Giriş yapmadınız.

1

15.09.2004, 18:29

Türkiye'de kız öğrenci olmak !

Türkiye bir yitik kuşaklar ülkesidir. 31 Mart'ta, 27 Mayıs'ta 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, 28 şubat'ta ‘yüksek katlar'daki hesaplar ve hesaplaşmaların faturalarını hep aşağıdakiler çekmişlerdir.


Ve bu sıkıntılı, elektrikli dönemlerin faturalarını ödemiş nice körpecik hayatlar vardır. 12 Eylül'ün üzerinden 24 yıl geçti. Darbe şartlarının oluşması beklenirken ya da darbe olduktan sonra ölen, öldürülen veya hapislerde çürüyenler ne için kavga ettiklerini bile anlayamadan kaybolup gittiler. 11 Eylül'de Türkiye'de kan gövdeyi götürürken, 12 Eylül günü ortalıkta kimsecikler kalmamıştı.

Ülkeyi ihtilal zeminine hazırlayanlar, fiziken ve ruhen sakat, yitik bir neslin doğmasına sebep oldular. Binlerce genç ve dinamik beyin bu ülkeye katkı sağlayamadan zayi olup gitti. ıhtilal döneminin gençleri arasında ölmeyip de bir şekilde hayatta kalanlar ise yaşadıklarının etkisinden yıllarca kurtulamadı. Cezaevleri, ölümler ve ihanetlerle dolu bir geçmişten sonra kurdukları yeni hayatlarında, mazinin izleri onları hiç yalnız bırakmadı.

Aynı şeyleri 28 şubat'ta yeniden yaşadık. Bu kez medyanın da yardımıyla oluşturulan rüzgar, ‘ülke elden gitti gidecek' cephesinden esiyordu. şeriatın gelmesi an meselesiydi. Hemen önlem alınmazsa maazallah neler neler olurdu. Her gün ülkenin muhtelif yerlerinde irticai bombalar patlıyordu. Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı hızla ülkeyi şeriata doğru sürüklüyordu. Acilen önlemler alınması gerekiyordu ve alındı. Dindarlar derhal cüzamlı hale getirildi. Hepsinden çok da başörtülü öğrenciler cüzamlandı. Üniversiteye girişleri, okumaları engellendiği gibi herhangi bir işte çalışmaları da ‘mümkünatı yok' bir hale getirildi. şubat soğuğunun sebep olduğu fırtına, binlerce genç kızı hayatın boşluklarında savurdu. Son derece zeki ve istikbal vaat eden, belki Türkiye'nin en zeki gençleri imam hatipli veya başörtülü olduğu için okuyamadı. Eğitimde fırsat eşitsizliğinin dik âlâsı yapıldı ve bu durum hâlâ da devam ediyor. Bugün, sadece başörtüsü taktıkları için kız çocukları üniversiteye alınmıyor, üniversiteyi kazananların da okumasına müsaade edilmiyor.

Üniversitelerde başörtüsü yasağının tarihi çok daha eski. 80'li yılların başında askerî yönetimle başlayan üniversitelerdeki başörtüsü yasağı yüzünden okullarını terk eden ve evlenen kadınların şimdi çocukları da aynı kaderi paylaşıyor. Annelerinin doktor, mühendis, öğretmen olma arzusunu yerine getirmek, sayıları çok daha fazla olan çocuklar için de mümkün olmuyor. Tıpkı kendileri gibi onlar da kamusal alanın yasakçı yorumu yüzünden okullu olamıyorlar. Modern dünyada tam bir cinsiyet ayrımcılığı ile karşı karşıya kalıyorlar.

UNICEF birkaç yıldır kız çocuklarının okula gönderilmesi konusunda Tanzanya, Kongo, Çad, Zambiya gibi ülkelerle birlikte Türkiye'de de bir kampanya yürütüyor. Kızların okullaşmamasını dünya çapında bir mesele olarak ele alan ve özellikle daha az gelişmiş ülkelerde bu konuyu acil çözümlenmesi gereken bir sorun olarak gören UNICEF'e hükümet de ciddi destek veriyor. Başbakan yeni eğitim ve öğretim yılını açarken şanlıurfa'dan velilere şöyle seslenmişti: “Anneler, babalar, komşular, dostlar kızlarımızı eğitim ve öğretimden mahrum bırakmayalım.''

Ancak şu da bir gerçek ki toplum kızlarını okutuyor, hatta okutmayı çok istiyor. Okumasını istemeyen, kamusal alan yasakçıları. Türkiye'nin parlak beyinleriymiş, ülkeye katkısı olacakmış, aydınlanmaymış ileriye gitmeymiş, kız çocuklarının okumasıymış hiç umurlarında değil. Kuşaklar anlamsız kavgalarda zayi olup gidiyormuş kimin umurunda.

Yirmi yıldır gündemde olan başörtüsü meselesini çözmeyen, toplumla okulun kavga etmesini isteyen kafa yapısını UNICEF'in anlayabilmesi mümkün değil. UNICEF ve hükümet kız çocuklarının okullaşması için istediği kadar çaba göstersin, Çin Seddi gibi bir duvar var önlerinde.


Kaynak:http://www.zaman.com.tr

2

16.09.2004, 00:33

Allah razı olsun çok güzel ve yerinde bir yazı.
Ama malesef türkiyem böyle bir yer,zamanında namaz kılanları toplarlarmış bugünde bunlar oluyor,imtahan olarak görülmeli ve elbet bir gün buda düzelir inşallah demeli....

3

16.09.2004, 09:57

sağoasın prizma kardeş;

çok güzel bir yazı nakletmişsin.
hem de AKP hükümetinin bir "çifte standardını" nazara vermişsin.

zira hükümet ve hükümetin MEB'i büyük bir pişkinlikle "kızarı okutalım" kampanyası yapıyor.
ama öte yanda kendi hanımlarını bile sokamadıkları kamusal alanın hemen yanıbaşında binlerce kız çoçuğu bekliyor.

zındıkaya yardım eden,
zındıkaya ses çıkarmayan,
zındıkaya payanda olan hiç bir sağ hükümet payidar olalamamıştır.

işte MHP bunun en yakın örneği.
birkaç yıl sonra da AKP aynı akibete uğrayabilir.

saygılar

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir