Giriş yapmadınız.

1

25.03.2004, 17:13

Demokratlara destek olun

Demokratlara destek olun




Gazetemizin Yönetim Kurulu üyesi Ali Vapurlu Ankara’da “Bediüzzaman’ın siyasî ve içtimaî tesbitleri” konulu bir seminer verdi. Bediüzzaman’ın, siyaseti dinsizliğe her vesîle ile âlet eden Halk Partisi zihniyetine karşı, bütün kuvveti, dersleri ve talebeleriyle Demokratlara destek verdiğini ve siyasîleri dine dost yapmaya çalıştığını belirten Vapurlu, Bediüzzaman’ın siyasete bakışını şu esaslara göre özetledi:

* Siyasete şahıslara endeksli günü birlik mülâhazalarla bakılmamalıdır.

* Siyasete, istibdad ve hürriyet mücadelesi olarak bakılmalıdır.

* Siyasete, Kur’ân, ıslâmiyet ve vatan menfaatine bakılmalıdır.

* Siyaset her halükârda dinin hizmetinde olmalı, din siyasete âlet edilmemelidir.

* Taallüm-ü siyasetin siyaset olmadığı gerçeği de hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Bediüzzaman’ın, “kalbe ihtar edilen içtimaî hayatımıza ait bir hakikat” başlıklı mektubunda “Bu vatanda dört parti var” tesbitine atıfta bulanan Vapurlu, milletin tabanda ve tavanda yüzde 60-70’i tam dindar olmadıkça din adına ortaya çıkılmaması gerekliliğini dile getirdi. Aksi halde bu tür bir siyasî hareketin dini siyasete âlet etmeye mecbur kalacağını ve bunun da en başta dine ve dindarlara zarar vereceğini belirtti.

Ali Vapurlu, memleketimizde 1950’den sonra her on senede bir belli mihraklarca adeta adet haline getirilen, maddî-mânevî büyük zararları ortada olduğu herkesçe kabul edilen ihtilâllerin yapıldığını dile getirdi.

Vapurlu, memleketimizde yapılan bütün ihtilâllerin millet iradesine, hak ve hürriyetlere ve millet ve memleketin menfaatlerine sahip çıkmayı kendine ideal olarak benimsemiş Demokratları hedef alması ne kadar düşündürücü ise, Demokratların devre dışı bırakılarak dahilî ve haricî hakim anlayışın önlerinin açılarak memleketin ve milletin hak ve hürriyetlerinden uzaklaştırılmasının da o denli düşündürücü olduğunu ifade etti.

Vapurlu, II. Meşrutiyet ve Hürriyet hareketinin başında bizimle müttefik (yani ittihad-ı Muhammedî ile) mânen bizimle beraber olan ıttihat ve Terakki içindeki farmasonlara karşı olan hamiyetli Ahrarların yani hürriyetperverlerin otuz beş sene sonra tekrar Demokrat Partisi olarak dirildiğini şeâir-i ıslâmiyenin başında gelen ezan-ı Muhammedîyeyi aslına çevirerek farmasonların ıslâmiyet üzerindeki baskı zincirlerini kaldırdığını beyan etti. Bediüzzaman’ın da bu konu ile ilgili önemli bir mektubunu nazara vererek ahrar zihniyetin devamının Demokrat Partisi olduğunu söyledi.

Bu açıdan “dindar bir Cumhuriyetçi” olarak fikir ve vicdan hürriyetini kriter alan, demokrasiyi Kur’ân nâmına kabul eden Bediüzzaman’ın yine ahrarlığı (hürriyetperverliği) esas alan Demokrat Parti’yi kendisi desteklediği gibi, bu “Demokrat misyon”u tâkip eden partinin de talebeleri tarafından desteklenmesini eserlerinde tavsiye ettiğini belirtti. Bunu da Bediüzzaman’ın; “Hususan oradaki eski tahribatı tâmirata başlayan, hakikî vatanperverler olan Demokrat nâmında hamiyetli ahrârlar yani hürriyetperverler nur ve nurcuları takdir etmelerine çok minnettarım. Onların muvaffakiyetlerine çok duâ ediyorum. ınşallah o ahrârlar istidbad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar…” ifadeleri ile ortaya koydu.

Bediüzzaman’ın bu ve benzerî lâhika mektuplarında Demokratların muvaffakiyetlerine duâ ederek vatan, millet ve ıslâmiyet hesâbına niçin bu partiye dersleriyle ve talebeleriyle ve bütün kuvveti ile destek verdiğini ifâde eden Ali Vapurlu, bilâhare Bediüzzaman’ın, Nur talebelerince “ne için Demokrat Parti’yi muhâfazaya çalıştığı” sorusuna verdiği cevabı aktardı:

“Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halk Partisi iktidara gelecek olursa komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hâkim olacaktır. ışte bunun için, hayat-ı içtimaiyeye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için Demokrat Partiyi, Kur’ân ve vatan ve ıslâmiyet nâmına muhafazaya çalışıyorum.”

Vapurlu, ‘Mevcut iktidarın zaafa uğraması neticesi, alternatifinin CHP yerine DYP olması elbette temennimizdir’ diyerek içinde bulunduğumuz konjoktürel şartlar içinde istibdadın hükmettiği ve gerçek demokrasinin olmadığı ve milletin tabanda ve tavanda dini yönden gerekli olgunluğa gelmeden iktidara gelmenin doğru olmadığını, gelinmesi halinde iktidar olunduğu halde muktedir olunamadığı ve fitnenin de uyandırılacağı gerçeğinin unutulmaması gerektiğini hatırlattıktan sonra ehl-i dinin demokratlaşmasının önemini ve demokratlara yardımcı olunmasının ehemmiyetini, Demokrat Ahrarların da hakikat-ı ıslâmiyeye dayanarak dindarlaşması ve dindarları da kendilerine taraftar ederek selâmeti bulmaları tavsiyesinde bulundu.

Yine yerel seçimlerdeki tercihimiz “Parti mi, şahıs mı olmalı?” sorusuna cevaben, biz bugüne kadar yapılan istişareler neticesi şahsa endeksli siyasî tercih yerine, ahrar misyonun temsilcisi olduğuna inandığımız siyasî misyonu tercih ettiğimizi, Bediüzzaman’ın sağlığında yaşanan Tevfik Tığlı hadisesini anlattı.

Çoğunluğunu üniversiteli gençlerin oluşturduğu seminer benzeri sual-cevaplarla iki saat devam etti.

YENı ASYA / ANKARA

25.03.2004

2

27.03.2004, 11:44

lahika mektuplarını ve risale-i nur eserlerini daha dikkatli okumalı!
Hazırlanınınz! Başka daimi bir memlekete gideceksiniz.öyle bir memleket ki bu memleket ona nisbeten bir zindan hükmündedir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir