İnsan tarafsız olabilir mi?
Taraf olmamak, tavır almamak anlamına gelmez. Haktan ve hukuk devletinden yana tavır almak gerekir. Ancak o zaman bir ihtiyaca karşılık vermiş olabilirsin. Özeleştiri meselesine gelince, Ergenekon sürecinde ulusalcı kesimde büyük bir altüst oluş yaşadı. Bunun içinde, Kemalist ve İslâmcı ulusalcılar da var. Bu insanlar birilerinin bir şey anlatmasıyla hareket edecek insanlar değiller. Bu insanların demokrasi dertleri yoktur. Bir zamanın İslâmcıları gibi, demokrasiden bahsetmezler. Ancak bugün demokrasi diyen muhafazakârların da özeleştiri yapması gerekir. Gömlek değiştirmek o kadar basit değil. Demokrat oldun, hoş geldin, helâl olsun, ama bunu olabilmen için önce geçmişinle hesaplaşman gerekiyor. Şimdi olmamış darbelerin üstüne gitmek iyi, ama bir de olmuş darbelerin üzerine gitmek lâzım. Darbe dönemlerinde ne yaptıklarını unutmamak gerek. Ayıplarıyla yaşamayı öğrensinler. Hiçbir şey yapmamış gibi, sütten çıkmış ak kaşık değiller. Anayasaya karşı çıktı diye Yeni Asya’nın canına okudular. O dönem askerle işbirliği yapsaydı, belki bugün Türkiye’nin önde görünen hareketlerinden olabilirdi. Ancak fedakârlık yaptılar, ama doğru bildikleri yoldan şaşmadılar. Bazılarını eleştirmek onların bugünkü duruşlarını sorgulamak anlamına gelmez. Burada samimiyet sorunu var. Bu, sadece onlar için geçerli değil. Daha dün liberal geçinenler “Kürtler Türkleri sömürüyor” diyorlardı. Ver kurtulculardı. Bugün İzmir’de taş atanların düşüncelerinin bir kısmını onlar işliyorlardı. Şimdi, bunların hiçbiri olmamış gibi davranmasınlar. Bunların hepsi olabilir, insanlar değişebilir, ancak değişirken de değiştim demek lâzım. Bugünkü pozisyonlarına bakıp bütün tarihi bunun üzerinden okuyorlar. Hep hayatları boyu doğru yapmışlar gibi, bütün insanlara ders vermeye kalkmaları insanları rahatsız ediyor. Kimse onlardan günah çıkarmasını beklemiyor, ama bunları da unutmamak gerek.
Sizce liberaller siyasette etkililer mi?
Bir yerden beslenmedikleri sürece, etkileri olabilecek insanlar değiller. Son dönemde birileriyle ittifak yaptıkları için öne çıkıyorlar. Belgeler falan servis edilmese nasıl öne çıkacaklardı? O belgeleri gazetecilik yapıp arayıp bulmuyorlar. Bu ucuz bir şey
Biz bu ülkede cesur gazetecilik örnekleri gördük. Onların yaptıklarını küçümsemiyorum, ancak bir yerden sonra büyük kahramanlık algısı oluşmasın.
Anladığım kadarıyla liberallere büyük eleştirileriniz var?
Onlarla polemiğe girecek halim yok, ancak liberal insanların, aslında çok otoriter bir dile sahip olduklarını, kendisi gibi düşünmeyen insanları çok kolayca harcadıklarını ve aşağıladıklarını görüyoruz. Bu yazarların yaptıklarına baktığımızda, bir toplum projesi olduğunu görüyoruz. Ayrıca bir arada yaşama kültürünü geliştirmekten çok, dışlayıcı pozisyonlar takındıklarına şahidiz. İzmir’de yaşananlar üzücü, eleştirilmesi gerekir, eleştiriliyor da, ama koca bir şehri faşizmin başkenti, bütün İzmirlileri faşist ilân etmenin insafa sığar tarafı yok. Ben liberal olmadım, olmayacağım inşallah! Her zaman özgürlüklerden yanayım. Bunun yanında liberal duruşta acayip bir kibir var. Benim hayatta en nefret ettiğim karakter özelliklerinden biridir. Bildiğim kadarıyla İslâm’daki “Müstekbir” kavramı da buna tekabül ediyor. Kibirli olmanız için illâ ülke yönetmeniz gerekmez. Kimi zaman Kemaliste, kimi zaman dindara, kimi zaman başkasına öyle bir tavır takınırsınız ki, o zaman kibirle zulmeden biri olursunuz. Liberallerden kimi kastettiğim ortada; böyle bir öğretmen adam pozisyonu çok kötü. Liberaller halkçı ve cumhuriyetçi değiller. Cumhuriyet eşitlik, kardeşlik, özgürlük üzerine kuruludur. Liberal olma iddiasındaki insanlar eşitlik ve kardeşlik konusunda ciddî sorunlular.
Ama liberallerin üstlendiği rolün cesaret istediğini söyleyenler var
Cesaret bu kadar basit bir şey değil. Türkiye’de gazetecilik ölme noktasında ve o tür cesur olma iddiasındaki çıkışlarla gazetecilik yapılacağını düşünmüyorum. Gazetecilik derinlikli bir şey, oralarda derinlik görmüyorum. O anlamda önemsediğim gazetecilik değil. Bir takım belgelerle çıkmış haberler var. Gerçek gazeteci, o belgelerin üzerinden, açık kaynaklar üzerinden çok fazla şey yapabilir.
Meselâ?
Ergenekon iddianamesine girecek belgeleri alıp yayınlamak yerine, Ergenekon iddianamesini hatmedip, analiz etmek gerekir. Orada bulduğun bir ipucunun izini sürüp savcıların bile haberi olmayacağı bir kanıtı ortaya çıkarabilmek gerekir. Gazetecilik, bir isim görüp ondan başka yere gidip ortaya bağlantı çıkarabilmektir. Belgeleri yayınlamak da gazeteciliktir, ama önemli bir gazetecilik değildir. O belgeleri yayınlatmak istediklerinde yayınlayanı bulurlar zaten, bu belgeler daha önce internetten yayınlanıyordu. Hatırlarsak, Darbe Günlüklerinin ilk dolaşımı internet üzerindendi. Bir takım riskleri göze alıyorlar, ama artık bu tür habercilik yapmanın getirisi götürüsünden fazla. Eskiden MİT raporlarını haber yapanların başlarına gelenleri biliyoruz, işte bu ayrı bir gazetecilik. Hükümetin oluşturduğu ortam olmasa, bu belgeleri yayınlayabilirler miydi, bu da merak konusu.
Zaten Ergenekon meselesi kutupların referans aldığı bir noktaya doğru kaydı. Sizce meseleye nasıl yaklaşmak lâzım?
Mümkün olduğunca dengeli olmak gerekir. Ergenekon soruşturmasının Türkiye’nin hayrına olduğuna inanıyorum, ancak bu soruşturmayı yürütenlerin, aynı Kürt açılımında olduğu gibi, yeterince işlerinin ehli olmadıklarını, Türkiye’yi iyi bilmediklerini zannediyorum. Hukuku çok zorladılar, aştılar. Türkan Saylan olayı soruşturmanın üzerine gölge düşürdü. Birisi bu süreci sabote etmek isteseydi, bundan daha iyi bir şey yapamazdı. Bunu neden yaptıklarını biliyorum, ama söylemek istemiyorum
(Yeni Asya)