Giriş yapmadınız.

mny

Acemi

  • "mny" bir erkek
  • Konuyu başlatan "mny"

Mesajlar: 39

Konum: Kahramanmaraş

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Risale-i Nur okumak Boş zamanlar değil ama dolu zamanlar oluyor

  • Özel mesaj gönder

1

03.08.2010, 16:38

Niçin “Evet!” Diyecekler?

Mustafa CAN
1. AKP Demokrat olduğu için…

Gerekçeye bak: “Bir masumun hakkı, yüz câniye feda edilmez” diye İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsidir. Bu ise çok ehemmiyetli bir mes’ele-i vataniyedir ve hâkimiyet-i İslâmiyeye büyük bir tehlikedir. Madem hakikat budur, ey dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar! Siz bu iki partinin gayet kuvvetli ve zevkli ve cazibedar nokta-i istinadlarına mukabil, daha ziyade maddî ve manevî cazibedar nokta-i istinad olan hakaik-i İslâmiyeyi nokta-i istinad yapmaya mecbursunuz. Yoksa sizin yapmadığınız eskiden beri cinayetleri, nasıl eski partiye yüklüyorlarsa, size de yükleyip; Halkçılar ırkçılığı elde edip, tam sizi mağlub etmeye bir ihtimal-i kavî ile hissettim ve İslâmiyet namına telaş ediyorum.” (Emirdağ Lahikası, 2:164)

Ne alakası varsa! Üstaddan güya delil getiriyorlar…

2. Bu bir demokratik hakları savunmadır. Temel Hak ve Hürriyetlerin kazanımıdır…1987 Referandumu ise bir fitne hareketidir. Çünkü o referandum ile Türkiye’ye yıllar kaybettiren Demirel, Türkeş, Erbakan ve Ecevit’in Siyaset yasağı kaldırıldı. Özal öldürüldü ve bu yasaktan kurtulan Demirel’i derin devlet kendi hâkimiyetini kurmak için Cumhurbaşkanı seçti…

Gerekçeye bak: Bu Referandum ve Anayasa değişikliği ile alakası yoktur. Bu referandum hakların koruması içindir. O günkü ise hak değil, zira onlar adam değil ki hak olsun değil mi yani onarlın canı yoktu çünkü patlıcandılar… Hem akılsızlığından o gün aldanan bu gün de aldanabilir…

3. 82 İhtilalini ve Darbeleri ortadan kaldırdığı için…

Gerekçeye bak: Hiçbir alakası yok. İhtilalleri ortadan kaldıracak olan madde 35. Madde. O ise AKP oyları ile teklifi dahi reddedilmiştir.
4. HSYK ve Yargıtay ve AYM surlarını yıkıyor.

Gerekçeye bak: Kemalizm öyle bir sistem kurmuş ki 500 milletvekili ile değiştirmek mümkün değil.. Ama görüyorsunuz ki AKP şıp diye değiştiriyor.. Bundan sonra her şey AKP’nin dediği gibi olacak ve demokrasi gelecek.. (!) Bunun için Evet!” (Gerekçeye bak referanduma “Evet!” de…)
5. Yıllarca bu Anayasa’nın tek bir maddesine dokunulmamışken…. Telaffuz bile edememişken… AKP 27 Maddeyi değiştiriyor… (?!)

Gerekçeye bak: Anayasa’nın 1987’den itibaren gerek Referandumla gerekse Meclis çoğunluğu ve mutabakat ile 83 Maddesinini çeşitli partiler ve AKP tarafından değiştirildiğini bilmiyor… Yazık!…. Sonra herkese akıl dağıtıyor ve ahkam kesiyor.. (El-Cahilü Cesurun ve’l-Aklu ve’l-İlmü kasîrun…)

6. Cemaati kimse marjinalleştirmesin!.. Risale-i Nur hazinesinden faydalananların akla ihtiyacı yoktur. Nasıl olur da “Hayır!” diye cemaati marjinalleştirirsiniz? “Evet!” diyin de demokratikleştirin… vs…

Gerekçeye bak: Risalelerden istifade edene ve akıl verene bak.. Kim akıl verip, “Evet” kampanyası açıyorsa!..

7. Bu 82 Anayasası olarak kalmaya devam edecek ama!.. Surda bir gedik açılacak… Buna Evet demeyenin samimiyetinden ve İslamiyetinden şüphe etmek lâzım…

Gerekçeye bak: Lafa bak hizaya gel… İhtilal Anayasası olarak kalacak… Daha önce 83 maddesi değiştiği halde surda gedik açılmamış da yeni açılacak… Evet demeyenin İslamiyeti tehlikeye girecek… Tam bir Fetullah Hoca ve Erbakan mantığı… Demokrasi ve Vicdan Hürriyeti rafta… Marjinallik ve Taassup ön safta…

8. CHP, MHP ve Cindoruk’un DP’si “Hayır!” dediği için inadına “Evet!” Bir kısmı da boykot edecekmiş… Bunlar da Kürtçüler… Biz onların safında görünmememiz için AKP kayığına binip küreğini çekerek “Evet!” demeliyiz.

Gerekçeye bak: Demokratik haklar “Evet” ve “Hayır” şeklinde olabilir ve demokrat olanlar da her ikisine de saygılı olur. Ama bu Referandum da Demokratik hak diye bir şey yok. Ya Evet der Müslüman olursun veya hayır der gavurların yanında yerini alırsın.. Ortası da olmaz. O zaman da Kürtçü olursun. Sandığa gitsen de suçlusun tarafsız kalsan da mübarek iman küfür mücadelesi…

9. Türkiye’de bütün dini cemaatler gayr-i nizami (örgütsüz) de olsa “Evet!” diyorlar. Nurcular nasıl hayır diyerek karşı safta yer alırlar. Bu samimiyetsizliktir. Bari sus da sesini çıkarma! Kimseyi iğfal etme… Yoksa Cemaat boyunun ölçüsünü alır, seni bir adama benzetir.. Çünkü cemaat benim gibi evet diyor.

Gerekçeye bak: Zaten bu Nurcular bütün dini cemaatlere rağmen 1982 Anayasasına da “Hayır!” diye bütün dini cemaatleri karşılarına aldılar ve fitneye alet oldular. Bari bu gün Evet de de Cemaatlerin yanında yerini al… Değil mi yani.. Ne mükemmel bir gerekçe.. Buna hiçbir vicdan sahibi hayır diyebilir mi? o gün darbe Anayasasına “Evet” diyenler bu gün de evet diyorlar. Onlar bilmeyecek de siz hukuk okuyanlar ve değişiklik metnine ne değişiyor diye bakan aptallar mı Hayır diyeceksiniz. Zaten bu memlekette her kötülük okuyanlardan çıkıyor…

10. Bir tek madde bile onaylansa “Evet!” diyeceğim. Çünkü bu Darbe Anayasasını değiştirmek anlamına geliyor. (Daha önceki 83 madde değişikliği yapanlar darbe Anayasasını güçlendirmek için değiştirmişlerdi ya…) Hem CHP, BDP ve MHP’nin günahına ortak olmamak için “Evet” diyeceğim…

Gerekçeye bak: Anayasa değişikliğinin ne getirip ne götüreceği hiç yok. Bunlara göre Anayasa oylamasında “Evet” veya “Hayır” denmiyor. CHP, MHP ve BDP Hayır dediği için kanını mürekkep yaparak kutsi bir heyecanla “Evet” diyor. Daha önce Darbe Anayasasına “Evet” diyen dini cemaatlerin yanında yer almadığımız için bizi itham ediyor…

Allah akıl ve insaf ile beraber okuma ve yazma gibi bir nimeti ihsan etsin… Neye oy verdiğine bakarak ve okuyarak hür fikirle demokratik hakkını kimsenin tesiri altında kalmadan oy kullanma şuuru ihsan etsin.. Amin!..

11. Münafık, bölücü, ateist ve insan hakları düşmanları ile aynı safta yer almamak için bu Anayasa’ya Evet diyeceğim…

Gerekçeye bak: 12 Eylül Anayasa Referandumunda da zaten şimdi bir maddesini değiştirmenin kutsal bir görev sayıldığı anti-demokratik ihtilal ürünü Anayasa’ya “Evet!” diyenler de “Komünistlerle beraber olmamak için Kenan EVREN”le beraber bu Anayasaya “Evet!” kampanyası başatmışlar ve bizi Komünistlerle beraber hareket ettiğimiz için Müslümanlardan ayırmışlardı. Aynı zihniyet ve aynı gerekçe… Zaten 12 Eylül ürünü 1983 Anayasasına o gün “Hayır!” diyen Demirel’in yanında yer almamak ve kendilerini aklamak için Anayasa’nın tamamına “Evet” kampanyası açan Fetullah Hoca Cennette kendisine arkadaş olarak Kenan EVREN’i ve değerli siyaset adamı Bülent Ecevit’i kabul etmekte… Diğerlerinin cennet garantisi olmadığını sitesinde ve röportajlarında açıkça dile getirmektedir. Bu gün ise günah çıkartır gibi “Ölülerinizi de kaldırın ve bu değişikliğe referandumda Evet” oyu verin kampanyası başlatmış bulunmaktadır.

Allah akıl, izan ve insaf versin ve biraz da okuma kültürü versin.

Allah “Hayır!”lı etsin…

2

03.08.2010, 16:40

Dinsiz komitenin mağlup olması ve yargıdaki ayağının bitmesi için.

mny

Acemi

  • "mny" bir erkek
  • Konuyu başlatan "mny"

Mesajlar: 39

Konum: Kahramanmaraş

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Risale-i Nur okumak Boş zamanlar değil ama dolu zamanlar oluyor

  • Özel mesaj gönder

3

03.08.2010, 16:42

12 Eylül Anayasasına Evet Diyenler…

Mustafa CAN

12 Eylül 1980 darbesine ve 1983 Referandumunda “Darbe Anayasası”na “Evet!” diyenler bu gün de 12 Eylül 2010 referandumunda “Evet!” deme kampanyası başlattılar. Bunların başında ise “Din Derslerini Zorunlu hale getirdiği” gerekçesiyle Anayasa’ya “Evet!” diyip ihtilal lideri Kenan EVREN’i cennetlik ilan eden Fetullah Gülen Hocefendi gelmektedir.

Fetullah Gülen Hocafendi’nin “Evet!” demesi önemlidir. Zira ABD’de tedavi gerekçesiyle gözetim ve denetim altında tutulan hocafendinin “Evet!” demesi ABD’nin bu referandumdan “Evet!” çıkmasını istemesi demektir. Zira devletlerin iç işlerine karışmayan ve tarafsız olan ABD’nin resmi sözcüleri yine “Siyasete asla karışmayan ve her partiye aynı mesafede duran ve tarafsızlığını her hal ve şart altında ilan eden Fetullah Gülen gibi kanaat önderleri ve liderlerdir.

Fetullah Gülen bu referandumda o derece hararetle taraftardır ki “Mezardakileri kaldırıp evet demek mümkün olsa kaldıracak ve “Evet!” demelerini sağlayacaktır. Gerisini siz hesap edin… “Değil sadece kadını erkeğiyle, çoluğu çocuğuyla ve dünyanın dört bir yanına dağılmışıyla hayatta olan insanları, imkân olsa mezardakileri bile kaldırarak o Referandum’da “EVET” oyu kullandırmak lazım. Mezardakiler bile kalksın. Ben zannediyorum kalkarlar da.. Ben zannediyorum ruhları koşar da. Çünkü demokrasi adına çok önemli bir adımdır” ifadeleri ona aittir.
Tabii bu ifadeler tarafsız ve demokrasi aşığı bir liderin samimi ifadeleridir. (!..)
Peki, ‘12 Eylül’de yapılacak gereksiz ve lüzumsuz hiçbir derde deva olmayacak ve (şimdiye kadar yapılan 83 madde değişikliğinden de anlaşıldığı gibi) 12 Eylül Anayasa’sında hiçbir şey değiştirmeyecek olan kısmî değişiklikler için “Evet!” oyu kullandırma çabasının arka planında ne var acaba?’ demekten kendimizi alamıyoruz.

Milletimizin ikbali için Anayasa’nın toptan yenilenmesine ve değiştirilmesine şimdiye kadar destek verdiğini görmediğimiz Fetullah Gülen hoca neden şimdi tam bir Demokrat kesildi?” bunu anlamakta zorlanıyoruz…

12 Eylül Anayasa’sına “Evet!” kampanyası açanların bu gün kısmî değişikliğe de “Evet!” kampanyası açmaları gerçekten düşündürücü? Peki, ama daha önce 83 maddesi değişirken neden onlara aynı duyarlılığı göstermediler?

Milletin istikbali için çalışan ve yaklaşık 11 senedir ABD’de Prensilvanya’da çiftliğine ikamet eden kanaat önderi ve dini lider Fetullah Gülen “Anayasa değişikliği milletin istikbali için desteklenmeli ve gerekirse mezardaki ölülerin ‘Evet!’ Oyu vermek isteyen ruhlarını çağırarak cesetlerini diriltip getirip “Evet!” demeliyiz. Bu değişiklik o kadar önemlidir” diyor…

Neden “Evet!” demek gerekiyor? Bu hususları da şöyle açıklıyor:

1.12 Eylül, 12 Mart ve 27 Mayıs darbesini yapanların şahsi saltanat kurmuşlardır.
2.Sahabe kalbi gibi temiz kalplere sahip gençleri sağcı-solcu diye ayırmışlardır.
3.Anayasa değişikliği yapılması zordur ve maalesef yapılamamıştır.
4.Demokrasi adına çok önemli bir adımdır.
5.Bu darbecilerle hesaplaşma değildir ama gelecek için bir adımdır.
6.Evreni din derslerinden dolayı destekledim yine desteklerim…
7.Bülent Ecevit’e de “makamı cennet olsun!” diye dua ediyorum…
8.Ben bütün bunları hakkın hatırı için diyorum…
Bu anlatılan gerekçeler genel hususlar olup doğrudan referandum ve Anayasa değişikliği ile ilgisi olmayan hususlardır. AKP Genel başkanı da “Evet!” kampanyasını doğrudan Anayasa Maddeleri üzerinden değil, “Demokrasiye, Hürriyete ve Darbeye Evet mi Hayır mı?” üzerinden yürütmektedir.

Bu şekliyle Anayasa değişikliği bir aldatmacadan ibarettir.

Kafamdaki soru şu: “Acaba Fetullah Gülen ve Tayyip Erdoğan bu Anayasa değişikliğine bu kadar asılmaları ile neyi hedeflemektedirler?” çünkü Darbe Anayasası değişsin diye kampanya açanlar daha önce bu darbe Anayasasına “Evet!” demek için de kampanya açmışlardı. O gün anayasayı yapanlar onları mükâfatlandırdılar ve bu günlere geldiler. Bu nedenle kafamdaki şüpheleri giderecek somut şeyler bekleme hakkım vardır.

4

03.08.2010, 16:45

Evet nurların daha da inkişafı için.

müslümanlara irtica diyenlerin,gerçek yüzü ortaya çıksın diye evet.

oyunlar oynatarak,cumhuriyeti koruma maskesi altında,islama hücum edenlerin yok olması için evet.

mny

Acemi

  • "mny" bir erkek
  • Konuyu başlatan "mny"

Mesajlar: 39

Konum: Kahramanmaraş

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Risale-i Nur okumak Boş zamanlar değil ama dolu zamanlar oluyor

  • Özel mesaj gönder

5

03.08.2010, 17:16

İsiediğinizi diyebilirsiniz hürsünüz beni etklilemez.

6

03.08.2010, 17:17

Şu anda mecliste bekleyen 5510 sayılı (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasa tasarısı eğer yasalaşırsa pek çok hakkımızı kaybedeceğiz.

Sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızda oluşacak kayıplardan bazıları şöyle:

Ø Zaten ka...dınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkarılacak. (Madde 28 )

Ø Emekliliğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5.000'den 7.000 güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9.000 gün prime çıkacak. (Madde 27)

Ø Emekli maaşları % 23 ila % 33 arasında düşürülecek. (Madde 29)

Ø Yıpranma hakkı gasp edilecek

Ø Aylık geliri 139,6 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila 475 YTL Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacak. (Madde 88 )

Ø Sadece ayakta tedavi olununca değil; hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de 'katılım payı' adı altında para ödenecek. (Madde 68 )

Ø 'Katılım payı' gerektiğinde beş katına kadar arttırılacak. (Madde 68 )

Ø Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak.

Ø Sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık Sigortası primi yatırmak, hatta bir de 'katılım payı' ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de 'ilâve ücret' adı altında para ödemek gerekecek. (Geçici Madde 5)

Ø Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye'de 'sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter' mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yardımı bir aya düşürülecek.

Ø Hastalanan sigortalılara verilen iş görememezlik ödeneği % 16 azalacak. (Madde 18, 19, 80)

Ø Emekli Bağ-Kur'lularının maaşından 10 yıl süreyle % 10 oranında Genel Sağlık Sigortası primi kesilecek. (Madde 88 )

Ø Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, hastane kapılarından geri dönecek. (Madde 88, 89 ,90)

Ø Primini ödeyemeyen çiftçilerin pamuğuna buğdayına, üzümüne tütününe el konulacak. (Madde 87)

Bunlara da evet mi diyoruz?
Allah, yar yar... (Cem Karaca'nın vefatından önce yazıp söylediği son şarkısı)

mny

Acemi

  • "mny" bir erkek
  • Konuyu başlatan "mny"

Mesajlar: 39

Konum: Kahramanmaraş

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Risale-i Nur okumak Boş zamanlar değil ama dolu zamanlar oluyor

  • Özel mesaj gönder

7

03.08.2010, 17:22

Bundan haberim yok ama yazık vallaha yazık tarih tekerrür ediyor. hayır abi hayır. ben hayır diyorum.

8

03.08.2010, 17:25

Haberiniz olmaz tabi. Muhalefet bile bunlardan bahsetmiyor. Yerel seçimlerdeki gibi horoz dövüşüne giriyorlar. Millete dönüp de hakkaniyetli bir açıklama yapan yok ki...
Allah, yar yar... (Cem Karaca'nın vefatından önce yazıp söylediği son şarkısı)

9

03.08.2010, 17:40


Fethullah Gülen Hoca, Şaşırtıyor

Risalehaber sitesine girdiğimde 'Gülen: Bediüzzaman oyunu kullandı ve...' başlıklı haber spotunu gördüm. Sayfayı açtım ve okumaya başladım. Haber, Fethullah Gülen'in yaklaşan referandum için konuştuğunu, pakete 'evet' oyu verilmesi gerektiğini söylediğiyle başlamış. Gerçekten o mu konuşmuş? Bilmem. Eğer o konuşmuşsa, konuşuşundaki gariplik bir şeyler yazmamı gerekli kıldı.

1- ''(Anayasa'daki) bir kısım cellatlıkların ve farklı vesayetlerin önünü almaya matuf bir iki maddenin değişikliği bile çok önemlidir''.

'Cellatlık ve farklı vesayet' sözcükleriyle birilerinin toplumun bir kısmı üzerindeki baskılarını ima ediyor belli ki. 1982'den bu yana milli irade ile toplandığı söylenen Meclis, bir kaç kez değişiklik yaptığı halde, 'cellatlığı ve farklı vesayeti' neden görmemiş? 'Cellatlığın ve farklı vesayetin' şimdi dile getirilmesi, iktidarın bunu farkedip düzelttiği anlamını mı taşır? Hatırlıyorum: 1982'den sonraki zaman diliminde Fethullah Gülen Hoca, katıldığı konferanslarla 12 Eylülcüler de dahil siyasi ve akademik kadroların takdirini alıyor, saygı ve ihtiram görüyordu. Misyonunun dünya ülkelerine yayılması o zaman diliminde başladı. Kur'anî çalışmalar başlamış, Kur'an'a muarız olanlar Kur'an hakikatlerine göz atmaya başlamışlardı. Bu zaman diliminde cellatlık nasıl olmuştu da işlemez olmuştu?

2- ''Bazı siyasiler referandumu kendi hesaplarına değerlendirmeyi düşünüyor olabilirler. Fakat ben, o meselenin millete yararlı olup olmamasına bakarım'' .

Bazı siyasilerden kasıt, iktidar partisindeki kodamanlar mı acaba? Referandumda EVET çıkmasıyla daha fazla semireceklerini mi düşünüyorlar? Yoksa muhalefet grubu siyasileri mi kendi hesaplarına değerlendirme yapanlar? EVET çıkarsa semirme veya nemalanma imkanı bulamayacaklarının endişesini mi taşıyorlar? Eğer böyle ise, referandumun EVET'tiyle millete fayda gelmesi çoook beklenir. Kaldı ki, Anayasa değişikliğinin lehinde ve aleyhinde olan siyasilerin hiç biri, değiştirilen maddelerin içeriği hakkında halkı aydınlatmıyorlar. Halk, bu konuda bilgilendirilmeyecekse Anayasa'daki değiştirme meselesinin kendine yararlı olup olmadığını nasıl anlayacak?

(Bu yazarın bu konuda hatası var işte, Dp yayınladığı bildiri ile neden hayır diyeceğinin gerekçelerini tek tek maddeler üzerinden açıkladı. Sokaklara düşmeleri gerekmez illa.)

3- ''Değil sadece kadını erkeğiyle, çoluğu çocuğuyla ve dünyanın dört bir yanına dağılmışıyla, hayatta olan insanları, imkan olsa mezardakileri bile kaldırarak o referandumda 'Evet' oyu kullandırmak lazım. Mezardakiler bile kalksın. Ben zannediyorum kalkarlar da... ben zannediyorum ruhları koşar da. Çünkü demokrasi adına çok önemli adımdır''.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 12 Eylül 1982 Anayasası gereği, her hangi bir referandumda, hem ülke içindeki hem de dünyanın dört bir yanındaki kadın ve erkek vatandaşlarına oy kullanma hakkını veriyor. Öğrendik ki, ciddi olacak herhangi bir referandumu, çoluk-çocuğa da oy kullandırarak sulandırma meraklıları varmış! Sulandırılma gören eğlence erbabının, o zaman, mezardan ölüleri çıkarıp oy sandığının önüne getirme çabaları yadırganmaz. Geçmişte ölülerin değil de ölülerin kimliğini kullananların oy kullandıkları söyleniyordu. Fethullah Gülen'in, oy kullandırılacak ölüler için ''zannediyorum kalkarlar da'' demesi, onun öyle bir şeyi deneyip denemediğini de akla getirir. ''Ruhları koşar da'' sözüyle Fethullah Gülen, o ruhların, Bediüzzaman'ın işaret ettiği 'habis ruhlar - tayyib ruhlar'' grubundan hangisine dahil olduğunu da bildirmesi gerekir.

Tahmin: Ölüler oy kullanabileceklerse, benzer ölüler de, yasa değişikliği yapmak için Meclis'e doluşmuş olabilirler. Bu, vallahülaziiim, demokrasi adına, çok önemli değil, yaşamı Gülen cemaatinin dışında bırakacak önemde bir adım olur.

4- Anlayışını Bediüzzaman'dan verdiği örnekle desteklemek istemiş Fethullah Gülen. Kendisi Bediüzzaman tabisi olarak bu güne kadar falan partiye girin demediği gibi bir partiye alkış da vurdurmamış. Bu, onun içtihadıdır. Şu hükmü ise benimsenir: ''Mesafeli durmak, milletimizin kaderi adına isabetli bulduğumuz bir kısım meselelerde bazı kimselere oy vermemize mani değildir. Güzel şeyler sergileyen ve iyi işler yapan kim olursa olsun, bu millet onu destelemiştir'' .

'Mesafeli durmak' sözünü biz, parti taassubu göstermemek şeklinde anlayalım. Mesafeli durduğumuz partilerin, milletin kaderi adına isabetli icraat yapabileceğini de olabilir görelim. Referanduma götürülen şu Anayasa Değişiklik Paketi'ni, Fethullah Gülen, 'güzel şey-iyi iş' kategorisine alırsa, işte o zaman O'na, ''Emin misin?'' diye sorulur.


İbrahim Faik Bayav
(1 Ağustos 2010 17:25)

10

03.08.2010, 18:03

AMELİNİZDE RIZAYI İLAHİ OLMALI EĞER O RAZI OLSA BÜTÜN DÜNYA KÜSSE EHEMMİYETİ YOK EĞER O KABUL ETSE BÜTÜN HALK RED ETSE TESİRİ YOK.

Biz önce din, iman, namaz demeliyiz para, pul, makam meşrebimize uygun düşen şeyler değil.
Bazı halktan zevatın devleti soyduğu ve iyi niyeti kötüye kullandığını biliyoruz. 36 yaşında emekli olanları da biliyoruz.
CHP nin iktidara geldiğinde, belediye ye geldiğinde başımıza gelen ekonomik felaketleri de biliyoruz.
28 Şubattan sonra bankaların başına geçen komutanların nasıl hortumladıklarını da biliyoruz.
Bu komutanların namaz kılanları ordudan attıklarını, Allah'a ve peygambere küfür ettiklerini de biliyoruz. Hesap sorabiliyor musunuz?
Eğer namaz kılan tek bir komutan bile olmasın diyorsan "Hayır" dersin.

11

03.08.2010, 18:08

Evet Fetvacısı İş Başında!

Meclis'ten 27 maddelik Anayasa Değişiklik Paketi çıkmıştı. Referanduma götürülmesi kararı alındığı için, siyasi partiler referandum kampanyasına başlamışlardı.

İktidarda olan parti ile muhalefette bulunan partilerin, kampanyaya başlar başlamaz ağır ithamlarla birbirine saldırması, Meclis'ten çıkmış Anayasa Değişiklik Paketi'ni önemsiz etti.

Basında köşe tutmuş iktidar partisine yandaş yazarlar, anayasa değişiklik paketini hayati önemde görüyor, 12 Eylül 2010 günü yapılacak referandumda EVET oylarının baskın gelmesi için akla gelebilecek her türlü hileyi uyguluyordu.

Uygulamaya konan ilk hile, referandumda HAYIR demenin teröre-teröristlere destek olunurluk ithamı idi. Bu hile öyle etkili oluyordu ki, vatandaşların içine düşürülen korku, HAYIR diyebilme inisiyatifini bastırıyordu.

Ülke, Hatay'dan itibaren, sosyal patlamaya başlamıştı ve Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Erzurum ve İnegöl'e doğru genişliyordu. İşin berbat ve kötü tarafı şuydu ki; referandum için 12 Eylül gününe yaklaşılırken, ne iktidar mensupları, ne de muhalefettekiler, Meclis'ten çıkan değişikliğin içeriğinin ne olduğunu halka anlatmıyordu. Sadece deniyordu ki; ''Hayır demek ülkeyi geri götürmektir''; ''Evet demek, ülkeyi parçalamaktır''.

Bir kaç gün önce referandumda HAYIR demeyi 'hainlikle' eş tutan Hayrettin Karaman, bu sefer, ''Müslümanlar referanduma katılabilir mi?'' sorusuyla vatandaşlarda yeni bir kafa karışıklığı başlattı. Referanduma katılma konusunda ''din kuralları bakımından tereddüt geçirenler; bu anayasanın İslam'a aykırılığını dile getirenler'' olarak tanımladığı gruba, sözde tavsiyede bulunuyordu! Şu cümle onun: ''Laik ülkelerde müslümanlar düzeni kökten değiştirme imkanı bulamazlarsa laik kanunlar içinden İslami kurallara veya amaçlara daha uygun olanları tercih eder, bunların hayata geçmesi için çaba gösterir'' Bkz:

Soru 1- Laik ülkede yaşayan müslümanların o ülkenin düzenini kökten değiştirme görevi var mı? (Şimdi Amerika, Almanya, Fransa, Hollanda ve İtalya, ülkelerindeki müslümanlardan kaygılanacak)

Soru 2- Laik ülkede yaşayan müslümanlar, müslümanlığın ne olduğunu biliyor mu? (Ne Diyanet, ne de Hayrettin Karaman, müslümanlığı halka anlatmaya yanaşmıyor ki)

Soru 3- Okulunda dinî eğitim de aldığı bilinen kişilerin, yönetime geldiğinde, yalan vaadlerle halkı kendine cezbetmesi caiz mi? (Bu durum, dini kötü gösterecek, İmam-Hatip okullarını ve bilcümle devlette görev almışlarını sorgulanır edecektir)

Dinî eğitim aldığı bilinen zat, referandum için ortaya çıkıyor, her şeyin güzel olacağı iddiasıyla halktan EVET oyu istiyor, ama o, değişiklik paketinin içeriğinin ne olduğunu halktan saklıyor. İşin garibi, dindar bilinen yazarlar, ateist bilinen yazarlarla birlikte, bütün ülke insanlarını EVET demeye zorluyorlar.

Hayrettin Karaman, son yazısındaki yeni tavsiyesiyle, ''HAYIR demeyi hainlikle eşit tutma'' anlayışını, biraz hafifletmiş görünüyor. Önemsenecek cümlesi şu: ''(Referandumda) -Evet- demek, bir partiye oy vermek demek değildir. Vatandaşlar, Anayasa'nın değişen maddelerini okumalı, yapılan değişikliklerin kendine, ülkeye, halka faydalı mı, zararlı mı olduğuna bakmalı ve reyini buna göre kullanmalıdır''

Hatırlatma: Partilerin kendilerini halka gösterip uyduruk laflar ettiği ortamda vatandaşlar değişiklik maddelerine bakıp kendilerine faydalı mı - zararlı mı hükmünü vermeyi beceremezler. Hayrettin Karaman, bi zahmet, kendisi, değişiklikleri gözden geçirsin, anlayabildiğini okuyucularına duyursun. Kendisine yardımcı da oluveriririz nitekim!

Son söz: Hayrettin Karaman'ın ''Eğer referandumda HAYIR sonucu çıkarsa ülke en azından on yıl geriye gidecek'' hükmünü vermesi yanlışoğlu yanlıştır. Ülke, bu referandum süreciyle ülke olmaktan çıkıyor haberi yok.

İbrahim Faik Bayav
(30 Temmuz 2010 11:15)

12

03.08.2010, 18:13

Referanduma Giderken Kötü Hüküm Veren Var

27 maddelik Anayasa Değişiklik Paketi Meclisten yetersiz sayıdaki vekil onayıyla geçmiş, Anayasa gereği, yeterlilik millette aranmaya başlanmıştı.

12 Eylül 2010 günü yapılacak oylama için kampanya 23 Temmuz günü başladı. AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan, halkın karşısına çıktığında, ''Bu değişiklik, 12 Eylül 1980 hareketini yapanlarla hesaplaşmadır'' diyordu. Ve devam ediyordu Erdoğan: ''Sizden referandum günü EVET cevabı istiyorum''.

Politikacılar böyle şeyler derler. Derlerken, dediklerinde doğruluk payının yanlışa oranının ne kadar olduğunu düşünmezler.

İslam hukukçusu bilinenlerin yapacağı şey, yanlışla doğru arasındaki farkı belirgin etmektir. Devletin başındakilerinin her yanlışla ülkeye ne kadar puan kaybettiklerini anlamaları için.

İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman'ın 22 Temmuz 2010 günü 'Niçin, Evet' başlığıyla yazısı çıktı. 'Niçin Evet' diyeceğini açıklarken bazı cümleleri beni rahatsız etti. Bkz:

Hayrettin Karaman'ın yazısındaki bazı cümlelere beraber bakalım:

1- Birinci paragrafın ilk cümlesi: ''Referandumda hangi seçeneğin tercih edileceği konusu Türkiye için hayati önemi haiz''

Türkiye, millete 27 madde onaylatmakla hayatiyet kazanacaksa, milletçe seçildiği söylenen 550 kişinin Türkiye'ye hayatiyet kazandırmanın neresinde diye sorulur. Efendiler, evetçisiyle, hayırcısıyla, çekimseriyle, 23 Temmuz itibariyle Meclis'i bırakıp tatile çıktılar.

2- 12 Eylül 2010 günü yapılacak referandumla, ''Türkiye, biraz daha demokrasiye...'' götürülmüş olacakmış.

Peki, Türkiye, biraz daha demokrasiye götürülüp demokrasinin kaç kilometre uzağında bırakılacakmış? Bu, yiyeceği alarak değil görerek doy gibi bir şey olacaktır. Hele ki, bu Anayasa Değişikliği'nin oylanmasını, ''Halkın iradesinin etkili olması, halkın seçtiği iktidarın ellerini kollarını bağlayan iplerin gevşemesi'' olarak nitelemesi ise, bu yazıyı okuyanı şaşırtıyor. İnsaf ya! Eli kolu bağlı olanlar tatile çıkıp 3 ay 9 gün Ankara'dan kaybolmayı düşünürler mi?

3- Şu cümlesine dikkat edilmesi gerekir Hayrettin Karaman'ın: ''(Referandum günü) anayasa değişikliğine -Hayır- demenin, ya hainlik, ya gaflet, veya parti taassubundan başka makul bir sebebi olamaz''

Hayrettin Karaman'ın bu hükme varması;

a) Türkiye'nin 'çaaatt!' diye ikiye bölünme uğursuzluğuna AKP'nin ve ona akıl verenlerin sebep gösterileceği korkusundandır.

b) Referandumda HAYIR demenin de EVET diyecek olanlar kadar vatandaşlara hak olduğunu anlamamasındandır

c) Taassup olsa bile, HAYIR diyecek partilerin yönetimlerini aptal sanmasındandır. (Terör destekçisi diye söylenen BDP, HAYIR da demiyor EVET de demiyor. Şimdi bu partinin taraftarlarını Hayrettin Karaman nereye koyacak?)

d) Vatandaşlar yanılıp HAYIR deseler bile, bu vatandaşların gaflet hâlinin, yasayı çıkaranların işi eğlenceye vurmasındandır. (İktidar da muhalefet de, yasayı değil kendilerini halka gösteriyor)

Gaflet veya taassupla HAYIR diyecekleri konunun dışında bırakalım. Diğer HAYIR diyeceklere Hayrettin Karaman'ın 'hain' suçlaması yapması, ülkenin bütün HAYIR diyecek vatandaşlarını, Hayrettin Karaman'ı Adil-i Mutlak'a davacı olmaya iter.
'hain' kime denir öğrenelim: 1. Hıyanet eden; 2. Gördüğü iyiliğe kötü karşılık veren; 3. Kötülük yapmaktan, zarar vermekten hoşlanan, merhametsiz. (Büyük Türkçe Sözlük. D. Mehmet Doğan) Bu kişilere devlet olan devletin yaptırımı acımasızdır.

Son söz: Ülkenin hatırı sayılır sayıdaki HAYIR'cı vatandaşına 'hain' ithamı yapan, fazla zaman geçmeden, yaptığı ithamın ağırlığında ezilir kalır.

İbrahim Faik Bayav
(24 Temmuz 2010 18:01)

Bu konuyu değerlendir