Giriş yapmadınız.

nurunözü1

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "nurunözü1"

Mesajlar: 997

Konum: bursa

Hobiler: hat sanatı,ebru sanatı,kitap,internet

  • Özel mesaj gönder

1

24.08.2006, 10:41

Bu saçmalıklardan kurtulmam lazım...

Selamun aleyküm kardeşler.Bu ara kafamda öyle sorular geziyorki ben bile şaşırıyorum.Kendime cevap yetiştiremiyorum onun cevabını bulsam bir diğeri çıkıyor.şeytan benimle çok uğraşır oldu.Akşam Hz Adem konusunu okudum 45-50 sayfa kadar.Bütün gece bu konuyla ilgili saçma sorularla geçti.Çok bunaldım kardeşler bana dua edin lütfen.Hayırla
Ya tozu dumana katacaksın!Yada tozu dumanı yutacaksın!Yutanlardan olmamak dileği ile...

2

24.08.2006, 11:21

kardeşim vealeykümselam

şeytan kimlerle uğraşmıyoki onun sağdan yanşmasına izin verme inş..kendini imani noktalarda doyurucu şeyler oku kafanı karıştıran ve allah muhafaza şüpheye düşürecek şeyleri terket.Rabbim hepimizin yardımcısı olsn

ınsandaki nefis ise, şeytanı her vakit dinler. Lem'alar

şeytanın arkadaşları çoktur. A'sar-ı Bediiye: Münazarat

ınsanın Allah'a karşı ubudiyet, vazifesidir. Terk-i kebair takvasıdır. Nefis ve şeytanla uğraşması, cihadıdır. Mesnevi
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

nurunözü1

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "nurunözü1"

Mesajlar: 997

Konum: bursa

Hobiler: hat sanatı,ebru sanatı,kitap,internet

  • Özel mesaj gönder

3

24.08.2006, 13:37

Kadeş şimdiye kadar düşünmediğim aklıma gelmeyen detaylar aklıma gelir oldu.Babama soruyorum bazı kafama takılanları "bunun altında yatan düşünce ne" diyor bana.ınternetten kafama takılanları araştırıyorum,bulamadıklarımı sorularla islamiyet diye bir site var,duymuşsunuzdur oraya soruyorum.Acaba ben böyle üzerine düşüp araştırdıkça içimdeki sorulara saldırıya mı geçiyo anlayamıyorum.ınş bu sıkıntıdan kurtulurum...
Ya tozu dumana katacaksın!Yada tozu dumanı yutacaksın!Yutanlardan olmamak dileği ile...

4

24.08.2006, 13:46

Sık görülen bir vesvese olayı. Vesvese öyle bir şeydir ki uğraştıkça ehemmiyet verdikçe şişer muhattabını içine alır ve içine aldıktan sonra da o girdaptan kurtulmak çok zor olur.

Vesveselere girmemek için ona hiç itimat etmemek uğraşmamak zararlı olmadığını düşünmek lazım. Nasıl ki arı kovanının yanından geçerken arı kovanı ile uğraşmasan sağ selamet kurtulursun ama elini içine sokarsan arılar sehirli iğnelerini harekete geçirir.

Vesveseden kurtulmanın en güzel yolu onun sana zarar vermeğeceğini düşünmen gerek ve aklından geçen kötü oruları kendine mal etmemen gerek. Ki zaten bu sorular seni rahatsız ediyorsa o sözler sana ait olamaz. Kalp eğer bundan endişe ediyorsa o kalpte iman var demektir. Bunun için de sevinmen lazım

Allah selamet versin

Selametle

5

24.08.2006, 14:02

Cevabını aradığın vesveseler neler?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

6

24.08.2006, 14:08

vesvese ile ilgili yazılan alıntıları oku.hepsini.orda cevabı olmayan kısmı orda söyle cevaplıyalım kardeş.

dini içerikli bilgiler kısmını tıkla.orda gel gelelim vesvese bahsine kısmı aç oku.inşaallah şifa bulursun.

nurunözü1

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "nurunözü1"

Mesajlar: 997

Konum: bursa

Hobiler: hat sanatı,ebru sanatı,kitap,internet

  • Özel mesaj gönder

7

24.08.2006, 14:45

Vesvesenin ne olduğunu biliyorum yunusum kardeşim konuyla ilgili yazıları okumuyorda değilim.Ama gel gelelim çattımı bi kere işte insanın elinde olmuyor.

Hocam hangi birini yazayım.
Neden ilk önce erkek yaratılmışta kadın değil.
Onun cevabını buluyorum bu sefer
E RAbbim istese erkeğe verdiği özellikleri kadınada verebilirdi.
Sonra akşam dedim ya Hz Ademi okudum diye orda işte meyve yasaklandığı halde düşmanları belirtildiği halde düşmana kanıp yasak meyveden yiyorlar ve cennetten çıkartılıyorlar.
E bizim günahımız neydi onların yaptığı hatanın bedelini bizde ödüyoruz.Ya cenneti hakedemezsem.
Bunun cevabını Hz Musa ile Hz Adem arasındaki konuşmada buluyorum.Hz Musada ben gibi bi soru soruyor ve Hz Adem diyorki "sana indirilen Tevratta ben yaratılmadan önce bu hadise tesbit edilmiş bir kader olarak görmedin mi" oda diyor "gördüm".Hz Adem diyor ki "Allah tarafından takdir edilen bu olay yüzünden beni neden kınıyorsun"
Ok diyorum "kader "cevabı buluyorum bu sefer
Madem biz yaratılmadan önce ne yaşayacağımız ve sonumuzun ne olduğu belli o zaman neden yaşıyoruz.ışte cevaben diyorum ki
insanın doğru ve yanlış arasında iradesini kullanması gerekiyor.ınsan yanlışıda doğruyuda kendi seçer.
sonra diyorum ki;
E tamam irade var,seçim bizde ama yinede Rabbim biliyor ne seçeceğimizi.
Buna benzer daha neler....
Hocam tozuttum iyice.Heralde kafayı yiyorum,bu yaştan sonra düşünmediğim şeyleri düşünüyorum.Kızıyorum kendime sen salak mısın farkında olmadan Allah muhafaza Rabbinin işine karışıyor olmayasın diye.Bunlardan kurtul artık,Rabbim istediyse mutlaka bi hayrı vardır mutlaka bi sebebi vardır.Sana mı düştü bunları soruşturmak diyorum ama sanırım imtihanın büyüğü ile karşı karşıyayım.Düşünmemeye çalışıcam inş.Tek istediğim dualarınız.
Ya tozu dumana katacaksın!Yada tozu dumanı yutacaksın!Yutanlardan olmamak dileği ile...

8

24.08.2006, 16:23

nurunözü1 kardeşim, uzun oldu ama :) , zahmetsiz rahmet olmazmış.




Alıntı

E bizim günahımız neydi onların yaptığı hatanın bedelini bizde ödüyoruz.Ya cenneti hakedemezsem.


Eğer Cennette doğmuş olsan, zaten Cennetten çıkarılmama garantin yoktu. Cennetten çıkarılmama garantin, ancak kıyametten sonraki girişinde. Hz.Adem'in fitnesine dayanamayıp çıkarıldığı yerde, senin kalma ihtimalin %100 mü veya tevbe ile dünya üzerine indirilme lütfun onunkinden fazla mı?

şimdi aklınıza gelir, niye Allah insanı böyle imtihana tabi tuttu, şeytanların musallat olmasına izin verdi, çoklar bu yüzden cehennemlik oldu. Bediüzzaman buna şöyle cevap veriyor:

Elcevap: şeytanın vücudunda cüz’î şerlerle beraber birçok makasıd-ı hayriye-i külliye ve kemâlât-ı insaniye vardır. Evet, bir çekirdekten koca bir ağaca kadar ne kadar mertebeler var; mahiyet-i insaniyedeki istidatta dahi ondan daha ziyade merâtip var. Belki zerreden şemse kadar dereceleri var. Bu istidâdâtın inkişâfâtı, elbette bir hareket ister, bir muamele iktiza eder. Ve o muameledeki terakki zembereğinin hareketi, mücahede ile olur. O mücahede ise, şeytanların ve muzır şeylerin vücuduyla olur. Yoksa, melâikeler gibi, insanların da makamı sabit kalırdı. O halde insan nevinde binler envâ hükmünde sınıflar bulunmayacak... Bir şerr-i cüz’î gelmemek için bin hayrı terk etmek, hikmet ve adalete münafidir.


Çendan, şeytan yüzünden ekser insanlar dalâlete giderler. Fakat ehemmiyet ve kıymet, ekseriyetle keyfiyete bakar; kemiyete az bakar veya bakmaz. Nasıl ki, bin ve on çekirdeği bulunan bir zat, o çekirdekleri toprak altında bir muamele-i kimyeviyeye mazhar etse, ondan on tanesi ağaç olmuş, bini bozulmuş. O on ağaç olmuş çekirdeklerin o adama verdiği menfaat, elbette, bin bozulmuş çekirdeğin verdiği zararı hiçe indirir. Öyle de, nefis ve şeytanlara karşı mücahede ile, yıldızlar gibi nev-i insanı şereflendiren ve tenvir eden on insan-ı kâmil yüzünden o neve gelen menfaat ve şeref ve kıymet, elbette, haşarat nev’inden sayılacak derecede süflî ehl-i dalâletin küfre girmesiyle insan nevine vereceği zararı hiçe indirip göze göstermediği için, rahmet ve hikmet ve adalet-i ılâhiye, şeytanın vücuduna müsaade edip tasallutlarına meydan vermiş.


Diyeceksin, peki tohumlar tohum olarak kalsa, yani imtihan olmasa, insanın makamı sabit olsa kötü mü olacaktı? Kainatı ve insanı ve cinleri Allah ne için yarattı, bunun cevabı onda:

Her cemâl ve kemâl sahibi, kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrınca, o sultan-ı zîşan dahi istedi ki, bir meşher açsın, içinde sergiler dizsin; tâ nâsın enzârında saltanatının haşmetini, hem servetinin şâşaasını, hem kendi san’atının hârikalarını, hem kendi mârifetinin garîbelerini izhâr edip, göstersin. Tâ, cemâl ve kemâl-i mânevîsini iki vecihle müşâhede etsin:

Bir vechi, bizzat nazar-ı dekâik âşinâsıyla görsün; diğeri, gayrın nazarıyla baksın.


Allah kendini zaten biliyor, ama bir de gayrın nazarıyla bakıyor. O nazarın meyveleri de, bizim Allah'ı övmemiz, O'nu tesbih edip O'na şükür etmemiz ve ibadetlerimiz, kulluğumuzdur.

ışte o gayr, ne kadar kaliteli olursa, nazar da o derece kaliteli olur. Birsürü fitne eleğinden geçmiş, çürüyen binler tohum arasında yeşermiş, tutmuş bir kısım tohum, elbette ki hiçbir işleme tabi tutulmamışların yekününden daha kıymetlidir. Çünkü onların kalitesi, isabet aldığı fitneler karşısında ispat edilmiştir.

Allah yapacaklarımızı biliyor, O'nun bilmesi, bizim O'nun bildiğinden ötürü yaptığımız manasına gelmez. Ayrıca O'nun bilmesi, bizi imtihana tutmasına da mani olmaz. ımtihana tabi tutmadan, ben seni biliyorum diyerek, direk makamlara yerleştirme olsaydı, o zaman ne düşünürdünüz?

Hem cehennem olmadan cennetin kıymeti anlaşılmaz, cennet olmadan cehennemin ne büyük hasaret olduğu, kafir olmadan mü'minin kıymeti, mü'min olmadan küfrün çirkinliği ve ne kadar bayağı ve hayvanlıktan da aşağı olduğu.

Allah buyuruyor ki, biz onlara zulmetmedik, onlar kendi kendilerine zulmettiler.

Alıntı

Sana mı düştü bunları soruşturmak diyorum ama sanırım imtihanın büyüğü ile karşı karşıyayım.Düşünmemeye çalışıcam inş.


Hikmetleri öğrenmek isteyebilir, bu yüzden araştırabilirsin. Dikkat etmen gereken, panik yapmamak, vesveseye gelmemek, bugüne kadar sana sırf hak olanı göstermiş olan ve bu yüzden iman ettiğin Allah'ın, sana bu meselenin izahını da göstermesini istemek, bunun için dua etmek.




Alıntı sahibi ""[url=http://www.risaleara.com/oku.asp?id=16"

Üstad dördüncü sözde [/url]"]Bir zaman, bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, herbirisine yirmi dört altın verip, iki ay uzaklıkta, has ve güzel bir çiftliğine ikâmet etmek için gönderiyor. Ve onlara emreder ki:

"şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bâzı şeyleri mübâyaa ediniz. Bir günlük mesafede bir istasyon vardır; hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyâre bulunur. Sermâyeye göre binilir."

ıki hizmetkâr ders aldıktan sonra giderler. Birisi bahtiyar idi ki, istasyona kadar bir parça para masraf eder. Fakat, o masraf içinde, efendisinin hoşuna gidecek öyle güzel bir ticaret elde eder ki, sermâyesi birden bine çıkar. Öteki hizmetkâr bedbaht, serseri olduğundan, istasyona kadar yirmi üç altınını sarf eder. Kumara mumara verip zâyi eder. Birtek altını kalır. Arkadaşı ona der:

"Yahu, şu liranı bir bilete ver. Tâ, bu uzun yolda yayan ve aç kalmayasın. Hem bizim efendimiz kerîmdir; belki merhamet eder, ettiğin kusuru affeder. Seni de tayyâreye bindirirler. Bir günde mahall-i ikâmetimize gideriz. Yoksa, iki aylık bir çölde aç, yayan, yalnız gitmeye mecbur olursun."

Acaba, şu adam inad edip, o tek lirasını bir defîne anahtarı hükmünde olan bir bilete vermeyip, muvakkat bir lezzet için sefâhete sarf etse; gayet akılsız, zararlı, bedbaht olduğunu en akılsız adam dahi anlamaz mı?

ışte ey namazsız adam! Ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim!

O hâkim ise; Rabbimiz, Hâlıkımızdır.

O iki hizmetkâr yolcu ise; biri mütedeyyin, namazını şevk ile kılar; diğeri gâfil, namazsız insanlardır.

O yirmi dört altın ise, yirmi dört saat her gündeki ömürdür.

O has çiftlik ise, Cennettir.

O istasyon ise, kabirdir.

O seyahat ise; kabre, haşre, ebede gidecek beşer yolculuğudur. Amele göre, takvâ kuvvetine göre o uzun yolu mütefâvit derecede kat’ ederler. Bir kısım ehl-i takvâ, berk gibi, bin senelik yolu bir günde keser. Bir kısmı da, hayal gibi, elli bin senelik bir mesafeyi bir günde kat’ eder. Kur’ân-ı Azîmüşşan şu hakikate iki âyetiyle işaret eder.

O bilet ise namazdır. Birtek saat, beş vakit namaza abdestle kâfi gelir. Acaba, yirmi üç saatini şu kısacık hayat-ı dünyeviyeye sarf eden ve o uzun hayat-ı ebediyeye birtek saatini sarf etmeyen ne kadar zarar eder, ne kadar nefsine zulmeder, ne kadar hilâf-ı akıl hareket eder! Zîrâ, bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse -halbuki, kazanç ihtimâli binde birdir- sonra yirmi dörtten bir malını yüzde doksan dokuz ihtimâl ile kazancı musaddak bir hazîne-i ebediyeye vermemek, ne kadar hilâf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü kendini âkıl zanneden adam anlamaz mı?

Halbuki, namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. Hem, cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem, namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibâdet hükmünü alır. Bu sûrette bütün sermâye-i ömrünü âhirete mal edebilir. Fânî ömrünü bir cihette ibkâ eder.



Mühim not: şu yukarıda 4.sözden yapılan alıntıdaki renklendirmeler, rastgele ve yakışıklı olsun diye değildir. Bilakis, misal ve temsilde birbirinin çiftleridir.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

24.08.2006, 17:24

Dikkatimi çeken bir nokta oldu,
Üstad dünya hayatını 1 günlük mesafe,
ondan sonrasını ise 2 ay sayıyor,
1 günde tedarik edebildiğin ile,
o derece kaliteli bir bilet alıyorsun,
ona göre yolun geri kalanını gidiyorsun,
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

10

24.08.2006, 18:24

ve aleyküm selam kardeşim.

"şeytan insanoğlunun kalbinin üzerinde tünemiş vaziyette bekler. Allah'ı zikredince siner, çekilir, gaflet etse vesvese verir." (Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'n-nas 1)

Bol bol zikir çekmeni tavsiye ederim kardeşim..


Rabbim şifa verir inşallah kardeşler çok güzel yazmışlar Allah razı olsun.Rısale-i nurdaki vesvese ile bölümü muhakkak okuman lazım ablamdada buna benzer bir şey olmuştu Nurlardan vesvese ile ilgili olan bölümü okudum şifaya kavuştuğunu gözlerimle gördüm..

Bak ey bîçare vesveseli adam! Telâş etme. .....
Nurlar ilaç diyoruz ya kardeşim ilacın budur...

zikir,ibadet,bolca nurları okumak...huzur ancak böyle bulunur kafanda da hiç bir soru işareti kalmaz inş..ilaçlara ara vermeden kullanmak lazım tabi..düşünsenize Rabbim dilemezse dal kıbırdamaz, ırmaklar ters akar..ee daha ne!!!! Ona tevekkül olup ilaçları kullanıcaz..şifaya kavuşturacak olan O..

Muhabbetle..duacıyım inş..

nurunözü1

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "nurunözü1"

Mesajlar: 997

Konum: bursa

Hobiler: hat sanatı,ebru sanatı,kitap,internet

  • Özel mesaj gönder

11

24.08.2006, 21:08

Allah razı olsun.ınşaAllah atlatıcam bu durumu.Sanırım çok boş kaldım bu ara.Hiçbirşey yapmak istemiyorum.Aklımdan şunu yapayım bunu yapayım diye geçiriyorum ama yapmıyorum.E tabi boş kalıncada ne olcak kuruyorum kafamda.
Bugün hiç soru sormadığımı farkettim şimdi.Sanırım içimdekini birileri ile paylaşmak iyi geldi.Kendim halletmem zaman alıcaktı.Bu ara kimseyle de görüşmüyorum.Eve kapandım,kimseyi yanımda istemez oldum.Hamd olsun.Sanırım artık uykudan uyanmanın zamanı geldi.
Rabbim hepinizden razı olsun.Hayırla...
Ya tozu dumana katacaksın!Yada tozu dumanı yutacaksın!Yutanlardan olmamak dileği ile...

12

24.08.2006, 21:56

Canım kardeşim Hiçbirşey yapmak istemiyorum demişsin ya anlıyorum seni işte bu nokta da kaybediyoruz biz! Kendimizi kötü hissettiğimizde vesveseler geldiğinde Allaha sığınıp dualar edeceğimiz,ibadet edeceğimiz yerde sıkıntımızla başbaşa kalmayı tercih ediyoruz oysa biz işte o an yapmamız gerekeni yapmalıyız..


yanlış yazmadıysam:

feyintevellev fegul hasbiyallahu la ilahe illahu aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbil arşil azim

tövbe suresinin son ayetinide okumakta fayda var inş..

dualarla..

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

13

24.08.2006, 22:33

Allah yardımcın olsun kardeş inşAallah en kısa zamanda bu haletlerden kurtulursun...Kardeşlerin tavsiyeleri çok güzel... bence kendinizi fazla boş bırakmayın... Aleminiz boş kaldığında hemen şeytan-ı lain vesveseler ve çeşitli vehimlerle sizi sarar... bunun en büyük ilacı risale-i nurları bol bol okumak derim... başka kitapları da okurken çok dikkatli olmak lazım... çünkü insanın içine vesvese vericek ve yanlış fikirlerin olduğu kitaplar ne kadar fikriniz ve kalbiniz temiz olsa da zarar verir...(benim fikrimce okunmamalıdır...madem üstad bize kanaat etmiş biz de ona kanaat edelim)

Allah yardımcınız olsun...eskisi gibi sizin yazılarınızdan şevk alacağımız günleri bekliyoruz inşAAllah :wink:

selametle
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

nurunözü1

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "nurunözü1"

Mesajlar: 997

Konum: bursa

Hobiler: hat sanatı,ebru sanatı,kitap,internet

  • Özel mesaj gönder

14

24.08.2006, 22:48

Alıntı sahibi ""alkan_unal""

Allah yardımcınız olsun...eskisi gibi sizin yazılarınızdan şevk alacağımız günleri bekliyoruz inşAAllah :wink:

Kardeş uzun bi süre hiç yorum yazmadım forumda farkındasınızdır.Yeni yeni yazmaya başladım.Çoğu kez yazdığım yorumları geri sildim.ıçimden bişey gelmiyor.Uzun süredir böyleyim.sonum hayır ola inşaAllah
Ya tozu dumana katacaksın!Yada tozu dumanı yutacaksın!Yutanlardan olmamak dileği ile...

15

25.08.2006, 08:58

Alıntı sahibi ""nurunözü1""

Alıntı sahibi ""alkan_unal""

Allah yardımcınız olsun...eskisi gibi sizin yazılarınızdan şevk alacağımız günleri bekliyoruz inşAAllah :wink:

Kardeş uzun bi süre hiç yorum yazmadım forumda farkındasınızdır.Yeni yeni yazmaya başladım.Çoğu kez yazdığım yorumları geri sildim.ıçimden bişey gelmiyor.Uzun süredir böyleyim.sonum hayır ola inşaAllah

Niyet hayır, akıbet hayır...

Selametle

16

13.09.2006, 13:05

Alıntı sahibi ""nurunözü1""

Vesvesenin ne olduğunu biliyorum yunusum kardeşim konuyla ilgili yazıları okumuyorda değilim.Ama gel gelelim çattımı bi kere işte insanın elinde olmuyor.

Hocam hangi birini yazayım.
Neden ilk önce erkek yaratılmışta kadın değil.
Onun cevabını buluyorum bu sefer
E RAbbim istese erkeğe verdiği özellikleri kadınada verebilirdi.
Sonra akşam dedim ya Hz Ademi okudum diye orda işte meyve yasaklandığı halde düşmanları belirtildiği halde düşmana kanıp yasak meyveden yiyorlar ve cennetten çıkartılıyorlar.
E bizim günahımız neydi onların yaptığı hatanın bedelini bizde ödüyoruz.Ya cenneti hakedemezsem.
Bunun cevabını Hz Musa ile Hz Adem arasındaki konuşmada buluyorum.Hz Musada ben gibi bi soru soruyor ve Hz Adem diyorki "sana indirilen Tevratta ben yaratılmadan önce bu hadise tesbit edilmiş bir kader olarak görmedin mi" oda diyor "gördüm".Hz Adem diyor ki "Allah tarafından takdir edilen bu olay yüzünden beni neden kınıyorsun"
Ok diyorum "kader "cevabı buluyorum bu sefer
Madem biz yaratılmadan önce ne yaşayacağımız ve sonumuzun ne olduğu belli o zaman neden yaşıyoruz.ışte cevaben diyorum ki
insanın doğru ve yanlış arasında iradesini kullanması gerekiyor.ınsan yanlışıda doğruyuda kendi seçer.
sonra diyorum ki;
E tamam irade var,seçim bizde ama yinede Rabbim biliyor ne seçeceğimizi.
Buna benzer daha neler....
Hocam tozuttum iyice.Heralde kafayı yiyorum,bu yaştan sonra düşünmediğim şeyleri düşünüyorum.Kızıyorum kendime sen [kötü kelime] mısın farkında olmadan Allah muhafaza Rabbinin işine karışıyor olmayasın diye.Bunlardan kurtul artık,Rabbim istediyse mutlaka bi hayrı vardır mutlaka bi sebebi vardır.Sana mı düştü bunları soruşturmak diyorum ama sanırım imtihanın büyüğü ile karşı karşıyayım.Düşünmemeye çalışıcam inş.Tek istediğim dualarınız.
Bu düşündüklerinin hepsini ben de düşünmüştüm.Bu konuda çok yetkili,bilgili,alim değilim ama,araştırmalarım ve okumalarım sonucunda kendimce şöyle bir cevap buldum,seninle de paylaşmak istedim.ınşallah işine yarar.
Vesvese veren şeytan Allah'ın huzurundan kovulduğu zaman,"beni sen saptırdın,ben de kıyamete kadar kullarının ""dosdoğru"" yolları üzerinde oturacağım demişti.Bence şeytan,daha çok "dosdoğru yol" üzerinde olan insanlara böyle musallat oluyor ki,onları saptırabilsin.Çünkü,içki içen,farzlarını yerine getirmeyen,Allah'ın yarattıklarına zarar veren insanları şeytan saptırsa ne olur,saptırmasa ne olur.Onlar zaten kendileri şeytan olmuş.Bu bakımdan,şeytanın sana vesvese vermesindan korkma bence,demekki "sırat-ı mustakim" üzeresin,sen yolundan ayrılmamaya bak.
Kader konusuna gelince,aslında burada nice mertebe sahibi zatın ayağı kaymış.O konuda birçokları konuşmamış,sır olarak kalmış ehli arasında.Bu konuda benim söyleyeceğim herşey de,sadece kendi görüşüm olacaktır ki,en doğrusunu Allah bilir."Sizleri de,yaptıklarınızı da Allah yarattı".Bu ayetten yola çıkarsak,Allahın ilminde herşey zaten olmuş bitmiş.Çünkü "Alim" olan Allahın ilmi tabii ki herşeyi kapsar.Eğer yaptıklarımızı bilmeseydi,gerçekten de cennette mi,cehennemde mi olduğumuzu bilmeyip bizimle beraber izleyip görecek olsaydı,bu Onun büyüklüğüne sınırlama getirirdi ki,Allah bundan münezzehtir.Ancak,herkes ezelde takdir edilmiş olan doğrultusunda kendisine kolaylaştırılmış olanı yapar.
Adem (AS) konusuna gelince,tasavvuf anlayışına göre yaratılan herşey esma terkibidir ve Allah kullarının bütün isimleriyle kendisini tanımasını ister.Biliyorsun ki,cennette "sabır" yoktur.Orada,cennet ehlinin her istediği anında olur.Eğer Adem (as) cennette sürekli kalsaydı,"sabır" esması tecelli eder miydi? Eğer şeytan olmasaydı "hadi"(hidayete erdiren) esması tecelli eder miydi? Geçmişine şöyle bir dönüp bak,yaşadığın bütün olaylar,mutlaka bir esmanın sana açılması içindir.Ben,kendimce okuduklarımdan ve araştırdıklarımdan böyle bir sonuca vardım.ınşallah sana da bir yardımı dokunur.Sana söyleyebileceğim son şey de,tevhid sırrı anlaşılmadan kader sırrı zor anlaşılır diyor ehli.bu nedenle bence çok da fazla üzerinde düşünme.ıslam "teslimiyet" demek."teslim oldum"de,tevekkül et,"Allah" de,gerisini boşver.Bir de,ayetel kürsü,felak ve nas surelerini sabah akşam en az 41 defa oku...Tabii bu forumda bu konuda oldukça bilgili ve yetkin kimseler var.Ben haddimi aştıysam,çok özür diler,hoşgörünüze sığınırım. :oops:

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir