Giriş yapmadınız.

kevser

Stajyer

  • Konuyu başlatan "kevser"

Mesajlar: 58

Konum: BURSA

Meslek: Ögrenci

  • Özel mesaj gönder

1

19.07.2007, 13:45

Basın açıklaması

Arkadaşlar haber7comda ki haberi gördünüz mü bilmiyorum. Ama haber ciddi manada canımı sıktı. Hele değer verdiğimiz abilerin imzasını görünce çok üzüldüm. Üstadımın dediği gibi, şeytandan ve siyasetten Allaha sığınırım. Buyrun sizde okuyun;

http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=256893

http://www.moralhaber.net/haber_detay.php?haber_id=19858
Ey Risale-i Nur! Seni söndürmek isteyen bedbahtların necm-i istikbali sönsün. ızzet ve ikbali, şan ve şerefi tersine dönsün. Sen ölmez ve sönmez bir nursun...

kevser

Stajyer

  • Konuyu başlatan "kevser"

Mesajlar: 58

Konum: BURSA

Meslek: Ögrenci

  • Özel mesaj gönder

2

19.07.2007, 13:48

Güncel haberler kısmını fark edemedim. Orda yer alması daha uygun olacak sanırım. :)
Ey Risale-i Nur! Seni söndürmek isteyen bedbahtların necm-i istikbali sönsün. ızzet ve ikbali, şan ve şerefi tersine dönsün. Sen ölmez ve sönmez bir nursun...

3

19.07.2007, 14:05

Evet kevser kardeş bende baktım. Bazı kendini nurcu diye tanıtan arkadaşların sözleri canımı sıktı. Tamam siyasi görüşün bizi ilgilendirmez. Fakat niçin Mehmet Kutlulara ve Gazetemiz Yeniasya'ya küçümseyici hitaplarda bulunuyorlar anlamadım.
Allah Islah Etsin !!! :(

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

4

19.07.2007, 18:35

bu yazıya tamemen katılıyorum nurcuların oyları çantada keklik değildir...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

kevser

Stajyer

  • Konuyu başlatan "kevser"

Mesajlar: 58

Konum: BURSA

Meslek: Ögrenci

  • Özel mesaj gönder

5

20.07.2007, 17:38

Alkan kardeş neyi kastediyorsun. Yeni Asya=meşverettir. Ben şuana kadar cemaatimde küçük büyük bir konunun meşveret edilmeden halledildiğini görmedim ki böyle bir meselede insanlar fikir alış verişi yapmadan bu kararı versinler. Katiyen asla! Cemaatimiz elhamdülillah Risale-i Nur külliyatındaki imani meselelere hakim olduğu kadar siyasi ve içtimai meselelerede aynı oranda hakimdir. Farklı cemaatler gibi biz Üstadın fikirlerin parçalamıyoruz. Bir bütün olarak ele alıyoruz. Bir çok insan Üstadın siyasetle ilgili fikirlerine yanaşmaz ama cemaatimiz Üstadımızın siyasi tesbitlerine sıkı sıkıya bağlıdır.
Ey Risale-i Nur! Seni söndürmek isteyen bedbahtların necm-i istikbali sönsün. ızzet ve ikbali, şan ve şerefi tersine dönsün. Sen ölmez ve sönmez bir nursun...

kevser

Stajyer

  • Konuyu başlatan "kevser"

Mesajlar: 58

Konum: BURSA

Meslek: Ögrenci

  • Özel mesaj gönder

6

20.07.2007, 17:38

"Evet, kimse demez;ayranım ekşidir.;
Fakat siz mihenge vurmadan almayınız.
Zîrâ çok silik söz ticarette geziyor.
Hatta benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim veya bilmediğim halde ifsad ediyo­rum.
Öyle ise her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz."

Böyle bir Üstada canı gönülden bağlanan ve inşallah ona talabe olan insanların kesinlikle sorgusuz sualsiz, meşveretsiz, körü körüne bir partiye oy verdiğini düşünmek akıldan uzaktır. Nurcular DP'ye oy veriyorusa Üstad Hazretlerinin siyasi ve içtimai tesbitlerini baz alarak ve yapılan meşveretler neticesinde bu partiyi tercih etmektedirler. Bu bildiriyi yaparak Nurcu kardeşlerimiz arasında olmayan bir gerginligi ortaya çıkaranlar gerçekten vebal altındadırlar.Aynı zamanda Nurculukla yakından uzaktan ilgisi olmayan insanların Yeni Asya ve Kutlular abi için yaptıkları hakaretler içinde aynı vebali taşımaktadırlar. Yeni Asya Allahın izniyle kurulduğu günden bugüne kadar istikrarlı çizgisinden ayrılmamıştır bundan sonrada ayrılmayacaktır inşallah. Bilinçsizce yapılan bu ittihamları sahiplerine iade ediyorum
Ey Risale-i Nur! Seni söndürmek isteyen bedbahtların necm-i istikbali sönsün. ızzet ve ikbali, şan ve şerefi tersine dönsün. Sen ölmez ve sönmez bir nursun...

7

21.07.2007, 03:48

Demokrat hukukçuların gayri demokratik tarafgirliği

Her topluluk, her cemaat, her cemiyet, her siyasî oluşum veya partide muhalif, radikal, aykırı, ifrat ve tefrit eden küçük bir grup; farklı düşünen fertler bulunur. Bu, psiko-sosyal hayatın tabiî bir sonucudur. Üstelik de sağlık işaretidir. Sağlıksız olan; onların fikren değil; kuvvet ve şiddet kullanarak susturulması veya onların, içinde bulundukları cemiyetin prensiplerini kasten/taammüden çiğnemeleridir.

Elbette, hizmet stratejisini “meşveret, kanaat, vicdan hürriyeti ile seçim” üzerine binâ etmiş Yeni Asya ekolü de bu prensibin haricinde değil. DHD (Demokrat Hukukçular Derneği), onun Risâle-i Nur’a göre DP’yi desteklemesinin hata olduğunu; AKP’yi desteklediğini açıklamış.

Ne var ki, bildiri çelişkilerle dolu. Meselâ, 4. maddede, sık sık vurguladığımız gibi, “Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatı, açıkça gösterir ki, onun sosyal ve siyasal duruşu, ‘pozisyonel’ değil, ‘ilkesel’dir” denilerek gayet isabetli bir tesbit yapılır. 8. maddede ise, “Mehmet Ağar ve DYP (DP) yönetimi özgürlükçü ve demokrat bir refleks ortaya koyamamıştır” denilerek, “pozisyonel”, hatta daha ötesi “şahsiyetçiliğe” indirgenmiş. Ki, Bediüzzaman, asla meseleleri veya partileri “şahıslar ve özel halleri” bazında değerlendirmez. Bu cümleden olarak, DP’nin liderinin Celâl Bayar olduğunu, Bediüzzaman’ın da ona olumsuz baktığını; buna rağmen DP’yi desteklediğini biliyoruz. DP ve lideri M. Ağar bazı hatalar yapabilir veya bazı konularda demokratik refleks ortaya koymayabilir! Bu demokrat olmadığını ve Bediüzzaman’ın şu ölçülerini sarf-ı nazar etmeyi gerektirmez:

* “Zerrâtı günahlardan mürekkep bir hükûmet tamamen mâsum olamaz. Demek noktai nazar (dikkat edilecek nokta) hükûmetin, hasenatı (güzel yönleri) seyyiâtına (kötü taraflarına) tereccühüdür (üstün gelmesidir). Yoksa seyyiesiz (hatasız) hükûmet muhâl-i adidir (imkânsızdır).”1

“Demek, bu dünyada o adâlet-i ılâhiye noktasında muâmele gerektir. Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemiyeten (sayısal olarak) veya keyfiyeten (nitelik olarak) ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır. Belki, kıymettar birtek hasene ile, çok seyyiâtına nazar-ı afla bakmak lâzımdır.”2

- “Her bâtıl bir mesleğin herbir ciheti bâtıl olmak lâzım olmadığı gibi, herbir hak mesleğin dahi herbir ciheti hak olmak lâzım değildir.”3

- “Hasenâtı seyyiâtına, sevâbı hatâsına tereccüh edenler, mağfiret ve affa müstehaktırlar.”4

Bu ölçüler, AKP dahil, herkes için geçerlidir.

Buna göre; önce yasakları; sonra DP’nin/demokratların “refleksleri” ile 5 yıllık AKP iktidarının reflekslerini sıralayalım!.. AKP’nin, başörtüsü, imam-hatip ve meslek liseleri katsayısındaki haksızlık, Kur’ân kursu yaş yasağı, YÖK ve diğer bütün dayatmaları, şemdinli ve benzeri olaylarda gösteremediği ve sistemin, yasakçıların, rejimin her dediğine ‘Âmennâ!’ çeken (muktedir olmadığından, yapamadığından veya yaptırılmadığından hiç fark etmez!) reflekslerini kıyaslayın!.. AKP kaç maddede demokratik refleks gösterememiş?

7. maddede, “Bediüzzaman Said Nursî’nin Demokrat Parti’ye olan desteği, asla ‘çantada keklik’ bir destek olmamıştır. Demokrat Parti’ye de kuruluşu aşamasında, ‘muvazaa’ endişesiyle, Bediüzzaman’ın mesafeli durduğunu görmekteyiz” deniyor. Bu ifadelerin hangi birisini düzeltelim acaba? Bir sefer Bediüzzaman Said Nursî’nin “reyi” her zaman ve açıktan açığa “ahrarlara / hürriyetçilere / demokratlara”dır. Demokratlar siyasî hatalar ettikleri (5816 sayılı M. Kemal’i koruma gibi bir kanun çıkardılar), şahsî kusurları da olduğu halde yine onları açıktan desteklemiştir: Takip edelim:

Vazifemiz siyaseti dine âlet ve dost yapmak,5 demokratlara mânen ve maddeten yardımcı olmak,6 ve onlara bir dayanak noktası olmaktır.7 Baştakilerin başlarında akıl, kalblerinde imân olsun yeter. O vakit işler kendi kendine düzelir.8

Aynı maddede, Demokrat Parti’yi “muvazaalı!” kabul ediyorlar, ama BOP’çuların (ABD’nin ıslâm ülkelerinin siyasî yapı ve haritalarını değiştirecek Ortadoğu Projesi) ve Bilderbergçilerin palazlandırdığı ve iktidara ittiği ve yasakçı zihniyetle dirsek temasında olan kartel medyası ve bazı sanayicilerin desteklediği AKP’yi “muvazaasız!” görmek, tarafgirlikten başka şeylerle de izah edilebilir; onlara ileride temas edeceğiz. Kezâ, “Nurcuların oyu DP’ye çantada keklik değil” diyorlar ama; oylarını “çantada keklik”, “ehven-i şer de olsa AKP’ye” teslim ettiler!

Ayrıca, “Bu günkü Demokrat Parti’nin, Bediüzzaman’ın desteklediği Demokrat çizgiyi temsil edip etmediği çok tartışılmaktadır” diyorlar. Ama, AKP’nin nasıl kurulduğu, kimlerin desteğini aldığı; gayr-i demokratik tavırları, iktidar olup muktedir olmaması ortada iken, “demokratlığı tartışmasızdır!” Ki, “Bu konuda zaman hükmünü icra etmiştir ki, şu anki siyasî yelpazede demokratların bir çoğu, Ak Parti’de çalışmaktadır” diyorlar.

Peki, AKP’den kopup, başka partiye gidenler, “AKP’li” olarak mı, demokrat olarak mı çalışıyor? Bu, AKP’nin demokrat olmasına ve desteklenmesine yeter bir delil mi? Nitekim, daha önce “Pazara kadar değil, mezara kadar RP’ye katılan” Aydın Menderes ve benzerlerinin durumu ortadadır. AKP’ye katılan Ertuğrul Günay gibi sosyal demokratların, seçilebilmek için oraya gittiği, AKP’nin de imajını değiştirmek için onları aldığı biliniyor. Sadede gelirsek:

Üstadın Ahrarları/hürriyetçileri/demokratları “destekleme, onlara yardımcı, ihtiyat kuvveti olma, iktidarda tutma” konusunda hiçbir şüphe ve ihtilâf yok. ıhtilâf, “kimin demokrat misyonu, zihniyeti” temsil edip, kimin etmediğidir. Yeni Asya ekolü, cemaat/meşveretin (ki, bu arkadaşlarımız Yeni Asya içinde bir grup olarak kendilerini lanse ediyor) görüşü şudur:

AKP, 30 yıldan beri siyasî fikirleri, zikirleri, “Demokrasi küfür rejimidir, demokratlar dalâlettedir, haindir” şeklinde yoğrulan ve din adına ortaya çıkan “millî görüşten” gelmektedir. En azından, yönetici ve sürükleyici omurga budur. Elbette bir zihniyet, “değiştim!” diyerek, “pat” değişip, “çat” demokrasiyi, hürriyeti tam olarak hazmetmesi beklenemez. Araştırmalar da, AKP içinde kendisini demokrat olarak niteleyenlerin yüzde 16,1; Atatürkçü yüzde 10; sosyal demokrat yüzde 3.4; liberal yüzde 2; sosyalist yüzde 1,6 olduğunu göstermektedir.9

Elinde yeterli parlamento çoğunluğu olduğu halde ülkemizin “temel yapısal sorunlarını” düzeltmek için kılını bile kıpırdatmayan; antidemokratik yüzde 10 barajı kaldırmayan; siyasal partilerin demokratikleşmesini sağlayacak ve lider sultasına son verecek değişiklikleri yapmayan; tuzaklarla dolu 301. maddeyi önümüze koyan… Gazetecilere ve karikatüristlere açtığı dâvâların sayısıyla rekorlar kıran Başbakan’ın ve AKP’nin demokrasiyi ne kadar özümsediği ve ne kadar demokrat olduğu düşündürücü değil midir? Bu veriler, AKP’nin yeterince demokratikleşemediğinin ve onu hazmedemediğinin göstergeleri değil mi?

Bazılarının fark edemediği, dikkate almadığı; Türkiye siyaset tarihi ve sosyolojinin ortaya koyduğu şu husustur: “Müstebit-seküler; milliyetçi; din adına ortaya çıkan ve hürriyetçi/demokrat” olarak dört ana akım var. Diğerleri, onların türevleridir. Bu ana akımlar 1908’den bu yana devam ede gelmektedir. Ve bunlardan kopan hiçbir siyasî oluşum, hiçbir hareket başarılı olamamış, yaşamamıştır. Günümüzden başlayarak, ANAP, DTP, SHP, MDP, ıslam Demokrat Partisi ve yüzlercesi… AKP’yi de aynı akıbet bekliyor. Bunu fark etmeyen ve maceraya atılan bakışa ferasetli siyaset demem; geçici rüzgârlara kapılan ve menfaat üzerine dönen canavar siyaset derim!..

Öte yandan, Yeni Asya ekolünün hizmet yapılanması sır değildir: Seçilerek oluşan mecliste meşveret edilir; kararlar oy çokluğuna göre verilir. Çoğunluğun aksine fikir beyan edenler de meşveretin kararına uyar. Aksi halde zaten o meşveret olmaz! şöyle soralım: Azınlık çoğunluğa uymazsa (ki uymalı), çoğunluk azınlığın fikirlerini neden kabul etsin ki!.. Cemaat içinde AKP’ye oy vereceklerin yüzde 10’u bulmayacağı kanaatindeyim. Ki, çoğunun, “Bediüzzama’nın çizdiği siyaset stratejisi nedir?” diye araştırarak tercihini yapmadığının da!.. Her birisinin tercih sebebi farklı. Kimisi şahıslara, kimisi DP’ye kızdığından (Ömer’e buğzetmek için Ali’yi seviyor), kimisi geçici rüzgârlara kapıldığından, kimisi maddî, kimisi manevî makam-mevkî peşinde olduğundan, kimisi başka menfaatleri gözeterek, kimisinin akrabaları o partide, kimisi çevrelerinin baskısına dayanamadığındandır. Dolayısıyla biribirine güç veremezler… Bu saiklerle önce AKP’ye yöneliyor, sonra Risâle-i Nur’dan delil arıyorlar! Nitekim yukarıda ortaya koyduğumuz çelişkili görüşleri bunu gösteriyor.

Bu arada, Yeni Asya’ya/cemaate/meşverete karşı iki ana itiraz seslendiriliyor:

1- Meşveret üyeleri birinin etkisinde kalıyor; dolayısıyla alınan kararlar sağlıksız.

2- Bizimle meşveret edilmedi!

Birinci maddeden çıkan sonuç; 1960’tan bu yana yegâne gayeleri Risâle-i Nur’u okuyup, anlamak, anlatmak, neşretmek olan ve hizmetleri omuzlayan insanları hafife almak; şahısların etkisi altında kalacak karakterde olduğunu düşünmektir. Faraza, durum böyle olsa bile, “başkasının” etkisinde kalmaktansa, “cemaati etkileyecek kadar dahi” olanın ve “şahs-ı manevînin” etkisinde kalmak daha yeğ değil mi? Neden sizin fikrinize taraf olmak demokratik olsun da; fikrin başkası veya cemaatle örtüşmesi durumunda yanlış veya gayr-i demokratik olsun! Size danışılsaydı ve görüşünüz istikametinde karar verilseydi, o zaman sağlıklı olurdu!

ıki: Meşveret sistemi ve işleyişi bellidir (Yeni Asya ekolünü kastediyorum). Meşveret heyetlerine seçilen söz sahibi olabilir, fikri sorulur! Ve demokrat kafa, tayinle değil, seçimle gelen kim olursa olsun, onu hazmetmeli. şalvarlı, çarıklı bile olsa! Ayrıca, “zaman cemaat zamanı olduğu için”, cemaat içindeki herkesin Risâle-i Nur’ları anlayış tarzı da, yorumları da haklılık ve ihlâs nisbetinde zaten şahs-ı manevîde yer alır! Veya, bu kadar yer alıyor; kanaat etmeli!

Peki, farklı düşünceleri, cemaate karşı bildiri ile açıklamayı Bediüzzaman Said Nursî’nin ortaya koyduğu şu prensiplerle te’lif etmek mümkün müdür?

- Meşveret, ferdlerden oluşan cemaatten çıkan şahs-ı mânevîdir.10

- Tâat ise, cemaatle daha efdal ve daha ahsendir.11

- Meşveret-i şer’iyeyle reylerinizi teşettütten muhafaza ediniz. ıhlâs Risâlesinin düsturlarını her vakit göz önünüzde bulundurunuz. Yoksa, az bir ihtilâf bu vakitte Risâle-i Nur’a büyük bir zarar verebilir.12

- ıçerisinde dayanışma bulunan bir cemaat, durgunlukları harekete geçirir.13

- Mümkün olduğu kadar geçici rüzgârlara ehemmiyet vermeyiniz, bakmayınız. Zaten mabeyninizde samîmî tesanüt ve meşveret-i şer’iye, sizi öyle şeylerden muhafaza eder. ıçinizdeki şahs-ı manevinin fikrini, o meşveretle bildirir.14

- Biz, vahdet-i mesele cihetiyle tam bir tesanüde şiddetle muhtacız… Dikkat ediniz, küfr-ü mutlakı müdafaa eden gizli komite içinize parmak sokmasın. Benim komşudaki koğuşa parmağını soktu, beni azap içinde bıraktı. şimdi siz, mâbeyninizde münakaşasız bir meşveret ediniz. Kararınızı kabul ederim.15

- Nefis ve şeytan, sizi, kardeşinize karşı itiraza ve haklı olarak tenkide sevk ettiği vakit, deyiniz ki: ‘Biz, değil böyle cüz’î hukukumuzu, belki hayatımızı ve haysiyetimizi ve dünyevî saadetimizi Risâle-i Nur’un en kuvvetli rabıtası olan tesanüde feda etmeye mükellefiz. O bize kazandırdığı netice itibarıyla dünyaya, enaniyete ait her şeyi feda etmek vazifemizdir’ deyip nefsinizi susturunuz. Medâr-ı nizâ bir mesele varsa meşveret ediniz.16

- Taassup yerinde hak; ve safsata yerinde bürhan; ve tadlil-i gayr yerinde tevfik ve tatbik ve istişare ederse, dünya birleşse, hak olan mezhep ve mesleğini bir parça tebdil edemez. Nasıl ki, zaman-ı saâdette ve Selef-i Salihîn zamanlarında hükümfermâ hak ve bürhan ve akıl ve meşveret olduklarından, şükûk ve şübehatın hükümleri olmazdı.17


Dipnotlar: 1. Münâzârât, s. 51-52.; 2. Mektûbât, s. 354.; 3. Mektûbât, s. 354.; 4. Münâzârât, s. 13.; 5. Beyanat ve Tenvirler, s. 198.; 6. a.g.e, s. 200.; 7. a.g.e, s. 202; 8. şuâlar, s. 380.; 9. Yasin Aktay / Yeni şafak, 14.7.2007.; 10. Kastamonu Lâhikası, s. 102.; 11. Muhakemat, s. 51.; 12. Kastamonu Lâhikası, s. 183.; 13. Hutbe-i şamiye, s. 10-131.; 14. Kastamonu Lâhikası, s. 95.; 15. şuâlar, s., 289.; 16. Kastamonu Lâhikası, s. 181.; 17. Muhakemat, s. 32.

[img:50:66]http://www.yeniasya.com.tr/sabitresim/yazar/afersadoglu.jpg[/img]
Ali FerşadoğluKaynak
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Alpaslan

Stajyer

  • "Alpaslan" bir erkek

Mesajlar: 84

Konum: Almanya

Meslek: Inşaat sektöründe

Hobiler: Hizmet

  • Özel mesaj gönder

8

21.07.2007, 12:32

selamunaleyküm
-Sadik olmak dik durabilmek bunlar
bir insanin karekterini kuvetlendiren (Kale surlari ,duvarleri misali)
-yasadigi Dünyada yaratani bulabilme ,sükredebilme imkanni cenabi Allah lütüf ettigi halde degerini bilmeden bir inat, siyaset, meshür olma duygusuna (nefsine) aldanan kardesler icin cök üzülüyorum, cünkü bu öyle bir davadir ki cogu zaman sirtini cevireni bir daha kabul etmez...insallah bu tecrübeyi bu kardeslerimiz yasamazlar
Esselamunaleyküm
Alpaslan

Ali abi nin yazisina simdilik eklenecek bir sey yoktur kanatindayim :tamam2:

9

21.07.2007, 13:29

evet yazıyı okuduk..bunun bir provakasyon olduğunu düşünüyoruz..haber7 de yayınlanan bu yazıya yapılan yorumları da okuduk ve çok üzüldük.cemaatimize,kutlular abiye ağır ithamlarda bulunmuşlar..birileri ortalığı karıştırmaya çalışıyor.bazı basiretsiz kardeşlerde buna alet oluyor..bu siyasi tarafgirlik tesanüdümüzü bozmaz inş..

Allah'a emanet olun..
selam ve dua ile..

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

10

21.07.2007, 15:50

bizim tesanüdümüzü bozmak istiyorlar. dikkat edelim
son söz yine üstadın buyurun. mektubattan

,ışte, ey mü'minler! Ehl-i ımân aşiretine karşı tecavüz vaziyetini almış ne kadar aşiret hükmünde düşmanlar olduğunu bilir misiniz? Birbiri içindeki daireler gibi yüz daireden fazla vardır. Herbirisine karşı tesanüd ederek, el ele verip müdafaa vaziyeti almaya mecburken, onların hücumunu teshil etmek, onların harîm-i ıslâma girmeleri için kapıları açmak hükmünde olan garazkârâne tarafgirlik ve adâvetkârâne inat, hiçbir cihetle ehl-i imana yakışır mı? O düşman daireler, ehl-i dalâlet ve ilhaddan tut, tâ ehl-i küfrün âlemine, tâ dünyanın ehvâl ve mesâibine kadar, birbiri içinde size karşı zararlı bir vaziyet alan, birbiri arkasında size hiddet ve hırsla bakan, belki yetmiş nevi düşmanlar var. Bütün bunlara karşı kuvvetli silâhın ve siperin ve kalen, uhuvvet-i ıslâmiyedir. Bu kale-i ıslâmiyeyi küçük adâvetlerle ve bahanelerle sarsmak, ne kadar hilâf-ı vicdan ve ne kadar hilâf-ı maslahat-ı ıslâmiye olduğunu bil, ayıl.

11

21.07.2007, 23:17

Sedat kardeş mesajını yeni konu açarak eklemişsin, mevcut olan bu başlığın altına taşıyoruz.

Alıntı sahibi ""Sedat""

evet baska bir sey gelmyior aklima, yaziklar olsun evet madem farkli oy vermek istiyorsunuz verin ama cemaati bölmek istercesine basin aciklamali tantanali bu cikisin sebebi ne??
hele haber 7 de yapilan yorumlari okudukca kahrolmamak elde degil mesveretten haberi olmayan insanlarin küfredercesine kutlulara ve yeni asya ya yüklenmeleri yokmu, herkes ac kurtlar gibi saldirmislar verip veristirmisler cemaatimize gazetimize, bir zamanlarin mücahit ve mehdi dahada müslüman erbakanin partisini birakip, tayyibin pesine gittiklerini unutmuslar, ve nedense hepsi de SAglam demokrat olmuslar bir zamanlar küfrettikleri küfür rejimi demokrasiye?

Korkarim 90 da bölüp zayiflattiklari ve kendini tekrar toparlayan cemaatimizi tekrar bölme oyunlari oynaniyor ve bu rolde daha cok sahsiyetleri ön planda olan ve enenelerini bir türlü havuzda eritemeyen yeni asyanin ne tam icinde nede disinda olabilen bazi nur taleblerine bicilmis
selam ve dua ile
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

12

22.07.2007, 11:47

Bu yazıyı okuduktan sonra çok büyük hayal kırıklığına uğradım...Hele altına imza atanları görünce üzüntüm bir kat daha arttı...Allah tesanüdümüzü bozmasın...Bu yazıya imza atanlara karşı gerekli tepkiyi göstermeliyiz...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

13

22.07.2007, 13:19

Onlara en güzel cevap "Siz yolunuza biz yolumuza" olur herhalde. Hic kimse hickimseyi kücük düsürmeye ve Risalei Nur dairesinden cikarmaya hakki yoktur. Madem bir oyun oynaniyor elbette buna alet olmamak gerekir. Ve alet olanlara kizmamak gerekir. Hatta bilerek dahi alet oluyorsa mümkün oldugu kadar islahina calismak gerekir. Zamanda kimin hakli olup olmadigini gösterecek. Tasa etmeyin! Nur talebeleri daha büyük imtihanlardan gecti ve bunu da atlatacaktir. Allah Celle Celalühü gizledigimizide, aciga vurdugumuzuda bilmektedir. Ihlas Düstürlarini unutmayalim!
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

14

24.07.2007, 06:50

Mustafa Sungur,Mehmet Kırkıncı abiler ve etrafında olanlar Yeni Asya ile içtimai hayata dair meşveret etmiyorsa(aralarındaki üslup nedir bilmiyorum iki çevreye de girmedim)


Yine nurcu çevrelerden sayılırmı bilmem(onlar samimi olarak risale-i nurun ve üstadın tahşidatını yapıyorlar bizzat şahidim) zaman ailesi Yeni Asya ile meşveret etmiyorsa meşveret etseydi tersine rey verecegi yayınlardan hissediliyorsa


Bu noktalardaki farklılıgın adaveti körüklemeyecek şekilde tahlil edilmesi gerekir.Kanaat önderleri uzunca bir süre birşeyler yapmıyor ve yapmamaya devam edecek gözüküyorsa en azından fertler kendi içlerinde bunu düşünebilirler.


Anladıgım kadarıyla ya siyasete dair görüş bildirmiyorlar ya da susmaları muhalif olmamaları bir nevi kabul oluyor.Öyle ise yeni asya bu durumda marjinal kalıyor sayı önemli degil ama gerçekten demokrat partinin demokrat misyonu taşıyan parti olduguna dair kanaatlerini derinlemesine irdelemeli,siyasi temeyüller veya tarafgirlik ile içtimai hayata dair meselelerin dogruyolculuga dönüşüp dönüşmediginden emin olmalılar bunu da ancak mensupları vicdanları ile bilir.


Meşverete saygı duyulur ne denilir,ancak meşveretten çıkan kararın benzeri diger çevrelerde alınmamışsa yahut konuşulmamışsa yoksa biz azınlık mıyız diye düşündürmeli.Deseler ki kemmiyet önemli degil,diger çevreler diyebilir ki biz hem keyfiyetli hem kemmiyetliyiz.


Başka paylaşımlar dilegiyle...

Aranızda yeni Yaakarii

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

15

25.07.2007, 17:20

Bazı yayın organlarında neşredilen basın açıklamasının derneğimizce yapılmadığına dair açıklama yapmak üzere Yeni Asya Gazetesine ziyarete gittik. Ziyaretimiz gazetede şöyle yayınlandı.



Demokrat Hukukçular: Adımız kullanıldı



ıSTANBUL- Bazı internet haber sitelerinde ve gazetelerde, gazetemizi hedef alan açıklamaların sahibi gibi gösterilen Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Av. Halil Doğan, derneğin 2. Başkanı Av. Kadir Akbaş ile birlikte gazetemizi ziyaret ederek, Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kutlular ile görüştü.

Sözcülüğünü derneğin Genel Sekreteri Ahmet Nazlı'nın üstlendiği bir grubun yaptığı, basın açıklamasının kendilerini bağlamadığını ifade eden Av. Halil Doğan, söz konusu yayın kuruluşlarına dernek adına tekzip metni gönderdiklerini söyledi.

Av. Halil Doğan şunları söyledi: "Bahsi geçen haberdeki açıklamanın derneğimizle hiç bir ilgisi yoktur. Böyle bir mesele derneğimizde ne gündeme alınmış, ne görüşme yapılmış, ne karar alınmış, ne de açıklama yapılmıştır."



AÇIKLAMA ıMZA SAHıPLERıNı BAğLAR

Açıklamanın altında isimleri bulunan ve çoğu hukukçu olmayan kişilerce imzalandığını hatırlatan Doğan, "Basın açıklamasını yapan kişinin aynı zamanda derneğimizin sekreteri olmasından istifade edilerek açıklamanın dernek tarafından yapılmış olduğu havası verilmeye çalışılmıştır. Bu, açıkça gerçeklere ve hukuka aykırıdır. Açıklama ancak altında imzası olan kişileri bağlar. Tabiî ki kişiler istediklerini düşünmekte ve açıklama yapmakta hürdürler. Ama bunun dernekle ilişkilendirilmesi mümkün değildir. Haber sitelerine de tekzip yazısı gönderdik. Kendi sitemizde de kamuoyuna duyurduk. Bunun böyle olmadığını bu ziyaretimizle size de yüz yüze bildirmek istedik" diye konuştu.

http://www.demokrathukukcular.com/altsayfa.php?sayfa=yeniasyaziyaret
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

16

25.07.2007, 17:21

TEKZıP

Haber sitenizin 19.07.2007 tarihli yayınında kamuoyuna sunulan “Sözcülüğünü Demokrat Hukukçular Derneği Genel Sekreteri Ahmet Nazlı'nın üstlendiği Nur Cemaati'nden bir grubun ve Nur talebelerinin entelektüel isimlerinin yer aldığı basın açıklamasında” diye başlayan haberde “DEMOKRAT HUKUKÇULAR DERNEğı ve bazı entelektüeller tarafından tepki” denmek suretiyle basın açıklamasının dernek tarafından yapıldığı ifade edilmiştir.

Böyle bir açıklama derneğimizin gündeminde olmamış, müzakere edilmemiş ve yayınlanmamıştır.

Açıklamada imzası olanların çoğunluğu derneğimizin üyesi olmayıp hukukçu da değildir. Bu sebeple açıklamanın ancak imza sahiplerini bağladığını ve Derneğimizle ilgisi olmadığı hususu kamuoyuna duyurulması ihtiyacı hasıl olmuştur.

Sitenizdeki bu yanlışlığın, basın açıklamasında imzası bulunan bazı arkadaşların Demokrat Hukukçular Derneği üyesi olması sebebiyle açıklamanın DEMOKRAT HUKUKÇULAR DERNEğı tarafından yapıldığı kanaatiyle ve iyi niyetle yapıldığı düşüncesiyle bu tekzibin sitenizde yayınlamasını talep etmekteyiz.

Av. Halil Doğan

Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı

http://www.demokrathukukcular.com/altsayfa.php?sayfa=tekzip
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

17

31.07.2007, 05:16

Dünya için yanıp dönenler

Ne garip olaylar yaşıyoruz. Demokrasiyi küfür rejimi sayıp dini siyasete alet edenler yıllarca bu milleti aldattılar.

şimdi biz demokratız diyorlar. Doğrusu bu kadar da olmaz. Yıllarca hakaret ettikleri misyonun sahibi kesildiler. Bunun adına yavuz hırsızlık denir.

Herneyse, ya 47 yıldır birlikte aynı fikri paylaştığımız aynı misyonu savunduğumuz ve aynı kaynaktan feyz aldığımız insanlara ne demeli?

Fiili siyaset yapanlar her şekle girebilir ve konjonktüre göre şekil alır ama bunlara da ne oluyor?

Geçen asırda çetin bir imtihanla iman ve kur’an a çalışan, iman hakikatlerine muhtaç olan herkese hizmet eden ve birlikte çalıştığımız dava arkadaşlarımızın bunlara takılmalarına ne demeli. Üstelik Yeni Asya’nın savunduğu düşünceleri o­nlara haraç mezat satmaları,sonra dönüp Yeni Asya mensuplarına karşı adaba mugayyir davranmaları…

Üstelik Üstadımız ”Asrı saadet mahkemesinden celb olunsam yine aynını savunacağım, tenkidatı ukela mahkemesinden celb olunsam yine aynını savunacağım” diyor.

Siz bunları hiç aklınıza getirmediniz. Demek ki menfaat ve hırs göze perde olmuş ve muhakemenize çalışamamışsınız. Seksen öncesi sokağı kaynatan, 12 eylüle zemin hazırlayan, korku yoluyla kendilerini alkışlatan, o zamanın azınlık hükümetini hedef gösterenlerin hala iş başında oldukları aşikar. Avrupa basını bile Türkiye’de insanların can kokusuyla ekmeğini ve hürriyetini rafa kaldırdığını yazmıştı. Öyle iken bazıları bu hareketi bu milletin geçmiş zaferleriyle mukayese etmiş ve o­nlara methiyeler yazmıştı. şimdi de başka birileri çıkıp 22 temmuz seçim sonuçlarını Çanakkale Zaferiyle mukayese ediyor.

Nasıl yani? Başka partiler ve düşünceler başka millete veya memlekete ait mi? O­nlara karşı kazanılan başarı bu kadar kutsal mı?

Allah izan versin. Amin…


Mehmet SOSLU

Kaynak: http://www.saidnursi.de/tr/detay.php?index_id=474
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir