Medyada ihbar haberleri
Özellikle dindar camiayı ihbar eden gazetelerin başında Milliyet geliyor.
Gün geçmiyor ki, dindarları ihbar edici, jurnalleyici mahiyette haberler, yazılar, yorumlar çıkmasın, bu "ciddi gazete"de.
Bir de, lejandında "Basında güven" ibaresini kullanıyor.
"Basında güven" diye övündükleri gazetenin durumu bu ise, varın diğerlerini siz kıyas edin.
Nitekim, diğerleri de bu vâdide hiç boş durmuyor: Hürriyet, Sabah, Star ve onların yan ürünleri gibi neşrolan diğer gazeteler, zaman zaman birbiriyle yarışırcasına dindarlar hakkında aslı astarı olmayan haberleri yayınlarlar; üstelik bunu yapmakla da kalmaz, objektif haberciliğin ruhunu çiğnercesine, bir nevi jurnalleme üslûbuyla olayları alabildiğine abartarak sunarlar.
Durmadan çamur atarlar; tutmazsa da izi kalır hesabını yaparlar.
ışte, zihinlerde bıraktıkları bazı izleri görelim:
"Fransa'da, mini etekli kızı diri diri yaktılar." (Hürriyet)
"Suriye'de gizli irticaî eğitim gördüler; militanca eğitildiler." (Milliyet)
"Resimli çocuk kitabında civcivlerin başını da örttüler." (Star)
"Örümcek kafalı." (Sabah, "Deprem ilâhî ikazdır" fikrine karşılık kullandığı manşet.)
"Öğretmenevinde açık göbek yasak, çarşaf serbest." (Milliyet)
Bunlar gibi, daha nice hakaretli, ihbarlı asparagas haber ve yorumlar var.
Yalana, asparagasa doymak bilmezler. Sanki üzerlerine vazifeymiş gibi, durmadan, bıkmadan, usanmadan aynı alışkanlıklarını sürdürür giderler.
ışte, dünkü (10 Eylül) Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde de, aynı minval haber ve yorumlar yayınlandı.
Milliyet, "Kültür Bakanlığı izniyle cihat filmi" başlığıyla sunduğu haberde, Çocukça isimli derginin Kültür Bakanlığı'nın izniyle dağıttığı çizgi filmlerde, "cihat propagandası" yapılıyormuş.
Dergiyi çıkaran Atak Organizasyon Müdürü Hüseyin Akçalı ise, 2003 ıran yapımı filmleri bir aracının getirdiğini belirterek, "Tercümesini yaptırıp, geçen ay satışa sunduk. Onun dışında bir şey bilmiyorum" demiş. Demiş demesine de, Milliyet muhbirlerini bu sözlerle inandıramamış anlaşılan.
Türkiye'de, her türlü sapıklık filmlerinin el altından piyasaya sunulmasını es geçerek, legal yoldan pazarlanan cihat çağırışımlı çizgi filmleri abartarak nazara verenlerin yaptıklarını gelin de hayretle karşılamayın.
Milliyet bunu yapar da, Hürriyet ondan geri durur mu hiç...
Hürriyet'ten Emin Çölaşan, görünürde köşe yazarı olmasına rağmen, aynı köşede muhbirlik de yaparak dindarları jurnallemekten geri durmuyor.
Nitekim, dünkü köşe yazısı içinde, Bolu ızzet Baysal Üniversitesinde yapılan kayıt esnasında ve Tokat’ta yeni öğretmenlerin kura çekimi sırasında orada bulunan türbanlı öğrenci ve öğretmenlerin durumuna dikkat çekerek, bu tabloya müsamaha ile bakanları doğrudan ihbar ediyor.
Sonunda da, aynen şu yakınmalı ifadeleri kullanıyor: "...Vay canına yahu, kim kimi nasıl kandırıyor! Bunlar yarın derslere üniforma türban-pardösü ile girecekler. O zaman ne yapacaksınız?"
Gördüğünüz gibi, gazeteci-yazar diye geçinen Emin Çölaşan'ı şimdiden almış öyle bir dert ki, düşman başına...
Ona göre, türban-pardesü bir üniformadır ve bunlar bu kıyafetle kayıt yaptırdığı gibi, yarın gelip derslere de girebilirler. Ki, böyle bir durumda mutlaka kıyâmetin büyüğü kopartılmalıdır. şimdiden 'birtakım mahfilleri' haberdar ediyor.
Oysa, bu üslûptaki yazılar, objektif gazetecilikten çok, ihbarcılık ve jurnalcilik tarzına yakındır.
Ne diyelim, herkes kendine yakışanı yapıyor.
Kaynak