Giriş yapmadınız.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

17.11.2009, 09:00

“Ben faşistsem Atatürk ne?”

“BEN FAŞİSTSEM ATATÜRK NE?”



Dersim olaylarını örnek gösterdiği için yoğun tepkilere hedef olan
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in “Dersim isyanını ben mi
bastırdım? Ben faşistsem Atatürk ne oluyor? Atatürk'ün yaptığı işi
naklettik diye suçlu biz oluyoruz” diyerek kendisini savunmaya
çalışırken, “Cesaretiniz varsa Atatürk'ü eleştirin” diye “meydan
okuma”sı, Atatürk'ü Koruma Kanununu tekrar gündeme getirdi.

5816’YI AB DE ELEŞTİRMİŞTİ

Bu kanun yürürlükteyken Öymen'in Atatürk'e sığınarak meydan
okuması gülünç bulunurken, Atatürk'e ve politikalarına yönelik
eleştirileri dahi yasaklayıp cezalandırma aracı olarak kullanılagelen
5816 sayılı Atatürk'ü Koruma Kanununun, geçen ay açıklanan AB ilerleme
raporunda da eleştirildiği ve bu kanunun ifade özgürlüğünü
kısıtladığına dikkat çekildiği hatırlatılıyor.

‘Ben faşistsem Atatürk ne?’

Dersİm olaylarını örnek gösterdiği için büyük tepkilere hedef
olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, “Dersim isyanını ben mi
bastırdım? Ben faşistsem Atatürk ne oluyor? Atatürk’ün yaptığı işi
naklettik diye suçlu biz oluyoruz” diyerek kendisini savunmaya çalıştı.

Öymen, Kafkas Türkleri Derneği’nce İzmit’te düzenlenen
‘’Kafkasya’da son durumlar’’ konulu konferans öncesi TBMM’deki
konuşmasıyla ilgili değerlendirme yaptı. Öymen, ‘’Sayın Başbakan’a
tavsiye ediyoruz, bizim üzerimizden Atatürk’e hücum etmeye kalkışmasın.
Biz sadece tarihi olaylara atıfta bulunuyoruz’’ ifadesini kullandı.

Hükümetin, Atatürk’ün üzerinden kendi politikalarına destek arama yaklaşımında bulunduğunu öne süren Öymen, şöyle konuştu:

‘’Hükümetin izlediği terörle iş birliği halinde açılım
politikası Atatürk’ün izlediği politikalarla zıttır. Maalesef
cumhuriyet döneminde çok sayıda silâhlı ayaklanma oldu. Atatürk,
ayaklanmalara karşı iktidar gibi açılım politikası mı izlemiştir, yoksa
kararlılıkla mücadele politikası mı izlemiştir. Atatürk, gerek yabancı
ülkelerle askeri mücadele gerektiğinde, gerek yurt içinde Cumhuriyete
karşı silahlı ayaklanmalar olduğunda, hiç bir zaman cesaretsiz ve
aşağıdan alan müzakere yönetimiyle sorunu çözmeye değil, kararlılıkla
mücadele etme yönetimini benimsemiştir. Atatürk, Çanakkale Savaşı’nda
öyle bir duruma gelmiştir ki askerlerine ‘Size savaşmayı değil, ölmeyi
emrediyorum’ demiştir. O bu askerlerin analarının ağlayacağını bilmiyor
muydu. Ülke çıkarları, vatan topraklarının savunulması için gözünü bile
kırpmadan böyle bir emir verebilmiştir. Bu iktidarın tutumuyla
Atatürk’ün tutumu benzeşiyor mu.?’’

“CESARETİNİZ VARSA

ATATÜRK’Ü ELEŞTİRİN”

Öymen, iktidara yönelik eleştirilere devam edeceklerini ifade ederek şunları kaydetti:

‘’Biz böyle haksız suçlamalara karşı şerbetliyiz. Bunlar, bizim
bu gibi saldırılara bakarak bu iktidara yönelik eleştirilerimizi
durduracağımızı zannediyorlarsa yanılıyorlar. Bu eleştirileri iki
misline çıkaracağız. İktidarın bu yaptığı yanlışlıkları,
kararsızlıkları, cesaretsizliği bütün Türk halkına şikâyet edeceğiz.
Atatürk döneminde olan olaylar dolayısıyla Atatürk’e dil uzatmaya
cesaret edemediğiniz için bizi suçlamaya kalkışıyorsunuz. Biz
Atatürk’ün yaptığı işi naklettik diye suçlu biz oluyoruz. Ve bize
ağzına geleni söylüyor Başbakan. Cesaretiniz varsa Atatürk’ün dönemini
eleştirin O dönemde sorumluluk taşıyan Celal Bayar’ı, Fevzi Çakmak’ı
eleştirin.’’

“DERSİM İSYANINI

BEN Mİ BASTIRDIM”

TBMM’de demokratik açılımla ilgili ön görüşme sırasında verdiği
ve tartışmaya sebep olan “Dersim isyanı” örneğini Milliyet’e de
değerlendiren CHP’li Öymen, “AKP’liler, terör örgütüyle ‘Atatürk olsa o
da böyle yapardı’ diyerek müzekere ediyor. Bunun üzerine ‘Atatürk’ün
arkasına saklanmayın, o daha fazlasını yapardı’ demek için Dersim
örneğini kullandım. Bizi faşist olarak nitelemek gaddarlıktır. Dersim
isyanını ben mi bastırdım. Ben faşistsem Atatürk ne oluyor?” diye
konuştu.

http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/17/guncel/h2.htm



17.11.2009

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

2

17.11.2009, 09:02

Ölmüş gitmiş bir adamın şahsına itiraz


Âyet-i Kerime Meâli

Yazıklar olsun o kimselere ki, az bir dünya menfaati uğruna
kendi elleriyle âyetler yazıp, sonra da “Bu Allah katındandır” derler.

Bakara Sûresi: 79





17.11.2009










Ölmüş gitmiş bir adamın şahsına itiraz

[Mahkeme-i Kübrâ’ya Şekvâ ve

Müdafaatın bir Haşiyesidir.]

Aziz, sıddık kardeşlerim,

u mealde adaletperver Demokratlara istida yazabilirsiniz.
Hastayım, siz nasıl münasipse öyle yapınız. Avukatımızdan, bir gün
evvel aldığımız mektupta “Kitaplarımızın suç mevzuu olan ve
olmayanlarını tefrik etmeye çalışıyorlar” diye haber verdi. Şimdiye
kadar yaptıkları gibi, yine hiçbir kanuna uymayan bir tarzda, binler
kelime içinde bir risâlede birtek kelimeyi bahane edip suç mevzuu
yapmak, o risâleyi vermemek sûretiyle Nurların intişarına garazkârâne
mâni olmak fikriyle, hem kararnamelerini Mahkeme-i Temyizce bütün bütün
bozan o kararnamede suç mevzuu gösterdikleri, bizim aleyhimizde
olmadığı halde müddeiumumînin iddianamesine karşı hatâ-savap cetvelinde
seksen bir hatâsını ve garazkârlığını kat’î ispat ettiğimiz halde,
şimdi aynı garazkârlıkla dört yüz sayfa Zülfikar risâlesini, birkaç
satır tesettür ve irsiyet hakkındaki, yüz bin tefsirin aynı mânâyı
söylediklerine binâen otuz kırk sene evvel yazılan cümlelerini suç
mevzuu yapıp o mecmua-yı azîmeyi müsadere edip bize vermemek, dünyada
hangi kanun buna müsaade eder?

Hem Afyon Mahkemesindeki eserler—tekrârât-ı Kur’âniye ve
melekler hakkındaki iki parçacık müstesna olarak—bütün eserler iki sene
ellerinde kalarak hem Denizli, hem Ankara Ağır Ceza Mahkemesi beraatine
karar vererek içinde suç mevzuu bulamadıkları ve bize iade etmeye karar
verdikleri ve aynı eserler Isparta hükûmetinin bir vakit müsadere ile
tamamen eline geçtiği halde, tamamıyla sahiplerine iade ettikleri ve
sonra da Zülfikar’la Asâ-yı Mûsâ’yı ruhsatsız eski yazıyla neşir
bahanesiyle dört seneden beri müsadere edip aynen hiçbiri zayi olmadan
yüz yetmiş adet mecmuada bir suç mevzuu bulamadıkları için bizlere
tamamen iade ettikleri ve bizim en mühim suçumuz olarak gösterdikleri
eski partinin bir kısım şeflerine hakikat namına itirazımızın yüz misli
ziyade şimdiki dinî mecmualar, resmî cerideler aynı itirazı şiddetle
vurdukları halde, Risâle-i Nur’un bir mahrem parçası, şimdiki zaman
tamamıyla tayin ettiği bir hadisin hakikatini tefsir bahsinde şeflerin
başı Lozan Muahedesinde hiçbir zaman hiçbir Müslüman hakikî Türkü,
hiçbir Nasraniyete ve Yahudiliğe ve başka dine girmeyen ve İslâm
kahramanları olan Türkleri Protestan yapmaya malûm Hahambaşı ile
ittifak ederek rey veren o adam, bütün ulemâ-yı İslâmın “Cevazı yok”
diye ittifakan hükmettikleri halde, on cihetle kanunlarla onu bütün bu
vatandaki mâsum Müslümanlara cebren giydirdiği ve tarih-i beşerde bu
çeşit mânâsız acip bir cebr-i umumî yapmak ve hiçbir kanuna uymayan
keyfî kanun namına kanunla onu bu millet-i İslâmiyeye cebren giydirmek;
elbette o adama, o Lozan Muahedesinde verdiği dehşetli fikrini ispat
etmiş ki, din-i İslâma gayet muzır olarak hadisin haber verdiği adam bu
zamanda o şeftir.

İşte hakikat böyleyken Afyon Mahkemesi, adalet namına değil,
belki o ölmüş adamın muhabbeti taassubu namına, eski harfle de
neşredilen kararnamenin âhirinde bizi mahkûm etmek için en mühim sebep,
savcının garazkârlığı sebebiyle, mahkeme heyeti demişler ki: “Said ve
arkadaşları, Mustafa Kemal’e ‘din yıkıcı, süfyan’ demişler ve
kalblerdeki sevgisini bozmaya çalışmışlar. Onun için mahkûm ediyoruz.”

Acaba, ölmüş gitmiş bir adamın şahsına karşı bin defa böyle
itiraz da olsa şahsî bir dâvâ oluyor. Mahkeme-i adalet buna dair böyle
bir hükmü vermek, elbette pek acip bir mânâ, iş içinde vardır.

Emirdağ Lâhikası, s. 285, (yeni tanzim, s. 554)




http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/17/guncel/h2.htm



"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir