Giriş yapmadınız.

1

28.02.2009, 08:52

Bugün 28 şubat 1997 -12 yıl önce-

Bugün 28 şubat 1997 -12 yıl önce-
Bu tarih süfyan komitelerinin, ehli delalet ve zındıklarla beraber. ıslam düşmanı ve Türkiye Cumhuriyetinin gelişmesini istemeyen örümcek kafalı insanların, ülkenin demokratikleşmesini engelleme ve asrın bedisinin, müceddinin, mehdi hazretlerinin mücadelesine ölüm emrinin en kapsamlı planlı proğramlı bir şekilde geçmişteki tercübelerinin bileşkesinin uygulamaya konulduğu tarihtir.

Bu tarih müslümanın Kurandan soğutulmak için 15 yaşına kadar çocuklarını camiye kuran öğretemeyeceğinin karar altına alındığı tarihtir.

ıslamın şiarı, Allahın emri farz olan örtünmenin başörtüsünün yasaklandığı tarihtir.

Diğer demokratik haklar, insan hakları ihlalleri vs. girmeyeceğim.

Bugün siyaseten 28 şubat kararlarına muhatap olan kadronun ikdidar olup muktedir olmadığı gündür.

Bugün islami değerlere savaş açıldığı gündür.

28 şubat bitmişmidir.

Kuran kursları, başörtüsü, demokratik bir anayasa insan hak ve hürriyetleri noktasında değerlendirin ve
kararınızı verin bugün ve iktidar
ve diğer konular
28 şubat bitmişmidir.

2

28.02.2009, 08:56

28 şUBAT hakkında bütün üyelerimizin görüşlerini bekliyoruz.

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

3

28.02.2009, 19:05

28 şubat olmasaydı, Erdoğan Başbakan ve AK Parti iktidar olur muydu?

Bugün 28 şubat. Hem şubatın son günü, hem de 1997'deki postmodern darbenin yıldönümü.
Herhalde duymuşsunuzdur.
Dünya üniversitelerinden bazılarında "Olmayana ergi" yöntemi yalnızca müspet ilimlerde kullanılmaz. Sosyal bilimciler ve özellikle tarihçiler de olmayana ergi yöntemi ile olayları irdelemeye çalışırlar.
Örneğin "Fransız ıhtilali olmasaydı Avrupa'nın ve dünyanın tarihi hangi yönde gelişirdi" benzeri sorulardan gidilerek, düşünce ufukları açılmaya çalışılır.
"Hitler Almanyası 2'nci Dünya Savaşı'nı kazansaydı ne olurdu" yahut "Japonya Amerika'ya savaş açmasaydı, Amerika Almanya'ya karşı olan cepheye katılır mıydı" türü sorularla da konulara girilebilir.
Bu çizgideki düşünce alıştırmalarını bizler de zaman zaman kendi aramızda yapmaz mıyız?
Mesela şu tür sorularla kendi tarihimize olmayana ergi yöntemini uygulamaz mıyız bazen?
- Birinci Dünya Savaşı'nı müttefiklerimiz olan Almanya ve Avusturya Macaristan imparatorlukları ile birlikte Osmanlı ımparatorluğu da zaferle sonuçlandırsalardı, şimdi devletin başında Cumhurbaşkanı yerine hâlâ Padişah mı bulunurdu?

Erdoğan ve Erbakan
- ınönü 1946'da çok partili demokrasiye geçme kararını vermeseydi, 1960'ta askerler 27 Mayıs darbesini CHP'ye karşı mı yaparlardı?
- 28 şubat post modern darbesi ile seçilmiş koalisyon hükümeti devrilmeseydi, Recep Tayyip Erdoğan hâlâ Erbakan'ın arkasındaki saflarda mı bulunurdu?
Dün Amsterdam'daki kazaya ilişkin olarak insanlar ve kader arasındaki ilişkileri konu alan bir yazı yazmıştım. O yazıda da olmayana ergi yöntemini kullanıp, şu örneği vermiştim:
- 1959'da Kıbrıs sorununu çözmek ve Kıbrıs'ın statüsünü belirleyecek antlaşmayı imzalamak için Londra'ya giderken uçağı düşen dönemin başbakanı rahmetli Adnan Menderes, bu kazadan sağ olarak kurtulmuştu... Demokrat Parti iktidarı 27 Mayıs askeri müdahalesinden önce erken seçim kararı alsaydı, ne darbe, ne Yassıada Duruşmaları, ne de idamlar olurdu.

29 şubat olsaydı
Bu yazıma sayın okurlardan hem yorumlar hem de tepkiler geldi. Örneğin Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Sıtkı Göksu özetle şöyle diyordu mesajında:
- "Demokrat Parti iktidarı 27 Mayıs askeri müdahalesinden önce erken seçim kararı alsaydı, ne darbe, ne Yassıada Duruşmaları, ne de idamlar olurdu" diyemeyiz, çünkü bizce meçhul olan bir durumdur.
ınsanların kendi kaderlerini belirlemeleri konusunda ne ölçüde güce sahip oldukları konusu da, Saidi Nursi'nin "Yirmi Altıncı Söz "ündeki anlatımıyla şöyle ele alınmıştı:
- ... Denilmesin ki, " Madem filân adamın ölmesi, filân vakitte mukadderdir. Cüz-ü ihtiyariyle tüfek atan adamın ne kabahati var? Atmasaydı yine ölecekti." Sual: Niçin denilmesin? Elcevap: Çünkü kader onun ölmesini onun tüfeğiyle tayin etmiştir. Eğer onun tüfek atmamasını farz etsen, o vakit kaderin adem-i taallûkunu farz ediyorsun. O vakit ölmesini neyle hükmedeceksin? Yalnız, Cebrgibi sebebe ayrı, müsebbibe ayrı birer kader tasavvur etsen; veyahut Mutezile gibi kaderi inkâr etsen, Ehl-i Sünnet ve Cemaati bırakıp fırkai dâlleye girersin. Öyleyse, biz ehli hak deriz ki: "Tüfek atmasaydı, ölmesi bizce meçhul." Cebrder: "Atmasaydı yine ölecekti." Mutezile der: "Atmasaydı ölmeyecekti."
Sayın okurun bu mesajından ilham alınarak "28 şubat olmasaydı ne olurdu" sorusuna şu almaşık cevaplar verilebilir mi size göre?
Ehl-i hak: " 28 şubat olmasa da Tayyip Erdoğan'ın kendi liderliğinde bir parti kurup kurmayacağını söylemek mümkün değildir."
Cebri: "28 şubat olmasa bile kader Tayyip Erdoğan'a AK Parti'yi kurduracak ve tek başına iktidara getirecekti."
Mutezile: "28 şubat olmasaydı, ne AK Parti kurulur ne de Tayyip Erdoğan lider olurdu."
"Olmayana ergi" yöntemini, isterseniz şu soruyla da 28 şubat'a uyarlayabilirsiniz:
- Eğer postmodern darbe 28 şubat'ta değil de 29 şubat'ta yapılmış olsaydı, onu yalnızca şubatın 29 çektiği yıllarda, yani dört yılda bir mi hatırlardık?

Mehmet BARLAS/Sabah-28.02.2009
http://www.sabah.com.tr/barlas.html
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir