Her ne hikmetse ne zaman birileri bunlara dokunsa böyle kaideleri past- copy ederler.
Ama ben neler gördüm. Yeni Asya için neler söylendiği bazı ortamlarda o gibiler nedense ses çıkarmadı. (seni tenzih ederim)
Yeni Asya eleştirirken uhuvvet neden aklınıza gelmez, neden bu kaidler unutulur
Hakkan, bu insaf düsturları, bize hakaret edilirken niye gelmiyor birilerinin aklına..?
Bence ortada taraf iken taraf değilmiş gibi zannettirme pozisyonu var..!
Bir tek şahıs adı üzerinden bile hakaretli müzakeremiz olmadı..
Ama bize hep şahs-ı manevi itham ve istihza edilerek, isimler üzerinden hakaretler edildi..
Hak mıdır "vurun abalıya" cemaati miyiz biz ey ehl-i vicdan..???
Sevgili ve aziz kardeşlerim, bence kifayeti müzakere olmuştur dedim ama, görüyoum ki sözlerimin muhtavası sizleri "birbirimizi mi hançeriyoruz" hissine yönlendirmiş. Eğer böyle anlamışsanız bilin ki kasdım bu değildi.
Mesele "vurun abalıya" zaviyesine de çekilmemelidir. Zira görevimiz birbirizi rencide etmek değil, belki sırtımızdaki akrebi göstermek olarak algılanmalıdır. Biz Zübeyir Ağabey ve Mustafa Polat Ağabey gazeteyi kurarken hangi düsturları kabul ederek yola çıkmışlarsa o noktadan taviz vermeden aynı çizgide giden bir cemaatiz. Kırk yıllık matbuat geçmişiz buna şahittir. Zıra tek bir sapma yoktur yörüngemizde Allah'a binlerce şükürler olsun.
Uhuvvetle ilgili bütün kastettiklerim, şu olimpiyat meselesinde tavrımızın doğru olmadığı hususu idi. Hala aynı kanaatteyim. Bir adamın yaptıklarında genel olarak doğru bir çizgi yoksa, hiç mi doğru bir iş yapmayacaktır, hiç mi hayırlı bir işe imza atmayacaktır? Bütün sıfatları kötü olmak durumunda mıdır? Söyledeğim sadece bu.
Ama Yeni Asya olarak çizgimiz ve tavrımız konusu tartışıldığı zaman söylenecek sözlerin muhtevası elbette farklı olacaktır. Zira biliyorum ki, onlar dün bizim söylediklerimizle ilgili neyi eleştirip, küçümsemişlerse bugün bu ithamlarının daniskasını kendileri fazlasıyla yapıyorlar. Bunu sadece biz değil cümle alem biliyor. Biliyor da niye bizler bu kişilerin bize karşı ithamlarını kompleks haline getiriyoruz? Ya da bu görüntüyü verecek tavır içerisine giriyoruz? Bugün "cemaat" dendiğinde sahip oldukları tiraj ve maddi imkanlar mı bizi bu kompleksin içerisine itiyor?
Ben bunların hiçbirisini üstünlük ve fazilet olarak görmüyorum ve değerlendirmiyorum. Biliyorum ki amaca ulaşmak için gidilecek yol da, yapılacak her türlü faaliyette mübah unsurlardan seçilmelidir. Yoksa maksadın tam tersiyle tokat yemek görülecek yegane sonuç olacaktır.
Bugün ergenekon saikiyle yelkenlerini şişiren hava ters esmeye başlayınca yine ortada görünmeyecekler, yine ıslam'ın ve Nurların izzetini muhafaza eden ve savunan Yeni Asya olacaktır. Bize düşen ise, bizi biz yapan doğruları her platformda sadece Nur düsturlarıyla ve kararlılıkla sürdürmektir.
Bir de şu "past-copy" terkibi hiç uymamış söyleyeyim. Çünkü muhteva Üstada ve Nurlara aittir. Telif edecek durumdamıyız ki bu güzel ifadeleri "past-copy" etmeyelim.
Son olarak, eğer mesaimizi cemaatimiz hakkımızda yapılan haksız eleştirileri cevaplamak için harcarsak, haklılığımızı ispat için deliller bulmaya uğraşırsak, kırk yılın üstüne her şey ayan beyan ortadayken hala kendimizi ispat etmeye çalışırsak, asıl varlık göstermemiz gereken cephe boş kalacaktır. Onlar kendi neşriyatlarında, toplantılarında, forumlarında vesair yerlerde hakkımıza şöyle böyle diyorlarmış ne gam. Bırakın herkes ne biliyorsa söylesin, ne yapabiliyorsa yapsınlar. Değil mi ki takdirini Cenabı Allah yapacaktır, o zaman tedirginliğimiz niye? Bu bakış açıları yeni değil ki, 74'te böyleydi, 82'de de böyleydi, 90 ve 91'de de böyleydi, 28 şubatta da böyleydi, 2003 ve 2007'de de böyleydi hala böyle. Bu kervan eğer yürüyecekse ki inşaallah yürüyecek, böyle olmaya da devam edecek. Biz gidişatımızı onların bizi gördüklerini zannetikleri vaziyete göre mi ayarlayacağız?