Giriş yapmadınız.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

21.11.2009, 09:32

Deccal, bir adamın yüzünden yüz köyü harap eder + DERSİM KATLİAMINI KEMALİST SİSTEM YAPTI


Âyet-i Kerime Meâli

Haksız yere birbirinizi öldürüp kanınızı dökmeyin; birbirinizi yerinden yurdundan zorla sürüp çıkarmayın.

Bakara Sûresi: 84

21.11.2009
Deccal, bir adamın yüzünden yüz köyü harap eder
İKİNCİ MESELE

Rivayetlerde, her iki Deccalın harikulâde icraatlarından ve pek
fevkalâde iktidarlarından ve heybetlerinden bahsedilmiş. Hattâ bedbaht
bir kısım insanlar, onlara bir nev'î ulûhiyet isnad eder diye haber
verilmiş. Bunun sebebi nedir?

Elcevap: “El-ılmü ındallah” (Hakikati Allah bilir). İcraatları
büyük ve hârikulâde olması ise: Ekser tahribât ve hevesata sevkiyat
olduğundan, kolayca harikulâde öyle işler yaparlar ki, bir rivayette,
“Bir günleri bir senedir.” Yani, bir senede yaptıkları işleri üç yüz
senede yapılmaz denilmiş. Ve iktidarları pek fevkalâde görülmesi ise,
dört cihet ve sebebi var:

Birincisi: İstidrac eseri olarak, müstebidâne olan koca
hükûmetlerinde, cesur orduların ve faal milletin kuvvetiyle vukua gelen
terakkiyat ve iyilikler haksız olarak onlara isnad edilmesiyle, binler
adam kadar bir iktidar onların şahıslarında tevehhüm edilmeye sebep
olur. Halbuki, hakikaten ve kaideten, bir cemaatin hareketiyle vücuda
gelen müsbet mehâsin ve şeref ve ganimet o cemaate taksim edilir ve
efradına verilir. Ve seyyiât ve tahribat ve zayiât ise, reisinin
tedbirsizliğine ve kusurlarına verilir. Meselâ, bir tabur bir kaleyi
fethetse, ganimet ve şeref süngülerine aittir. Ve menfî tedbirlerle
zayiâtlar olsa, kumandanlarına aittir.

İşte hak ve hakikatin bu düstur-u esasiyesine bütün bütün
muhalif olarak müsbet terakkiyat ve hasenat o müthiş başlara ve menfî
icraat ve seyyiat bîçare milletlerine verilmesiyle, nefret-i âmmeye
lâyık olan o şahıslar, istidrac cihetiyle, ehl-i gaflet tarafından bir
muhabbet-i umumiyeye mazhar olurlar.

İkinci cihet ve sebep: Her iki Deccal, âzamî bir istibdat ve
âzamî bir zulüm ve âzamî bir şiddet ve dehşetle hareket ettiklerinden,
âzamî bir iktidar görünür. Evet, öyle acip bir istibdat ki, kanunlar
perdesinde herkesin vicdanına ve mukaddesatına, hattâ elbisesine
müdahale ederler. (Zannederim, asr-ı âhirde İslâm ve Türk
hürriyetperverleri, bir hiss-i kablelvuku ile bu dehşetli istibdadı
hissederek oklar atıp hücum etmişler. Fakat çok aldanıp yanlış bir
hedef ve hatâ bir cephede hücum göstermişler.) Hem öyle bir zulüm ve
cebir ki, bir adamın yüzünden yüz köyü harap ve yüzer mâsumları tecziye
ve tehcir ile perişan eder.

Üçüncü cihet ve sebep: Her iki Deccal, Yahudinin İslâm ve
Hıristiyan aleyhinde şiddetli bir intikam besleyen gizli komitesinin
muâvenetini ve kadın hürriyetlerinin perdesi altındaki dehşetli bir
diğer komitenin yardımını, hattâ İslâm Deccalı masonların komitelerini
aldatıp müzaheretlerini kazandıklarından, dehşetli bir iktidar
zannedilir. Hem bazı ehl-i velâyetin istihracatıyla anlaşılıyor ki,
İslâm devletinin başına geçecek olan Süfyanî Deccal ise, gayet muktedir
ve dâhî ve faal ve gösterişi istemeyen ve şahsî olan şan ve şerefe
ehemmiyet vermeyen bir sadrâzam ve gayet cesur ve iktidarlı ve metin ve
cevval ve şöhretperestliğe tenezzül etmeyen bir serasker bulur, onları
teshir eder. Onların fevkalâde ve dâhiyâne icraatlarını,
riyasızlıklarından istifade ile kendi şahsına isnat ve o vasıtayla koca
ordunun ve hükûmetin teceddüt ve inkılâp ve harb-i umumî inkılâbından
gelen şiddet-i ihtiyacın sevkiyle işledikleri terakkiyâtı şahsına isnad
ettirerek şahsında pek acip ve harika bir iktidar bulunduğunu meddahlar
tarafından işâa ettirir.

Şuâlar, Beşinci Şuâ, s. 512, (yeni tanzim, s. 927)

*********************************************************************
Yine en güzel cevap Bediüzzaman'dan...

***********************************************************
DERSİM KATLİAMINI KEMALİST SİSTEM YAPTI



Avrupa Parlamentosunda (AP), “Dersim” konulu bir konferans
düzenlendi. AP'nin Sol Grup Başkanı Lothar Bisky yaptığı açılış
konuşmasında “Galip gelenler tarihi yazıyorlar, çelişkilerden ve
mağdurlardan bahsetmek istemiyorlar. Kemalist rejim Dersim katliamının
uygulayıcısıdır’’ dedi.

TC GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞEREK ÖZÜR DİLEMELİ

“Türkiye Cumhuriyeti geçmişiyle yüzleşsin ve mağdur insanlardan
özür dilesin” diyen konuşmacılar, arşivlerin de açılmasını istediler.
Yazar Oral Çalışlar "Türkiye mağdurlar cennetidir. Bütün kimliklerin
kabul edildiği ve birlikte yaşayabildiği bir dönem gelmelidir” diye
konuştu.

SÜREKLİ MAĞDUR ÜRETEN SİSTEM

SORGULANSIN

Sistemin mağdur ürettiğini belirten gazeteci Derya Sazak ise
“Tarihle yüzleştiğimiz zaman sadece Dersim yok. Mağdurlar toplanıp,
hatırlıyoruz ama çözüme dair bir şeyler inşa edemiyoruz. Kurban üreten
sistemi sorgulamamız, hesap sormamız gerekiyor” diye konuştu.

Kemalist sistem hesap versin

DERSİM KATLİÂMINI KEMALİST SİSTEM YAPTI

AVRUPA Parlamentosu’nda (AP AP Sol Grubun (GUE/NGL) öncülüğünde
“Dersim 1937-38 Aleviler-Yaşananlar ve Devletin Rolü” başlıklı bir
konferans düzenlendi. AB Haber’e göre, açılış konuşması Sol Grup
Başkanı Lothar Bisky tarafından yapıldı. Bisky, “Burada toplanma
amacımız Dersim olaylarını anmak. Galip gelenler tarihi yazıyorlar,
çelişkilerden ve mağdurlardan bahsetmek istemiyorlar. Kemalist rejim
Dersim katliamının uygulayıcısıdır” dedi. Bisky, ayrıca, CHP’nin, Genel
Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in şahsında sosyal demokrat bir çizgiye
sahip olmadığını ispatladığını söyledi.

Dersim Yeniden İnşa Başkan Yardımcısı Mustafa Şen de ’Türkiye
Cumhuriyeti’nin kendi geçmişiyle yüzleşmeli ve mağdur insanlardan özür
dilemesi gerektiğni belirterek, “Arşivler açılmalı, kaybedilen
insanların mezar yerleri belirlenmeli. Bize göre Türkiye
Cumhuriyeti’nin yaptığı soykırımdır. Dersim’in tek istediği dili ve
inancı ile yaşamaktı isyan bile değildi’’ diye konuştu.

ASİMİLASYON MEŞRÛLUK KAZANDI

Dersİm’İ tarih içinde inceleyen I. Oturum’a yazar Mehmet Bayrak,
Erdoğan Aydın, Prof. Dr. Doğu Ergil ve Prof. Dr. Daniel Bartement
konuşmacı olarak katıldı.

Mehmet Bayrak: CHP Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in sözleri
devleti suçüstü yakalattı. Dersim katliâmı bir isyan sonucu katliâm
değil, planlanmış bir olaydır. Kurtuluş Savaşı ve kurucu Meclis
döneminde farklılıkları benimseyen Kemalist rejim, Lozan’dan sonra
farklı bir tutum takınarak kabuk değiştirdi. Kemalist söylem İttihatçı
yapıya büründü. 1937 -38 olayları birer katliâmdır. Katliâmdan 4 yıl
önce ayrıntılarıyla hazırlanmış bir katliâm raporu vardır. Hangi
aşiretlerin önce vurulacağı ve nereye sürüleceği bile bellidir.

Erdoğan Aydın: Türkiye Cumhuriyeti teokratik düzenden
laikliğe, monarşiden cumhuriyete geçişte önemli kırılmalar yaşamasına
rağmen Osmanlı rejiminin çağdaş bir uygulamasıdır.

Prof. Dr. Doğu Ergil: Cumhuriyet döneminde ulusal güvenliği sağlamak adına azınlıklara uygulanan asimilasyon meşrûluk kazandı.

SÜREKLİ MAĞDUR ÜRETEN SİSTEM

SORGULANSIN

“TÜRKİYE'NİN Yakın Tarihinde Yaşanan Alevi Katliâmları” ile
ilgili III. Oturuma Çorum ve Sivas olayları tanıkları ile Alevi Bektaşi
Federasyonu Genel Sekreteri Avukat Kazım Genç, Gazeteci Derya Sazak ve
Oral Çalışlar katıldı.

Kazım Genç: Alevî katliâmları kesinlikle devlet destekli, maşa
kullanılarak yapılan katliâmlardır. Sivas ve Maraş katliâmları derin
devletin işidir. Gazi ve Maraş olayları ise direkt devletin kendi
eliyle yaptığı katliamlardır. Madımak Oteli müze olsun, katliâmlara
karşı duruşun anıtı olsun. Katliâmlar tarihi son bulsun, herkese eşit
yurttaşlı hakları tanınsın.

Oral Çalışlar: Türkiye mağdurlar cennetidir. Bütün kimliklerin
kabul edildiği ve birlikte yaşayabildiği bir dönem gelmelidir. Eksik
olan bunları düşünecek bir sol partini yokluğu.

Derya Sazak: Tarihle yüzleştiğimiz zaman sadece Dersim yok.
Mağdurlar toplanıp, hatırlıyoruz ama çözüme dair bir şeyler inşa
edemiyoruz. Açılım dediğimiz süreç de yavaş yavaş heyecanını
kaybediyor. Kurban yaratan sistemi sorgulamamız, hesap sormamız, Kürt
sorununu demokratik yoldan çözmemiz gerekiyor.

KEMALİZM SANSÜRCÜ VE BASKICI

“Dersım 1937-38 Katliâmı, Sürgün ve Asimilasyon” konulu
II.Oturum’a Yazar Mete Kalman, Faik Bulut, Sema Kaygusuz ve DTP Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis katıldı.

Mete Kalman: Dersim katliâmına bir günde gelinmedi, Osmanlı
bölgeye çok sayıda harekat düzenlemişti. Kemalistler ve Türk
milliyetçileri ilerici değillerdir. Kemalizm sansürcü, baskıcı ve
ikiyüzlüdür. Kemalizm yalnız feodalitenin ileriki versiyonudur.

Hüseyin Kavruk: Dersim çifte kavrulmuştur hem Kürt, hem Alevi
olduğu için. Erdoğan tarihe geçecek adamdır en azından bu açılım sözünü
ettiği için.

Faik Bulut: Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Dersim’e yaklaşımı
farklıdır. Osmanlı’nın yaklaşımı mezhepsel ve güvenlik temellidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yaklaşımı etnik temizliğe yöneliktir.

Şerafettin Halis: Dersim’de insanlığa karşı bir suç işlendi.
Dersim eğer isyansa neden on binlerce kadın, yaşlı ve çocuk da
öldürüldü. Öfkemiz var ama kin ve intikam duymuyoruz. Yine de tarihin
üstünü kapatmıyoruz. Onur Öymen çizgisinin arkasında durdu. Partiden
istifa etmesi gereken Onur Öymen değil partideki alevi
milletvekilleridir.

21.11.2009
http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/21/guncel/h2.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

2

24.11.2009, 08:57

TC GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞEREK ÖZÜR DİLEMELİ

[b]Avrupa Parlamentosunda (AP), “Dersim” konulu bir konferans

düzenlendi. AP'nin Sol Grup Başkanı Lothar Bisky yaptığı açılış

konuşmasında “Galip gelenler tarihi yazıyorlar, çelişkilerden ve

mağdurlardan bahsetmek istemiyorlar. Kemalist rejim Dersim katliamının

uygulayıcısıdır’’ dedi.

TC GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞEREK ÖZÜR DİLEMELİ

“Türkiye Cumhuriyeti geçmişiyle yüzleşsin ve mağdur insanlardan

özür dilesin” diyen konuşmacılar, arşivlerin de açılmasını istediler.

Yazar Oral Çalışlar "Türkiye mağdurlar cennetidir. Bütün kimliklerin

kabul edildiği ve birlikte yaşayabildiği bir dönem gelmelidir” diye

konuştu.
******************
[/b]



Deccal uluhiyet dâvâ edecek

Beşinci Mesele

Rivayette vardır ki, “Âhirzamanda Deccal gibi bir kısım şahıslar
ulûhiyet dâvâ edecekler ve kendilerine secde ettirecekler.” (el-Hâkim,
el-Müstedrek, 4:508)

Allahu a’lem, bunun bir tevili şudur ki: Nasıl ki padişahı
inkâr eden bir bedevî kumandan, kendinde ve başka kumandanlarda,
hâkimiyetleri nisbetinde birer küçük padişahlık tasavvur eder. Aynen
öyle de, tabiiyyun ve maddiyyun mezhebinin başına geçen o eşhas,
kuvvetleri nisbetinde kendilerinde bir nevî rububiyet tahayyül ederler
ve raiyetini kendi kuvveti için kendine ve heykellerine ubudiyetkârâne
serfüru ettirirler, başlarını rükûa getirirler demektir.

Altıncı Mesele

Rivayette var ki, “Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki,
kimse nefsine hâkim olmaz.” (Süyûtî, el-Fethü’l-Kebîr: 1:315,) Bunun
için bin üç yüz sene zarfında emr-i Peygamberî ile bütün ümmet o
fitneden istiâze etmiş, azab-ı kabirden sonra “Mesih Deccalın
fitnesinden... Ahirzaman fitnesinden... (sana sığınıyoruz Allah’ım)”
(Buhârî, Daavât: 37) vird-i ümmet olmuş.

Allahu a’lem bissavab, bunun bir tevili şudur ki: O fitneler
nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla,
belki zevkle irtikâp ederler. Meselâ, Rusya’da hamamlarda kadın-erkek
beraber çıplak girerler. Ve kadın, kendi güzelliklerini göstermeye
fıtraten çok meyyal olmasından, seve seve o fitneye atılır, baştan
çıkar. Ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlûp olup o
ateşe sarhoşâne bir sürurla düşer, yanar. İşte dans ve tiyatro gibi o
zamanın lehviyatları ve kebâirleri ve bid’aları, birer câzibedarlıkla
pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. Yoksa,
cebr-i mutlakla olsa ihtiyar kalmaz, günah dahi olmaz.

Yedinci Mesele

Rivayette var ki, “Süfyan büyük bir âlim olacak, ilimle dalâlete
düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar.” (İmam-ı Gazali, İhyâ-i
Ulûmiddin, 1:59)

Ve’l-ilmu indallah, bunun bir tevili şudur ki: Başka padişahlar
gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet
gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle ve fenniyle ve
siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını
teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine
taraftar eder ve din derslerinden tecerrüt eden maarifi rehber edip
tâmimine şiddetle çalışır, demektir.

Sekizinci Mesele

Rivayetler, Deccalın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını
gösterir ki, bütün ümmet istiâze etmiş. (Süyûtî, el-Örfî Va’di fî
Ahbari’l-Mehdî, 2: 233, 334)

Lâ ya’lemu’l-gaybe illallah. (Gaybı Allah’tan başka kimse
bilmez) Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccalı ayrıdır. Hattâ
bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali’nin (r.a.) dediği gibi demişler ki:
Onların Deccalı Süfyandır, İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş
görecek. Kâfirlerin Büyük Deccalı ayrıdır. Yoksa Büyük Deccalın cebir
ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek
itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz.

Dokuzuncu Mesele

Rivayetlerde, vukuat-ı Süfyaniye ve hâdisât-ı istikbaliye Şam’ın etrafında ve Arabistan’da tasvir edilmiş.

Allahu a’lem, bunun bir tevili şudur ki: Merkez-i hilâfet eski
zamanda Irak’ta ve Şam’da ve Medine’de bulunduğundan, râvîler kendi
içtihadlarıyla, daimî öyle kalacak gibi mânâ verip, merkez-i Hükûmet-i
İslâmiye yakınlarında tasvir etmişler, Halep ve Şam demişler. Hadisin
mücmel haberlerini, kendi içtihadlarıyla tafsil etmişler.

Şuâlar, Beşinci Şuâ, s. 503

http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/24/lahika/default.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

3

26.11.2009, 16:23

Kemalist sisteme hesap soracak bir hükümet çıkabilir mi sizce?

4

26.11.2009, 19:34

O hesab iç siyasetle sorulamaz..

Ama AB'ne ipleri verirse -niyeti olan bir hükümet-, İsevîler bu hesabı gümbürtüsüz soracak..

Bize evvelâ AB'ne hevesli hükümet lâzım..




5

26.11.2009, 23:06

İseviler, Kuran ve sünnetten daha mı kuvvetli? :S

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

6

28.11.2009, 00:43

Kardes bu zamanda Kuran ve Sünnete asr-i saadetteki gibi sarilan 300 kisi olursa dünya feth edilir ve siyasetle mukabele edebilirsin..
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

7

28.11.2009, 00:50

İseviler, Kuran ve sünnetten daha mı kuvvetli? :S

Hattâ, hadis-i sahihle, âhirzamanda İsevîlerin hakikî dindarları ehl-i Kur'ân ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi; şu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat, değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimî ittifak etmek, belki Hıristiyanların hakikî dindar ruhanîleriyle dahi, medar-ı ihtilâf noktaları muvakkaten medar-ı münakaşa ve nizâ etmeyerek, müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırlar.

Lemalar
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

8

28.11.2009, 00:55

İseviler, Kuran ve sünnetten daha mı kuvvetli? :S


Âhirzamanda, felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı ulûhiyete karşı, İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılâp edeceği bir sırada, nasıl ki İsevîlik şahs-ı mânevîsi, vahy-i semâvî kılıcıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevîsini öldürür. Öyle de, Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, İsevîlik şahs-ı mânevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı mânevîsini temsil eden Deccalı öldürür; yani, inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecek.

Mektubat | Birinci Mektup
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

9

28.11.2009, 00:59

Hazret-i Mehdînin cemiyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid'akârânesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyyeyi ihyâ edecek, yani Âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (a.s.m.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdî cemiyetinin mucizekâr mânevî kılıcıyla öldürülecek ve dağıtılacak.

Hem Âlem-i insaniyette inkâr-ı ulûhiyet niyetiyle medeniyet ve mukaddesât-ı beşeriyeyi zîr ü zeber eden Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın din-i hakikîsini İslâmiyetin hakikatiyle birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaati namı altında ve "Müslüman İsevîleri" ünvanına lâyık bir cemiyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın riyaseti altında öldürecek ve dağıtacak, beşeri inkâr-ı ulûhiyetten kurtaracak.

Mektubat | Yirmi Dokuzuncu Mektup
*
Dâvâsını ifâde eden kazanır.

Zübeyir Gündüzalp

10

28.11.2009, 16:16



Gerçi hakikat noktasında âhirzamandaki gelecek büyük mehdi siyaseti tam dindar İsevîlere bırakıp

yalnız İslâmiyet hakikatlerini isbâta, izhara, icrâya çalışır."Saîd Nursî

(Gayr-ı Münteşir bir mektubdan)






11

30.11.2009, 11:41

Yani siyaseten İsevîlere bizden daha kuvvetli olmakla birlikte biz de onlara iman hakikatlerini ispatla mükellefiz. Doğru mu anlamışım?

12

06.12.2009, 15:22

Ermenileri, Alevileri, Hristiyanklari, dindarlari katledenler Ittihatcilardi, simdi de torunlari Ergenekoncular!

Degisen bir sey yok, torunlarinin ulkede ne kirli planlar pesinde kostuklarini herkes gordu cok sukur.

Bu konuyu değerlendir