Neden biz nur talebeleri bile artık bir konuyu sağlıklı ve doğru değerlendiremiyoruz.
Yukarıda yazılmış hangi mesajda var "sağlıksızlık"..?
Başkalarını karşınıza alarak neden yazıyorsunuz, anlamadım doğrusu..?
Kim Nurculuk açısıyla değerlendirme yaptı ki..?
Bize nasihat ederken, aslında siz sanki yapmışsınız sanki bu dediğinizi..?
Lütfen kusuruma bakmayınız, ama ifade etmem gerekir ki, orta düzeyde Türkçe okuyabilen ve anlayabilen herkes “sağlıksız” olan kısımları mutlaka görecektir. Biraz daha dikkatli bakarsanız eminim siz de göreceksiniz. Kimseyi karşıma alıyor değilim, ama birileri kendisini hep “karşı” da görüyorsa (bunun bir adı da müzmin muhalif olmaktır) benim diyeceğim bir şey yoktur.
Amacım nasihat etmek değil, ortak noktayı bulmak için “sağlıklı” düşünme ve paylaşma platformunda düşünce serdetmekten ibarettir.
------------------------------
Eğer Hoca Efendinin hizmetleri ve bu hizmetlerin ne kadar Nur düsturlarına uygun olduğunu tartışacak isek, konuya uygun yerde bir başlık açın herkes meramını ifade etsin.
1. Bunu tartışmıyoruz, o kısma siz dokundunuz..(Gene ithamlı ifâdeleriniz..)
2. Biz o kısmını çook mevzû bahs ettik..
3. ınternet tarihi bu mevzûnun kitabını yazacak yakında..(!)
4. Telif hakkını da Talha'ya öderiz artık..(=
1. Kimseyi itham ediyor değilim, fakat buna bizzat konuyu açan sahanda yumurta kardeş “dokunmuş”, Talha kardeş’te biraz “yumrukla karışık parmak basmış”, bir daha okumanızı rica ediyorum.
2.3. ve 4. ???????????????????
------------------------------
Ahirzamanda her insan ve Müslüman hem deccalın tahribatına hem de süfyan komitelerinin tahribatına maruz kalarak, sözüm ona batılı çağdaş ve ıngiliz kültürü ile yoğrulmuş bir dayatmadan bizar değil mi? şimdi çok cılız da olsa böyle bir organizasyondan neden rahatsız oluyoruz ki?
Ne misyonerlerden rahatsızım ne de herhangi bir dilin dünyaya yayılması gururuna ortak olurum..!
(Bakınız: Nurların; misyonerlere tavrımızın ne olacağı kısımlarına.)
Her dil Allah'ın ayetidir..
Ne Üstadımın tavsiyesi ne de edille-i şer'iyede var, bir dile üstünlük izafesi ile dünyaya yaymak gururu..!
Övüneceğimiz şey sadece daha çok insanın iman etmiş olması olur..!
Bundan gayrısı, ırkçılığa girer ki, Nur dâvâsı bundan münezzehtir..
Ki buradaki mevzû zaten bu da değil, Nurculuğa dahil olmadığından..
Allah muhafaza övünecek olsam bu organizasyonla, başka ırklardan olan Nur kardeşlerimin, Türk olan kardeşlerince asimile edilme korkusundan korkarım..
Size sadece biraz ıslam tarihi okumanızı, daha çok da Ortadoğu, Balkanlar, Hindistan, Kafkasya, Anadolu, Afrika ve vakit bulursanız Güney Amerika, Orta Asya, Avustralya tarihleri hakkında bilgi sahibi olmanızı tavsiye ediyorum. Asimilasyon ile misyonerlerin kültürel emperyalizmi ve nesil katliamı arasındaki farklar hakkında bilgi sahibi olursunuz. Rahatsızlığım batılın, süfyanın ve deccalın bütün maiyetiyle beraber, nihayetinde görevini yapıyor olmasından değil, özellikle de Müslüman mahallesinde salyangoz satılmasındandır.
Hakikaten siz ya okuduğunuzu anlamıyorsunuz, ya da her halde anlamak istemiyorsunuz. Size bir tavsiyem de Üstad’ın menfi ve müsbet milliyetçilik tariflerini bir daha okumanız yönünde olacak. Bir de lütfen Medresetüzzehra ile ilgili dil seçenekleri hakkında söyledikleri kısmını okuyun. Tabi Hutbe-i şamiye’yi söylemeye gerek yok.
Olimpiyatın ortak noktasını “Türkçe” diye tespit etmenin neresi ırkçılık? Risale-i Nurların orijinal dilinin Türkçe olması da ırkçılık mı? Üstünlük taslamak, hegemonya kurmaya çalışmak, başka milletleri hakir görmek, başka dilleri asimile etmek, müstakillen Türk olmakla övünmek ayrıdır, kişinin tabi olduğu milletin diliyle gurur duyması apayrıdır. Tıpkı geceyle gündüz gibi. Bunları birbirine karıştırmanız, sonra da benim sözlerime atfetmeniz, biliniz ki benim kastım değil, belki ancak sizin anlayabildiğinizdir. Risale-i Nurların dilinin Türkçe olması, Nur Hizmetin Türkiye’den çıkması ve yayılması beni gururlandırır, fakat Türk olanlara veya Türkçe bilenlere bir üstünlük ve ayrıcalık vermeyeceği gibi cennete gitmek için bilet kazandırmaz. Bu kadarını da ayırt etmeniz çok zor olmasa gerek.
------------------------------
Fakat bilirim ki, hem dünyanın dört bir yanında okullar yapmak, hem de Türkçe olimpiyatları gibi yedi düveli bir araya getirecek organizasyonlar tertiplemek teşekkür edilecek bir iştir.
Hem bunu deyip;
Eğer bu iş kökünden zararlı ve çakma bir ıslami hizmet olarak düşünülüyorsa yanlıştır, eğer bu iş Hz. ısa ya da Mehdinin bizzat organize ettiği bir hidayet hareketi olarak görülüyorsa yine yanlıştır. Bu çapta bir okul ve olimpiyat faaliyetlerinin yapılabilmesi, yapılmasına izin verilmesi, finansmanın temini hakkında türlü komplo teorileri üretilebilir, belki bu teorilerde gerçeklik payı da vardır bilemem.
Hem bunları demek (yukarıdaki mesajlara bakınca, sağ gösterip sol vurmak da size nasib olmuş..
Taa bu mesajın en başındaki yanlış dediğiniz şey yani..
Önce şunu ifade etmeliyim ki; yıkmak, vurmak, tahrib etmek benim tarzım olamayacağı gibi, Nur Talebesinin de tarzı olmamalıdır diye düşünüyorum. Özellikle Üstadın mahkeme müdafaalarındaki ifadelerinde ve mektuplarında bu konu çokça işlenmiştir. Bir daha gözden geçirmenizi tavsiye edeceğim. (Görüyorsunuz ki ancak tavsiye edebiliyorum, nasihat beni aşıyor) şunu bilmenizi isterim ki sağ gösterip sol vurmak her şeye rağmen sizce bir tarz olabilir ama bu aciz için asla.
Kesin bilmediğim bir konuda kafamda mutlaka bazı kanaatleri taşırım ve bu hususta “bilemem” derim veya en fazla ihtimal anlamına gelen “belki” kelimesini kullanırım. Yok eğer kanaatim bana göre kesinlik taşıyorsa “yanlıştır” derim. Ama bu sadece benim düşüncem olur ki asla başkasına kabul ettirmeye çalışmak veya benim gibi düşünmüyor diye hakir görüp, tezyif etmek, hiç bir anlamda tekfir etmeye meyletmek arzusu taşımaz.
------------------------------
Bu iş bana göre sadece ve sadece Türk Kültürünü dünyaya tanıtan, az ya da çok ıslam coğrafyasıyla birlik olmaya vesile olabilecek müsbet bir eğitim ve kültür misyonerliğidir.
Sanki..birazcık mı ne (?) milliyetcilik damarınız daha hakim..
Kimbilir..(?)
Osmalı, yedi düvele hükmederken yaptı mı bunu..?
Bilakis, fethettiği yerlerin kültürlerinden ve dillerinden meczolan, "Osmanlıca" diye rengarenk bir kültür dili çıktı cihâna..
Muhterem kardeşim, “kimbilir” diyorsunuz ya, niyetimi en azından Rabbim biliyor, orta düzeyde Türkçe okuyabilen ve anlayabilen de zannederim ne demek istediğimi anlamıştır. Ama siz ısrarla benim yazdıklarımı ve maksadımı kendi istediğiniz gibi anlamaya çalışıyorsunuz. Varın dilediğiniz gibi anlayın, kabul edin ve düşünün.
Torunu olmakla da gurur duyduğum (umarım şimdi de Osmanlı ırkçılığı diye bir yafta yapıştırmazsınız) Osmanlı ne zamandan beri “yedi düvele hükmetme” konusunda tam bir mikyas oldu? Böyle olmasını sağlayacak sarsılmaz bir karine mi buldunuz? Eğer varsa lütfen bizimle paylaşınız. Evet Osmanlı Asrı Saadet hariç tarihi süreç içerisinde Müslüman Devletler arasında en adil ve hoşgörülü devlet yapılarından birini kurmuştur. Süper güç olmuştur ama bugünkü süper güçler gibi emperyalist olmamıştır. Fakat bu onların her yaptığının doğru olduğu ve mutlaka ölçü alınacağı anlamına da hiçbir zaman gelmez. 2. Abdülhamit yakın tarihte görülen en büyük devlet liderinden ve yöneticilerden biridir, belki de başta gelir. Ama zannederim Üstadın onun hakkındaki kanaatlerini okumuşsunuzdur.
Ayrıca “Osmanlıca diye rengarenk bir kültür” dediğiniz de sizin tarifinizle ırkçılık olmuyor mu? Neticede Osmanlıca da ağırlık (hoşunuza gitmeyecek ama) Türk kültüründe olmak üzere ancak belli unsurları bünyesinde taşıyor. Veya bugün Türkçe dediğimiz kavramla Osmanlıca arasında nasıl bir farklılık görüyorsunuz? Sadece harflerin yazım şekli değişince yüzlerce yıllık Kültürün adı ve içeriği değişmiş mi oluyor?
Bu söylediğinizi sizin mantığınız ve yaklaşımınla anlamaya ve tenkid etmeye çalışsam tıpkı sizin şu ana kadar yaptığınız gibi şöyle bir tekellüflü tevil ortaya koymam gerekir. Başta belirteyim böyle olduğunu iddia ediyor değilim, sadece sizin bakış açınızla manzara nasıl görünüyor bilesiniz diye yazıyorum; “Türk deyince daha geniş insan toplulukları anlaşılır, oysa Osmanlı deyince sadece “Osman Gazi, onun Ahfadı ve Osmanlının Kulları” anlaşılır ki bunun adı kabilecilik olur. Bu da ırkçılıktır.” Bunu mu demek istiyorsunuz? (!)
Haddimi belki aşıp tavsiye kotamı zorluyorum ama bir tavsiye de daha bulunayım, Osmanlı hakkında da bir şeyler okusanız faydalı olur kanaatindeyim.
------------------------------
NOT 2: Malum, biz millet olarak boyunlara yafta asmaya meraklıyız, suizan etmeyiniz diye ve maal iftihar söylüyorum ki; 1983 yılından beri Yeni Nesil/Yeni Asya Gazetesi okuyorum, ve ahirzamanda yapılacak Nur ve ıslam hizmetinin en güzel metodunu Yeni Asya Cemaatinin yaptığını düşünüyorum ve Allah’ın izniyle böyle de devam edeceğine inanıyorum.
Bunca şeyi yazdıktan sonra, yanlış anlaşılmak da normaldir..
Mazur görürsünüz artık, yanlış anlayanı da..
(Kusura bakmayınız, biraz fazla ünlemli oldu ama..
Başkalarına nasihat ve itham ağırlıklı okuduğum şeye, ancak böyle yazabiliyorum..
Yoksa size yazmazdım bunları..)
Bendeniz yanlış anlaşılırım kaygısında değilim, yanlış anlaşılacağını düşünenler veya yanlış anlamaya meyilli olanlar, ya doğruyu yerinde ve zamanında söyleme cesaretini gösteremeyenler, ya hakkı haklının payına düşürebileceğinden emin olamayanlar veya hem sözlü hem de yazılı melekesini kontrol etmekte zorlananlardır. Yanlış anlaşılacağını düşünen ya emin olup söylesin ya da söylemesin. Bunu da kendi kisbime değil, hamdolsun Nur Deryasını tanımama borçluyum ve tahdisi nimet olarak bu kadar net söylüyorum. Aksine, sadece ola ki beni Hocaefendinin talebelerinden zannedip, birilerini kayırıyor diye düşünmeyesiniz ve suizanna düşüp günaha girmeyesiniz diye yazdım NOT 2’yi. Birilerinin talebesi olmak, falan ağabeyin tarzını benimsemek, filan Nur Fraksiyonunu takip etmek utanılacak, sıkıntı duyulacak, ayıp veya günah bir iş de değildir ya neyse.
“Asyanın bahtının miftahını meşveret ve şurada” gören, dün ak dediğine bugün kara demeden 40 yıldır sabit kadem ve dimdik ayakta duran ve bu haliyle tarafında bulunana güven telkin edip, karşısında duranı hacalete düçar eden Yeni Asya Cemaati’m hakkındaki haklı iftiharımı ırkçılık veya hizbcilik olarak düşünmemişsiniz. Ama Rabbim biliyor ya, izin verdiği sürece bununla da gurur duyup, iftihar etmeye devam edeceğim.
Kıymetli kardeşim, tekrar belirteyim ki amacım hiçbir zaman nasihat vermek ya da itham etmek değildir. Olsa olsa en fazla meramımı anlatmak olarak değerlendirilebilir. Ama ne yapayım, en azından “hakkı ve sabrı tavsiye etmek” Allah Teala’nın emri, tavsiyesi ve nasihatidir, ben de arada bir sadece tavsiyelerde bulundum. Yoksa emin olun ki ben de bunları yazmazdım.
NOT 1: Gerek o fikirde gerek bu fikirde olan hiç kimse tarafından suizan edilmesin diye bir defa daha belirteyim ki, Hocaefendi ve cemaatinin her yaptığını kendimce en iyi olarak görsem veya hizmet tarzı ve prensiplerini en doğrusu olarak kabul etsem, onlarla beraber olurdum. Bana göre en iyisi, en doğrusu ve Nur Esaslarına en yakını Yeni Asya Cemaatidir, fakat diğerleri de iyidir. Kötü hangisi diye mi soruyorsunuz? Vazifem cümleden a’la, nefsim cümleden edna.
NOT 2: Sevgili moderatör kardeşler, meseleyi şahsileştirdiysem ve forum kurallarını zorladıysam kusuruma bakmayın. Ama istisnasız bütün ahirzaman insanı için Uhuvvet Risalesi dağ gibi dimdik ortada dururken, “bizim prensiplerimizi taşımıyor” kabulünden beslenen ve mü’minlerin mabeyninde orta yerde duran “uhuvvete uhuvvet besleyememe hastalığını” görünce yazmadan geçemedim. Biliyorum, sınırları zorladığımın farkındayım. “Bir, bir, bine kadar binbirlerin” ve “ağzın göze, elin ayağa rekabet etmemesinin” ve “bünyanı mersus” Hadis-i şerifinin ve “Mü’minler ancak kardeştir” ayetinin hatırına bunları yazmayı kendime bir vazife olarak gördüm. Halis niyetli tüm kardeşlerimden haklarını helal etmeleri rica ediyorum.