Giriş yapmadınız.

1

06.05.2005, 11:55

ilginç bir yazı

Alıntı

VATAN dışındaki popüler gazetelere de göz atanlarınız, farkındadır: Geçtiğimiz ay boyunca medyada kıyamet habercisinden, kıyamet tefsircisinden geçilmiyordu...

Dizi üstüne dizi yayınlandı, dosyalar açıldı, yorumlar yapıldı.

Gazeteler yapar da, televizyonlar durur mu? Onlar da "uzmanları" tartıştırdı.

Bütün mesele şu sorunun üzerinde toplanıyordu: Yakında kıyamet kopacak, bu kesin ama acaba ne zaman ve ne şekilde?

Bu soru başlı başına iç gıcıklayıcıydı, fena halde merak kabartıcıydı.

Hatta, açıkça itiraf edelim: Tanık olduğumuz şey neredeyse sevinçli ve şehvetli bir kıyamet beklentisiydi...


***

şimdi kıyamet "bilgisi"nin Allah'a ait olduğu gerçeğini ve dinlerin kıyametle ilgili açıklamalarını bir yana bırakalım...

Ve soralım: Neden kıyamet beklenir?

Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamayı bir marifet sanan ve kendi ölümünden söz açılmasını hiç istemeyen modern inşa neden dünyanın ölümünden söz etmeye bayılır?..

Çünkü kıyamet fikri hiçbir kültürde, hiçbir zihinde toptan yok oluş anlamına gelmez.

Daima geriye kalanlar vardır...

Kimdir o geriye kalanlar, yıkımdan çıkacak olanlar kimdir?

Seçilmişler...

ıyi olanlar...

Kıyametten inançları ve yaşamları nedeniyle kurtulmayı hak edenler...

Büyük yıkımdan geriye kalacak olanlar bunlardır.

Kıyamet fikri semavi dinlere bağlı olsun olmasın, hemen her kültürde kötülerin ebedi yok oluşunu ama iyilerin de ebedi varoluşunu simgeler.

Eh, işte püf noktası burasıdır!

Modern insanın kıyamet şehvetinin ve merakının temel dürtüsü bu noktada yatmaktadır...

Hayatını, şu sıradan harala güreleyi "hiçleşerek" yaşayanlardan hangisi istemez bir gün "seçilmiş" olup ebediyen huzura ermeyi?..

Kim istemez korkunç bir hayatın ölümlüsü olmak yerine korkunç bir kıyametin ölümsüzü olmayı?..


***

Bir Amerikan tarikatı 5 Mayıs 2000'de kıyamet kopacak diye ortalığı ayağa kaldırmıştı.

Yer kabuğu bütünüyle kırılacak, taş taş üstüne kalmayacaktı!

şimdi kimse o günlerde medyada yazılıp çizilenleri, yaratılan heyecan ortamını hatırlamıyor.

O tarikatın internet sitesinde şöyle bir açıklama vardı: "Yeryüzünün altüst olmasından sonra sağ kalacak az sayıda insan hayatı yeniden düzenleyecek, yeryüzü yavaş yavaş zenginleşecek, yıkıntıların üzerinde Altın Çağ kurulacak..."

Kıyamet kopmayınca o inanç topluluğunun nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığı yazılmadı, haber olmadı elbette. (Malum, haberciliğin o yanı hep savsaklanır.)

Ama adım gibi eminim ki (ve geçmişte yakından tanıdığım kimi yerli inanç topluluklarının halinden bilirim ki) grup içinde ciddi kopmalar, dağılmalar olmamıştır.

Sadece "bir hesap hatası yaptık" deyip, kıyamet tarihini daha ileri atmıştır tarikatın liderliği...

Neden mi?

Çünkü "seçilmiş" olma duygusunu terk edip sıradan insanların arasına katılmak çok daha zordur...


***

Oysa...

Bütün bunlar bir yana...

Günü geldiğinde her insan kendi kıyametini yaşar.

Her birimiz için, tek tek, asıl kaçınılmaz olan budur. Değil mi?


Haşmet Babaoğlu
Vatan
bulentgoktas

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir