Giriş yapmadınız.

1

22.02.2005, 11:57

Metin KARABAşOğLU - Uzun bir aradan sonra

Metin KARABAşOğLU

Uzun bir aradan sonra




Bundan tam yirmi beş yıl öncesiydi. Yanılmıyorsam, lise ikide idim. Bir gün, postacı, evimizin kapısını çaldı ve üstünde ismim yazılı antetli bir mektup getirdi. “Yeni Asya Araştırma Merkezi” antetli zarfı açtığımda, birkaç cümlelik bir mektupla karşılaştım. Gönderdiğim yazıların beğenildiğini, kendileriyle temas halinde kalmamın onları sevindireceğini belirten birkaç cümle...

Ali Toker imzalı bu mektubu, sevgili Ali Toker Ağabey bugün hatırlar mı, bilmem. Pek sanmıyorum. Çünkü o sıralar Türkiye’nin her yerinden birçok kişiye her hafta böyle onlarca, belki yüzlerce mektup gönderdiğini tahmin ediyorum.

Ama benim mutad birkaç cümleden ibaret o mektubu unutmam mümkün değil. Çünkü o birkaç cümle, Ege’nin taşrasında lisede okumakta olan onaltı yaşındaki bir gence, bir ümit ve şevk aşıladı. Kendisinin ve yazdıklarının ciddiye alındığı, adam yerine konulduğu, muhatap olarak görüldüğü duygusu uyandırdı.

Sonraki aylar boyu, bu mektubun verdiği şevkle Yeni Asya Araştırma Merkezine yazılar göndermeyi sürdürdüm ve cevabî mektuplar almaya devam ettim. Bu arada, gelen mektuplardaki cümle sayısı giderek çoğaldığı gibi, imza da değişmişti. Mektuplarda artık Kâzım Güleçyüz imzası vardı. Bunda, o sıralar ıstanbul’da üniversitede okumakta olan ve Ali Toker Ağabeyle, ama özellikle de Kâzım Güleçyüz’le özel bir dostluğu olduğunu bilahâre öğrendiğim hemşehrim, sevgili Rüştü Onduk Ağabeyimin ne derece dahli vardı, bilmiyorum. Öyle ya da böyle, bir liseli gencin gönderdiği birkaç yazıya verilen o ilk cevap ve sonraki cevabî mektuplar, üniversite sınavı için tercihlerimi ıstanbul’a yapmamın aslî sebebini teşkil etti. Üniversite yılları ise, Beyazıt’taki fakülte binası ile o sıralar önce Cağaloğlu’nda olup sonra Yenibosna’ya taşınan Yeni Asya Araştırma Merkezi arasında mekik dokuyarak geçti.

Hikâyenin gerisini, sanırım çoğunuz biliyorsunuz. 80’li yıllar içinde, merkezinde Köprü dergisi yer almak üzere, yayıncılığın hemen her veçhesini bir derece tanıma imkânı buldum; ve bu çizgide, yazı noktasında iki ustamın, Ümit şimşek ve Kâzım Güleçyüz’ün yol göstericiliğiyle, Rabb-ı Rahîm, 80’lerin ikinci yarısında derginin kapak yazılarını yazabilir bir noktaya doğru ilerlememi nasip etti. Bu minvalde, 1988’in hususî bir yeri vardı elbette. Meselâ, Nisan 88 sayısı için kapak konusu olarak yazdığım Esma-i Hüsna yazısını okuduğunda, sevgili Mehmet Kutlular Ağabeyin beni odasına çağırıp söylediği sözleri unutamam. Özellikle de, bu yazıda bir rüyasının tahakkukunu gördüğünü söyleyişini...

Sonra, istikbale dair kurduğumuz hayallerin yıkıldığı fırtınalar, kasırgalar yaşadık.

Fakat, normal bir hayat seyrinde on yılda, onbeş yılda edinilecek tecrübeleri bir yılda edinmemizi mümkün kılan kasırgalardı bunlar. Bu fırtınalı zamanda, birçok şeyi, ama özellikle de ıhlas Risalesindeki birçok meseleyi bihakkın keşfetme imkânı buldum. Ummadığım bir anda karşımıza çıkan ummadığım olaylar ve ummadığım tavırlar içinde, bilhassa şu ıhlas cümlesini hakkalyakîn kavramış oldum: “...Sizlerin kalb ve ruh ve aklınızı ittiham etmem. Risale-i Nur’un verdiği tesire binaen itimad ediyorum. Fakat, nefs ve heva ve his ve vehim bazen aldatıyorlar. Onun için, bazen şiddetli ikaz olunuyorsunuz.” Bu bahisten hisseme düşen en önemli ders ise, ‘ya siyah, ya beyaz’ keskinliğinde bir yaklaşımın yanlışlığı idi. Bir mü’minin, hem kalb ve vicdan, hem de nefis ve heva taşıdığı; dolayısıyla, onun da hatalar yapabileceği, ama bu hatasından dolayı da onun kalbini ve vicdanını mahkum etmemek gerektiği idi. Hayatımın sonraki yıllarında kişiliğim ve de yazı hayatım, yeri geldiğinde keskin yüzleşmeler de içerse şefkati asla elden bırakmayan ve ‘denge’nin öne çıktığı bir çizgide yürümüşse, bu, işte o hengâmda ıhlas Risalesi’nden aldığım bu hisseden dolayıdır. Yanılmıyorsam 1990’lı yıllar boyunca yazdığım yazılarda ‘farklılığı hazmetmek,’ ‘farklılık içinde beraberlik’ gibi konular önemli bir yekün teşkil ediyorsa, bu da aynı sebeptendir.

Ki, 90’lı yılların önemli kısmı, yine Yeni Asya’da yine haftada iki gün yazdığım ve yazarken çok şey öğrendiğim yazılarla dolu biçimde geçti. Sonra, doğrudan benimle ilgili olmayan, ama aşılması gereken bir duruma binaen, yazılarımıza uzunca bir ‘ara vermiş’ olduk. ‘Ara verme’yi özellikle tırnak içine aldım; tâ ki, ‘ara vermek’ ile ‘bırakmak’ arasındaki nüansı vurgulamış olayım. Zira gazetede yazmadığım dönemde de, ne ben, ne gazetedeki arkadaşlarım dostluğu ve muhabbeti elden ‘bırakmadık.’ Gönüllerimizi ayırmadık, birbirimize olan sevgimizi yitirmedik, birbirimizi incitecek sözlerden dilimizi koruduk.

(Neredeyse dört yıla yaklaşan bu ‘ara’ boyunca şifahî olarak, telefonla ya da internet üzerinden yazılarıma yeniden başlamam noktasındaki dileklerini, taleplerini, duâlarını ve elbette bana olan sitemlerini ileten bütün gönül dostlarımıza da teşekkürlerimi iletiyorum.)

Ve şimdi, 2000’lerin ortasında, uzun bir aradan sonra, yeniden başlıyoruz. Uzunca bir aradan sonra, 90’ların ortasındaki kıvama bir anda kavuşmamız zor; bu noktada, hepinizden sabır, dua ve anlayış bekliyorum.

Bir daha ara vermeden, omuz omuza daha güzel günlere merhaba diyebilmemiz duası ve özlemiyle, haydi bismillah!

22.02.2005

E-Posta: metinkarabasoglu@yahoo.com


Kaynak



ınşa'Allahü teala, Metin Karabaşoğlu gazetemize tekrar dönmüş durumda. Aynısını Ümit şimşek için de umuyoruz, gazetede dün yazısı da vardı ama alıntı mıydı, bilhassa gazete için mi yazdı bilmiyorum. Buradaki cemaatten E.A. abinin bizzat kendisinden duyduğuna göre Ümit şimşek ayrılınca Mehmet Kutlular abi demiş ki - tam hatırlamıyorum yaklaşık böyle - "Hiç bir şey değil, böyle bir dehayı kaybettik."

Eski yazarların tekrar döneceği söyleniyor, bekleyip göreceğiz, hayırlısı olsun inşa'Allah.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

2

22.02.2005, 19:36

Ne güzel bir hayat seyri... Döndügüne sevindim. Hosgelmis . bana göre ayricalikli yazar, arastirmaci ve Nur talebelerinden birisi Karabasoglu. . .

3

07.10.2007, 14:30

karakalem kime aitti :?: seçim öncesi birşey yayınlamışta :roll: :?:

4

07.10.2007, 18:14

Yine ayrıldı sanırım Metin abi :cry:

5

07.10.2007, 18:40

bazen ayrılıklar kavuşma getirir :roll:

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir