şekillendiğini de unutmamak gerekir. Lütfen Avrupa Nur Cemaati'nin meşveret komisyonunun aldığı kararlara saygı duyunuz ve isteklerinizi beli...