Muhafazakarlık putperestliktir dedi
Bahçeşehir Üniversitesi'ndeki panelde konuşan Halkın Yükseliş Hareketi Partisi Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk 'muhafazakarlık putperestliktir' dedi ve ortalık karıştı.
12 Mart 2005 16:55
Başörtüsü örtenlerin üniversitelere alınmaması konusunda sorulan bir soruya "Başörtüsü sorunu hakkında aynı zamanda siyasetçi olmasaydım çok açık bir şekilde cevap verirdim" diyen Öztürk, camilerde siyaset yapıldığını iddia etti.
Halkın Yükseliş Hareketi Partisi Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk, Bahçeşehir Üniversitesi'nde düzenlenen 'Siyaset Okulu' adlı programda 'ıslam ve Demokrasi' hakkındaki görüşlerini dile getirdi.
Muhafazakarlığı 'putperestlik' olarak niteleyen Öztürk, iddiasını Kur'an Kerim'e dayandırarak "Kur'an sürekli bir biçimde diyalektik ve devrim istiyor. Bu da bilimsel yürüyüşe ve araştırmaya bağlıdır. Muhafazakarlık bize batıdan ithal edilmiştir. Bir müslüman ben muhafazakarım diyorsa, çok feci bir şekilde hata yapmıştır." dedi. Öztürk'ün bu sözlerine tepki gösteren bir katılımcı, "Halkın yüzde 40'ına yakınının oyunu alan bir hükümeti putperestlikle mi suçluyorsunuz? " sorusunu yöneltti. Bunun üzerine Öztürk, kimseyi putperestlikle itham etmediğini kaydetti.
ıslam düşünürlerinden Gazali'ye atıfta bulunan Öztürk, akılla vahiy çatıştığında aklın dinlenmesi gerektiğini öne sürdü. Öztürk, "Vahiy sizi subjektifliğe yöneltebilir ama akıl objektiftir. Bilim imanı kontrol edebilir, ama iman bilimi kontrol edemez." diye konuştu. (Oy oy oy....neler neler döktürmüş...)
"SıYASETÇı OLMASAYDIM BAşÖRTÜSÜ SORUSUNU AÇIKCA CEVAPLARDIM"
"Başörtüsü yasaklarını doğru buluyor musunuz?" surosuna muhatap olan Yaşar Nuri Öztürk, "Bunun doğru mu yanlış mı olduğunu bu mesele bizim namusumuzdur, diyenler cevaplamalıdır. Başörtüsü benim namus meselem değildir. Bu soruyu bana sormayacaksınız, aynı zamanda siyaset adamıyım. Ben düşünce adamı olmam dışında siyaset adamı olmasaydım cevabınızı çok açık başka bir biçimde verirdim. Ama madem siyaset adamıyım müsaade edin biraz siyaset yapayım." ifadelerini kullandı.
Atatürk'ün ıslamın çağdaşlaşmasına büyük katkısı olduğunu belirten Öztürk,
"Ortadoğu geleneklerini ıslam olarak kabul edenler Atatürk'ün müslümanlığa katkısını göremedi. Atatürk müslüman dünyanın kurtuluşu için yaptıklarından ötürü ıslam'a karşı olmakla itham edildi. Bunu da Batı ustalıkla yaptı. Başta ıngiliz gizli servis ajanları olmak üzere batılı gizli servisler müslümanlarla Atatürk'ü karşı karşıya getirdi." değerlendirmesinde bulundu. (Ufak at da civcivler de yesin...)
Devletin kontrolü altında olan camilerde siyaset yapıldığını öne süren Öztürk şöyle devam etti: "Aslında devletin kontrolü yok. Devlet sadece yılda 1 trilyonu aşkın diyanete para ödüyor. şu an dinlediklerinizi anlatın ve dünyanın bu sıfatla tanıdığı adamın yazdıklarına ambargo ve sansür koyan tek kurum diyanettir."
cihan
Kaynak
Döktürdüklerinin bir kısmını maddelemek gerekirse:
1- Akılla vahiy çatıştığında aklın dinlenmesi
2- Bilim imanı kontrol edebilir, ama iman bilimi kontrol edemez.
3- Muhafazakarlığı 'putperestlik' olarak niteleyen Öztürk, iddiasını Kur'an Kerim'e dayandırarak "Kur'an sürekli bir biçimde diyalektik ve devrim istiyor. Bu da bilimsel yürüyüşe ve araştırmaya bağlıdır. Muhafazakarlık bize batıdan ithal edilmiştir. Bir müslüman ben muhafazakarım diyorsa, çok feci bir şekilde hata yapmıştır.
4- "Ortadoğu geleneklerini ıslam olarak kabul edenler Atatürk'ün müslümanlığa katkısını göremedi. Atatürk müslüman dünyanın kurtuluşu için yaptıklarından ötürü ıslam'a karşı olmakla itham edildi. Bunu da Batı ustalıkla yaptı. Başta ıngiliz gizli servis ajanları olmak üzere batılı gizli servisler müslümanlarla Atatürk'ü karşı karşıya getirdi."
1- Bu birincide hiç aklına gelmemiş mi acaba insan aklının hata yapabileceği, basiretinin, hikmetinin, ilminin sınırlı olacağı, elimizdeki ölçünün vahiy olmasını gerektiği? Bu nasıl zındıkça bir laftır!
2- Hele buna oha diyorum artık. Yorum yapmaya kalksam sövecem bu herife...
3- Hele burada iyice coşmuş, inciyi bırak, Adnan Kaşıkçı elması döktürmüş. Bu lafın ucu mehzepte müctehid imamlardan tut (her tabakasından, ıbn-i Abidin, Tahavî... den en başındaki ımam-ı Azam'a kadar gibi..) Hulefa-i Raşidîn'e (Dört halife) dahi dokunur.
4- Bu dediğiyle tam iftira atmış. Yakın Tarih'in tükürükleriyle başbaşa bırakıyorum onu... Ciltlerle reddiye yazmaya yetecek kadar delil var elde.
Allah'ın laneti müfsidlerin ve münafıkların üzerine olsun!