Giriş yapmadınız.

1

22.01.2006, 14:48

Sabataycılar ifşa edildi

Milli gazete yazarı M. şevket Eygi Sabataycılarla ilgili ilginç yorumlarda bulundu. Eygi, "Sabataycıların özellikleri"ni yazdığı yazısında bir de ilginç öneride bulundu...

Sabataycılık konusunda kaçık kim?

BıRTAKIM büyük gazete, dergi ve televizyonlarda o kadar cahil, o kadar kültürsüz ve ufuksuz kişiler var ki, Türkiye’de Sabataycılık meselesinin benim “Sabataycılar yahut Yahudi Türkler” isimli kitabımla ortaya çıktığını sanıyorlar. Neymiş efendim ben o kitabı yazmışım, televizyonda Abdi ıpekçi’nin kızı ile program yapmışım ve ortaya bu fitne çıkmış...


Mâzisi daha eskidir ama Sabataycılık meselesi asıl 1924’te Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşmüştür. Karakaşzâde Rüştü adında bir Dönme Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bu konuda dehşetli açıklamalar ihtiva eden (içeren) bir dilekçe vermiş, o tarihte hür olan basın (daha sonra dizginlenmiştir) konuyu sütunlarına taşımış ve ülke uzun bir müddet bu meseleyle çalkalanıp durmuştur. Meraklılar, 1928’den önceki Türkçeyi okumayı ve mânasını anlamayı biliyorlarsa kütüphanelere giderek eski gazete ve dergi koleksiyonlarını inceleyebilir.


Sabataycılık meselesi 1950’li yıllarda da tartışılmıştır.


Hâfıza-i beşer nisyan ile mâlüldür (ınsan hâfızası unutmak hastalığı ile illetlidir), sonra bu mesele unutulmuş veya daha doğrusu unutturulmuştur. Neden? Çünkü bazıları asıl kimliklerinin ortaya çıkmasından hoşlanmazlar.


Büyük bir gazetenin yazarlarından biri Sabataycılık konusunda altı ilmî araştırma kitabı yazan bir profesör için “Kaçık profesör” demiş. Doğrusu yakışıksız bir tâbir. Fikirlerini, görüşlerini beğenmiyorsan, araştırmalarında yanlış varsa, bunları ciddî, seviyeli, edebli bir şekilde dile getirirsin. Kaçık profesör demekle ne kazanacaksın?

Hiçbir şey kazanmaz, sadece zarar edersin.


Türkiye Sabataycıları ile (Başka ülkelerde de Sabataycı vardır, ülkenin dominant dinî kimliği neyse o renge bürünürler, taqiyye yaparlar...) ilgili bir takım iddia ve ithamlar bulunmaktadır. Tarihçiler, ilim adamları, araştırıcılar, üniversite profesörleri elbette bunları inceleyeceklerdir. Yeter ki, seviyeli şekilde incelesinler.


Bu iddiaların bazısını sayıyorum:


(1) ıki kimliklidirler. Dıştan Müslüman ve Türk gibi görünürler, asıl kimlikleri ise Sabataycılık dini ve sektidir.
(2) Kendilerini gizleyerek Türkiye’de güçlü bir hakimiyet ve saltanat kurmuşlardır.
(3) Prof. Yalçın Küçük onların üç özelliğini şöyle sayıyor: (a) Ülkenin rantlarının arslan payını yerler. (b) Ehil ve lâyık olmadıkları halde köşebaşlarına, önemli mevkilere hep kendilerinden olanları getirirler. (c) Kendilerine mahsus isimleri, soyadları vardır.


(4) Ülkemizde kaç Sabataycı bulunmaktadır? Bu rakamı kestirmek çok zordur. Ben başlangıçta hayli az olduklarını düşünüyordum. şu anda iki milyonluk bir kütle oluşturduklarına inanıyorum.


(5) Sabataycılar bilhassa ceza hukuku sahasında ağırlığa sahiptirler. Niçin? Bunu siz düşünün.


(6) Bir kısım Sabataycılar, zâhiren Müslüman görünmelerine rağmen agresif (saldırgan) şekilde ıslâm dinine ve dindar Müslümanlara düşmanlık etmektedir.


(7) Laikliği çığırından çıkartmış ve koyu, fanatik, ödünsüz sert bir laikçilik ideolojisi üretmişlerdir.


( Atatürk’ü kullanmaktadırlar. Yaptıkları her şeyi meşru ve haklı göstermek için dogmatik bir zihniyetle Atatürk’ü kalkan yapmaktadırlar.


(9) Türkiye Sabataycıları mono-blok, homojen bir yapıya sahip değildirler. Karakaşlar, Kapanîler, Yakubîler diye üç büyük aileye veya kabileye ayrılmışlardır. Aralarında geçimsizlikler vardır. Bazen birbirine hiç acımazlar. Adnan Menderes’in asılmasında çok tuzları biberleri bulunduğu iddia ediliyor.


(10) Adnan Menderes niçin asıldı veya astırıldı? Bu konuda henüz isbat edilmemiş rivayetler vardır. Gerçekten Müslüman olduğu, Meclis’te Demokrat Partili milletvekillerine “Arkadaşlar, Millet size vekalet vermiştir, siz isterseniz Hilafeti bile geri getirebilirsiniz” dediği, Antalya ve ızmir’de “Bu memleket Müslümandır, Müslüman kalacaktır, ıslâmiyetin bütün icapları yerine getirilecektir” dediği için...


(11) Sabataycıların Müslüman Türklere “Acı Soğan” dediği söylenmektedir.


(12) Devlet arşivlerindeki Sabataycılarla ilgili belge ve dosyaların sinsice imha ve yok edildiği rivayet ediliyor. (Gershom Scholem Sabatay Sevi ile ilgili önemli ve temel kitabında böyle yazıyor.)


(13) Türkiye’deki müzmin din-devlet çekişmesinin Sabataycıların eseri olduğu da bu rivayetler içindedir.


(14) Önemli bir rivayet daha: 1915’te Ermenilerin başlarına gelenlerin Sabataycılar tarafından planlandığı iddia ediliyor. (Geçenlerde bu konu ile ilgili bir internet referansı yayınlamıştım.)


(15) Türkiye devletinin yayınladığı ıslam Ansiklopedisi’nde ve Türk Ansiklopedisi’nde Sabataycılık ile ilgili maddeler bulunmaktadır.


(16) Meşhur Varlık Vergisi hâdisesinde, mükellefler listesindeki Sabataycıların hizasına “D” harfinin konduğu bilinen bir şeydir.


(17) Türkiye’de vatandaşlar arasında eşitlik olduğu, lakin Sabataycıların “Daha eşit” statüsünde bulunduğu iddia edilmektedir.


(18) Sabataycıların büyük medyada tekel ve kartel kurdukları da iddia edilmektedir.


(19) Sabataycıların Müslümanların dinî yapı ve teşkilatına sızdıkları rivayeti vardır. Melâmiliğin üçüncü derecesine sızmışlardır. Bir kısmı Mevlevî görünmektedir.


(20) Türk halkını Türk Kürt, Sünnî Alevî, Dinci Laik, Sağcı Solcu, şucu Bucu diye birbirine düşman, birbiriyle çatışan gruplara ayırdıkları iddia edilmektedir.


Daha çok rivayetler var. Bu kadar yeter.


Bütün Sabataycıları mı suçluyorum? Hayır, onların içinde kendi halinde, yukarıda sayılan rivayetlerle ilgili olmayan vatandaşlar da vardır. Kendilerini aşan, ellerinde olmayan bir şekilde iki kimlikle doğmuşlardır. Zaten bir çoğuna Sabataycı olduğu, evlenme yaşına geldiği zaman söylenmektedir ve bunu öğrenince şok geçirenler de vardır. Yukarıdaki maddeler arasında zikr etmedim, sırası gelmişken kayd edeyim:


Sabataycılar Müslüman Türklerle evlenmezler. Genel kural budur. ıstisnâlar bu kuralı bozmaz.


Türkiye’de Sabataycılık konusu mutlaka seviyeli ve ciddî şekilde araştırılmalı ve incelenmelidir. Kimler yapmalıdır bu işi?


- Ciddî, güçlü, seviyeli tarihçiler,


- Sosyologlar ve antropologlar,


- Büyük fikir adamları,


- Haysiyetli büyük medyacılar.


- Üniversite mensupları.


Sabataycılar böyle araştırmalar yapılmasını istemiyor. Çünkü onların birinci temel ilkesi gizliliktir. Açığa çıkmak istemezler.


Haklarındaki iddialar vahimdir. Türkiye’deki birçok olumsuzluk onların üzerine yıkılmak isteniyor. Temiz çıkmak istiyorlarsa araştırmalara taraftar olmaları gerekir.


Ben Müslüman bir Türkiyeli olarak bir kısım Sabataycıların (Hepsi değil) dinime, mukaddesatıma, temel haklarıma saldırmalarından son derece rahatsızım. Onlar dindar Müslümanları bu devlet, bu ülke, Cumhuriyet için bir tehlike ve tehdit olarak görüyorlar. Böyle bir iddia kesinlikle yalandır, iftiradır.


Her kesimde olduğu gibi dinî kesimde de birtakım sömürücüler, sahtekârlar, münâfıklar, arivistler bulunabilir. Ben bir Müslüman olarak, dinî kesimdeki böylelerini şiddetli bir şekilde tenkit edip lânetliyorum. Ancak din sömürücülerini tenkit ve takbih etmek (kötülemek) başka, bütün Müslümanları potansiyel bir tehdit ve tehlike olarak görmek başkadır.


Sabataycıların bir mârifeti de kendilerinden biri malı götürürse ses çıkartmamaları, kendilerinden olmayan biri yolsuzluk yapınca ortalığı velveleye vermeleridir.
Benim hırsızım iyidir, onların hırsızı kötüdür... Bu ne biçim kafadır?


Militan ve fanatik Sabataycıların bu ülkeye, bu devlete, bu halka yaptıkları kötülüklerden biri de devletle sistemi, devletle bir ideolojiyi özdeşleştirmiş olmalarıdır. Onların, böyle bir yanlışa düşmeyecek kadar kültürleri vardır ama işlerine geldiği için bu konuda ısrar edip duruyorlar.


Kuruntuları, “Kaçık Profesör...” suçlamalarını, paranoyaklığı, ilkelliği, peşin fikirleri bıraksınlar ve cesaretleri varsa televizyonlarda ciddî açık oturumlara çıkıp tezlerini savunsunlar. Ciddî açık oturumlar dedim. Sabataycının biri sunucu olacak ve muhaliflerini konuşturmayacak... Yağma yok!


Benim teklifim şudur: Böyle açık oturumları Sabataycı olmayan bir noter idare etsin. Var mı cesaretleri?



Mehmet şevket Eygi / Milli Gazete

2

27.10.2006, 11:41

Dün akşam Objektif programını seyretmek istedim. Ömer Çelakıl için. Oktar Babuna çıktı.
Sunucu sordu. "Efendim babanız için böyle hakaretlerde bulunmanız, organ kaçakçısı demeniz doğru mu?
Oktar Babuna; "Bunu ben demedim ki ,siz söylediniz... Star Gazetesinde yayınlandı"

Sunucu şokta.

"Benim annem Sabataycı bir aileden geliyor"
Spiker konuyu değiştirmek için tüm çabası sonuçsuz kaldı. Suratı gökkuşağı gibi renkten renge girdi.
"ınsan annesi babası için böyle konuşurmu. Hem böyle konuşunca onlar hakkında gerçekler ortaya çıkınca eline ne geçecek"


Ben soruyorum.

Sizin elinize Said Nursi karalanınca, Cüppeli Ahmet Hoca karalanınca, Adnan Oktar karalanınca, bir müslüman karalanınca ne geçiyor.
Yada siz bütün akşam anons yaptınız "Oktar babuna babasını organ kaçakçılığı ile suçladı", diye. Sonra çıkıp "annene babana hakaret etmek hoş değil" demenin anlamı ne. Madem hoş değil böyle bir proram yapmasa idiniz.

Program çelişki doluydu. Ya sunucu kandırıldı, yada Biz
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

3

27.10.2006, 12:06

Evet bende bir kısmını izledim programın, sunucunun gerek Ömer Çelakılın anlattıklarına karşı gerekse Oktar Babunaya karşı objektif olamadığını düşünüyorum. Ama diğer deprem uzmanıyla konuşurken gayet yumuşaktı, programın adı sadece objektif olarak kaldı. Tabi bu Oktar Babunanın tavrını da beğendiğim anlamına gelmez, o da kendini ifade edemedi. tuhaf bi diyalog vardı yani ortada. Sunucu soru soruyor ama sorusunun cevabını almayı beklemiyor :?

Ömer Çelakıl halk bilgilendirilirse basın tarafından doğruyu yanlışı kendi ayırt edebilir gibi bi söz söyledi, aslında yazılı ve görsel basına çok iş düşüyo dedi. sunucunun cevabı basın üzerine düşeni yapıyor oldu( :?: ) Evet üstüne düşeni yapan bikaç kanal var : Dost tv, Mehtap tv vs...
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

4

27.10.2006, 13:17

Müslümanların en kötü zaafı zaten bu tip radikal söylemler. Her şeyi bilmek hakkın ,ama her şeyi söylemeye hakkın yok. Zaten , halk hiç bir şey olmasa basiret gözüyle bazı şeyleri anlıyor.
Böyle şeyler söylense bile daha demokratik bir uslupla söylemek lazım. Birini düşman kabul ediyorsanız, onu azdırmamak lazım.

şunu da söylemek istiyorum. Sunucunun hali çok şüpheli göründü.

.....

Baki selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

5

27.10.2006, 13:24

bende izledim o programı...şahsen ben oktar babunanın yaptıklarını da doğru bulmuyorum... insan anne babasına ne olursa olsun kötü laf söylememeli... hele annesi hakkındaki iddia çok çirkin... tabi olaya tam olarak vakıf değilim ortada bilinmeyen şeyler var gibi...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

6

27.10.2006, 13:28

Ben de Adnan Oktar ve cemaati hakkında pek bilgim olmadığı için bu konuda yorum yapmak istemedim ama bizim cemaatte de anneleri babaları hizmete engel olmak isteyen arkadaşlar var hiçbirinin ailesinden kötü bahsettiğini duymadım, yaptıkları tek şey ailelerine dua etmek. Anne ve babalarına saygıda hiç kusur ettiklerini görmedim. Bu konuyu da tam olarak bilmimiyorum bana da tavrı yanlış geldi ama doğrusunu da Allah bilir
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

Koral

Acemi

Mesajlar: 2

Konum: Heidelberg - Almanya

  • Özel mesaj gönder

7

07.11.2006, 13:12

Herkese Soner Yalcin'in " EFENDI - 1 " kitabini tavsiye ederim. Bilindigi gibi kendisi ne "islamcidir" ne de "islami yazar"dir; hatta "karsi kutup" bile denenebilir....sadece Türkiye'ye has bir olguyu analiz ve takdim etmis. Sabetyacilik gercegini ve Türkiye'deki feci güclerini ortaya cikarmis (aileleri, medya-bürokrat-siyaset-ekonomi de söz sahibi olanlari, Menderes olayini, vs.)

8

07.11.2006, 17:10

Alıntı sahibi ""Koral""

Herkese Soner Yalcin'in " EFENDI - 1 " kitabini tavsiye ederim.

Bizde tam aksine ne yazarı nede kitaplarını tavsiye ederiz. Neden mi?

http://www.saidnursi.de/tr/detay.php?index_id=353
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir