hastalıklar, sabırlı bir kul için ayrı bir ibadet çeşidi.
“ıbadet iki kısımdır: Bir kısmı müsbet, diğeri menfi. Müsbet kısmı malûmdur. Menfi kısmı ise, hastalıklar ve musibetlerle musibetzede za’fını ve aczini hissedip Rabb-ı rahimine ilticakârane teveccüh edip, onu düşünüp, ona yalvarıp hâlis bir ubudiyet yapar. Bu ubudiyete riya giremez, hâlistir. Eğer sabretse, musibetin mükafatını düşünse, şükretse, o vakit herbir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur.” Lem’alar
Ahiret yolcusu olan insanı, bu ikinci tip ibadetlerden mahrum bırakan bir telakki, ancak onun cennetteki derecesinin noksan kalmasını netice verir.
Allah Resûlünün (a.s.m.) en mükemmel manada gerçekleştirdiği kulluk vazifelerinden biri de sabırdır. O (a.s.m.) sabır imtihanını da hicretlerle, harplerle, nice musibet ve sıkıntılarla en ileri manada kazanmıştır.
ıfadeye dökmekten aciz olduğumuz, böyle nice ulvî ve kudsî ibadetler, Onu (a.s.m.) mirac mucizesiyle tanıştırır.
Namaz da mü’minin miracıdır. Musibet ve hastalıklar ise bir başka terakki merdivenidir.
Bir ömür boyu böyle değişik tecellilerle farklı imtihanlar geçiren insanlar, bu kısa dünya hayatının ardından ebediyet yurduna göç edecekler. Bu gölgelerin asıllarına kavuşacak, marifet ve muhabbet nimetini de kemaliyle orada bulacak ve tadacaklar.
Kısacası:
Musibetsiz ve hastalıksız bir ömür farz etmek, dünya imtihanını ve bu imtihanın neticeleri olan cennet ve cehennemi de yok saymak olur. Bu ise gölgede boğulup ve onunla yetinip, asıldan gaflet etmek demektir.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Müslümanın başına gelen bir ağrı, yorgunluk, dert, hastalık, üzüntü, hatta ufak bir kaygının karşılığında, Allah, onun günahlarından bir kısmını mutlaka örter, bağışlar."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
Dedim ki: "Ey Allahın Resûlü! insanların içinde en çetin belaya uğrayan kimdir?"
şöyle buyurdu:
"Peygamberler, sonra sırasıyla derecelerine göre insanlar, sonra sırasına göre insanlar. Sonra kişi dinine göre sınanır. Eğer dininde sıkı ise, Allah onu çetin bir bela ile sınar. Eğer dininde gevşekse, Allah onu dini oranında sınar.
Bela, kuldan hiç ayrılmaz, onun yakasını bıraktığı zaman, kişi günahlarından arınmış olur."
Musâb radıyallahu anh. Tirmizî.
-.