Giriş yapmadınız.

1

09.08.2004, 18:42

Medyanın bir yalanı daha!

Bir süre önce bir haber çıkmıştı belki hatırlarsınız.Haberde ızmir/Urla'da Kur'an kursu öğrencilerinin (kız) yüzmek için girdiği denizde boğulduğu haberi vardı.
Yazılı/görsel medyada yer alan bu haberde tesettürlü öğrencilerin kurtarılabileceği,bir erkeğin kurtarmak için geldiği,öğrencilerin başında bulunan kişinin (hocanın) ise namahrem diyerek engel olduğu,boğulmalarını seyrettiği anlatılıyordu.

Babam ızmir/Urla'da Ormancılık Araştırma'da çalışıyor.Orada bir arkadaşına olayın jandarma zabıtlarını ve detaylarını öğrenmesini sormuş.Arkadaşının öğrendikleri ise bam başka.

Arkadaşının öğrendiğine göre öğrenciler Kur'an kursu öğrencisi değil.Oraya bir grup olarak gelen insanların kızları.Başlarında bulunan kişinin kurtarmak isteyen kişiyi engellediği de yalan.Çünkü etrafta hiç kimse yokmuş, beş dakika sonra bir balıkçı gelmiş,o da 6 tane kızdan 1 tanesine yetişmiş.Duyduğum kadarıyla da televizyona bir şahıs da çıkıp utanmadan ben kurtarmak istedim izin vermediler demiş.Düşünebiliyor musunuz, kızlarını denize götürmeyi uygun gören, ama ehvenüşşer (iki zararlıdan daha az zararlı olannı seçme) olarak bir kişinin yanlarına gitmesine izin vermeyerek yıllarca baktıkları,üzerlerine titredikleri kızlarının boğulmalarını seyrettiklerini?

Ve olay bunlarla da bitmiyor.Bizim "uydur kaydır salla bedava nasılsa" ve "çamur at,yapışmazsa izi kalır" prensiblerini benimsemiş medyamızın bu haberini ıtalyanlar da haber yapmış alıntı yaparak.Bizim bu aklı kıt,insaftan uzak,ne dediğini bilmeyen medyamız ise işte ıtalyanlar da haber yaptı diyerek tekrar haber yapmışlar...

şimdi siz böyle adamlara ne yapmak istersiniz?

2

09.08.2004, 21:52

Hasbunallahu venimelvekil.... :x
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

3

10.08.2004, 20:50

ALLAH'a havale etmekten başka ne yapabiliriz.
Böyle bir ülkede yaşıyor olmak,bu insanların dinimizi sömürerek yaşamalarına sesiz kalmak.. :cry:
"Baştan başa bütün dünya bir damla karın yere dökülmesine değmez" Sadi

Adem

Acemi

Mesajlar: 5

Konum: Viyana

Meslek: Ögrenci

Hobiler: Spor(Futbol, Basketbol,...), PC, Arkadaslarla bulusmak...

  • Özel mesaj gönder

4

27.08.2004, 22:23

Inanamiyorum, böyle seyleri en son bizim ülkeden duymak isterdim :x , ama bu ülkeden daha ne beklenirki, tapin bakalim atatürkünüze daha ne zamana kadar ayakta tutabilecek sizi. Yazik adamcagizi belkide coktan cehennemlik ettiniz bile...

Insaallah allah ülkemizin, vatanimizin yolunu aydinlatir.
Amin

Selam
Adem
Ask korkuya peçedir, korku da aska perde,
Allah'tan nasil korkmaz, insan Onu sever de...

NECIP FAZIL KISAKÜREK

Mesajlar: 36

Konum: Kocaeli-ızmir

Meslek: ışletme Öğrenci

Hobiler: Sinema,Yabancı dil,Web

  • Özel mesaj gönder

5

30.08.2004, 01:30

Alıntı sahibi ""hata""

ALLAH'a havale etmekten başka ne yapabiliriz.
Böyle bir ülkede yaşıyor olmak,bu insanların dinimizi sömürerek yaşamalarına sesiz kalmak.. :cry:


:(
Seçkin insanların kurduğu galakside bir karadeliğim ben..

6

11.09.2004, 09:21

Medyada ihbar haberleri

Özellikle dindar camiayı ihbar eden gazetelerin başında Milliyet geliyor.

Gün geçmiyor ki, dindarları ihbar edici, jurnalleyici mahiyette haberler, yazılar, yorumlar çıkmasın, bu "ciddi gazete"de.

Bir de, lejandında "Basında güven" ibaresini kullanıyor.

"Basında güven" diye övündükleri gazetenin durumu bu ise, varın diğerlerini siz kıyas edin.

Nitekim, diğerleri de bu vâdide hiç boş durmuyor: Hürriyet, Sabah, Star ve onların yan ürünleri gibi neşrolan diğer gazeteler, zaman zaman birbiriyle yarışırcasına dindarlar hakkında aslı astarı olmayan haberleri yayınlarlar; üstelik bunu yapmakla da kalmaz, objektif haberciliğin ruhunu çiğnercesine, bir nevi jurnalleme üslûbuyla olayları alabildiğine abartarak sunarlar.

Durmadan çamur atarlar; tutmazsa da izi kalır hesabını yaparlar.

ışte, zihinlerde bıraktıkları bazı izleri görelim:

"Fransa'da, mini etekli kızı diri diri yaktılar." (Hürriyet)

"Suriye'de gizli irticaî eğitim gördüler; militanca eğitildiler." (Milliyet)

"Resimli çocuk kitabında civcivlerin başını da örttüler." (Star)

"Örümcek kafalı." (Sabah, "Deprem ilâhî ikazdır" fikrine karşılık kullandığı manşet.)

"Öğretmenevinde açık göbek yasak, çarşaf serbest." (Milliyet)

Bunlar gibi, daha nice hakaretli, ihbarlı asparagas haber ve yorumlar var.

Yalana, asparagasa doymak bilmezler. Sanki üzerlerine vazifeymiş gibi, durmadan, bıkmadan, usanmadan aynı alışkanlıklarını sürdürür giderler.

ışte, dünkü (10 Eylül) Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde de, aynı minval haber ve yorumlar yayınlandı.

Milliyet, "Kültür Bakanlığı izniyle cihat filmi" başlığıyla sunduğu haberde, Çocukça isimli derginin Kültür Bakanlığı'nın izniyle dağıttığı çizgi filmlerde, "cihat propagandası" yapılıyormuş.

Dergiyi çıkaran Atak Organizasyon Müdürü Hüseyin Akçalı ise, 2003 ıran yapımı filmleri bir aracının getirdiğini belirterek, "Tercümesini yaptırıp, geçen ay satışa sunduk. Onun dışında bir şey bilmiyorum" demiş. Demiş demesine de, Milliyet muhbirlerini bu sözlerle inandıramamış anlaşılan.

Türkiye'de, her türlü sapıklık filmlerinin el altından piyasaya sunulmasını es geçerek, legal yoldan pazarlanan cihat çağırışımlı çizgi filmleri abartarak nazara verenlerin yaptıklarını gelin de hayretle karşılamayın.

Milliyet bunu yapar da, Hürriyet ondan geri durur mu hiç...

Hürriyet'ten Emin Çölaşan, görünürde köşe yazarı olmasına rağmen, aynı köşede muhbirlik de yaparak dindarları jurnallemekten geri durmuyor.

Nitekim, dünkü köşe yazısı içinde, Bolu ızzet Baysal Üniversitesinde yapılan kayıt esnasında ve Tokat’ta yeni öğretmenlerin kura çekimi sırasında orada bulunan türbanlı öğrenci ve öğretmenlerin durumuna dikkat çekerek, bu tabloya müsamaha ile bakanları doğrudan ihbar ediyor.

Sonunda da, aynen şu yakınmalı ifadeleri kullanıyor: "...Vay canına yahu, kim kimi nasıl kandırıyor! Bunlar yarın derslere üniforma türban-pardösü ile girecekler. O zaman ne yapacaksınız?"

Gördüğünüz gibi, gazeteci-yazar diye geçinen Emin Çölaşan'ı şimdiden almış öyle bir dert ki, düşman başına...

Ona göre, türban-pardesü bir üniformadır ve bunlar bu kıyafetle kayıt yaptırdığı gibi, yarın gelip derslere de girebilirler. Ki, böyle bir durumda mutlaka kıyâmetin büyüğü kopartılmalıdır. şimdiden 'birtakım mahfilleri' haberdar ediyor.

Oysa, bu üslûptaki yazılar, objektif gazetecilikten çok, ihbarcılık ve jurnalcilik tarzına yakındır.

Ne diyelim, herkes kendine yakışanı yapıyor.

Kaynak

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir