Giriş yapmadınız.

1

17.08.2007, 20:55

Başörtülü first lady

Gül’ün cumhurbaşkanlığına karşı çıkanların en “önemli” itiraz gerekçelerinden biri, eşinin başörtülü olması. Yeni first lady’nin şahsında başörtüsü devletin en tepe noktasına çıktığı takdirde, aşağı kademelerde uygulanan yasağın iyice zora gireceğinden korkuyorlar.

Bu noktadaki rahatsızlığın en çok hissedildiği yerlerin başında ise askerî cenah geliyor. Çünkü ne yazık ki, yasakla kendisini en fazla özdeşleştiren kurum askeriye. Onun için de, başkomutanın eşinin örtülü olması ihtimaline yönelik ısrarlı itirazlar özellikle o adresten yükseliyor.

Hilmi Özkök gibi bir ismin, hem de 22 Temmuz sonrasında yaptığı çıkış bunun son örneği.

Özkök, “Bizim kimsenin başörtüsüyle bir sorunumuz olamaz” diye başladığı sözlerini “ama” kaydıyla şöyle sürdürüyor “Onun siyasallaştırılmış halinin devletle ilişkilendirilmesi uygun olmaz, doğru olmaz.” (Hürriyet, 13.8.07)

“Başörtüsünün siyasallaştırılmış hali” ifadesi ile, baştaki örtünün bağlanma biçimine dayalı belli bir formatın kast edildiğini düşünecek olursak, “Acaba babaannelerimizin örttüğü tülbent veya Anadolu kadınının örtüsü cinsinden bir başörtüsü olursa bu itiraz kalkar mı?” sorusu ister istemez bir defa daha gündeme geliyor.

Aslı hiç de öyle olmadığı halde “türban” ismi taktıkları örtünme şekline “siyasî simge” iddiasıyla yasak getirenler, eğer “Başörtüsüne karşı değiliz” iddiasında samimî iseler, çözümün “Başlar mutlaka açık olacak” dayatmasında değil, alternatif baş örtme modellerine kapıyı açmakta olduğunu kabul etmek mecburiyetindeler.

Gül ailesinin “türbanı modernize etme” adı altında modacılara başvurması, bu anlamda alternatif çözüm bulma arayışının bir sonucu ve ifadesi olabilir.

Ama niyet böyle bile olsa bu girişimin, aynı zamanda AKP iktidarıyla ivme kazanan “dejenerasyon, yozlaşma” sürecinde yeni bir aşamayı tetikleme riskini beraberinde getirdiği kesin.

Modacıların arenası haline gelmiş bir tesettür asıl anlam ve amacından sapmış, kadının ibadet niyet ve kastıyla kendisini yabancı nazarlardan gizlemesini öngören temel esprisini kaybederek, tam tersi bir zemine çekilmiş olmaz mı?

Konunun üzerinde durulması gereken bir diğer boyutu, Gül’ün ve Erdoğan’ın “Çankaya’da başörtüsü”nü savunurken Birinci Cumhurbaşkanına dayanma, onun eşini ve annesini referans gösterme yanlışını ısrarla sürdürmeleri.

Oysa yasakçıların dayanağı da aynı kişi. Ve onların argümanları çok daha güçlü ve tutarlı

Diyorlar ki: “Zübeyde Hanımın örtüsü türban değil, tülbent. Latife Hanım ise evlendiğinde açıktı. Ama o günün toplum yapısını dikkate alarak, yurt gezilerinde halkın karşısına örtülü olarak çıkıyordu. Boşandıktan sonraki ömrünü de kıyafet devrimine uygun şekilde geçirdi...”

Dahası, CHP’li Onur Öymen’in vurguladığı gibi, “Atatürk’ün hedeflerinden biri tesettürü kaldırmaktı.” Ve bu, daha millî mücadele günlerinde M. Kemal’in, Mazhar Müfit’in not defterine yazdırdığı temel hedefler listesine “Tesettür kalkacak” maddesini koydurmasıyla da sabitti.

Hal böyle olunca başörtüsünü, hayatı boyunca tesettürü kaldırmayı hedeflemiş bir kişiye dayanarak savunmanın hiçbir anlamı yok.

Kendi dâvâsını küçük düşürmekten başka...


Kazim Gülecyüz/ Yeni Asya
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

2

22.08.2007, 21:21

Atatürk'ün Çankayası

[img:283:338]http://www.tsk.mil.tr/anitkabir/album/ata-51_k.jpg[/img]

Atatürk tesettür için diyor ki:

" Dinimizin tavsiye ettiği tesettür, hem hayata hem fazilete uygundur. Eğer kadınlarımızın şerîat'in tavsiye ettiği ve dinin emrettiği kıyafetle, faziletin icab ettirdiği tavır-ı haraketle içimizde bulunur, milletin ilim, sanat, içtimaiyyet haraketlerine iştirak ederse bu hâli, emin olunuz, milletin en müteassıbı (fanatiqué) dahi takdirden men'i nefa edemez.

ıcab-ı din olan tesettür, kadınlar için mücbir-i müşkilat olmayacak, kadınların hayat-ı içmaiyyede- hayat-ı maişette ve hayat-ı ilimde erkeklerle teşrik-i faaliyet etmesine engel mani bulunmayacak bir şekl-i basittedir. Bu şekl-i basit, heyet-i içtimaiyyemizin ahlak ve adabına aykırı değildir."

1959 tarihli Nutuk'un 149. ve 151. sayfalarında der ki:
"...... Filhakika memleketimizin bazı yerlerinde, en ziyade büyük şehirlerinde tarzı telebbüsümüz (elbise tarzımız), kıyafetimiz, bizim olmaktan çıkmıştır!...

Dinimizin tavsiye ettiği tesettür hem hayata, hem fazilete uygundur... Tarzı telebbüsümüzü ifrata vardıranlar (giyinişini sapkınlığa vardıranlar), kıyafetlerinde aynen Avrupa kadınını tatlid edenler düşünmelidirler ki, her milletin kendine mahsus an’anesi, kendine mahsus âdeti, kendine göre millî hususiyetleri vardır.

Hiçbir millet aynen diğer milletin mukallidi (kör taklidçisi) olmamalıdır. Çünkü böyle bir millet ne taklit ettiği milletin aynı olabilir, ne kendi milleti dahilinde kalabilir. Bunun neticesi şüphesiz hüsrandır (millî çözülmedir). Tarzı telebbüsümüzde ruhî ihtiyacını tatmin için ıslâm ve Türk hayatını iptidaden (başından) bugüne kadar layıkiyle tetkik ve etrafiyle tavzih etmekliğimiz lazımdır.
(....)
Bazı milletlerin zevk âlemlerini memleketimizde tatbike kalkmak bittabi hatadır."

3

22.08.2007, 23:11

Sonradan söylediği sözlerle ne kadar uyum (!) içinde değil mi, böyle kişiliklere ne diyorlardı? Cevabını vermeyin, şşş, kimse duymasın, çünkü suç, ayıp. Bilinen, ama ifşa edilemeyen bir gerçek, bir takım faşist zihniyetliler yüzünden. Gün gelir devran döner, o zalimlerin yüzünü tükürüğe boğma, rezil etme vakti bize gelir.

4

22.08.2007, 23:33

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Gün gelir devran döner, o zalimlerin yüzünü tükürüğe boğma, rezil etme vakti bize gelir.


ınşAllah...
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

5

25.08.2007, 18:50

(Bırak itler, köpekler istedikleri kadar ulurlarsa) Ulusun(lar)! Korkma! Nasıl böyle (cihânı titretecek derecede kuvvetli) bir imânı (cenâbet elleriyle sıkıştırıp) boğar ?!

(Aslında câhiliyetin daniskası ama, gâfillere göre güyâ) <<Medeniyet>> dediğin (o "batı" adlı, bütün dişleri dökülüp ağzında) tek (çürük) diş'i kalmış, (insâniyetten ve medeniyetten nasiybini almamış) canavar ?!

Âkif'e rahmet, bize hidâyet..
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

nevfel

Profesyonel

Mesajlar: 411

Hobiler: müzik,kitap,radyo,bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

6

30.08.2007, 15:59

bir kayserili ve akpli olarak cumhurbaşkanımızla gurur duyuyorum..ÇOK şÜKÜR EHL-ı ıMAN Bı CUMHURBAşKANIMIZ OLDU SONUNDA HAYIRLI OLUR ıNş.
Ne zaman bir hicran bestesi duysam
Gözlerim mechule dalıyor Anne...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir